WİNDOW //don't talk about it...

Bởi wdywfme

1.8M 59.7K 20.8K

rüzgar.kargın: heyecanlanınca güzel oluyorsun biliyor muydun? Diyecek bir şey bulamayarak telefonla bakışmay... Xem Thêm

Başlıyoruz
☆1☆
☆2☆
Bir Şey Söylemeliyim
☆3☆
☆4☆
☆5☆
☆6☆
☆7☆
☆8☆
☆9☆
Bir Şey Daha
☆10☆
☆11☆
QapaQ
☆12☆
QapaQ 2
☆13☆
☆14☆
☆15☆
☆16☆
☆17☆
☆18☆
☆19☆
☆20☆
☆21☆
☆22☆
SÜRPRİZ!!!!!
☆23☆
☆24☆
☆25☆
☆26☆
☆27☆
☆28☆
☆29☆
☆30☆
☆31☆
☆32☆
☆33☆
☆34☆
☆35☆
☆36☆
:)
☆38☆
☆39☆
☆40☆
☆41☆
☆42☆
☆43☆
☆44☆
☆45☆
☆46☆ FİNALDEN ÖNCE
☆47☆ FİNALDEN ÖNCE 2
☆48☆ FİNAL
SON SÖZ
İKİ

☆37☆

31.7K 1K 471
Bởi wdywfme

Goldcuğum senin için minnak bir uyarı: BÖLÜM FAZLASIYLA CİNSELLİK İÇERİR.

'İNTİKAM,

" Bana bağırma. O an başka seçeneğim yoktu."

Boğuk ulumasını duyunca, oturduğum için kafası neredeyse yüz hizama gelen köpeğime sarıldım.

" Ben de seni çok özleyeceğim."

Ona geçen gün olanları anlatmıştım. Ve bir de onu bırakıp iki hafta " İngiltere'ye" gideceğimi.

Tamam beni anladığı falan yoktu ama dinlerken yüz ifademe, hareketlerime bağlı olarak tepkisini veriyordu Şekil A'da görüldüğü gibi yanar döner köpeğim.

İç geçirip onu bıraktım ve bakışmaya başladık.

Bir şeyler söylemek ister gibi bakıyordu sanki...

" Ne?" dedim sorarcasına.

Dili dışarda bir şekilde bana bakmaya devam etti.

" Ne geçiyor bakayım aklından?"

Yalanıp aynı şekilde bakmaya devam etti.

Gözlerimi kıstım. " Sen-" dedim. " Sen intikam diyorsun!"

Havladığında güldüm.

Ne güzel anlıyor rolü yapıyordu öyle...

" Aferin Stevers." dedim başını okşarken.
" Güzel fikir. Hep o mu beni kullanacak?"

Gülümsedim. " Görelim bakalım kim kimi kıvrandırıyor..."

○●○●○●

Bir saat sonra Rüzgâr'ın kapısının önündeydim.

Kısa eteğim, dar uzun kollu sweatimle.

Ve kalbim, kendimi her ne kadar sakin olmaya zorlasam da, depar atıyordu.

Beklemediğim bir şekilde iki saniye bile geçmeden açılan kapı beni irkiltmişti.

Rüzgâr düğmelerinin yarısı açılmış gömleğiyle fazla çekici bir hâlde karşımdaydı.

" Sen mi geldin?" dedi şaşkınca.

Tek kaşımı kaldırdım. " Başkasını mı bekliyordun?"

" Ilgaz sandım." diye mırıldanırken içeri geçmem kenara çekildi ve aynı zamanda  'niye geldin?' der gibi bakıyordu.

Yanlış anlamayın kötü bir 'niye geldin?' bakışı değildi bu; beklemediğini belli eden bir 'niye geldin?' bakışıydı.

İçeri geçip çantamı bırakmadan ayakkabılarımı çıkardım.

" Ben de şimdi gelmiştim okuldan." dedi arkadan bana sarılırken. " Bir şey mi oldu yoksa sadece beni mi görmek istedin?"

Kollarına kollarımla sarıldım ve, " Seni görmek istedim." dedim.

Tabii tek amacım görmek değildi...

Kollarından sıyrılıp mutfağa doğru ilerledim ve buzdolabında daha önce gördüğüm biralardan birini çıkarıp açacakla açtım. Sessizce, omzuyla kapıya yaslanmış, beni izliyordu.

" Aç mısın? Bir şeyler hazırlayabilirim."

Beni umursamadan gözlerini kıstı.
" Senin aklında bir şeyler var."

Birayı ağzımdan uzaklaştırıp yanına yaklaşırken gülümsüyordum. " Ne varmış aklımda?"

Parmak ucumda yükselip dudaklarına bir öpücük kondurdum.

" Seni benimle gelmeye ikna ettiğim için bana kızgın değilsin değil mi?" dedi bu sefer.

Zeki şey.

" Öncelikle ikna etmedin. Resmen beni tehdit ettin. Ve hayır, maalesef sana kızgın değilim."

Gerçekten değildim.

Onunla gelmemle ilgili konuştuğunda gözlerindeki pırıltıyı görseydiniz siz de kızgın olamazdınız...

Bir elini belime koyarken diğeriyle elimden biramı alıp ağzına götürdü. " Peki burada olmanızın asıl amacı nedir hanımef-

Sonlara doğru kısılan sesine rağmen lafını bitirememişti çünkü uzanıp boynunu ısırırcasına öpmüştüm.

Sonra gittikçe aşağılara inerek onu öpücüklere boğmaya devam ettim.

Gömleğinin düğmelerinin kapalı olduğu kısma kadar gelirken nefesini tuttuğunu hissedebiliyordum.

Başımı kaldırıp tekrar gözlerine baktığımda kaşları hafifçe yukarı kalktı.

Bu o kadar tatlı bir hareketti ki dayanamayıp güldüm ve aralık dudaklarına uzandım.

Bir elim ensesinde, diğeriyse omzundaydı. Ve Rüzgâr'ı hiçbir şeyi umursamadan gerçekten de intikam alırcasına öpüyordum.

Dudaklarımızı ayırmadan elindeki birayı aldım ve yanımızdaki kaloriferin üstüne koydum. Sonra da iki elimle omuzlarından tutarak yönlendirmiş; onu kapıya yaslamıştım.

Elleri belimden kayarak kalçama indi ve ben fırsat verdikçe bana karşılık vermeye devam etti.

Güzel bir histi.

Olanlar ilk defa onun değil de benim kontrolümdeymiş gibi hissediyordum.

Yavaşça kalçamı okşamaya ve sıkmaya başladığında benim de ellerim onun üzerindeydi.

Ama tahrik olmaya başladığımı hissettiğim anda dudaklarımızı ayırdım.

Bugün her şey benim elimde olmalıydı. Ve ondan etkilenmişken bu durum pek mümkün olmuyordu.

Odağını kaybetmiş ama heyecanlı bakan gözleri anlamak ister gibi yüzümü taradı.

Bir şey demeden dudaklarımı onun tadının gitmesini istemiyor gibi hafifçe emdim ve Rüzgâr'ın elini tuttum.

Yürümeye başlayıp elini de peşimden sürüklediğimde itiraz etmeden arkamdan gelmişti.

Yatak odasına geldiğimizde arkamızdan kapıyı kapattım ve ifadesini görmek için ona döndüm.

Saçlarından birkaç tutam alnına düşmüştü. Kıvrık kirpikleri siyah benekli gözlerini süslüyordu. Kırmızı dudakları çok davetkâr bir şekilde yine aralıktı. Ve o gömlek neden o kadar seksi duruyordu?!

Bir anlığına onu izlemeye kendimi kaptırmış olsam da çantamı yere bıraktım ve yaklaşarak tekrar onu öptüm.

Elleriyle yavaşça yüzümü kavradığında benim ellerimse gömleğinin düğmelerindeydi. Onu hafifçe ittirerek aynı anda yürümeye başladığımda o da benimle geriye doğru yürüdü.

Yatağının önüne geldiğimizde düğmelerin hepsini açmıştım. Dudaklarımızı ayırdım ve o daha kendine gelemeden göğsünden ittirip onu yatağa düşürdüm.

" Bunu hep yapmak istemiştim."

Yavaş hareketlerle üzerine çıkıp bacaklarımı ayırarak kasıklarına oturdum ve eğilip yine onu öpmeye başladım. Saçlarım iki yanımızda adeta bir perde görevi görüyordu.

Sert davranıyordum. Ellerim sakallarının üzerindeydi ve dudaklarını dudaklarımla emiyor; bazen ısırıyor bazen de dilimle okşuyordum.

Nefes nefese kaldığımız; onun elinin beni yine kalçalarımdan kendisine bastırdığı sırada geri çekildim ve gömleğini çıkardım.

Her şeyi gibi vücudu da etkileyiciydi.

O ise dudaklarını yalarken aç gözlerle beni izliyordu.

Etek giymese miydim diye düşünmeden edemedim çünkü kilodumun hemen altında sertliğini hissetmek o kısımlarım için hiç de iyi bir seçim olmamıştı.

Üzerinden kalktığımda beni izlemeye devam ediyordu. Gözlerim bir anlığına kabarıklığına kaydı ama utanmamaya çalışarak yataktan kalktım.

Çantamı yerden almak yerine eğilip ,bilerek biraz fazla o pozisyonda kalmış olabilirdim, içinden istediğimi aldım. Ve ona dönerken o göremeden aldığım şeyi arkama saklamıştım.

" O ne?" diye sordu boğuk sesiyle.

Tekrar aynı pozisyonda üzerine çıktığımda elini sanki refleksmişçesine kalçalarıma götürdü.

Bir elim göğsünden başlayarak yavaş yavaş aşağı doğru ona dokunurken gözlerim gözlerindeydi.

Sonra da dudağımı ısırıp gizlediğim şeyi ona gösterdim.

Gözleri bir an elimdekine takılı kalırken ağzı aralandı ve şaşkın bir gülümseme şeklini aldı.

" Kelepçe mi?"

Ağzımın içinde dilimi kenara kaydırırken utanmamaya çalıştım ve başımı onaylarcasına salladım.

Kelepçelere uzandığındaysa hemen elimi geri çekmiştim. " Cık, cık, cık. Bunlar benim oyuncaklarım."

Gülümsemesi genişlerken elini indirdi ve kollarını iki yana açıp 'seninim' der gibi bir hareket yaptı.

Heyecanımı belli etmemek için çok çaba gösteriyordum.

Daha doğrusu onun gibi davranmak için...

Üzerinden kalkmadan bir bileğini tuttum. O da bana yardımcı olmak için ağırlığım önemsizmişcesine benimle birlikte yatakta geriye kaydı. Yani yatağın başına yaklaşmıştık.

Neyse ki tahtadan garip şekillerle süslenmiş aralıklı bir yatak başlığı vardı.

Bileğine kelepçenin birini geçirip diğer ucunu yatağın başlığına zorlanmadan taktım.

Diğer bileğine aynı işlemi uyguladığım sırada, yerinde kelepçelerin izin verdiği kadar doğrulmuş göğsümün üst kısmını aniden ısırmıştı.

İrkilirken istemsiz güldüm.

Benim hareketlerime etki edemeyeceğinden emin olduktan sonra görünüşüne baktım; kalbimi daha da hızlandıracak kadar seksi bir görüntüydü.

Ne yapacağımı merak ettiğini gözlerinden anlayabilmiştim.

Ve eğleniyordu.

Bu ifadeyi yüzünden silmek istiyordum. Çünkü bu bir intikam planıydı. Öyle değil mi?

Üzerinde hafifçe geriye kayarak karnını geçip alt kısımlarımızın birbirine değdiğini hissedince durmuş; ve kendimi ona bastırmıştım.

Bu hareketimle yutkundu.

Ben de yutkunmak istemiştim ama kendimi tuttum. Kalbim hemen kasıklarıma yönelmişti.

Ellerimi karnına koyup parmaklarımı ona vurarak sırayla oynattım. " Sana ne yapsam?" 

Oramdaki sertliği düşünmemeye çalıştım ve gözlerine bakmayı kesmeden üzerimdeki bluzu çıkarttım.

Amacım intikamdı.

En azından beynimde sürekli bunu tekrar etmeyi unutmuyordum.

Kaptırmak yoktu...

Üzerinde sadece kısa siyah pileli eteğim ve siyah sütyenimle kalmıştım.

Gözleri beni süzdü. Bluzumu kenara koyup üzerine eğildim ve çenesini öptüm.

Oradan başlayarak aşağılara iniyordum ki köprücük kemiklerindeyken, " Sütyenini de çıkartmaya ne dersin?" diye mırıldandığını duydum. " İntikam almak istemiyor musun? Bence güzel bir yöntem olur. İsteyip de dokunamamak."

Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Eğilip dudağını gerçekten sertçe ısırdığımda külodumun altında bir hareketlilik hissettim.

Ondan kaynaklanan.

Geri çekilirken, " Çok zekisin. Ama yemezler." diye mırıldandım ben de alayla.

Dudaklarını içeriye çekip eğlenen ifadesiyle birbirine bastırdı.

Tekrar vücuduna döndüğümde 'ısırmanın' onda bir tepki yarattığını bilerek göğsüne öpmeyle karışık bir ısırık bıraktım. Sessizce aldığı keskin nefes beni gülümsetmişti. Bu sırada kalçamı ona sürtünecek şekilde oynatmaya başlamıştım.

Üzerinden yavaşça doğrulduğumda gözleri göğüslerimdeydi.

Vücuduna baktım. Hafifçe kasılmış karın kaslarına...

Kalçamı çok yavaş da olsa oynatmaya devam ediyordum ve anladığım kadarıyla bu gerçekten onu etkiliyordu.

İki elim hissetmek istercesine kaslarının üzerinde dolaştı ve ardından işaret parmağımın tırnağını 'baklavalarının' arasındaki çizgide dolandırdım.

Alt kısımlarımızı geriye kayarak ayırdığımda bir boşluk hisseder gibi olmuştum.

Bu düşünce utanç vericiydi.

Ama sonra daha utanç verici bir şey yaparak üzerine eğildim ,bu sırada göğüslerim o kısmına temas etmişti, ve demin tırnağımla çizdiğim çizginin üzerini dilimle yavaşça boydan boya okşadım.

Bu sefer nefesi gerçekten hızlanmıştı.

Ama benim 'intikam' planım bu kadarla sınırlı değildi tabii.

Aslında planın ne olduğunu bilmiyordum.

Tek amacım bana hissettirdiklerini ona da hissettirmekti.

Tam da bu düşünceyle elim pantolonunun düğmesine gittiğinde yaptığımı kendimce normalleştirmeye çalışıyordum.

Şaşkınlığı yüz ifadesinden okunuyordu ama hâlâ tahrik olmuş hâlini kaybetmemişti.

Fermuarını da açmayı başardığımda gözlerimi gözlerinden çektim ve biraz sonra ne yapacağımı hiç bilmeyerek hafiften titremeye başlayan ellerimle pantolonunu aşağı çekiştirdim.

Boxer'ının altından fazlasıyla belli olan erkekliğini gördüğümdeyse kendimden emin hâlim tamamıyla uçup gitmişti.

Ellerim pantolonunda gözlerimse o kısmında takılı kaldı. Bir cesaretle yüzüne baktığımda gözlerinin hafifçe kısıldığını gördüm.

Ne yapacağımı merak ediyor olmalıydı.

Açıkçası bunu ben de ediyordum.

Parmaklarım benden habersiz adonis denilen kısmında aşağı doğru inerken nefesimi tuttum. Ve eğilip demin yaptığım gibi dilimle dokunduğum yerlerin üzerinden geçtim.

Boxer'ının altında bir hareketlenme olduğunu görmemiş de hissetmiştim.

Elim düşünmeden erkekliğinin üzerine gitti. Bu sırada dudaklarım iç çamaşırının hizasına öpücükler konduruyordu.

Avcumu kaplayan sertliği okşayıp sıktığımda kendini hafifçe bana doğru ittirmişti.

Yerimde doğruldum ve dudaklarımı kasıklarından uzaklaştırdım. Elimse hâlâ organının üzerindeydi.

Dudağımı ısırdığımı ona bakıp da onun bakışlarını dudaklarımda gördüğümde fark etmiştim.

Gözlerim tekrar çekinerek de olsa o kısmına kaydı ve işaret parmağım fazlasıyla belli olan şeklin üzerinden geçti.

Elimi ondan uzaklaştırıp kendimi sakinleştirmek üzere ne yapacağımı düşünmeye başladım.

Bir süre sonra tekrar konuşmuştu.
" Yarım kaldı."

" Ne?" diye sordum.

" Hareketin." Hâlâ tam olarak anlamadığımı fark etmiş olacak ki devam etti. " İşaret parmağından sonra orayla devam etmen gerekiyordu."

'Orayla' derken başıyla ve gözleriyle ağzımı göstermişti.

Birkaç saniye gözlerine baktım ve ne yaptığımı, ne için yaptığımı düşündüm.

Ve sonra da kendime aynen şunu söyledim:

Sikerim şimdi düşünmesini!

Ellerimi iç çamaşırına götürmüş ve onu da aşağı indirmiştim.

İnceleyip de rezil olmak istemiyordum ama ilk defa gördüğüm bir şeydi ve gözlerimi hemen kaçıramamıştım.

Bacaklarının arasında dizlerimin üzerine oturdum, saçlarımı da kulaklarımın arkasına tıkıştırdım.

Ardından düşünmeden eğilmiş, erkekliğini elime almıştım.

Yüzüne bakamıyordum.

Avcumun içiyle onu okşarken, daha da eğildim ve uç kısmını çekingence ağzıma aldım.

Aynı anda kasıldığını hissetmek zor olmamıştı.

Dilimi kıvrımlarında gezdirip beni izlemesinin verdiği utançla geri çekildim.

" Nasıl yapacağımı bilmiyorum."

Hâlâ yüzüne bakamıyordum.

" Devam et." diye mırıldandı içimi titreten bir ses tonuyla. " Ve gözlerime bak."

Gözlerimi sıkıca kapatıp utancımın geçmesini ve yine o anlık cesaretin gelmesini bekledim.

Beni yanıltmayarak bedenimi saran özgüven tekrar gözlerimi açmamı ve onun dediği şeyi yapmamı sağladı.

Gözlerine baktım ve demin yaptığım şeyi tekrarladım.

Kendini yine ittirmişti. Ve bana hiç görmediğim kadar arzuyla dolu bakıyordu.

Dişlerimi değirmemeye özen göstererek üzerinde git gel yaparak bir ritim tutturduğumda yatak başlıklarını zorlayan kelepçelerin sesi odayı doldurdu.

Dudağını ısırmış hızlanmış nefesiyle beni izlemeye devam ediyordu. Geri çekilip erkekliğini tutmaya devam ederek sadece ucunu, bilerek bastırarak yaladım.

Dudağını ısırmayı bırakmış bu sefer dişlerini sıkmıştı.

Sonunda onu zorlayabiliyordum!

" Ne kadarını..." dedi boğuk sesiyle.
" Alabileceğini merak ediyorum."

Kendimden hiç emin olmasam da gözlerimi gözlerinden çekip yavaşça dediğini yaptım.

Öğürme refleksimi zorlayarak yapabildiğimin en iyisini yapmıştım. En son noktaya geldiğimde yine kelepçelerin sesi duyuldu, kendini bana ittirmeye çalıştı ve fısıltıyla çıkan inlemesi kulağımı doldurmuştu.

Geri çekildiğimde kan anında yüzüme hücum etti.

Yüzümü incelerken, " Üçte birini." dedi yine o boğuk sesle.

Böyle utanç verici bir cümle onun ağzından nasıl bu kadar tahrik edici çıkabiliyordu?

Ve ayrıca kendimi o kadar zorlamıştım!

Sadece üçte bir miydi...

Zorlanan ifadesiyle, " Devam et." diye fısıldadı tekrar.

Kendimdem hiç emin olmayan bir şekilde eğildim ve bu sefer elimle onu ilk gördüğüm gün yaptığı şeyi taklit ettim.

Gözlerini kapattığında durmuş; eğilip erkekliğini demin parmağımın çizdiği gibi boydan boya yalamıştım.

İlk gördüğüm hâlinden daha büyük olduğunu fark etmem ürkmeme sebep olmadı değildi...

Bir elimle organını tutarken onu tekrar ağzıma aldım. Git gel hareketini tekrarlarken zorlanıyordum çünkü kendini bana ittiriyordu.

Onun zevk aldığı noktaları belirlemiştim ve zorlamak hoşuma gitmeye başlamıştı. Kelepçelerin sesini duyuyordum...

Yine nefesimi ayarladım ve birkaç defa zorlanarak da olsa onu ağzımın içinde en son noktaya kadar götürdüm.

Bu hareketimle büyük ihtimal bilinçsiz,
" Siktir." diye fısıldamıştı.

Damarları belirginleşmiş ve kızarmış erkekliğini ağzımdan çıkardım ve bunu yapmamla gözlerini açtı.

Gözlerimi gözlerine diktim ve ne yaptığımı hiç bilmeden erkekliğini sütyenimin açıkta bıraktığı kadarlık kısmıyla, göğüslerime sürttüm.

Yutkunup, ' devam etmem için yalvaran' bakışlarıyla beni esir aldı.

Ama üzerinden kalkmıştım.

" Yeterli." dedim heyecanımı bastırıp gülmemeye çalışarak. " İntikamımı aldım."

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

5.9K 694 32
Eliyle boynuma dokundu. "Bu gece benimsin" dedi fısıltıyla.Ondan tiksiniyordum.İğreniyordum.Suratımı buruşturdum. Hafif bir şekilde kafasını eğip boy...
353K 4K 67
Gözlerimde acının yaşı,sekizdir acının yaşı
2.4K 116 17
Ben insan değilim bir vampirim, ama vampir de olmayabilirim ne olduğumu daha bilmiyorum. Büyücüler, Vampirler, Kurtadamlar, Melezler... Amber:Candice...
40.9K 5.4K 50
Kapıyı kapatmam ve gözyaşlarımın gözlerimden firar etmesi bir oldu. Öyle bir ağlıyordum ki, biri görse açıklayamazdım sebebini. "Buna mı ağlıyorsun b...