✓ anxiety ❁ [hyunjin × yeji]

Chapter Twenty-Six: The Sin

Playlist: Selena Gomez - Look At Her Now, Ariana Grande - 7 Ring, (G)I-DLE - Oh My God

"Ah, Tanrı'm! Neden beni günaha sürüklüyorsun?
Bu cehennemden bir çağrı mı?
Duramıyorum, ondan nasıl kaçacağım.
Bana verdiğin öz kontrol kara delikte parçalara ayrıldı."

"Aklımı kaybettim, kafam karıştı.
Kendimi kontrol edemiyorum, bu ballandırılmış bir zehir sanki.
Eğer bu bir günahsa, cezamı çekmeye razıyım."

[(G)I-DLE - Oh My God]

***

Gönderen: Yuna

Unnie, bunu söylemek istemezdim ama hata yapıyorsun.

Hyunjin'i ilk kez böyle görüyorum ve sana gerçekten değer veriyor, unnie.

Sence de bu haksızlık değil mi?

Kişiyi engellemek istediğinize emin misiniz?

Evet / Hayır

Evet ✓

Telefonumu kapatıp kucağıma koyarken gözlerimi tekrar etrafta gezdirdim. Minho'nun ailesinin evine geleli bir saatten fazla oluyordu. Bu süreçte güzel bir akşam yemeği yemiş, birçok şey hakkında sohbet etmiştik. Gerçi kendi aralarında konuşanlar genellikle onlar olmuştu, ben susma hakkımı kullanmıştım.

Bayan Lee gerçekten güzel yemek yapıyordu, her yemeğini iştahla yemiştim. Minho'nun yerinde olsam kesinlikle ayrı eve çıkmaz, Bayan Lee'nin yemekleriyle aşk yaşardım. Ama Minho'nun sabahki krepleri aklıma gelince annesinden bir şeyler öğrenmiş olduğunu da anlamıştım.

Yemekten sonra evin büyük salonuna geçmiştik. Minho'nun evi ne kadar güzelse bu ev de çok güzeldi. Tanrı'm, bu ailenin her yerinden mükemmellik akıyordu.

Salon, toprak renklerinden oluşuyordu. Duvarlarda farklı tablolar ve değişik resimler vardı. Koltuklar oldukça rahat ve koyu kahverengiydi. Oturduğunuz zaman içine gömülüyor, rahatlığı her yerinizde hissediyordunuz. Yerde koyu renkli bir hali seriliydi, üzerinde de siyah renkli cam bir sehpa vardı.

Renk uyumu fazlasıyla içine çekerken grinin ve beyazın yoğun olduğu modern evlerden uzak, biraz daha ahşap köy evlerini andırması insanın içinde huzur kırıntılarının oraya çıkmasını sağlıyordu. Bu atmosfer fazlasıyla hoşuma gitmişti.