OLANAKSIZ #wattys2019

By sudenazoztopal0

72K 3.7K 1.8K

Çocukluktan kalma silik anılar... Eski bir kutunun içinde duran fotoğraflar.... 14 yıl sonra çocukluklarının... More

•GİRİŞ•
1•Geri Dönmek
2•Büyük Haber
3•Nişan
4•Karanlık
5•Hisler
6•Nefret
7•Bencillik
8•Şımarık
9 •Kokun
10•Darmadağın
11•Uyuz Cadı
12•Korkak
13•Kabin
14•"Çabalıyorum."
15•Kıskançlık
16• Hata
17•Bağlanmak
18• "Öfkeli haline bayılıyorum."
19•Kına Gecesi
20•Düğün
21•Karışık
22•Sevmiştim
23•"Onu sevdiğini sanıyorsun"
24•Kaybetmek
25•Son kez
26- Sevgi
27-Ortaklık
28-"Gitmez"
29-Anlaşma
30-Terslik
31-Yalan
DUYURU!
33-Sorunları Çözmek
34- Sabırsız
35-Birinci Ay
36-Mutluluğun Büyüsü
37-Plan
38-Kabullenmemek
39-Huzursuzluk
40-"Onu Seviyorum."
41-Anlayış
42-"Üstesinden birlikte geliriz."
43-Yemek
44-Soğuk
45-"Onun çocuğu olamaz."
46-Git
47-"Dilerim Pişman Olursun"
48-Acı ve Korku
49-Kaçmak
50-Bir Şans Daha
51-İtiraf et!
52-Gerçekler
53-Sevgilim?
54-Yeni Asistan
55-Ortaya Çıkan Sır
56-Yeni Başlangıç
59-Kıskançlık Krizi
60-Sonsuza Dek Benim
61-"Neler Oluyor?"
62-Bir Sorun
63-Tehlike
DUYURUU!
64-Bebek
ZİHNİMDEKİ MELODİ

32-Gökyüzü

1K 61 16
By sudenazoztopal0

Multimedya: Asel ve Devrim :)

Keyifli okumalar...

-

Hayatınız da bazen asla kaybetmek istemeyeceğiniz insanlar olur. Bir gün Tanrının onu sizden alacağınızı bilerek yaşarsınız. Kaybetmek istemezsiniz ama bir gün gideceğini bilirsiniz.

Belki bencillik ediyordum ama ben daha bu dünyaya alışamadan beni bırakıp gidemezdi. Buna inanmıyordum. Gittiğine inanamıyordum.

Gözlerimi yavaşça aralamaya çalıştığım da keskin flöresan gözlerimi zar zor açmama sebep oldu. Etrafımı incelediğimde, Devrimin yanımda duran gri koltukta oturduğunu gördüm. Başını ellerinin arasına saklamıştı ve yüzünü göremiyordum.

Bir yandan Devrimle aramız da ki tartışma aklıma geliyordu. Onun ihanetiyle tüm kalbim sarsılmıştı adeta. Sevdiğim adamın bana bunu nasıl yapabileceği düşünüyordum.

Devrim kafasını kaldırdı ve göz göze geldik. Soğuk bakışlarımı üzerinde gezdirdim.

Ruhumun yaralı olduğunu biliyordum. Kalbimin sarsıldığını ve binlerce parçalara ayrıldığını biliyorum. Onunla neden her şey güzel gitmiyordu? Neden hiç bir şey rayına oturmuyordu?

"Uyanmışsın ufaklık." dedi endişeli bir ses tonuyla. "İyi misin?"

Ona cevap vermedim ve bakışlarımı ondan çektim. Yatakta doğrulduğum an Devrim hızla ayaklandı. "Ne yapıyorsun?"

"Anneannemi görmem lazım." dedim kısık sesimle.

Devrim omzumdan tuttu ve beni yatağa geri yatırdı. "Hayır Asel, dinlenmelisin." dedi sert sesiyle.

Kaşlarımı çattım. "Seni dinleyecek değilim!" dedim.

"Dinleyeceksin."

"Dinlemeyeceğim." diye bağırdım. "Anneanneme gideceğim diyorsam, gideceğim."

"Asel onu götürdüler." dediğinde bir an olsun affaladım. "Nere-nereye?" sesimin titremesine engel olamamıştım.

"Cenazesi bu sabahtı Asel." dedi ve elini saçlarıma geçirdi. "Çok üzgünüm."

"Ben ne kadardır uyuyorum?"

"İki gün ufaklık." dedi.

Cenazesini kaçırmış mıydım? Onu son kez göremeyecek miydim? Onu bir daha göremeyecek miydim?

Göz yaşlarım yanaklarımdan akmaya başladığında "Eve gitmek istiyorum!" dedim. "Beni eve götür."

-

Kafamı yastığa daha fazla gömdüm ve göz yaşlarımın akmasına izin verdim.

Anneannemi son kez görememiştim. Çocukluğumdan beri en yakın dostumu görememiştim. Hayatım da bir babama bir de anneanneme fazla bağlı bir çocuk olmuştum.

Babam benim kahramanımdı.

Anneannem ise en yakın dostum.

Birinci sınıfa giderken, sınıfımdan bir çocuk beni sevdiğini söylemişti. O gün eve kafamdan bir milyon tane soruyla gelmiştim. Anneme gitmek yerine anneanneme gitmiştim. 'Sevmek' kelimesinin tam olarak ne anlama geldiğini bilmeyen bir çocuktum. O gün anneannem bana 'sevmek' kelimesini anlattı. Nasıl sevildiğini, nasıl sevdiğini anlattı. Aslında brinci sınıfa giden bir çocuk ne anlardı ki bu anlattıklarından? Ama ben anlamıştım. Öyle güzel anlamıştım ki.

Şimdi anneannem burada olsaydı ona ilk soracağım şey 'aşk' olurdu. Sahiden onun canını da bu kadar yakmış mıydı bu aşk?

Bu aşk, onu kavurmuş muydu alevler içinde?

Günlerce göz yaşı dökmüş müydü aşk için?

Gök bir kez daha gürlediğinde gülümsedim. Bugün gökyüzü de ağlıyordu benimle. Göz yaşları döküyordu usulca.

Kapım bir kez tıklatıldığında sesimi çıkartmadım. "Girebilir miyim?" babamın sesi kulaklarımı doldurduğunda kafamı yastıktan kaldırdım ve yatakta oturur pozisyona geçtim.

"Ev-evet." dedim titrek sesle.

Göz yaşlarımı siyah hırkamın koluna hızlıca sildim. Babam içeri girdi ve arkasından kapıyı kapattı. "Konuşmak ister misin?"

Kafamı salladım. Babam yavaş adımlarla yanıma gelerek, yatağa oturdu. "Asel..." dedi ve derin bir nefes aldı. "Bunun ne kadar zor olduğunu biliyorum. Özellikle senin için."

Üzgün gözlerini gözlerime kenetledi. "Anlayabiliyorum kızım, acını görebiliyorum ki inan ben de ne yapacağımı bilmez bir haldeyim."

"Baba, neden gitti?" dedim. Hıçkırıklarım odada yankılanırken, babam beni kendisine çekti ve sıkıca sarıldı. Başımı onun omzuna koydum.

"Anneannem benim için çok farklıydı. Bu evliliğe bile sadece onun için 'evet' dedim. Her şeyi sadece yüzü gülsün diye yap-yaptım baba." dedim. "Bir gün gideceğini biliyordum ama bu kadar erken olacağını sanmazdım."

"Asel." dedi ve beni kendinden uzaklaştırdı. "Şuan senin ayakta, dimdik durmana en çok annenin ihtiyacı var. Yarın Devrimle İzmire gideceksin. Burada olman sana iyi gelmeyecek."

"Sizi bırakıp nasıl giderim? Peki ya anneanne mi?"

"O istediği gibi dedenin yanına gömüldü Asel. Yalnız değil. Biz de değiliz." avuçlarını yanaklarıma koydu. "Dimdik durmana ihtiyacım var."

"Anneannem gitti, şimdi sıra sende değil dimi baba? Sen gitmezsin."

Burukça gülümsedi. "Gitmem kızım, gitmem." dedi ve son kez odamdan çıkmadan önce bana sımsıkı sarıldı.

Ve beni kendimle baş başa bıraktı.

Baş başa kaldım kendimle.

Kayboldum düşüncelerimde.

Etraf karanlık.

Gök gürültüsü kulaklarımı dolduruyor.

Gökyüzü ağlama.

Çünkü bundan sonra ben ağlamayacağım. Anneannem kalbimde, o her zaman, daima kalbimde.

"Söz veriyorum anneanne, bu dünyayla başa çıkmayı öğreneceğim." Dedim gülümseyerek. "Tek başıma..."

-

BURÇİN MERCAN

Erdal amca Aselin odasından çıktığında hepimiz gözlerimizi ona çevirdik. İki günden beri Asel hastanede uyuyordu ve bugün uyanmıştı. Devrim onu hastaneden çıkartarak, buraya getirmişti. O uyurken Gül teyzenin cenazesini yapmışlardı. Ben Aselin cenazede olmasını çok isterken, diğerleri uyumasının daha iyi olduğunu düşünüyorlardı.

Asel eve geldiğinden beri odasından dışarıya çıkmıyordu. Çıkmaması daha iyiydi çünkü ev oldukça kalabalıktı. Yarın hep birlikte İzmire dönüyorduk. Aselin İzmirde olması ona iyi gelecekti.

Odadan çıkmıyordu ama onun yanında kimseyle de konuşmuyordu. Ne bizimle, ne de Devrimle... En sonun da Erdal amca girmişti.

"Konuştu mu?" dedi Devrim endişeli ses tonuyla.

"Daha iyi gözüküyor." dedi Erdal amca ağır ağır başını sallarken. "İyi olacak."

Hepimiz susarken, Erdal amca devam etti. "İzmir de onu yalnız bırakmayın çocuklar olur mu? Yakında biz de geleceğiz zaten."

"Tabi Erdal amca. Asla yalnız bırakmayız Aseli." dedim ben burukça gülümseyerek.

"Ben onun yanındayım." dedi Devrim. "Gözün arkada kalmasın Erdal amca."

"Kalmayacağını biliyordum." dedi merdivenlerden aşağıya indi.

Bakışlarımı Devrime çevirdim. "Hadi, kocası olarak sen gir odaya."

"Beni görmek istemeyecek." dedi yorgun bir sesle.

"Nedenmiş o?"

"Çünkü bir yanlış anlaşılma oldu ve şuan onu Asele açıklayamıyorum." Dedi. "Açıklamama izin verse bile şuan yeri ve zamanı değil."

"Beste yine bir şeyler yaptı değil mi?" diyerek söze girdi Beren. Devrim usulca kafasını sallarken Beren sinirli bakışlarını Devrimde gezdirdi. "Tabi Bodrum geldiğini duyunca boş kalmadı. Senin bir karın var Devrim! O kızla görüşemezsin."

Devrim öfkeyle Beren döndü. "Mecbur kaldım!" dedi dişlerinin arasından. "Görüşmeye mecbur kaldım ama tabi siz beni dinlemek, anlamak yerine hep bende suç aradınız."

Serhan tam ağzını açacakken tekrar söze Devrim girdi. İşaret parmağını Berene doğru salladı. "O sikik beyninden ne geçiyor bilmiyorum Beren ama Aselin karım olduğunun ben de farkındaydım."

"Cenaze evindeyiz, küfür etme!" dedi Beren sessizce.

Devrim ellerini savuşturdu. "Şu sıralarda başımızda onca dert yokmuş gibi herkes benim küfürlerimi kendine dert edinmiş durumda. Böyle dünyanın ebesini si-" diyemeden Beren hızlı davranarak elini Devrimin ağzına koydu.

"Sus dedim sana!"

Devrim sertçe Berenin elini itti. "Bir daha o pis ellerini ağzıma sürme ikiz. Fena olur yoksa!" diyerek Devrim, Bereni tehdit etti.

"Ne yaparsın?" dedi Beren ukalıkla.

"İkiniz de kavgayı kesin!" dedim sert bir dille. "Hala beş yaşında ki çocuklar gibisiniz."

Merdiven köşesinde susmuş olan Serhana döndüm. "Sen de her gün konuşursun şimdi susacağın ve kavgalarını izleyeceğin tuttu."

Serhan"Ne yapayım Burçin? İkizlerin arasına mı gireyim?" Diyerek beni tersledi.

Tam ağzımı açmıştım ki sözlerimi, Aseli odasının önünde görmekle geri yuttum. "Neden hepiniz birbirinizle tartışıyorsunuz?" dedi durgun bir sesle.

"Bir şey yok ufaklık." dedi Devrim. "Her zaman ki gibiyiz."

Asel sert ve soğuk bakışlarını Devrimin üzerinde gezdirdi. "Hazırlanmam gerek." dedi Berenle bana döndü. "Bana yardım eder misiniz?"

Berenle birbirimize baktık ve Asele döndük. "Tabi ki yardım ederiz." dedi Beren.

"Tamam, gelin." diyerek Asel odaya girdi. Biz de Berenle Aseli takip ettik.

-

Aselin toplanmasına yardım ettikten sonra üçümüz de yatağa oturduk. Zaten buraya aceleyle geldiği için pek fazla eşyası yoktu. Biz bir kaç şey İzmirden alıp, buraya getirmiştik.

"Kızlar." dedi Asel. "Devrim sanırım beni Besteyle aldattı."

"Nereden eminsin?" diye sordu Beren.

Derin bir nefes aldı. "Boynunda bir iz vardı." dedi. "Kırmızı bir iz."

"Belki sinek falan ısırmıştır?" dedim aklıma gelen ilk bahaneyi bularak. Beren bana 'sen ciddi misin?' der gibi baktı.

"Besteyle buluşmuş." dedi ve donuk bakışlarını bize çevirdi. "Beni sevmiyor, sevmeyecekte."

"Öyle deme Asel. Devrim sana karşı bir şeyler hissediyor." dedi Beren.

"Ama benim ona hissetiklerimi asla bana karşı hissetmeyecek. O henüz evli olduğumuzun farkında değil." dedi. "İzmire dönünce ona boşanma davası açacağım."

Gözlerim yuvarlarından çıkacak kadar açıldı. "Asel bu kararı neden bu kadar hızlı aldın?"

"Çünkü artık yoruldum. Onu sevmekten, bana yalan söylemesinden ve daha bir sürü tavrından yoruldum."

"Ama sana çok iyi geliyor ve onu seviyorsun."

"İlacım olduğu kadar, yaram da oluyor Burçin." dedi. "Ve sevmek , her şeyi çözümlemiyor."

Verdiği bu karara Devrimin öfkeleneceğini biliyordum. Devrim, Aselden asla boşanmazdı. Çünkü Asele karşı boş değildi. Bunu biliyordum.

Beren, Asele bir şeyler anlatmaya çalışırken midem de bir şeylerin oynadığını ve yediğim şeylerin boğazıma geldiğini hissettim.

Hızlıca banyoya koşarken Asel ve Berenin yatakta doğrulduklarını görebildim. Klozet kapağını açtım ve bugün yediğim her şeyi çıkarmaya başladım.

İşim bittikten sonra ellerimi yüzümü yıkayarak tuvaletten çıktım. "Ne oldu Burçin?" diye sordu Beren endişeyle.

"Yüzün solgun görünüyor." diye ekledi Asel.

"İyiyim kızlar. Günlerdir durmadan yediklerimi çıkartıyorum Sanırım midemi üşüttüm." dedim. "İlaç alırım, geçer."

"Doktora gitmelisin. Günlerdir kustuğunu söylüyorsun." dedi Asel.

"Ben iyiyim kızlar." dedim ve gülümsedim. "Gerçekten iyiyim."

Beren çatık kaşlarıyla bana kızmaya hazırlanırken kapı çaldı ve ardından içeriye Burcu abla girdi. "Burçin?" dedi.

"Efendim Burcu abla?"

"Baban seni çağırmamı istedi. Aşağıda bir misafiriniz varmış." kaşlarımı çattım. "Misafir mi? Kim gelmiş olabilir ki?"

Burcu abla 'bilmiyorum' dercesine ellerini havaya kaldırdı. Beren ve ben odadan çıkarken, Burcu ablada odaya girdi.

"Senin misafirin kim olabilir ki?"

"Bilmiyorum Beren."

Aşağıya indiğimizde ayakkabılarımızı giyerek bahçeye çıktık. Kadınlar evde oturuyordu, erkekler ise bahçedeydi. Yağmur yağıyordu ama bahçe çardaklardan oluştuğu için sıkıntı olmuyordu.

Görüş açıma ilk bahçenin kenarında oturan Devrim ve Serhan girdi. Sonrasında ise babam ve babamın yanında duran Sarp Tekinsoy...

Şaşkın bakışlarımı onun üzerinde gezdirdim. Her zaman ki mavi takım elbiselerinden birini giymişti. Saçları özenle taranmıştı. Onun Bodrumda ne işi vardı? Neden buraya gelmişti?

Babam beni gördüğünde hafif bir tebessüm etti. "Gel Burçin, bak kim ziyarete geldi."

Babamın yanına gittiğimde Berenin sorgucu bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Ne Berene, ne Asele Sarpla yaşadıklarımdan bahsetmemiştim Aslında ben onlara Sarptan bahsetmemiştim.

"Hoşgeldiniz Sarp bey." dedim nazikçe.

"Hoşbulduk Burçin hanım." dedi. Keskin bakışlarıyla beni inceliyordu. "Arkadaşınıza üzgün dileklerimi iletmenizi isterim."

"İleteceğim, emin olabilirsiniz."

"Selim, bir bakar mısın?" annem babama seslendiğinde babam mahçup bakışlarla Sarpa döndü. "Kusura bakma Sarp. Bakmam lazım."

"Ne kusuru Selim amca. Git tabi." dedi Sarp.

Babam yanımızdan ayrıldıktan sonra öfkeli bakışlarla Sarpa döndüm. "Senin burada ne işin var."

Dudakları muzipçe yana kıvrıldı. "Seni özledim."

Kalbimin bir iki saniyeliğine teklediğini hissetim. "Dalga geçmeyi bırak! Buraya neden geldin?"

Yüzünde ki o alaylı ifade silinerek yerini ciddi bir ifade aldı. "Baş sağlığı dilemeye geldim Burçin!"

"Diledin, bitti. Şimdi gidebilirsin?"

"Beni neden kovuyorsun Burçin?"

"Yakınımda olmana katlanamıyorum."

"Oysa şirkette odalarımız yan yana." dedi. "Yakınında olmama alışsan iyi edersin."

"Şirkette asla odamdan çıkmayarak senin yüzünü asla görmeyeceğim Sarp Tekinsoy!"

"Yanılıyorsun güzelim, bundan sonra birlikte çok zaman geçireceğiz."

"Sen değil miydin beni o otel odasına bırakıp giden?" dedim sessiz bir şekilde. Kimsenin duymadığına emin olduktan sonra konuşmaya devam ettim. "Şimdi neden peşimdesin? Ne istiyorsun benden?"

"İlgimi çekiyorsun." dedi sakin bir ses tonuyla.

"Seni-" diyemeden Sarp bulanıklaşmaya başladı. Dengemi kaybetmemek için sıkıca onun koluna tutundum. Oda benim belimi, diğer koluyla sımsıkı sardı.

Baş dönmem üç saniye sürdükten sonra nihayet geçmişti. Gözlerimi açıp kapadıktan sonra Sarp ve etrafımda ki diğer insanlar netleşmeye başladı.

"İyi misin güzelim?" diye sordu endişeli bir ton da.

"Burçin yine başın mı döndü?" dedi Beren. O buraya ne zaman gelmişti? Berene baktığımda arkasında Devrim ve Serhanında olduğunu gördüm. İkisi de ciddi ifadeyle Sarpı süzüyorlardı.

"İy-iyiyim." dedim. "Sadece başım döndü."

Sarpın kollarından yavaşça sıyrıldım. "Az önce de yediklerinin hepsini çıkardın Burçin. Doktora gitmelisin."

"Yine mi kustun?" dedi Sarp kaşları çatık bir şekilde.

"Yine mi derken? Bu herif senin neyin oluyor Burçin?" dedi Devrim korumacı bir tavırla.

"Adım Sarp!" dedi sert bir ses tonuyla.

"Evet, bu herif kim oluyor?" dedi Serhan, Sarpa inat olarak.

"Lütfen, susun." dedim zar zor çıkan sesimle.

"En iyisi ben seni gidip, yatırayım." dedi Beren. Kafamı usulca salladım.

"İzmire dönünce ilk işimiz doktora gitmek olacak Burçin." dedi Sarp.

Devrim "Biz onu doktora götürürüz. Sen merak etme!" dedi.

Son kez Sarpa baktım ve yavaş adımlarla evin kapısına ilerleyerek eve girdim. Beren de arkamdan geliyordu. Diliyordum ki Devrim ve Serhanın tatsızlık çıkarmazdı.

Bu baş dönmeleri ve mide bulantıları aklıma tek bir şeyi getiriyordu ama o düşünceyi aklımdan direk siliyordum. Böyle bir şeyin mümkünatı olamazdı...

İzmire döndüğümde ilk işim bir doktora görünmek olacaktı.


-

BÖLÜM SONU

Diğer bölümde Beren ve Serhanın arasına ne olduğunu öğreneceğiz ve bir de tabi ki Burçinin neden böyle olduğunu.

Peki sizce Asel ve Devrim boşanırlar mı?

Devrim boşanmayı kabul edecek mi?

Umarım bölümü beğenmişsinidir.

*oy vermeyi ve düşüncelerinizi yoruma bırakmayı unutmayın.

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere :)

Continue Reading

You'll Also Like

1.8M 29.4K 52
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...
381K 4.3K 15
YENİDEN YAZILIYOR 🍷⛓️🌓 Nefretten aşka... Enemies to lovers... ⛓️ ~mafya İyi kalpli ama yaşadığı ilişkiler yüzünden kırık olan Ahu ablası evlenince...
1.3M 40.3K 38
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...
531K 21.8K 43
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...