26. BÖLÜM

30K 1.2K 153
                                    

Bu bölüm, bugün güzel bir haberle günümü keyiflendiren sevgili ruvo_ için:) Umarım beğenirsin, arkadaşım!

Zeynep’in ani atağı adamların ikisini de şaşırtmış ama korkutmamıştı. Şakağına silah dayadığı adam sakin bir tebessümle “Sakin olun Zeynep Hanım!” dedi.

“Komiser! Hanım değil, komiser diyeceksin; geri zekâlı! Şimdi kimsiniz ve evimin önünde ne arıyorsunuz?”

Adamların ikisi de en küçük bir harekette bulunmamış ve Zeynep’e oyun oynamaya çalışmamışlardı. Kolları havada sakince duruyorlardı. Yine şoför koltuğunda oturan konuştu:

“Biz aynı taraftayız, Zeynep Komiser!”

“Ne demek bu? Kendi başına iş yapacak tipler değilsiniz siz. Kim tutuyor sizin yularınızı?”

İlk kez yan tarafta oturan konuştu.

“Ayıp oluyor ama!”

“Başlatma lan ayıbından! Ya burada ötersiniz ya da sizi merkeze aldırıp orada bülbül gibi konuştururum ben! Şimdi bana patronunuz kim, söyleyecek misiniz?”

Şoför koltuğunda oturan, arkadaşına bir yan bakış atarak “Kerem Sayer.” dedi.  Zeynep, hiç beklemediği ismi duyunca donakaldı. Ne demek oluyordu bu? Nasıl bir pisliğe bulaşmıştı bu adam? Kanın beynine sıçradığını hissetti. Öfkeyle burnundan soluyarak sıkılı dişlerinin arasından “Anlat çabuk!” dedi. Silahı, adamın şakağına biraz daha bastırarak.

“Komiserim, olayı yanlış anladınız. Bizi Kerem Sayer, sizi kollamamız için yolladı.”

“Neeeee?” 

“Kerem Bey, başınıza bir şey gelmesinden endişelendiğini ve sizi yalnız bırakmamamızı söyledi”

Zeynep öfkeden delirmişti. Dişlerinin arasından “Orospu çocuğu!” diye tısladı ve anlık bir kararla arka kapıyı açıp arabaya atladı. Silahıyla şoförün ensesini dürterek “Yürü!” dedi.

“Komiserim bakın…”

“Yürü dedim, derhal yalıya gidiyoruz. Sizi kulübenize kapama vakti geldi. Gazla!”

Adamlar birbirlerine baktılar ve şoför koltuğundaki çaresiz arabayı hareket ettirdi. Zeynep yalıya gelene kadar dudaklarını kemirip tek kelime etmediyse de beyninden binlerce monolog geçiyordu. Yalının bahçesine girip dış kapıda durduklarında Zeynep adamların ikisini de önüne katıp silahını sırtlarına çevirerek “Yürüyün!” dedi sadece. Adamlar önde, silahı onlara doğrultulmuş Zeynep arkada kapıya vardılar. Onlar, en üst basamağı çıkarken Muhif de kapıyı açmıştı. 

Gördüğü manzara bir an için onu şoke etmişti. Zeynep, ona kısacık bir bakış attığında adamın dudaklarının kenarında hafif bir kıvrılmayla gülümsemeye benzer bir şey fark etti ama aldırmadı. Ona sadece “Çekil!” dedikten sonra adamları içeri itti. Kendisi de içeri girerken Muhif’e “Kerem nerde?” diye sordu sertçe. Adam eliyle ilerideki kapıyı gösterdi. İşaret ettiği yer, Kerem’in çalışma ofisiydi. 

Zeynep, kapıyı vurmadan tek bir hareketle açtı ve adamlara “Girin!” diye bağırdı. Kerem, masasında oturmuş, o tuhaf ekranlardan birinde bir video konferanstaydı. İçeri girenleri görünce toplantıya ara verip ekranı kapayarak ayağa kalktı.

Zeynep, dimdik onun gözünün içine bakarken Kerem’in tek kaşı havalanmıştı. Zeynep, güçlükle kontrol ettiği bir ses tonuyla 

“Köpeklerini benim kapımda unutmuşsun, geri getirdim!” dedi.

Kerem oldukça sakin ama buz gibi bir sesle adamlara bakıp “Çıkın!” dedi sadece. Adamlar hiçbir şey söylemeden dışarı çıkıp kapıyı kapayınca Kerem “Bak, Zeynep…” diye söze başlayacak oldu.

ARAFTA İKİ KİŞİWhere stories live. Discover now