Sen, Ben ve Çok Daha Fazlası

By -LilAby-

215K 7.9K 757

Nefesinizin kesildiği o an... Kalbinizin sıkıştığı... Avuç içlerinizin terlediği o an... Aşk?... Eski Adı: Fr... More

Başlangıç.
Bölüm 1.
Bölüm 2.
Bölüm 3.
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8.
Bölüm 9
Bölüm 10.
Duyuru
Bölüm 11.
Bölüm 12.
Bölüm 13.
Bölüm 14.
Bölüm 15.
Bölüm 16.
Bölüm 17.
Bölüm 18.
Bölüm 19.
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22.
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25.
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29.
Bölüm 30.
Bölüm 31.
Bölüm 32.
Bölüm 33.
Bölüm 34.
Bölüm 35.
Bölüm 36.
Bölüm 37.
Bölüm 38.
Bölüm 39.
Bölüm 40.
Bölüm 41.
Bölüm 42.
Bölüm 43.
Bölüm 44.
Bölüm 45.
Bölüm 46.
Bölüm 47.
Bölüm 48.
Bölüm 49. "PART I"
Bölüm 49. "PART II"
Bölüm 50.
Bölüm 51.
Bölüm 52.
Bölüm 53.
Bölüm 54.
Bölüm 55.
Bölüm 56.
Bölüm 57.
Bölüm 58.
Bölüm 59.
Bölüm 60.
Bölüm 61.
Bölüm 62.
Bölüm 63.
Bölüm 64.

Bölüm 65.

73 4 0
By -LilAby-

Hellooğğğ. Nasılsınız? Yine uzun bir aradan sonra yeni bölüm geldi. Umarım seversiniz. Ve şaşırtıcı ama sonraki bölümü de yazmaya başladım. Onu da en kısa sürede paylaşırım umarımm. Bol bol yorum yapmayı unutmayınn. Keyifli okumalarr.

Tatilde geçirdiğimiz her gün, bu tatile ne kadar ihtiyacımız olduğunu daha iyi anlıyordum. Neredeyse bir haftadır buradaydık ve her şey sorunsuz ilerliyordu. Yastıklarla dolu kamelyada uzanırken kucağımda uyuyan Brooke'un minik saçlarıyla oynuyordum. Artık küçük bir tokayla toplanabilecek kıvama gelmişlerdi. Onun büyüyüşüne eşlik etmek o kadar güzeldi ki başımıza gelen tüm kötü şeyleri bile iyi kılıyordu. Derin bir nefes alarak başına bir öpücük kondurdum. Ardından Cameron sular damlayan vücudu ile tam bir Yunan tanrısı gibi sudan çıkarken onu izledim.

Evet hanımlar, bu gördüğünüz benim kocam.

Usul adımlarla bize yaklaşırken ona baktığımı görüp gülümsedi. Eliyle saçlarını karıştırıp fazla sudan kurtulurken güneş gözlüklerimi aşağı indirip onu daha dikkatli süzdüm.

Lanet olsun, muhteşem görünüyordu.

Havlusunu alıp üzerime eğilirken yüzüme sular damlıyordu. "Gördüğün şeyden memnun gibisin, West." diyerek beni öpünce gülümsedim. Sadece onaylayan bir kaç mırıltı çıkarabilmiştim. Beni öperken biraz fazla oyalanınca arkasından gelen Taylor "Hava mı sıcak yoksa Cameron mu? Üstündeki sular buharlaşıyor dostum." diyerek gülünce benden ayrıldı. Brooke başına damlamış olan bir kaç damla sudan rahatsız olmuş gibi kıpırdayınca üzerine örttüğüm ince örtü ile başındaki damlaları aldım. İç çekerek uyumaya devam etti.

Cameron muazzam bir şeyi böldüğü gerekçesiyle Taylor'la güreşmeye başlayınca güldüm ve Joseph'in kum olmamak için zıplaya zıplaya yanıma gelişini seyrettim. Havlusuna güzelce kurulandıktan sonra yanıma uzandı. "Tanrı burayı yaratırken bize acımış olmalı. Cennetin fragmanı gibi." Başımla onu onaylarken gerçekten haklı olduğunu düşünüyordum. "Hadi, Brooke'u bana ver ve denize gir. Bu gün hiç yüzmedin." deyince denize baktım. Güneş batmaya başlamıştı ve harika görünüyordu. Gözlerim Brooke'a ve ardından Joseph'e kayarken "Uyuyalı çok olmadı. Sorun yaratmayacaktır." diye geveliyordum ki Joseph kollarını açtı. "Hadi Sky. Geveleme ve minik kurabiyemin tadını çıkarmam için onu bana ver." Gülerek Brooke'u olabilecek en yavaş şekilde Joseph'e verdim. Ufak bir iç çekerek gözleri aralandı. Joseph ise usul usul sallanarak Brooke'un sırtını sıvazlıyordu ve neyseki küçük kız uykuya devam etti. Joseph'e öpücük atarak teşekkür ederken kum içindeki Cameron ayağa kalktığımı görüp bana doğru koştu. Ne olacağını bildiğim için gülüşümü bastırmaya çalıştım. Tahmin ettiğim gibi Cameron beni kucağına alarak denize koşarken ona sımsıkı sarılmıştım. Sonunda oldukça ısınmış olan vücudum tuzlu su ile buluşunca Cameron'a minnettardım. Çünkü bu şekilde bir zorlama olmadan suya girmem dakikalarımı alacaktı. Gülerken suyun altında bacaklarımı ona dolayıp aramızdaki mesafeyi yok ettim. O da tıpkı benim gibi gülüyordu ve gülerken inanılmaz görünüyordu. Bir elimi yanağına götürüp gülüşünü izledim. Fark ettiği an alt dudağını ısırarak yüzüme baktı. "Ne?" Başımı hafif yana eğip onu öptükten sonra "Seni çok seviyorum Cameron West." diyiverdim. Gülümeseyek beni tekrar öptü ve "Bebeğimiz olsun istiyorum." dedi. Kahkaha atarak onu itince nihayet aramızda ufak bi mesafe olmuştu. "Kes şunu! Zaten küçük ve mükemmel bir bebeğimiz var." dedim hala gülerken. Tuhaf ama Cameron'da hala gülüyordu ve küçük bir çocuk gibi bana bakarken "Evet bebeğimiz mükemmel. Ama sana aşığım ve bir tanecik bebeğimiz olması lüzumsuz geliyor. İkimize bir bak. Genlerimizi çoğaltmak zorundayız. Harika bir sürü bebek yapmamız gerek." dedi. Ona su atarak kaçtım. "Saçmalamayı kesin Bay West. Biz güzel bebek fabrikası değiliz." Şaşkınca bana bakarken "Eğer kazanırsam bir sürü bebek yapacağız, Bayan West." dedi ve dalarak yüzmeye başladı. Üzerimdeki şaşkınlıktan kurtularak ona katılmam uzun sürmemişti.

Sonunda sudan çıkarken bacaklarım ağrıyordu. Cameron gülerek kolunu omzuma attı. "Ben kazandım." Göğsüne hafifçe vururken "Bu bir iddia değildi, Cam. Hile yapıyorsun." dedim. Kamelyada Brooke ile oynayan Taylor ve Joseph'e bakarken havlularımızı almıştım. Cameron'a havlusunu uzatırken beni başıyla onayladı. "Kulaç atarken öyle demiyordun, Sky. Kazanmış olsaydın bu bir iddia olacaktı." Havluyla kendimizi kuruturken Joseph'in ilgisini çekmiş olacakki bize baktı. "İddia mı? Kim kazandı?" Cameron kendini gösterirken bilmiş bir şekilde gülüyordu. Taylor tuhaf bir maymunu elinde sallarken "Ee ne istiyorsun?" diye sordu. Konu ilgisini çekiyor gibi görünmüyordu fakat Joseph kesinlikle ilgisini çekiyordu.

"Bebek istiyorum."

Bakışlar bize dönerken "Cameron!" diyerek ona tekrar vurdum. Gülerek saçlarımı öpüp kamelyaya girdi ve ona doğru emekleyen Brooke'u kucakladı. Taylor Joseph'e ufak bir bakış attıktan sonra kısacık, minicik bir an kendine gelmek ister gibi silkindi. Tek kaşım hafifçe kalkarken onları izledim. Joseph hiç bir şeyin farkında değil gibiydi. "Julia aradı. Otele dönüp duş aldıktan sonra yemeğe çıkarız diye düşündük." deyince başımla onayladım. Zaten karnım da acıkmaya başlamıştı.

Otele gidip duş aldıktan sonra akşam yemeği için hazırlanırken kapı çalınca Cameron Brooke'u kucağına alarak kapıya gitti. "Merhaba Lindsay." Cameron'un sesiyle bende ayağa kalktım ve Brooke'un çantasını alarak yanlarına gittim. Lindsay otelin görevlisiydi ve bazı geceler Brooke ile ilgileniyordu. Kesinlikle her otelde olması gereken bir hizmetti. Yanlarına varınca genç kadın gülümsedi. "Merhaba Bayan West. Yine çok şıksınız." Gülümseyerek teşekkür ettim. "Çok kibarsın, Lindsay. Brooke akşam yemeğini yedi. İhtiyacı olan her şey çantada zaten. Bir problem olursa lütfen ara." Lindsay başıyla beni onaylarken çantayı elimden aldı. Cameron'un kucağında duran Brooke'u kocaman öperek kıkırdamasını sağladım. Genç kadın onu alırken bize el salladı.

Cameron kapıyı kapatırken ayakkabılarımı ve çantamı almak için yönelmiştim ki Cameron elimi tutarak beni kendine çevirdi. Vücutlarımız çarparken güldüm. "Hey, ne yapıyorsun?" Cameron sinsice gülerken "Biraz geç kalabiliriz." diyerek boynumu öpünce elimi yanağına koyarak dudak büzdüm. "Ama ben çok acıktım." Uzanarak dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı. "Tamam bende çok acıktım. Bu kadar iştah açıcı olman senin hatan." Kıkırdayarak yanağını okşayınca güldü. "Belki," dedim ve dudaklarımı kısa bir an birbirine bastırarak gömleğinin yakasını düzelttim. "Gece Brooke'u biraz geç alabiliriz." Gözleri alev alırken tekrar dudaklarıma yönelince yakasını sıkıca tutup uzaklaşmasını engelledim. Bir süre sonra soluklanmak için ayrılınca güldü. "Hazırsan çıkalım." Başımla onu onaylayarak ayakkabılarımı giydim ve çantamı aldım. Odadan çıkınca koridorda Taylor ve Joseph'le karşılaştık. Joseph gülerek bir şeyler anlatırken Taylor'un düşünceli yüzü onu hiç duymuyor gibiydi. Bizi görünce dikkatleri dağıldı ve hep birlikte yemek yiyeceğimiz mekana geçtik.
Julia ve Mich çoktan oturmuş yemek seçiyordu. Yanlarına gidince kocaman bir gülümseme ile bizi selamladılar.

Gecenin devamı oldukça sakin geçmişti. Yemeklerimizi yiyip sohbet ettikten sonra Cameron ve Taylor içecek bir şeyler almak için bara gitmişti. Onları beklerken Julia'nın bir kaç ay kalan doğumu ile ilgili bir şeyler konuşuyorduk ki Cameron'la göz göze geldim. Taylor çok ciddi bir şey anlatıyordu ve Cameron da aynı ciddiyetle masaya bakıyordu. Kimse onları fark etmeden sohbete devam ettiler. Sonunda Cam, Taylor'u başı ile onaylayarak bir şey söyledi ve ardından tekrar göz göze geldik. Ufacık bir hareketle beni çağırdığını fark edince "Biraz atıştırmalık alacağım." diyerek ayağa kalktım. Masadaki muhabbete öyle dalmışlardı ki sadece Julia kısa bir an kafasını salladı.

Bara gidince Taylor'un gerginliğini buram buram hissetmiştim. "Sorun ne?" diye sorunca Taylor dudağının içini yedi ve derin bir soluk aldı. "Joseph'e evlenme teklifi edeceğim." Yüzüm şokla kasılırken kısa bir an Cameron'a baktım. Başıyla beni onayladı. "Lanet olsun. Siz böyle tepki veriyorsanız bu kesinlikle yanlış ama gerçekten istiyorum." Hayatım boyunca Taylor'u hiç bu kadar stresli görmemiştim. Mide spazmı geçiriyor gibiydi. Hatta utanmasa bayılacaktı.

Derin bir nefes alıp ağırlığımı tek ayağım üzerine verdim. "Pekala, biraz sakin ol. Bu duyduğum en harika haber. Eminim Joseph de çok mutlu olur. Sadece," diyip kısa bir an durdum ve en doğru kelimeyi seçmeye çalıştım. "Biraz erken değil mi sence de?"

Taylor derin bir nefes alarak dudaklarını yaladı. "Onu gerçekten seviyorum, Skyler. Ve sürekli yanımızda dolaşan iki evli, mutlu, çocuklu çift var. Birlikte çok iyiyiz. Zaten birlikte yaşıyoruz. Günde sadece yarım saat falan ayrı kalıyoruz. Neden zaman kaybedelim ki?" Dudak büzerek konuşmasının sonunda ona sarıldım. Şaka gibiydi çünkü gözlerim dolmuştu. Gülerek onu ittirdim ve "Tamam, yarın dünyanın en iyi evlenme teklifini etmene yardım edeceğim." dedim. Gülümseyerek bana, ardından Cameron'a baktı. Cameron ağzına bir fıstık atarken içeceklerimizi eline aldı ve "Sana söylemiştim. Skyler hep bir yolunu bulur." dedi.

Masaya döndüğümüzde yokluğumuzun şüphe uyandırıcı derecede uzun sürmesi kimseyi etkilememiş gibiydi. "Partiden önce kimse konsepti öğrenmeyecek." Oldukça ciddi olan Julia'ya baktım. Bakışlarımdaki imayı anlamış gibi elini ikimizin arasında kaldırarak bakışlarımı engellemeye çalıştı. "Skyler West! Bana öyle bakmayı kes. Sende asla öğrenmeyeceksin." Derin bir nefes alarak güldüm. Julia bebek için gerçekten heyecanlıydı ve doğumdan önce küçük(?) bir parti vermek istiyordu.

"Bebeğe herkes hala Lilly mi diyor?" Taylor'un sorusu ile Mich gururla güldü. "Evet ve bu sayede Julia'da ikna oldu sayılır." Mich ona onaylamaz bakışlar atan Julia'ya gülerek elini tuttu ve bir öpücük kondurdu. Taylor'a yarın için verdiğim evlenme teklifi sözü beynimde dönerken ne yapacağımı düşünüyordum. Joseph'in ne istediğine veya bu konuyla ilgili ne hayal ettiğine dair en ufak fikrim yoktu. Bu yüzden biraz konuyu kurcalamak istiyordum. Bunu düşündüğüm sırada Cameron kulağıma eğilerek "Biraz konuşun." dedi ve saçlarıma bir öpücük bırakıp ayağa kalktı. Ellerini birbirine vurarak "Haydi biraz şu maça bakalım. En azından sonunu izlemiş oluruz." deyince gülümseyerek ona baktım. Taylor ve Mich de onaylayarak ayağa kalkıp masadan uzaklaşınca konuya nasıl girsem diyordum ki Julia'nın yüzüğünü fark edince aklıma gelen şeyle gülümseyerek sordum. "Ah, tek taşını mı değiştirdin?" Julia elini kaldırıp kısa bir an baktıktan sonra bana döndürdü. "Mich'in aldığı yüzük hatırası olduğu için kaldı. Ama çok büyüktü ve biraz ellerim şişince yenisini aldık." Onu başımla onaylarken Joseph Julia'nın elini tutmuş yüzüğü inceliyordu. "Bu çok daha güzel Julia. Gerçekten bir önceki kafam kadardı."

Küçük yüzük istiyor.

"Bakabilir miyim?" diye sorunca Julia yüzüğü çıkardı ve elime koydu. Parmağıma küçük geleceğini bilmeme rağmen denedim ardından yüzüğü Joseph'e uzattım. Parmak ölçüsünü çaktırmadan almamın tek yolu buydu. Joseph yüzüğü elimden alırken çalan şarkıyı mırıldanıyordu ve olan biten hiçbir şeyi anlamıyor gibiydi. Parmağına takınca tahmin ettiğim gibi yüzük tam olmuştu. Elini kaldırıp bize gösterirken "Yani Julia, şişmiş parmakların bile bizimkilerden daha ince." diye telkin etti.

Ölçü işi de tamam.

Gülerken başımı salladım. "Baget alman da hoş olmuş." Joseph yüzüğü çıkarıp Julia'ya geri verirken beni onayladı. "Evet, kesinlikle. Hatta bu sıra şunlar da çok modaymış gördünüz mü?" diyerek yüzük resimleri açınca gülümsedim.

Balık oltayı kaptı.




Taylor evlenme teklifi edecekk!! Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Erken mi yoksa Taylor gibi mi düşünüyorsunuz?

Continue Reading

You'll Also Like

1.6M 85.3K 47
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...
1M 13.8K 35
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
5.9M 192K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
129K 9K 18
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...