ZEHİR (1)

By neslihan_gdk

14.4M 336K 79.9K

Eski adı DEĞİŞEN HAYATIM olan, 2014'te yazılmış kitap. *** "Alt... More

AÇIKLAMA
GEÇMİŞTEN...
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
48.BÖLÜM
49.BÖLÜM
50.BÖLÜM
51.BÖLÜM
52.BÖLÜM
53.BÖLÜM
54.BÖLÜM
55.BÖLÜM
FİNAL
2. Kitap, Veda ve Diğer Şeyler

42.BÖLÜM

165K 6K 2.9K
By neslihan_gdk

42. BÖLÜM

Hayatımda artık öyle tuhaf tesadüfler yaşıyordum ki şaşıramadım bile. Zor olan hayatım daha da zorlaşsın diye kaderin benim için hazırladığı bir şey miydi bu eşleşmeler yoksa sadece basit bir tesadüf müydü bilmiyordum.

Şaşırmayı es geçerek hangi ikilinin daha kötü olduğunu ve yaşanacakları düşünüyordum şu an. Anıl ile benim çalışma partnerleri olmamız kötüydü ama asıl kötü olan Ayaz ve Buket ikilisiydi. İkisini bir arada ödev yaparken düşünemiyordum. Bir kız olarak sevgilimi başka bir kız ile ödev yapacak diye kıskanmak gibi herkesin başına gelebilecek endişelerim yoktu üstelik. Benim asıl korkum Ayaz'ın Buket'e zarar verebilecek olmasıydı.

Serkan Hoca tüm isimleri okuyup bitirene kadar kimseden bir ses çıkmadı; hemen yanımda oturan Ayaz'dan da. Acaba bugünkü dalgın hali yüzünden isimleri duymadı mı diye düşünerek dönüp ona baktım. Gözlerini Serkan Hoca'ya kitlemiş ifadesiz bir yüzle bakıyordu sadece.

"Hocam?" diye seslendi bir anda hiç istifini dahi bozmadan. Sınıf sessiz olduğu için hoca sesini hemen duyup bize doğru baktı. "Bu eşleşmeleri kimin yaptığını öğrenebilir miyim?"

Biyoloji hocamız elindeki kağıdı masasının üstüne koyup, "Ben yaptım elbette," diye cevap verdi. "Neden sordun?"

Biyoloji hocamızı seviyordum. Dersini iyi anlatıyor, öğrencilerine saçma espiriler yapmıyor ve bazı hocalar gibi öğrenci ayrımı yapmıyordu. Bu dörtlü arasında yaşanan karmaşık olayları da bilmiyordu. Anıl ve Ayaz'ın kavgalarını tüm okul biliyordu elbette ama Buket ve benim, Anıl ve benim, Anıl ve Buket'in arasında olanlardan haberi olması pek mümkün değildi. Bu yüzden eşleştirmeleri kasıtlı olarak yapmadığına emindim.

"Gamze'nin eşini değiştireceksiniz," dedi sakince. Karşısında bir öğretmen değil de emri altında bir çalışan varmış gibi konuşmaya başlamıştı yine ve bu tavrı hiç hoşuma gitmiyordu.

Serken Hoca'nın kaşları hayretle yukarı kalkarken yerinden kalkıp sınıfın ortasına kadar geldi. "Anlamadım?" diye sordu Ayaz'a meydan okurcasına dik dik bakarak. "Değiştirir misiniz diye rica edecektin sanırım?"

Ayaz gözlerini hocadan hiç ayırmadan, "Hayır," dedi net bir şekilde. "Rica etmiyorum. Değiştireceksiniz."

Oturduğum yerde huzursuzca kıpırdanıp bir çare bulmamaya çalıştım ama Ayaz bu kadar ciddi ve kendinden emin dururken ne yapabilirdim düşünemiyordum.

Serkan Hoca Ayaz'a bir süre sessizce bakmaya devam ettikten sonra masasına geri döndü ve biraz önce ödev eşlerimizi okuduğu kağıdı masadan alıp kağıda baktı.

"Anıl Karasu," diye kağıttan okudu. Sonra gözleri beni buldu. "Anıl'ın partnerin olması ile ilgili bir sorunun mu var Gamze?" diye sordu bana Ayaz'ı yok sayarak.

Ayaz yanımda sesli bir şekilde burnundan soluyup, "Hocam," dedi dişlerini sıkarak. "Gamze'nin eşini değiştirin konu kapansın."

Serkan Hoca bıkkın bir şekilde nefesini dışarı bıraktı. "Bunu yapmam için bana geçerli bir sebep söyle Ayaz," dedi.

"Biyoloji hocamızın değişmesini istemeyiz," diye cevap verdi Ayaz üstü kapalı bir şekilde hocayı tehdit ederek.

Serkan Hoca'nın yüzünde çaresiz bir bakış yer edindi; bunca yıldır tüm hocalar biliyorlardı ki Ayaz'ın istedikleri bir şekilde hep olurdu. O sadece bür öğrenci değildi.

"Peki o halde..." deyip kağıda tekrar baktı. "O zaman... senin eşin ile Gamze'nin eşini değiştiriyorum. Yani sen Anıl ile Gamze de Buket ile eş olacak."

"Olmaz!" diye bağırarak ayağa kalktım.

Buket ile ben? Kavga? Tartışma? Gıcık olma? Laf sokma? İdare edilebilir.

Anıl ile ben? Sapık sözler? Rahatsız hissetme? Ayaz'ın sinir krizleri? İdare edilebilir.

Ayaz ile Buket? Tehditler? Kavga? Tartışma? İdare edilebilir.

Ayaz ile Anıl? Cinayet!

Bir an her şey önemini yitirdi ve en tehlikeli şey Anıl ve Ayaz eşleşmesi haline geldi. Bu yüzden biraz sonra sunacağım teklif daha sonra beni pişman edecek olsa da tek düşündüğüm Anıl ve Ayaz'ı baş başa bırakmamak üzerine düşündüğüm bir yöntemdi.

"Hocam bence performans ödevi için iki kişilik gruplar çok mantıksız," dedim. "Bence dört kişilik gruplar olmalıyız, böylece daha ayrıntılı ödevler hazırlayabiliriz!"

Ayaz'a hiç bakmadım ama itiraz edeceğini düşünmüyordum. Onun sinir olduğu tek şey Anıl ile benim yalnız kalmam fikriydi.

"Hımm," dedi Serkan hoca. "O zaman ödevlerinizde fazla detay isterim... Herkes kabul ediyor mu?"

"Evet!" diye atıldım hemen kimse itiraz edemeden. Sınıfta yakınmalar ve itirazlar başladı ama Serkan Hoca benim fikrimin daha iyi olduğu konusunda çok çabuk ikna olarak herkesi susturdu ve iki kişilik grupları birleştirerek dörder kişilik gruplar haline getirdi. Ödev zorlaştığı ve ayrıntı eklendiği için memnundu.

Şimdi sınıfta herkes benden nefret ediyordu.

Muhteşem dörtlü ise; Ayaz, ben, Anıl ve Buket'ten oluşuyordu. Elbette.

Derse başlamadan önce hoca grupları ve ödevleri elindeki kağıtların üstünde hızlıca yeniden düzenlemeye başladı. Ayaz tüm bu olanlardan sonra bile hâlâ dalgın ve sıkıntılı olduğu için sabah arabaya bindiğim andan beri içimde oluşan endişe büyümeye başladı.

"Ayaz?" dedim sessizce. Gözünü dikip boş boş baktığı noktadan çekip bana çevirdi başını. "İyi misin sen? Bir sorun mu var?"

Birkaç saniye hiçbir şey söylemeden gözlerime baktı; sanki gözlerinin ardında biri çığlık atıp yardım dileniyor ama dudaklarından dışarı sesini duyuramıyor gibi baktı. Sonra gözlerini kaçırdı.

"Bir şey yok," diye yalan söyledi.

"Ayaz-" diye ısrar edeceğimde Serkan Hoca konuşmaya başladı.

"Ödev konularınızı panoya asıyorum teneffüste bakarsınız," dedi ve kağıdı panoya asıp derse başladı.

***

Teneffüs zili çalar çalmaz sınıfta herkes panonun önüne doluştu. Çınar da bizim gibi daha sonra bakmaya karar verip yanımıza geldi. Ayaz'a kısaca selam verdi ama Ayaz hiçbir tepki göstermedi.

"Ebru bugün de mi yok?" diye sorarak Çınar'ın dikkatini dağıttım sınıfa göz gezdirirken. Hayatım o kadar karışmıştı ki en yakın arkadaşıma bir mesaj bile atacak aklım kalmamıştı. Dün Çınar Ebru'nun hasta olduğunu söylemişti.

"Evet iyileşmemiş hâlâ," dedi Çınar. İçindeki merak ve sesine yansıyan üzüntüyü gizleyememişti. "Ciddi bir şeyim yok dedi gerçi ama..." deyip sessizleşti.

"Umarım yoktur," dedim ben de merak ederek. Bugün ben de aramalıydım. Gerçekten kötü bir arkadaştım.

"Dün babanın evine gidecektin neler oldu?" diye sordu sonra. Dün öğle arasında yemek yerken anlatmıştım bundan sonra babamın yanında yaşayacağımı. Zaten İngilizce dersinde yazışırken evden atıldığımı söylemiştim.

"Çok çabuk alıştım," dedim dün akşam olanları ve Merve Ablanın sıcakkanlı hallerini düşünerek. "Babamın yeni eşi de çok iyi bir kadına benziyor."

Sonra Çınar ne kadar sıkıntılı bir konu olduğu hakkında en ufak fikri dahi olmadan bir espri yaptı.

"Üvey kardeş falan yok mu bu kez?"

Ayaz bizi dinliyor mu diye yandan bir bakış attım ama donmuş gibi tepkisiz bir şekilde yanımda oturuyordu. Muhtemelen Çınar'ı duymamıştı.

"23 yaşında bir oğlu var," dedim Çınar'a. Sonra Ayaz dinliyorsa diye gereksiz açıklamalar yapmaya başladım. "Bir abi yani. Bana da kardeşi gibi davrandı dün. Sevgilisi varmış bir de. Evde pek alakamız olmayacak gibi üniversiteye gittiği için dersleri yoğundur muhtemelen. Yani üniversiteye gidiyor epey büyük benden. Abi gibi yani anlıyorsun değil mi?" Birkaç tane daha yalan yanlış şeyler açıkladıktan sonra, "Öyle işte," diyerek sustum.

Çınar kollarını önünde bağlayıp Ayaz'a bakarak, "Hımmmm," dedi son harfi epey uzatarak. "Tam emin değilim ama galiba bir abin olmuş," dedi abin derken sesini yükselterek.

"Yaa öyle," dedim sıkıntıyla. Panonun önündeki kalabalığın dağıldığını görünce, "Gidip biz de ödev konularımıza bakalım," dedim Çınar'ı kolundan tutup uzaklaştırarak. Daha fazla bu konu hakkında konuşmak istemiyordum.

Çınar ödev konusunu telefonuna yazarken ben eski kafa olduğum için küçük not defterime yazıyordum efsane dörtlünün ödev konusunu. Not defterimi kapatıp yerime geri döneceğimde sınıfa Anıl'ın girdiğini görünce hemen Ayaz'a baktım.

Oturduğu yerden kalkmaya hatta hareket dahi etmeye tenezzül etmedi ama gözleri Anıl'daydı. Bakışları öyle kendine güven doluydu ki Anıl'ın sadece bakışlarından korkarak bana yaklaşamayacağına emin gibiydi.

Kapının hemen yakınında olduğum için sınıfa fazla bakınmadan benimle göz göze gelmesi uzun sürmedi Anıl'ın. Ellerini giydiği yakası kürklü kahverengi ceketin ceplerine sokup bana doğru yaklaştı. Ayaz'ın unuttuğu bir şey vardı; Anıl tam bir arsızdı.

"Partnerim de buradaymış!" dedi abartılı bir coşkuyla. "Ne zaman müsaitsin güzelim? Ödevimiz hakkında konuşalım."

"Anıl," dedi Ayaz arkadan sakin sakin. Anıl dönüp Ayaz'a bakınca Ayaz kalkıp yanıma geldi ve omzuyla beni arkasına aldı. Çok doğal bir şekilde yaptığı için Anıl fark edemedi bu küçük hamleyi.

"Birincisi," dedi Ayaz tehditkar, puslu bir sesle. "Ona bir daha güzelim dediğini duyarsam senin ses tellerini yerinden sökerim." Sonra Anıl'a doğru bir adım daha atıp üzerine yürüdü. "İkincisi, ben ne zaman müsait olmak istersem o zaman konuşuruz ödev hakkında partnerim!" Son kelimeyi söylerken küfür ediyormuş gibi bir vurgu yapmıştı alayla.

Anıl'ın kaşları çatıldı ve Ayaz'ın tehditini yok sayıp son söylediği cümleye takıldı. "Ne diyorsun lan sen ne alaka?" diye sordu kafası karışmış bir halde.

Ayaz duygusuz bir şekilde güldü Anıl'a. "Çok yakında öğrenirsin."

***

Ayaz tüm gün düşünceli ve normalde olduğundan çok daha sessizdi. Kafasının içindeki sıkıntı her ne ise bana anlatmamış sorduğumda da hep beni geçiştirmişti.

Arabasının yanına gelmiş ikimiz de arabaya binmek için kapıları açmıştık ki Ayaz'ın arkasından bize doğru gelen Buket'i fark ettim. Yeşil saçları fazla dikkat çekiyordu. Neden hâlâ başka bir renge ya da kendi rengine boyatmamıştı merak ettim. Acaba saçtan asla çıkmayan bir boya falan mıydı Ayaz'ın kullandığı boya?

Buket Ayaz'ın arkasında durup, "Bakar mısın?" diye seslendi çekinerek. Ayaz'dan korkuyordu.

Ayaz Buket'in sesini duyunca arkasına dönüp baktı birisi seslendiği için refleks olarak dönmüş gibi şaşkın bir yüzle. Buket olduğunu görünce kapıyı biraz fazla sert kapatarak Buket'in yerinde sıçramasına sebep oldu.

Buket bir adım geri çekilirken ellerini iki yanında yumruk yaptı. Hafifçe öksürüp, "Ödev için sizinle grup olmuşuz," dedi. Konuşurken sesi titriyordu ve acımasız bir şekilde bu hoşuma gitti. "Olay çıkarmadan halledelim. Başka bir kavga istemiyorum."

Ayaz arabasına yaslanıp kollarını önünde bağladı ve ruhsuz bir kahkaha attı. "Korkuyor musun yoksa?" diye sordu Buket'e alay eder gibi bir tavırla.

Buket'in titreyen göz bebekleri bana dönünce hiçbir tepki vermeden ben de ona baktım ve ilk gözlerini kaçıran o oldu. Bir şey demeden yanımızdan uzaklaşırken kendimi ve içimde yeşeren acımasız hisleri tanıyamıyordum.

Arabaya bindiğimizde Ayaz hemen motoru çalıştırmadı. Bana dönüp baktığında sabahtan beri içinde acı çeken Ayaz'ın gözlerinin penceresine dayandığını gördüm.

"Gamze benimle bir yere gelir misin?" diye sordu. Dudakları rica ediyordu ama gözleri sanki yalvarıyordu.

"Nereye?" diye sordum.

"Annemin yanına."

Continue Reading

You'll Also Like

44 4 1
"Hayatına kimi aldığın, senin kararın değil, kader." [✓] Kurgu.
ELVİN By Sedef

Teen Fiction

41.2K 15.7K 43
"Wattys 2022 Yarı Final Kazananı" "Wattys 2021 Yarı Final Kazananı" Herkes adımı yansıttığımı söyler. Cennet çiçeği. Çocukken adım gibi bir yerde y...
477K 13.7K 52
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
7.8M 159K 69
Asla kimseye güvenme sözleriyle büyümüş genç bir kız ve ne olursa olsun pes etmeyen genç bir adam... İliklerine kadar hissettiği tanıdıklık hissiyle...