Chapter Eight: The Night

4K 361 455
                                    

Playlist: Stray Kids - Levanter

Bugün Hyunjin okula her zamanki saatinde gelmemişti. Aslında her sabah ders başlamadan beş dakika önce sınıfta olur, en öndeki sırasına oturur, kitaplarını çıkarır ve o daracık zamanında dersin konularını okurdu. Arada elindeki kalemiyle kitabın boş kısımlarına notlar alırdı. Siyah kaleminin elinden hiç düşmediğini fark etmiştim, hep o kalemi kullanırdı. Tükenmez renkli kalemler kullandığını görmemiştim, belki de tek renk kullanmaktan hoşlanıyordu. El yazısı yakından görmemiştim ama o güzel ellerine güzel yazılar yakışırdı.

Öğretmenin içeri girmesine rağmen Hyunjin hâlâ gelmemişti, normalde bu kadar geç kalmazdı. Bugün bir şeyler ters gidiyordu.

Aniden kapı tıklatıldı ve açıldı. O an içeri beklediğim kişi girdi. One hafifçe eğilip geç kaldığı için özür diledi ve en öndeki sırasına doğru yöneldi fakat birden durdu. Yönünü başka tarafa, en arkadaki bir sıraya, çevirdi. Benim yanıma...

Sırtımı dikleştirip toparlandım. Yanıma otururken onu inceledim kısa bir süre. Nefes nefeseydi ve alnında birkaç ter damlası vardı, yetişebilmek için koşmuş olmalıydı. Kitaplarını çıkarmak için hareket ettirdiğinde önüme döndüm.

"Günaydın." diye mırıldandı.

"Günaydın." Sessizce karşılık verdim. Kitabını ve not tuttuğu defterini çıkarıp o siyah kalemini parmakları arasına aldı. Derse geç kalabilirdi, okula gelmeye de bilirdi ama kesinlikle derslerinden geri kalmazdı.

Bense...

Bense sadece sırada boş boş oturup arada uyurdum.

Dedim ya, biz iki zıt insandık.

Ders boyunca konuyu anlamamama rağmen tahtaya ve öğretmene baktım. Arada uyumak için başımı masaya koyduğumda Hyunjin belimden dürtüp beni kaldırmıştı. Evet, can sıkıcıydı fakat iyiliğimi düşündüğünü bildiğim için sesimi çıkarmadım.

Ders sonunda Hyunjin kalemini bırakıp kollarını iki yana açarak gerindi. Elinin bana çarpmasından kurtulmak için geri çekildim. Eliyle ağzını kapatarak derin derin esnedi.

"Uykum var." dedi isyankâr bir şekile. Onu tekrar incelemek için yüzüne baktım. Gece yeterince uyumamış olmalıydı ki gözleri çok yorgun duruyordu. Önüme dönüp ben de kendimi çok yorgun hissederek başımı sıraya koydum. Gözlerimi kapatarak teneffüs boyunca uyumayı hedefledim.

Benden hemen sonra yan tarafımda bir hareketlilik oldu. Başımı o tarafa çevirip Hyunjin'e baktım. O da başını sıraya koymuş, çok gözlerini kapatmıştı. Tebessüm ettim, uyurken çok güzel duruyordu.

Gözlerinin önüne düşen saçlarını fark ettim. Onları geriye itmek istedim. Şu an uyuyor olduğunu varsayarak bu isteğimi gerçekleştirebileceğimi düşündüm. Elimi yavaşça saçlarına uzattım ve geriye iteledim. Parmaklarıma değen siyah saç tutamları titrememe neden oldu. Çok yumuşak ve ipeksiydiler. Bunu sevmiştim.

Gözlerinin kıpırdanmaya başlamasıyla korkuyla elimi geri çekip hemen gözlerimi kapattım. Bunun üzerine dudaklarından çıkan kıkırtıyı duymuştum.

Kahretsin...

Sonra bir el elimi tuttu. Gözlerimi hafifçe araladığımda o elin Hyunjin'e ait olduğunu fark ettim. Elimi usulca boynu ve çenesi arasındaki o noktaya koydu.

"Okşayabilirsin." dediğinde gözlerim büyüdü. Hemen doğruldum.

"Hayır, yani sen beni yanlış anladın. Sadece saçlarını geri itmek istemiştim." dedim hem kekelerken hem de elimi geri çekerken. Fakat o sadece güldü ve tekrar elimi tuttu.

✓ anxiety ❁ [hyunjin × yeji]Where stories live. Discover now