#kesinlikle bu bölüme vote bekliyorum.
vote.
vote.
vote.
vote.
vote.
VOTEEĞĞ.
-evet bu bölüm ağzınıza etmeye geliyor.
------------------------------------------------------
"ağzına sıçarım."
Hoseok sabahın köründe Jin'e çemkirirken, Jin ise uyumak için debeleniyordu. "Ya Hoseok neden uyumuyorsun, uyusana!" diyerek, yatakta dönmüştü. Hoseok derin bir nefes alarak, Jin'e bakmaya devam etmiş ve konuşmuştu.
"Ya Jin, uykum yok gel gezelim işte." diye mızmızlanmıştı omuzlarını sallayarak. "Hatta, Namjoon'u ziyaret etmeye gidelim."
Jin duyduğu teklif ile hızla başını kaldırmış ve Hoseok'a bakmıştı, "iyi tamam, olur." Hoseok ellerini çırparak ayağa kalkmış ve üstünü temizlemişti. Jin'de kızarmış gözleriyle onu takip ediyordu, elbette Hoseok'un ondan farkı yoktu.
Bir kaç dakikanın sonunda, mezarın olduğu alana girmişlerdi. Fakat Hoseok gördüğü manzara ile olduğu yerde kalmış ve dişlerini dudaklarına saplamıştı. Arkasından gelen Jin'e korkuyla bakmış ve titrek sesiyle konuşmuştu.
"J-jin.." demişti boş mezara bakarken, "Namjoon.. yok." gözlerinin dolmaya başlamasıyla, Jin'i görmekte zorlanmıştı. Jin ise duyduğu şeyle gözlerini kocaman açmış ve fısıldayarak, "ne?" diyebilmişti. Koşarak mezara gitmiş ve sadece topraktan oluşan boşluğa bakmıştı.
"LANET OLSUN!"
*dün gece.*
katil ağlayarak gömdüğü çocuğu, şimdi mezarından gülerek çıkartıyordu. Ellerini üstüne silmiş ve Namjoon'un bedenini kollarına alarak mırıldanmıştı, "Arkadaşın Jimin ve Taehyung'un yanına gideceksin."
Namjoon ise beyaz ak gözleriyle onu izliyordu. Katil Namjoon'u yerde sürükleyerek ormanın derinliklerinde olan, gizli yere götürmüştü. Yerde bulunan iki kapağı açarak, ceset kokularının etrafa yayılmasını sağlamıştı.
Namjoon'un bedenini küçük bölmeye fırlatarak, Taehyung'un üstüne düşmesini sağlamıştı. "Taehyung yaşıyor olsaydı, kilondan şikayet ederdi Namjoon." demişti gülerek, ardından köşede masumca ölüme alışan Jimin'e bakmıştı. "Tabi sende ölü olmasan, Taehyung'u korumaya çalışırdın sürtük."
Ölü bedenlere son kez bakmış ve kapağı kapatarak mırıldanmıştı, "üçü öldü, geriye üçü kaldı." ardından şarkı söylerek alandan uzaklaşmaya başladı.
*şimdi*
ağlayan Jin'i sakinleştirmeye çalışan Hoseok, hızla ayağa kalkmış ve koşarak kamp alanına girmişti. Yoongi ve Jungkook'u görünce telaşla bağırmıştı, "NAMJOON'U ALMIŞLAR, YOK!" dolan gözlerini hızla silmiş ve devam etmişti. "Jin kendini çok kötü hissediyor.. sakinleştiremiyorum."
Jungkook duydukları ile Yoongi'yi kendine çekmiş ve Yoongi ise kaşlarını çatarak ona bakmıştı. Umursamadan Hoseok'a dönmüş ve mırıldanmıştı, "Hoseok, sen Jimin'i bul. Biz Jin'in yanına gidiyoruz." Hoseok başını sallayarak kamp alanına koşmuş ve Jimin'in çadırının ucuna gelmişti. Yavaşça bakmış ve bir saniye içinde arkasını dönmüştü. "Jimin nerede?" demişti kendi kendine.
Koşar adımlarla Yoongi Ve Jungkook'un yanına gitmişti. O sırada yolda olan Yoongi, yavaşça başını sallamış ve Kook'a bakmıştı. "Jin'in psikolojisi şu sıralar çok bozuk, çantamda sakinleştirici iğneler olacaktı. Bir tane onlardan yapa..." Yoongi gördüğü manzara ile büyük bir çığlık atarak gözlerini açmıştı.
Jin yerde titriyor ve kocaman gözlerle gökyüzüne bakıyordu. Atak geçiriyor gibi görünsede, ataktan fazla olduğu belliydi. Jungkook koşarak Jin'i yerden kaldırmış ve sarsmıştı, fakat Jin titremeye devam ediyordu.
Yoongi kendine gelerek Jin'in omzundan tutmuş ve mırıldanmıştı. "JIN KENDİNE GEL, NE OLDU SANA!?" Jin ise konuşamayacak kadar fazla titriyordu. Aniden dudaklarının arasından akan kanlar ile Kook hızla Jin'i yere bırakmıştı. "Lanet olsun!"
Jin'in ağzından gelen kanlar yere damlarken, Yoongi Jin'in elinde olan kutuyu almıştı. Bunun kendi sakinleştiricilerinden olduğunu anladığında büyük bir küfür ederek geriye çekilmişti. "Bunlar benim haplarım, 30'a yakın hap almış olmalı."
demişti gözlerini silerek, Jin'in çenesinde bulunan morluklara bakarak gözlerini kıstığı sırada, Hoseok koşarak yanlarına gelmişti. "jimin'i bulamad- AMAN TANRIM, JIN!" korkuyla bedenini geriye atan Hoseokla, Jungkook başını iki yana sallamıştı. "O öldü."
Hoseok titreyen ellerini kendine çekmiş ve gözlerinden akan yaşları hızla silmişti. "Onu burada bıraktığımda, yemin ederim bir şeyi yoktu." demişti ağlamaya devam ederken. Yoongi ise eğilerek Hoseok'un omzunu tutmuş ve sakince mırıldanmıştı. "Bu senin suçun değildi, kendisi ölmek istemiş." demişti buruk bir ifade ile.
Jungkook ise ölü bedene kitlenmiş bir şekilde bakıyor, bu onu oldukça ürkünç gösteriyordu. Yoongi ile Hoseok çöktükleri yerden kalkmış ve derin bir nefes almışlardı. "Jin'i burada bırakalım, artık gömmenin bile saçma olduğu bir evredeyiz."
demişti Jungkook, Yoongi başını sallayarak son kez Jin'e bakmış ve yavaşça kamp alanına yürümeye başlamışlardı. Yoongi ellerini birbirine sürterken, mırıldanarak Hoseok'a baktı. "Jimin nerede?"
Hoseok duyduğu soru ile başını iki yana sallamış ve ellerini havaya kaldırmıştı. "Onu bulamadım, çadırında yoktu." Jungkook ise duydukları ile gözlerini kocaman açmıştı, "Jimin'in katil olma olasıl-" dediğinde hoseok gülmüştü. "İmkansız."
Yoongi Hoseok'a katılır gibi başını sallamıştı. Jungkook gözlerini devirerek ellerini birbirine bağlayıp, mırıldandı. "O halde, ne sikim burada duruyoruz. Aramızdan biri katil." dedikleri ile herkesin kanı donmuş, Jungkook'a bakıyorlardı. Hoseok dudaklarını büzerek toprağı eşelemişti.
"Belkide katil, hiçbir zaman kamp alanında olan biri değildi." Yoongi duyduğu söz ile Hoseok'a dikkatle bakmış ve başını sallamıştı, "o halde bu kişi bizi nasıl tanıyor?" diyebilmişti.
Hoseok başını iki yana sallamıştı, bu bilmiyorumun farklı bir söyleyişiydi. "Bu gece aynı çadırlarda kalalım, Jimin'de nereye gittiyse gelecektir. Manyak herif." Jungkook'un dediği şey ile herkes onu onaylamış ve kamp alanına gitmişlerdi.
Akşama doğru Yoongi ve Jungkook kayalıklarda otururken, Hoseok'ta kamp alanında odun topluyordu. Kesinlikle korkuyordu fakat ısrarla 'ben toplarım' demişti. Yoongi ellerini birleştirirken, Jungkook'a dönmüştü. "Şu olaylara bir açıklık getirelim Kook."
Jungkook başını sallayarak, Yoongi'ye daha çok yaklaşmıştı. "İlk öldürülen Taehyung, onu ararken Hoseok ilk başta korkuyordu. Kulübeyi bulduğumuzda girmemiz gerektiğini o söylemişti. Uzay yazısı olayı.. Hoseok Jiminle aynı dersleri görüyordu Jungkook. Zehirlendiği sabahtan önce, onu iyileştiren çocukla ufak bir sohbet etmiş. Biri öldüğü zaman aşırı tepki veriyor ve teori ürettiğimizde aniden kendine geliyordu. Fazlasıyla yakın davranıyordu insanlara. Fakat darp olayında.. onu bilmiyorum. En ürkütücüsü.. Jin'in boğazında morluklar gördüm, bilerek o ilaçları aldığını sanmıyorum."
Jungkook dinledikleriyle titremiş ve başını iki yana sallamıştı. "Sikeyim, gözlemlerini neden şimdi söylüyorsun?" dediğinde, Yoongi omuzlarını silkmişti. "Her şeyi şimdi birleştiriyorum Kook, yavaş yavaş insanlar belli oluyor." Kook yutkunarak önüne bakmış ve titrek bir nefes vermişti.
"Hoseok.. yaptıklarımızı öğrendi mi?" Yoongi ise aklına yeni dank eden olaylara, küfür etmişti. "Siktir." Jungkook geçmişi süzmüş ve cümlelere dökmüştü. "Darp olayından sonra, Hoseok'un kollarında çizikler vardı ve ilacın yan etkisi olduğunu söylemişti."
Yoongi duyduğu sözler ile gözlerini kocaman açmış ve titremesine engel olamamıştı, "Jungkook.." demişti gözlerinin dolmasıyla,
"darp olayında, karşımdaki kişinin kollarına çizikler atmıştım."
Jungkook duyduğu cevapla ellerini saçlarına geçirmiş ve mırıldanmıştı, "bu durumda.. katil.."
"evet Kook." dedi Yoongi, "katil hoseok."
tam o anda ormanın içinden gelen silah ve tanıdık kahkaha sesine şokla bakmakla yetinmişlerdi.
-BÖLÜM SONU
-pekala, pekala.. NASILSINIZ ŞU ANDA ŞSLDĞWLMDLWMD
-evet, kafanız karışık biliyorum.. Merak etmeyin her şeyi açıklayacağım.
-O GÜN BUGÜN.. KATİL BELLİ OLDU DIRIRIRIM.. düşünceleriniz neler?