Birkaç hafta önce, parti gecesi, saat 21.00 suları...
Üçüncü Kişi Ağzından Anlatım
Gecenin sessizliğini yırtan müzik sesleri yükseliyordu o saatte mekandan. Her yıl düzenlenen, gençlerin eğlenmek için geldiği basit bir okul partisiydi bu. Bir gece de olsa dersler unutulur, kafalar eğlenmek için çalışırdı.
O gece bunlardan farklı olan bir şey vardı. Aralarından birisinin kafasında çeşitli hesaplar ve planlar dönüyordu. Sinsi bakışlar atan gözleri herkesi dikkatle inceliyordu. Doğruyu söylemek gerekiyorsa, o bu işte profesyoneldi. Daha önce de ağına birçok kişiyi almış, onların acı çekmesini zevkle izlemişti.
Bu elinden gelen bir şey değildi. O ileri düzey bir bipolar hastasıydı. Acı çektirmekten zevk alıyordu ve bazı zamanlar hareketlerini kontrol edemiyordu.
Shin Ryujin.
Okulun popüler ve çekici kızı... Her zaman dikkat çekmeyi başarabilen bir kızdı. Fakat kimsenin onun hasta olduğundan haberi yoktu. Çünkü çok iyi gizliyordu bu zayıf yanını, bu yönünü de kullanarak insanlara nasıl acı çektireceğini biliyordu.
Sıradaki kurbanı göz hapsindeydi. Dikkatle inceledi, partiye getirmeyi başardığı bu masum kızı. Arkadaş ortamından tanıdığı Minho ile oldukça yakınlaşmış olduklarını fark etti. Minho'nun yakışıklı yüzü ve canayakın hareketleri Yeji'yi de çekmiş olmalıydı. O an sinsice gülümsedi. Minho farkında olmasa da ona planı için yardım ediyordu. İçinden ona teşekkür etti.
Sonra gözlerini onların biraz uzağındaki erkek grubuna çevirdi. Önce uzun boylu çocuğa baktı. Hyunjin... O da kendisi kadar popüler bir çocuktu. Genellikle her kızın gözdesi olmuş, kibarlığı ile dikkat çekmiş biriydi. Güldü. Onu da ağına düşürecekti.
Sonra aralarındaki sarı saçlı, yabancı çocuğa döndü. Felix... Ailesi Koreli olsa da Avustralya'da doğmuş ve bu yıl buraya taşınmışlardı. Kısa sürede okulun gözdesi olmayı başarmıştı. Felix arkadaş çevresinden çok farklı biriydi. Birçok kıza taş çıkartacak bir güzelliği vardı. Çekik kahverengi gözleri, dolgun pembe dudakları ve çilli yüzü ile birçok kişinin odak noktası olmuştu. Fakat bu dış görünüşüne rağmen kaşları sürekli çatıktı. Arkadaş çevresi dışında herkese sert davranıyordu. Bu yüzden ona yaklaşmaya cesaret edebilen biri görülmemişti.
Hoş, birazdan Ryujin buna cesaret eden ilk kişi olacaktı.
Felix, Hyunjin ile diğerlerinden daha yakındı. Yıldızları barışık olmalıydı ki bu plana Ryujin, onu da dahil etmişti. Felix'i Yeji'ye karşı kışkırtmakla kalmayıp Hyunjin'i de bu şekile elde edebilirdi. Tüm plan çoktan beyninde kusursuz bir şekilde işlenmişti.
Felix, istediği gibi, grubundan ayrılıp bar kısmına doğru ilerlediğinde o da kendi hallerinde eğlenen arkadaşlarını orada bıraktı. Felix'in olduğu tarafa doğru ilerledi. Bu sırada onunla nasıl bir diyalog kuracağını kafasında tasarlıyordu.
İyice yanına yaklaşıp hemen yanında durdu. Felix'in önüne konan içeceği gördüğünde gülümseyerek aynısından istedi. Felix ona yan bir bakış atıp bardağını alarak gitmeye yeltendiğinde Ryujin güldü.
"Merhaba, Felix."
Felix sadece onun yüzüne bakıp tekrar yürümeye başladı. Ryujin oflayarak gözlerini devirdi. Buz prens dediklerinde haklılardı demek ki...
"En azından kibarlık olarak karşılık verebilirdin." Felix olduğu yerde durup kalın, bir o kadar da soğuk sesiyle ona karşılık verdi.
"Merhaba ve güle güle Ryujin."
"Aptal." diye mırıldandı kendi kendine, Ryujin.
Bardağı önüne konduğunda onu hızla alıp Felix'in önüne geçti. "Neden bu kadar sertsin Felix?"
Felix göz teması kurmadı. "Seni ilgilendirmez."
"Sadece sesinle bile herkesi etkileyebilirsin, biraz yumuşamayı denesene."
"Gerek duymuyorum." Bu mesafeli cevaplar Ryujin'in canını sıkmıştı ama pes etmeyecekti, zor da olsa hedefine ulaşacaktı.
"Belki bu gece bir istisna yapabilirsin." Felix ona yan bir bakış atıp adımlarını hızlandırdı. Bu kızdan kurtulmak istiyordu. Ryujin ofladı, vazgeçmedi. O da hızlandı.
"Sana anlatmak istediklerim var, Felix. Şaşıracağın şeyler... Öğrenmek istiyorsan terasa gelebilirsin!" Felix olduğu yerde durup Ryujin'e döndü. Ona kaşlarını çatarak baktı. Ne diyeceğini merak etmişti. Yine de bozuntuya vermedi, ona bilmiş bir şekilde gülümseyen kıza arkasını dönüp yürümeye devam etti.
Ryujin onun geleceğini biliyordu, bu yüzden zaferi elde etmiş bir şekilde gülerek teras katına çıkan merdivenlere yöneldi. Gecenin soğuğu çıplak bacaklarına vurduğunda parmaklıklara doğru ilerledi. Oraya yaslanıp geceyi izlemeye başladı.
Aklında çok farklı fikirler vardı. Bu sefer hiç yapmadığı bir şeyi yapacaktı. Ağına üç masum insanı birden alacaktı. Zor olsa da başaracağına inanıyordu.
Arkasından bir kapı açılıp kapanma sesini duyduğunda zaferle bir kez daha gülümsedi. Gelmişti, biliyordu. Pozisyonunu bozmadan ona doğru yaklaşan ayak seslerini dinledi. O olduğuna şimdi daha emindi.
"Anlat." dedi tok sesli çocuk.
Ryujin güldü, bu kadar meraklanmasını beklemiyordu. "Hwang Yeji..." diyerek başladı sözüne.
"Biliyorsun onu, değil mi?" Felix karşısına bakarak başını salladı. Onun sınıfındaydı, sessizliği ile dikkat çekiyordu. Bazen derslerde uyuyordu bazı teneffüslerde de öğretmenlerin onu yanına çağırmasıyla yanlarına gidiyordu. Onu başkasıyla konuşurken görmemişti, arkadaşı yok gibiydi. Fakat partide bir çocukla onu konuşurken görmüştü. Okulda sessiz olsa da dışarıda arkadaşları vardı demek ki...
"Çok sessiz biri..." diye mırıldandı kendince Felix. Ryujin bunu duymuştu, şimdi başlayabilirdi. İşine alayla gülerek başladı.
"Devir, sessiz insanlardan korkma devri Felix." Felix ona anlamadığını belirten bir bakış attı. Ryujin devam etti. "Yeji, sessiz olduğu kadar sinsi biri Felix."
Duraksadı. "Ne diyorlar ona? Hah! Sürtük, kaşar... Artık ne dersen... Bunların karşılığı Hwang Yeji, Felix."
Felix kaşlarını daha çok çattı. "Bunu bana neden anlatıyorsun?"
"Çünkü bilmen gerek, beni iyilik yapmak için gerçekleri söyleyen biri olarak görebilirsin."
Felix geri çekildi. "Bu çok saçma." Sesi sertleşmişti. "Bunların hiçbiri beni ilgilendirmez."
Ryujin kaşlarını çattı. "Sıradaki kurbanı yakın arkadaşın olduğunda ne demek istediğimi gayet iyi anlayacaksın, Felix."
Ryujin, Felix'e doğru yaklaştı. Aralarında çok az bir mesafe kalmıştı. İkisi de geri çekilmedi.
"Kimi kastettiğimi çok iyi anlamışsındır."
"Hyunjin." diye mırıldandı. Ryujin gülümsedi, gözlerini Felix'in gözlerinden aşağı kaydırdı.
"Doğru tahmin!"
Felix kanında gezen alkolün etkisiyle gözlerini kapattığında Ryujin yavaş yavaş istediğine ulaştığının farkına vardı. Fakat şimdi olmazdı. Felix'e istediğini vermeden hızlıca geri çekildi.
"Hyunjin'i Yeji'den uzaklaştırma işi sana kalmış, Felix. Biliyorsun; dostlar, arkadaşlarının iyiliğini isterler." Ryujin göz kırpıp Felix'i orada yalnız bıraktı.
Yüzünde sinsi bir zafer gülümseyişi vardı. Başarıyordu.
Aşağı indiğinde o erkek grubundan biriyle göz göze geldi. Seungmin... O, okuldaki yakın arkadaşlarından biriydi. Onun da temiz biri olduğu söylenemezdi, birçok konu da Ryujin'e gizliden yardım etmişti. O da bu planın bir parçasıydı. Hyunjin'in arkadaş grubunda olması onu şanslı hissettiriyordu.
Ryujin, Seungmin'e işaret verdi. Seungmin bu işaretin anlamını biliyordu. Hemen karşısındaki arkadaşı Hyunjin'e döndü. İçeceğine ağır bir içki kattığı arkadaşı, zayıf bünyesi yüzünden çoktan hareketlerini kontrol edemez hale gelmişti. Hemen düşünüldüğü gibi yapıp ortaya fikrini attı.
"Hyunjin, eminim ki bir kızı öpemezsin."
Her şey planladığı gibiydi. Şimdi ipler Ryujin'in eline geçmişti. Tek yapması gereken ufak bir fotoğraf çekmekti. Seungmin ise onu tüm okula memnuniyetle yayacaktı.
***
Bir şeylerin yerine oturması için böyle bir geçiş bölümü olmak zorundaydı. ❤