67. BÖLÜM

20K 1K 176
                                    

Hepinize merhabalar!

Yine bir süreliğine burada olamayacağımı haber vermek zorundayım, sevgili arkadaşlar! Çarşamba sabahı gidiyorum ve en az bir hafta yokum. Yani yine bir ara veriyoruz.

Bölümü okuduktan sonra "Ya, burada bırakılır mı?" sitemlerinizi duyar gibiyim ama ne yazık ki öyle denk geldi. Affedin beni...

Olay mahalli olarak bildirilen yer Harun'un söylediğine göre Laleli'den Aksaray'a doğru inen ara sokakların birinde izbe ve döküntü bir oteldi. Harun, polis arabasının sinyalini açmış kalabalık ve dar sokaklarda ilerlemeye çalışırken bir yandan da Zeynep'in sorularını cevaplıyordu.

"Ne olmuş, ne dediler?"

"Maktul 45- 50 yaşlarında erkek. Otel görevlileri haber vermiş. Kimlik ve diğer detayları bilemiyorum."

"Cinayet kesin mi? Uyuşturucudan filan ölmüştür belki."

"Gidince anlayacağız kıvırcık. Önemli bir şey çıkacağını düşünmüyorum. 3. sınıf yeraltı tiplerinin hesaplaşmaları filandır."

"Yaklaştık mı?"

"Şu Allah'ın cezası kamyonet yoldan çekilirse yaklaştık, adrese göre sağdaki ilk sokakta olması lazım. Hay Allah'ım ya! Uğraştığımız işe bak!"

"Ne oldu Sökeli, Özel Harekatçı gururuna mı dokundu? Cinayet masası oğlum burası. Her delikten bir bok çıkar."

"İşim gücüm var kızım benim ya!"

"Hııı, biliyoruz işini. Bekler o canım, bekler! Kaçmaz bir yere."

"Diyene bak! Her gördüğümde kocanın ağzının içine düşüyorsun küçük hanım!"

"Düşerim tabi! Sen onun ağzına kurban ol!"

"Ne kurban olacağım be! Mübarek olsun! Haaa, bana bak kıvırcık! Tekrar söylüyorum orada geri duracaksın. Lüzumsuz kahramanlık yok, anladın mı? Atarlı kocanla karşı karşıya getirme beni!"

O sırada önlerinde yük boşaltmakta olan kamyonet sonunda yerinden kıpırdamış, Harun hızla ilerleyip sağdaki sokağa sapmıştı. Belli ki olay yeri inceleme onlardan önce gelmeyi başarmıştı. Adına otel demeye bin şahit isteyen binanın önünde araçları park edilmişti.

Harun telaşla aracı park edip içeri doğru ilerlerken Zeynep de onun hemen arkasından geliyordu. Harun, ortalığın hareketliliğinden Zeynep'in ne yaptığını kontrol etmeyi düşünecek hâlde değildi. Oysa Zeynep, otelin kapısından adımın attığı andan itibaren derin bir sessizliğe gömülmüş, âdeta dünyayla bağını koparmış boş gözlerle etrafa bakıyordu.

Harun, otel sahibi olduğu anlaşılan adamı karşısına almış sorguluyordu.

"Cesedi siz mi buldunuz?"

"Evet, beyim!"

"Beyim değil lan! Komiser!"

"Affet komserim! He, biz bulduk. Şu benim Abbas, aha şu ilerde duran hayta buldu. Herif, dün odayı boşaltacaktı. Boşaltmamış, para mara da vermemiş. Bizimki de herif parayı taktı gitti sanmış, odayı kontrole gitmiş!"

"Anlaşıldı, çağır şu Abbas'ı!"

Otel görevlisi mi adamın akrabası mı belki de her ikisi birden olan gençten delikanlı, belli etmemeye çalışsa da rengi solmuş, ürkmüş bir hâlde yanlarına geldi. Anlattığına göre odayı boş zannedip açmış, adamı yatağın yanında göğsünden bıçaklanmış bulmuş ve polisi aramıştı.

Harun, Abbas'ın söylediklerini not alırken ona dik dik bakarak "Dokundun mu lan bir yere?" diye sordu.

"Yok amirim, ellemedim hiç! Zaten sizin adamlar geldi hemen."

ARAFTA İKİ KİŞİWhere stories live. Discover now