61. BÖLÜM

19.9K 1K 116
                                    

Sonunda gelebildim:) Sabırla bekleyen herkese teşekkürler. 

Zeynep, Çağatay’ın söylediklerini zihninde evirip çevirip kendi mantık süzgecinden geçiriyordu. Haklı olduğunu biliyordu, genç adamın. Ancak çocuk hiç akıllarına gelmeyen ve bütün hesapları alt üst eden bir ihtimaldi. Adamı araştırmışlar ve çocuğa dair bir bilgiye hiç ulaşmamışlardı. Kafası karmakarışık olmuştu.

Yakınındaki bir sandalyeye çöker gibi oturdu. “Ne şimdi bu?” diye söylendi. Odadaki herkes aynı şaşkınlıktaydı. Çağatay, Zeynep’e

“Sizinle inceleyene kadar benim de aklıma gelmemişti ama durumda bir tuhaflık vardı. Bir anda zihnime düştü. Belki de yanılıyorum.”

“Büyük ihtimalle yanılmıyorsun Çeto! Bu, düşündüğümüz pek çok şeyi alt üst etse de yanılmadığını biliyorum. Her şeyi en baştan incelememiz gerek!”

Seda söze karışarak “Ben adamla ilgili bilgileri bir kez daha gözden geçireyim.”

“İyi olur, ama başka kanallardan da araştırmak gerek. Bu adam, bağlantılarıyla bir şekilde haberleşti o kesin. Bizim peşlerinde olduğumuzu da biliyordu. Yine de bir şekilde bu çocuğu görmekten vazgeçmedi.”

Esra duvarda donup kalan görüntüye bakarak “Adam, mutlu ve keyifli görünüyor. Eğer arabada bir çocuk varsa belli ki tehlikede değil!”

“Haklısın! Bu daha da garip! Adam, bu arabada o çocuğu rahatlıkla bırakacak kadar sakin. Çocuk için bir tehlike olmadığını düşündüğü gibi kendisiyle de ilgili bir kaygı taşımıyormuş.”

Çağatay, düşünceli bir tavırla “Ne yapmamızı istiyorsunuz amirim?”

“Ben görüntüleri alıp eve döneceğim. Akşam sen ve Harun da gelin, Erol Başkomiser ve Kerem’e durumu anlatalım. Birlikte bir plan yapmamız lazım. Bana kalırsa işe Aven Baruh’u didik didik araştırmakla başlamalıyız. Harun Mit’ten yardım isteyebilir, olmadı Mossad’a başvururuz.”

“Bu kadar dallandırıp budaklandırmak doğru mu amirim?”

“Esra, adam baştan beri bizi yanlış iz üzerinde yürüttü. Bizim araştırma duvara tosladı. Çok daha detaylı bakılması gerekiyor bu işe. Kimi gerekiyorsa onu işe karıştıracağız mecburen!”

                                                           X         X         X        

O akşam, Çağatay’ın keşfi Kerem’in toplantı salonuna bomba gibi düştü. Herkes şaşkındı. Görüntüler defalarca incelendi. Seda ve Kerem’in görüntüleri netleştirme ve büyültme çabaları sonuç vermemiş arabanın içini göremedikleri gibi, plakaya dair bir iz de bulamamışlardı.

Zeynep’in dediği gibi araştırmayı en baştan ele almaya karar verip iş bölümü yaptıkları sırada Harun’a bir telefon geldi. Aven Baruh’un indiği araç, terk edilmiş olarak bulunmuştu. Bu yeni gelişme, en azından araçtan birkaç iz çıkabileceği düşüncesi hepsini ümitlendirdi.

Harun ve Zeynep Hasdal’da aracın bulunduğu yere gitmek üzere hemen yola çıktılar. Erol Başkomiser, onların ardından profesyonel bir olay yeri inceleme ekibi göndermişti bile. Arabanın yanına vardıkları sırada ekip de neredeyse onlarla aynı anda geldi.
Zeynep, olay yeri görevlileri işe girişmeden önce aracı çıplak gözle incelemek istediğini söyledi. Gecenin karanlığı bu konuda ona yardımcı olmasa da yine de her şeyden çok kendi gözlemlerine güveneceğini biliyordu.

Olay yeri incelemeden aldığı eldivenleri eline geçirip arka kapıyı açtı. Aracın içi alışılmadık biçimde temizdi. “Büyük ihtimalle aracı temizleyip bıraktılar.” diye düşündü, Zeynep. Bu da olay yeri araştırmacılarının iz bulamayacakları anlamına geliyordu. Yine de torpido gözü, koltuk altları gibi girinti ve bölmeleri el çabukluğuyla araştırdı. Ne aradığını bilmiyordu, aslında ama en küçük bir ipucuna bile ihtiyaçları vardı. Harun da aracın bagajını açmış inceliyordu.

ARAFTA İKİ KİŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin