YAPMA!/KARAGÜL #Tamamlandı

By Sonbahar_Yazari

1.9M 69.5K 13.4K

" KARA KADERİME BEYAZ GÜL OLUR MUSUN ? " ~~~ Aşk, kitabı okumak istiyorsanız lütfen bu kitabı okumayın! Aşk... More

ÖN OKUMA...
1. ~ KARAGÜL ~
2. ~ KARAGÜL ~
3. ~ KARAGÜL ~
4. ~ KARAGÜL ~ / Düğün
5. ~ KARAGÜL ~
6. ~ KARAGÜL ~
7. ~ KARAGÜL ~
8. ~ KARAGÜL ~
9. ~ KARAGÜL ~
10. ~ KARAGÜL ~
11. ~ KARAGÜL ~
12. ~ KARAGÜL ~
13. ~ KARAGÜL ~
14. ~ KARAGÜL ~
15. ~ KARAGÜL!!!~
16. ~ KARAGÜL ~
17. ~ KARAGÜL ~
18. ~ KARAGÜL ~
19. ~ KARAGÜL ~
20. ~ KARAGÜL ~
21. ~ KARAGÜL ~
22. ~ KARAGÜL ~
23. ~ KARAGÜL ~
24. ~ KARAGÜL ~
25. ~ KARAGÜL ~
26. ~ KARAGÜL ~
27. ~ KARAGÜL ~
28. ~ KARAGÜL ~
Alıntı
29. ~ KARAGÜL!!! ~
30. ~ KARAGÜL!!!~
31. ~ KARAGÜL ~
32. ~ KARAGÜL ~
33. ~ KARAGÜL ~
34. ~ KARAGÜL ~
35. ~KARAGÜL~
36. ~ KARAGÜL ~
37. ~ BEYAZGÜL~
38. ~ BEYAZGÜL~
39. ~BEYAZGÜL~
40. ~BEYAZGÜL~
41. ~BEYAZGÜL~
42. ~ BEYAZGÜL ~
43. ~ BEYAZGÜL ~
44. ~ BEYAZGÜL ~
46.~BEYAZGÜL~
47. ~BEYAZGÜL~
48. ~BEYAZGÜL~
49. ~BEYAZGÜL~
50.~ BEYAZGÜL ~
51. ~BEYAZGÜL~
52. ~KARAGÜL~
FİNAL
SON SÖZ
KLONLAMA

45. ~BEYAZGÜL~

22.5K 1K 114
By Sonbahar_Yazari

................................

Mezarlığa gelince sanki canım babamı canlı görecekmişim gibi sevinmiştim birden. Ama sevincim yokluğunu bir kez daha hatırlayana kadardı. Kabrine gelince elime bir avuç toprak alıp parmaklarımdan süzülmesine izin verdim. Bunu her geldiğimde yapardım. Gözlerim maniyi hatırlayınca sulandı birden. Ömer başımda bekliyordu ve ağlamak istemiyordum. Göz yaşlarımı geri itip ayağı kalktığımda bir yığın polisin bir mezarlığın başında beklediğini gördüm. Aynı zamanda takım elbiseli bir adamda vardı, savcıydı sanırım. Ömer birden kolumdan tutup yönümü değişince ne olduğunu anlamadım. Ömer'in yüzüne şaşkın bir halde bakarken polislerin otopsi gibi bir şeyler söylediğini duydum. " Hadi, Yüsra gidiyoruz." Deyip sinirle soldu Ömer. Neden anında bu hale geldiğinide anlamamıştım. Arkamı tekrar dönüp polislerin toplandığı mezar taşına baktım. Üzerinde;"YUSUF" yazıyordu, silik bir şekilde. Mezar taşının önünde duran polis memuru soyisimini görmeme engel olmuşken Ömer'in kolumu tutarak yönümü çevirmesi iyice engel olmuştu.

Başımı çevirmeyeyim diye elini omzuma atan Ömer'e anlamsız bir halde gözlerimi manalandırıp adım atan sert adama çevirdim dilsiz dudaklarımı. " Ömer, bir sorun mu var?" Dedim, onun hızına yetişmeye çalışarak. Kocaman yolu dakika sürmeden gelip arabaya ulaşmıştık.

Ömer, önce sert bir halde yüzüme bakıp tepki vermeden baktı. " Evet," deyip, benim oturacağım tarafın kapısını açınca ne sorun var demeye bile cürret edemeden sessiz sakin bindim arabaya. Sinirlenmişti, bir sorun gerçekten vardı ama şu durumda neye bu kadar sinirlenebileceğini tahmin edemiyordum. Yanıma oturup arabayı çalıştırdığında hafifçe mezarlıklara tekrar bakıp önüne döndü. "Önemli bir sorun mu?" Dedim, korkarak. Ömer'i tanıyorsam eğer sinirliyken konuşmayı seven biri olmadığınıda biliyordum ama, işte cahil cesareti vardı birazcık.

" Sinek küçüktür ama mide bulandırır. " dedi, kısık sesle. Yaşadığım şeyler aynı çorba gibi olmuştu, ne dediğini, deyimlerini, imalarını anlamıyordum. " Biraz açık konuşsan? Dediklerini anlamıyorum!"

" Gülüm, senlik bir durum yok. Aklıma önemli bir toplantıyı kaçırdığım gelince, sinirlendim sadece. " deyip, beni avutur gibi sahte bir gülüş meydana getirdi.

" Ömer, bir şey gizliyorsun, sen hiç bir şeyi unutmazsın ve çok dakik olduğun içinde toplantıyı falan kaçırmazsın, ayrıca kaçırsan bile bunu kafaya takacak bir adam değilsin. " Ömer, dediklerimi sessizce dinleyip yüzüme bakarak imalı bir halde sırıttı. " Artık aklımı nasıl başımdan alıyorsan alışkanlıklarımı yadırgıyorum. " dedi gülerek. Başımı cama doğru çevirdiğimde konağın önünde olduğumuzu fark ettim. Aklımdaki tilkiler yüzünden ne ara geldiğimizi bile anlamamıştım.

" Bu gün geç gelebilirim."

" Neden?"

" Yüsra, sen beni dinlemiyor musun, toplantıyı kaçırdım diyorum, tekrar olursa, büyük ihtimalle uzar." Dedi duraklayarak. Benimle öylesine konuşuyor, kısacası beni oyalıyor gibiydi. Bedeni burada, aklı beş karış havadaydı.

"Sadece dinlemiyorum Ömer, neye göre öyle dediğinide anlıyorum. Neyse ben gidiyorum, güle güle. " deyip, kapıyı sinirle açarak çıktığımda Ömer'in yüzüne kapıyı çarpıp konağa doğru gittim. Gece geç gelirim ne demekti ya, ne demekti? Ne işi olabildiki, bir toplantıyı dert edecek adam değildi Ömer...

_-_-_-_-_-_-_-

Yeşil çimlerin üzerinde taht kurmuş kocaman ağacın gövdesine baktım bir süre. Yağmur bardaktan boşanırcasına yağarken dışarıda bir Allahın kulu yoktu. Halbuki yağmurda ıslanıp duş aldıktan sonra uyumak nasılda güzeldi. Açık olan pencereden gelen damlacıkların gelişini engelleyen Zeliş, camı kapatarak yanıma oturdu. Bu seferde yağmur damlaları cama değiyor yukarıdan aşağıya inene kadar minik minik damar gibi çizgiler oluşturuyordu. Birazdan yağmur dinecekti ve o toprak kokusunu içime çekmek için can atacaktım.

" Tamam artık ya ben buradayım, birazda benimle ilgilen. " deyip mızmızlanan Zeliş'e gözlerimi çevirip gülümsedim. Nişan olayı bitmişti şimdide düğün telaşı başlamıştı. Öyle çok fazla nişanlı olmayacaklarmış. Bir kaç aya düğün olacaktı ve gördüğüm kadarıyla Zeliş'te hafif bir evlilik korkusu vardı. Dilan, ise Dünya umrunda değildi. Halbuki ilk o evlenecekti. Zeliş ve Kerim'in düğününden önce olacaktı onların düğünü. Nedense öyle istemişti Ömer bey.

" Ne dedi, doktor?"

" Durumu gayet iyiymiş, sadece dikkat etmem gereken bir kaç şey söyledi. " dediğimde Zeliş susmuştu. Hatta beni bile dinlemiyordu, çünkü Dilan bize doğru gelmiş bir halde başımızda dikiliyordu. Bu saatlerde Dilan'ı salonda görmek zor olduğu için, merak etme olanağım yükselmişti.

"Zeliş, biraz konuşalım mı? " deyip cevabın olumlu olmasını bekledi Dilan. Zeliş iki cevap şıkkınıda eleyip susmayı tercih edince Dilan, bir şey demeden Zeliş'in yanına oturup bana baktı. " Yüsra, bizi yalnız bırakır mısın?" Başımı tamam der gibi sallayıp salondan çıkınca mutfağa girip masanın üzerindeki meyve tabağını aldım. Yaz meyvesi değillerdi ama portakal, mandalinayıda severdim hani. Bir kaç tane mandalina soyup  kabuklarını çöpe attıktan sonra elime biriktirerek çıktım merdivenleri. Hem yiyordum hem yürüyordum. Odamın katına ulaşınca kattaki bütün camları açıp odama geçtim. Yağmur dinmişti ve işte toprak kokusuyla tamamlanan birazcık belirginleşmiş gökkuşağı...

Bütün mandalinaları yedikten sonra elimi karnıma koyup gülümsedim. Bu minik yüzünden şimdiden bir sürü kilo almıştım. Başımı cama doğru çevirdiğimde açık olan penceremden bana bakan bir koruma olduğunu gördüm. Normalde hiç bir koruma odaları dikizlemezdi ama bu siması yabancı olan adam sert bir şekilde odama dikmişti gözlerini. Adamın hiç yüzüne bakmadan camı ardından ise perdeyi kapatıp yatağıma geçtim. Ömer'in neden sürekli perdeyi kapatmak istediğini yeni yeni anlıyordum.

Hava kararmak üzereyken kısa süreli duşa girip çıkmıştım ama duştan kazandığım zamandan daha uzun süre bornozumla yatakta uyumuştum. Ömer, geç geleceği için akşam yemeğini bile onsuz  yemek istemiyordum. Normalde hep bu saatlerde eve gelirdi sonrada yemek faslı olurdu ama ne varki bu gün saçma bir toplantı bahanesiyle gelmiyordu.

Ayaklarımı yere vura vura giyinme odasına girip giyeceklerimi elime alarak yatağın uzerine bıraktım. Hâlâ aklım Ömer'deyken işlevsiz saçma sapan hareketler ediyordum. Bornozumu çıkartıp elimle giyeceklerimi yokladığım esnada  kapı kulpumun hareket etme sesini duydum. Atik hareketkerim, üryan bedenimin görünmemesi için bir dolaba sürüklemişti beni ama gelen her kimse sanırım çıplak bedenimi görmüştü. Ömer, geç geleceği için onun olma olasılığını elerken tek seçenek Zeliş oluyordu.

Dolabın içinde, kıyafetlerimi kendime mumyalamış bir halde bekliyordum ama dolabın kapısının açılacağını hiç düşünmemiştim.  Açılan kapakla içeri giren ışık Ömer'in yüzüme bakan bakışıyla renk kazanmıştı.

" Niye kapıyı çalmadan giriyorsun ya, hem sen geç gelemeyecek miydin?" Dedim sert ve sitemli bir şekilde. Bu halimi bile takmadan gülüyordu. Hayır yani Ömer, sinirli olunca ben gülüyor muyum? Hayır! Ama beyfendi beni iyice deli etmek için gülüyordu.

"Aklım sendeyken fazla mesai yapamıyorum galiba. " deyip munzur bir ifadeyle gülünce nedense bendeki bütün sinir gitmişti. Neye sinirlendiğimi bile unutturan gözleri gülüyorken sert durmak mümkün değildi. Ani değişen kalp atışım dışarıdan bile duyulurken Gülen bir çift gözün, üzerimde oluşu utanma hissini hafiften çıkartıyordu ortaya. Eskisi gibi utanma olayım yoktu ama, hani kızarmasakta duygularımız zedeleniyordu.

" Acıktın mı?" Dedi şuanla alâkasız bir soru sorarak. Beş on dakika sonra akşam  yemeği vaktiydi ve Ömer'in bu sorusu biraz garip gelmişti.  Başımı olumsuz anlamda sallayıp:" Acıkmadım." Dedim. Ömer gülen gözlerinin derecesini artırıp beni kolumdan tutarak birden çıkarttı dolabın içinden.  Çıplak olan bedenim gözler önüne serilmişken Ömer'in neden acıktın mı diye sorduğunu yeni anlamıştım.  " Aslında çok açım."
Dediğimde Ömer yüksek seste kahkaha atıp kolumdan tutarak bedenimi kendine yasladı. " Artık çok geç."

♡♡♡♡♡♡

" Zeliş ben gelmeyeyim lütfen. Zaten miniğim biraz zorluyor beni. "

" Müessesemiz itiraz kabul etmiyor Yüsra hanım. Mecbur geleceksiniz. " dedi memurmuş gibi konuşarak. Saliha hanım rahatsız olduğu için iki gelininide yardıma çağırmıştı ama Dilan gelmek istemiyorum demek yerine hastayım diyerek işin içinden çıkınca Zeliş tek kalmıştı. Tek gitmemek içinde beni sürüklüyordu peşinden.

Kolumdan, bir annenin çocuğunu tutması gibi beni kendine çekip avluya getirerek üzerime trençkotumu giydirip çantamı da verdi elime. Resmen zorla götürülüyordum. Spor ayakkabılarımıda kendim giyinip çıktım Zeliş'le birlikte dışarı. Zeliş'in demesine göre Kerim'in işi olduğu için buradaki korumalardan biri götürecekti bizi. Ömer'in de haberi olması için kısa bir mesaj atıp bilgilendirdim. Dün Ömer'e çok sinirliydim ama nasıl olduysa bir gülüşüyle beni tavlamıştı. gece aklıma gelince deliler gibi durduk yere gülüp Zeliş'e döndüm. " Birde bana diyorlar sevdalı. " dedi gülerek Zeliş. Çaktırmadan laf sokmuştu sanki. Zeliş'e cevap verecekken gelen korumayla arabanın arka koltuğuna geçtik ikimizde. Bu koruma dün odamı gözetleyen kişiydi. Ve şimdide aynı tavrı arabanın dikiz aynasından sergiliyordu. Allah aşkına kimdi bu? Daha önce hiçte görmemiştim.

" Yüsra," Zeliş'in adımı söylemesiyle ona doğru dönüp, baktım. " Sence Saliha annem gerçekten hasta olduğu için mi beni çağırıyor? " dedi, korkarak. Zeliş'e gıcık bir şekilde gülümseyip başımı hayır der gibi salladım. " Bence seni denemek için, " dedim dost acı söyler havasıyla. Zeliş'in beynine giren kurt onu bir hayli endişelendirmişti şimdiden.

" Bu arada, sen dün Dilan'la ne konuştun?"

" Hiç, öyle çocukluğumuzdan girdi eski anıları anlattı. Samimi oldu. Yani özür dilemedi ama o demeye getirdi lafı. Bende affettim." Zeliş'in dediklerine başımı sallayıp önüme döndüm, kardeşti işte ne olursa olsun dayanamıyordu yüreği...

Saçma sapan yollardan gelmiş olsakta sonunda Cahit amcanın konağına varmıştık. Garip bir korumaydı. On dakikalık yolu yarım saate zor gelmiştik. Gerçi gelmiş olmamız bile bir mucizeydi. Araba sürmesi, dikizlemesi, laf dinlemesi, her yaptığı davranış bir soru işareti barındırıyordu. Sağ salim arabadan inince Zeliş'le birlikte konağa girip Saliha hanımla oturduk biraz. Gördüğüm üzere kadın turp gibiydi. Sadece nazlanıyordu.

" Zeliş kızım şöyle akşam yemeği için, mercimek çorbası, güveç pilav yapsan diyorum. Hem Kerim'de çok sever." Deyip mutfak tezgahına yaslandı Saliha hanım. Zeliş'i denemek için çağırdığı aşikardı. Gözlerimin ucuyla Zeliş'e baktığımda yıkılmış gibi oldugunu gördüm. Istem dışı kıkırdarken Saliha hanımda bana bakıyordu. Zeliş kim, yemek yapmak kim?

"Yaparsın değil mi kızım?" Saliha hanımın lafıyla Zeliş'i dürttüp yüzüne bakarak gülümsedim.
" İnsaAllah,"

" Anlamadım. " deyip kaşının birini havaya kaldıran Saliha hanım Zeliş'ten tam bir cevap bekliyordu. "Yapar, yapar. Evde bir yapıyor parmaklarımızı yiyoruz." Dedim Saliha hanıma bakarak. Yuva yapmak sevaptı, minik yalanım öyle çokta göze batmazdı bence.

Zeliş gözlerini belerterek bana bakarken Saliha hanım gülüyordu. " Görücez bakalım. " deyip mutfaktan çıkınca Zeliş yere ayaklarını vurup of'ladı. " Ben patates bile kızartamıyorum. Ay vallahi sanki tansiyonum düştü. Deli mi bu kadın ya?" Deyip kendi kendine konuşan Zeliş'e bakacakken kapının önündeki gitmeyen Saliha hanımla büyük bir lokma yutmuş gibi ses çıkarttım. Deli kadın lafını duyduysa Zeliş yanmıştı.

" Kızım tatlı olarakda baklava yap sana zahmet." Deyip gülümseyerek tekrar çıktı mutfaktan.

" Şimdi deli dediğimi duymadı diye sevineyim mi, yoksa baklava yap dedi diye üzüleyim mi?" Deyip yakındı. Zeliş'in bu haline gülüp kalktım ayağı. Hiç bir şeyi yapmayı bilmediğine göre yine tüm iş bana kalmıştı.

" Yüsra lütfen sana yardım etmek için ayağı kalktım de," deyip medet umar bir halde bakınca gülümseyip başımı salladım...

Bütün yemekleri ve tatlıyı yaptıktan sonra yorgun bedenimi mutfak sandalyesine bırakıp erkekler gibi oturdum bacaklarımı yanlara doğru açarak. Yemekler değilde, baklava çok yormuştu beni.

" Masa hazır, birazdan gelirler. Acaba yemekler nasıl olmuş diye tadına baksak mı?" Dedi Zeliş benden onay alır gibi. Beden dilimle bak der gibi işaret edince eline bir kaç kaşık alıp baktı yemeklerin tadına.

" Çok güzel olmuş," deyip diğerinin tadına bakarken munzur bir ifadeyle güldü. " Ellerime sağlık çok güzel yapmışım. " deyip bana nispet yaparcasına gülmeye devam ettiğinde kendimi tutmadan kahkaha attım. Hemende sahiplenmişti yemeklerimi.

Dış kapı çalınca Ömer'in geldiğini bildiğim için, hızla kapıya doğru gidip açtım. Ayşe hanım, Meryem annem falan hepsi gelmişti. En son içeri giren Ömer, ceketini çıkartıp bana verince elinden alıp portmantoya astım. " Hoş geldin." Deyip, boynuna sarılınca elini belime koyup cevap vermeden sarıldı. Kimsenin görme ihtimali olabilir diye geri çekilip elimle salonu işaret ettim gitmesi için.

Ömer'in ardından bende salona girip oturdum yemek masasına. Zeliş çorbaları servis etmişti ama kimse kaşığını oynatmaya cesaret etmemişti. Ilk çorbanın tadına Kerim bakmıştı. Elinden zehirde olsa yerim lafı tam şuana uygundu. Ardından herkes yemeye başlayınca inanmayan gözler Zeliş'teydi. Nasıl böyle bir şey yapar diye şüphe ediyordu herkes. " Ellerine sağlık kızım." Deyip Zeliş'e bakan Cahit Amcaya gülümseyip:" Afiyet olsun." Dedim ama, derken jeton düşmüştü. Zeliş, bana tuhaf tuhaf bakarken kırdığım potu düzeltmek için saksıyı çalıştırmaya çalıştım. "Yani Zeliş çok emek harcadı da, onun için sevinip öyle birden dedim. " deyip durumu kurtarmaya çalıştım. Normalde yemeği yapan o soruya afiyet olsun derdi ama işte refkes olarak cevaplamıştım...

Yemeklerden gelen övgüler tatlıyla buluşunca Zeliş, bu günün favori kızı olmuştu. Zaten Kerim tatlıyı yedikten sonra sevinçten bayılacaktı. Zeliş'ten kimse bu performansı beklemediği için şaşırmak bünyeye yabancı gelmiyordu...

Konağa gidince direkt duş alıp Zeliş'in bana verdiği ayıcıklı pijamayı giyindim. Buraya ilk geldiğimde gecelik dışında bir şey olmadığı için sığındığım tek pijama bir kaç aydır tenime uzak olan kumaştı.

Yatakta yatan Ömer'in yanına uzanıp başımı göğsüne koyarak derin bir nefes aldım. Kilo aldığım için duş almak bile zor geliyordu. " Çok yorulmadın bu gün umarım. "

" Yooo, niye yorulayım?" Dedim, elimi karnındaki elinin üzerine koyarak. " Yemekler uğraştırmıştır seni. Ellerine sağlık bu arada." Deyince başımı göğsünden kaldırıp gülen yüzüne baktım. O mu çok zekiydi, biz mi çok amatör?

" Nereden anladın?"

" Karımıda, kardeşimide çok iyi tanıyorum demek ki." Deyip göz kırpınca gülümseyerek tekrar başımı göğsüne koydum. Haklıydı yani. Bizi tanıyan biri verdiğimiz tiyolar sayesinde anlardı.

Uykusu gelmeyen gözlerim, Ömer'in karnına daireler oluşturuyordu. Bir aşağı bir yukarı giden işaret parmağımı Ömer tutunca yüzümü yukarı doğru çevirip gözlerine baktım. Çok masum gelmişti birden gözüme. Aklıma miniğim gelince Ömer'e benzeme olanağını düşündüm. Eğer erkek olurda aynı Ömer gibi olmasını isterdim. Benden bir huy almasada olurdu.

" Ömer,"

" Hı?" Deyip eliyle gözlerimi kapattı. "Cinsiyet takıntın var mı?" Dedim sesimi güzel çıkartmaya çalışarak. Eli hâlâ gözümün üzerinde olduğu için ne ben onun yüzüne bakabiliyordum nede o benim gözlerime. " Olsun mu?" Deyip elini çekince tepkime bakmaya çalıştı. Yani erkek evlat düşüncesine sahip olmasını istemek aptallık olurdu. En korktuğum şeylerden biriydi, çünkü Şanlıurfa'da erkek evlat olayı, vede ağanın erkek oğlu olması çok mühimdi.

" Olmasın," dedim yalvarır bir halde. Ömer'in takıntısı olsada; olacak şeye, karşı çıkacak bir adam değildi ama işte insanın aklında kalıyordu soru cümleleri.

" Yok o zaman." Dedi, varmışta diyemiyor gibi. Bu seferde ben engelliyormuşum gibi hissedip başımı kaldırarak baktım yüzüne. " Var mı, yok mu?" Ömer biraz durup yüzümü inceledi. Git gide gülümseyen gözleri yüzümün her zerresine değmişti. " Sana benzeyen bir kızım olsaydı, hiç fena olmazdı. " deyip elini yüzüme koyarak alanımı öptü. Şuan ki yaşadığım duygu selini sanırım hiç bir şeye değişmezdim. Hani böyle bazen insanlara kanın ısınınca yanaklarını sıkmak, ısırmak istersin, içine sığdırmak istersin ya, şuan onu yaşıyordum. Ömer'i alıp bir çocuk gibi etlerini sıka sıka sevmek istiyordum.

" Senin?" Deyince bende aynı az önce Ömer'in bana baktığı gibi bakıp manalı bir bakış yolladım. "Aslında ilk çocuğumun erkek olmasını isterdim." Dediğimde Ömer'den yüksek seste bir kahkaha çıktı. Onun gülüşüne bakarken benimde gülme isteğim geliyordu. " Demek ikinci çocuğu da istiyorsun." Deyip imalı bir halde gülünce yüzümde ki gülüş donmuş yerini utanç almıştı. Başımı göğsüne saklarken Ömer'in gülüşü hâlâ durmamıştı. Yanaklarıma yükselen kan başımı ateş topuna çevirirken iyice gizledim yüzümü Ömer'in göğsüne. Gülmesi durmuştu ama hâlâ uyumayan mahmur gözleri açıktı. " Iyi uykular." Dedim az önceki halimden arınarak.

" İyi uykular gülüm. " deyip gecenin koynunda heybesine gizledi minik uvuzda can bulan iki bedeni...

.......................

👉Spoi, Yapma, ilk bölüm sonunda yeni başlamıştı Yusuf'un ölümüyle. Peki başladığı yerde bitsin mi kitap?😉

♤Gelecek bölüm Dilan ve Kadir'in düğünü olacak, bilginize.😊

♧(Instagram; Yapmakaragul.wattpad)
Bir kaç güne belki sadece Instagram kullanıcılarına özel( Wattpad'da olmayacak)bir alıntı gelebilir.

🖤🖤🖤

Continue Reading

You'll Also Like

834K 35.4K 26
Abimin arkadaşı akımını abimin arkadaşına uyguladım. Yaparken aklımdan geçen tek şey sürekli okuduğum kitaplardaki gibi olacak değil ya; Ayrıca tek b...
503 76 9
📍Aşk şeriatın sancılı göbeğindeki yanardağ idi ikisi hem helal hem haram 📍 Kan damlaları sıçradı kiminin yüreğine kimin yüzüne Nereye sıçradığı ya...
132K 7.4K 48
Herkes okul dizisi olsun demiş, yine okulla alakalı yapıyorum. Babasının tayin sonucu ailesiyle temrenliye kasabasına gelen ve geçmişte yaşadığı...
399K 16K 32
Bak sana şöyle anlatayım.Ben eskiden sesini duyunca , konuşamazdım ya ...Yüzüne baksam heyecandan ellerim titrerdi ya...Hala gülerim buna 'Hayatım' d...