BÜYÜK ADAMIN KÜÇÜK AŞKI (Tama...

Por thenotebook13

844K 38.8K 7.7K

O an yalnızca kaçmak istedim. Sanki kaçsam her şey düzelecekte çocukluğumu geri alabilecektim. Artık bu olanl... Más

1. Bölüm (Kaçış)
2. Bölüm (Evlilik)
3. Bölüm (Acı)
4. Bölüm (Yabancı)
5. Bölüm (Endişe)
6. Bölüm (Merhamet)
7. Bölüm (Mutluluk)
8. Bölüm (Sinema)
9. Bölüm (Öfke)
10. Bölüm (Beklenmedik Bir Sürpriz)
11. Bölüm (Dönüş)
12. Bölüm (1. Kısım)
12. Bölüm (2. Kısım)
13. Bölüm (Beklenmedik Misafir)
14. Bölüm (Masmavi Dalgalar)
15. Bölüm (Gitme Vakti)
16. Bölüm (Felicitá)
17. Bölüm (Artık Benimlesin Felicita)
18. Bölüm (Her insan doğar, yaşar ve ölür)
19. Bölüm (Yaşama Sevinci)
20. Bölüm (Yıllar Sonra)
21. Bölüm (Küçük Bir Şans)
22. Bölüm (KISKANÇ DUYGULAR)
23. Bölüm (BİR DAMLA GÖZYAŞI)
24. Bölüm (BİR PARÇA ÜZÜNTÜ)
25. Bölüm (Güneş batıyor, gözlerini kapat)
26. Bölüm (1. Kısım)
26. Bölüm (2. Kısım)
27. Bölüm (KIRMIZI AYAKKABILAR)
28. Bölüm (ROMEO VE JULİET)
29. Bölüm (Kırmızı...)
30. Bölüm (Söyle)
31. Bölüm (Yağmurda Dans)
32. Bölüm (Yalnızlık...)
33. Bölüm (Yıl Dönümü)
34. Bölüm (İlk Kar...)
35. Bölüm (1. Kısım)
35. Bölüm (2. Kısım)
36. Bölüm (Güzel Anlar Biriktirelim)
37. Bölüm(Güzel Günler Göreceğiz, Güneşli Günler...)
38. Bölüm (Saplantı)
40. Bölüm (Issız Gece...)
41. Bölüm (Acı)
42. Bölüm (14.02.20..)
43. Bölüm (29.04.20..)
44. Bölüm (07.07.20..)
45. Bölüm (30.07.20..)
46. Bölüm (31.08.20..)
47. Bölüm (01.09.20..)
48. Bölüm (01.01.20..)
49. Bölüm
50. Bölüm (Ya Sonra...)
51. Bölüm (Geçen Zaman)
52. Bölüm (Sende Kayboldu)
53. Bölüm (Aşk Zamanı)
54. Bölüm (Hüzünlü Anlar)
55. Bölüm (FİNAL)
Özel Bölüm (1) Sonbahar
Özel Bölüm (2) Kış
Ahzan Kitap Oluyor!
AHZAN ARTIK SATIŞTA
Önemli Bir Duyuru!
Yeni Hikayem!
Vuslat

39. Bölüm (Bizim Hikayemiz...)

6.8K 444 119
Por thenotebook13


Bölüm Başlığı: Bizim Hikayemiz...

Hastanenin soğuk duvarlarının arasından korkuyla geçtiği zaman, içini kaplayan hüzünle Selim'e bakmaya çalıştı. Selim deli dolu bakışlarla Zehra'yı gördüğü gibi ayaklanmaya başlarken, annesi "Kalkma, geldi işte!"diye uyardı, elini oğlunun omuzlarına koyup kalkmasını engellerken.

"Hepinizin çıkmasını istiyorum!"diye bağırdı Selim. Annesi ve kardeşi anlayamayan bakışlarla Selim'e bakmayı sürdürünce genç adam açıklama gereği duydu. "Zehra'yla yalnız kalmak istiyorum. Hatta mümkünse siz eve gidin."

Sevim Hanım ve Gizem birbirlerine anlam yüklü bir bakış atarlarken Zehra'ya garip bir ifadeyle baktılar.

"Çıkar mısınız artık?" Selim tekrar yineleyince mecburen çıkmak zorunda kaldılar.

Zehra, Sevim Hanım'ın odadan çıkarken attığı bakışlardan kaçamamıştı ne yazık ki! Zorlukla nefes almaya çalışırken, Selim'in "Yanıma gel,"demesiyle birlikte irkilerek gözlerini sert zemine dikti. "Gelmezsen ben geleceğim." Zehra gözlerini kaldırıp, Selim'in kararlılığını görünce zorlukla yanına gidip oturdu ve gözlerini ellerine dikip parmaklarıyla oynamaya başladı. Elleriyle oyalanmaya devam ederken o an sadece sessizliğin sürmesini istedi. Çünkü konuşunca kelimeler kayboluyor, çıkmaz bir sokağa saplanıyordu ve bu durum aşılamaz bir engeli beraberinde getiriyordu.

"Bu gece bana sarılarak uyuyamaz mısın?"

Selim'in kulaklara doluşan ince, yumuşak, kırılgan sesi boş odada yankılanırken Zehra boğazındaki düğümü yutmak istercesine yutkundu. Cevap vermemesi üzerine, Selim'in kolundan tutup kendisine doğru çekmesiyle istemeden de olsa bir anda kendini Selim'in kollarının arasında bulmuştu ama bir şey diyememişti. Çünkü yalnızca bu kollar ona sahip çıkmaya çalışıyordu, bu kollardayken huzuru tadabiliyordu.

"Sana neden böyle yaptığını sormayacağım. Çünkü kendini suçluyorsun biliyorum." Genç kız halen sessizliğini korumaya devam ederken, tebessüm etti. Karanlık odadaki derin boşluğa baktı. "Ne çok şey yaşadık değil mi? Tıpkı filmlerdeki gibi. Aslında her insanın kendi filmi vardır ve o film öldükten sonra son bulur."

"İyi ki ölmedin." Sessizliğini bozması üzerine Selim mutlulukla gülümsedi.

"Ölmemi istemezdin değil mi?" Zehra başını onaylayarak salladı tam da sevdiği adamın göğsüne başı yaslıyken. "Daha yaşayacaklarımız varmış demek ki."

"Kötü zamanlar değil mi?"

Selim bu sözleri üzerine Zehra'nın çenesini tutup yavaşça kaldırırken mavi gözlerine korkuyla baktı. "Neden böyle söylüyorsun?"

Genç kız gözlerini, ela gözlere dikerek açıkladı. Artık hiçbir şeyden kaçmayacaktı. Olduğu gibi aktaracaktı her şeyi. "Çünkü biz artık asla mutlu olamayız."

"Mutlu olacağız, bu kadar karamsar olma. Umut her zaman vardır."

Tüm umutlarım tükendi artık, diye geçirdi içinden. Tek bir toz zerresi dahi kalmadı.

"Gelecek hafta gerçek yaşına, on sekizine basıyorsun,  artık resmi olarak yetişkin sayılacaksın." Selim içini daraltan bu konuyu değiştirmeye çalışırken, aklına gelen ani kelimeleri sıraya dizmişti.

"Evet,"diye onayladı Zehra. "Artık kendi kararlarımı vereceğim."

Selim merakla sordu. "İlk vermek istediğin karar ne olacak?"

Zehra hiç düşünmeden derin bir nefes alarak devam etti. "O gün geldiğinde öğreneceksin. Şimdi uyuyalım. Sen sadece iyileşme sürecini düşün."

"Peki,"dedi daha fazla üstelemeyerek ve sevdiği kadına sımsıkı sarılarak uyumaya çalıştı.

                               ***

Ne de çabuk geçmişti bir hafta. Selim daha iyi olmuştu bu süreçte. Artık kolayca yürüyebiliyordu ve yarası günden güne iyileşmişti. Hastanedeyken polislere verdiği ifadeler sonucunda Emre'ye karşı şikayetçi olmamıştı. Emre'nin ailesi Selim'i ziyarete gelmişti ve defalarca kez özür dilemişlerdi. Her ne kadar Sevim Hanım, oğlunun şikayetini geri çekmemesini istese de Selim'in yüreği bu yaşlı çiftin yalvarışlarına, yakarışlarına dayanamamıştı ve Emre'nin şikayeti çekildikten sonra kendisini ziyarete gelip özür dilemesi ise tüm sorunları neredeyse halletmişti. Okulunu dahi değiştirmeyi düşünüyordu Emre. Selim buna gerek olmadığını söylese de kararlıydı Emre, değiştirecekti. Yaşanan tüm her şey ona bir nevi alınması gereken bir ders gibi gelmişti.

Zehra ise halen Selim'e karşı biraz soğuk davransa da genç adam buna aldırmadı. Gerçekleştirmeyi beklediği planları vardı; hem okuluna yeniden devam edecekti hem de artık mutlu bir yuvanın temelleri için daha çok çabalayacaktı.

"Bugün akşam yemeğine gidelim sevgilim. Çok bunaldım kapalı ortamlardan." Zehra'ya umutla bakarak vereceği cevabı beklemeye başladı.

Genç kız kaşlarını çatarak şaşkın bakışlarla baktı. "Akşam yemeği mi?"diye sordu afallar gibi.

"Evet, bugün senin doğum günün ne de olsa."

"Peki,"dedi tebessüm ederek ve Selim çıkış işlemlerini tamamlayarak hastaneden ayrıldılar.

Taksiye bindiklerinde Selim minnetle dikiz aynasından Zehra'ya baktı."Beni yalnız bırakmadığın için teşekkür ederim. İyileşme sürecimde bana destek olduğun için..."

Zehra gülümseyerek "Önemli değil."dedi sadece.

Sevim Hanım arkada kıskançlık krizlerine devam ederken "Sanki bir tek o vardı yanında."diye çıkıştı.

"Merak etme anne,"diye söyledi Selim arkasına hafifçe dönerken. "Bu akşamki yemeğe hepinizi götürmeyi düşünüyorum."

Bu duruma memnunluk duyan Sevim Hanım gülümseyerek "İyi."dedi tek kelimeyle. Çünkü artık hiçbir şekilde yalnız kalmalarını dahi istemiyordu.

Selim evde dinlenip uyuduktan sonra; akşama doğru tüm aile üyeleri hazırlanıp birlikte bilindik bir restorana gitmişlerdi. Güzel bir yemeğin ardından bu sefer sohbet eşliğinde tatlı yemeye başlamışlardı. Yalnız, Selim'in gözünden Zehra'nın donukluğu kaçmamıştı. Her göz göze geldiklerinde sevdiği kadın yalnızca buruk bir tebessüm bahşediyordu ona. İçinden ona defalarca kez bu durumu sormak istese de soramadı, sadece yalnız kalacakları zamanı bekledi.

Uzun bir aradan sonra yedikleri yemeğin ve tatlının ardından kalkıp evin yolunu tutmaya başladılar. Taksiden indiklerinde eve doğru yavaş yavaş yol aldılar ve Selim, Zehra'nın koluna girerek geride durmalarını sağladı.

"Yemeği beğendin mi?" Zehra gözlerini Selim'e dikerken başını sallayarak onayladı. "Ama çok sessizsin."diye devam etti meraklı bakışlarla.

"Evin yanındaki parka geçip biraz oturalım mı?"diye sordu parkın bulunduğu bölgeyi gösterirken.

"Olur,"dedi genç adam ve annesine seslenerek biraz daha yürüyeceklerini söyledi.

Parka ilk girdiklerinde Zehra boşta duran salıncakları gösterip "Binelim mi beraber?"dedi. Selim onaylayınca doğruca salıncağa oturup bir ileri bir geri hareket ederek salıncağını sallandırmaya başladı. Selim'de oturup, aynı hareketi yapmaya başlarken genç kız konuşmasına ilk girişi yaptı.

"Artık iyisin değil mi? Bir hafta da güzelce toparlandın."

"Evet iyiyim ama..."dedi derin bir nefes alarken. "Sen iyi değilsin."

"Ben iyiyim,"dedi kısık bir sesle söyleyeceklerini düşünmeye başlarken. "Bugün bittiğinde ise daha iyi olacağım. Çünkü artık dayanamıyorum tüm bu olanlara."

Selim merakla dönerek Zehra'ya baktı. Salıncağını dahi istemeden durdurmuştu. "Neye dayanamıyorsun?" Zehra'nın sessiz kalması üzerine devam etti. "Anlat bana!"

Zehra sallanmasına devam ederken gözlerini zemine indirdi. "Bugün senden bir şey rica edeceğim."

"Tabii! İste yeter ki!"

"Bana bir hikaye anlatır mısın?

"Hikaye mi?"diye sordu gözlerini kısıp anlamayarak.

"Evet, herhangi bir hikaye. Sonra da ben sana bir hikaye anlatacağım. Bilindik bir hikaye..."

"Ahhh!" Selim düşünmeye başlarken bir anda aklına gelen fikirle gülümseyerek Zehra'ya döndü. "O zaman sana kardelenin hikayesini anlatacağım."

"Kardelen Çiçeği mi?"diye sordu Selim'e dönüp gözlerinin içine bakarken. Selim başıyla onaylayınca "Anlat hadi!"dedi heyecanla ve dinlemeye başladı.

Genç adam gülümseyerek salıncakta hafif hareketlerle sallanmaya devam ederken güzel bir edayla anlatmaya başladı: "Kardelen çiçeği, etrafındakilerin dostlarının anlatımıyla güneşe aşık olur. Aslında hayatında güneşi hiç görmemiştir. Çünkü bilir ki güneşi gördüğü an canından olacaktır. Ama bu aşk içinde öyle büyür öyle büyür ki artık dayanılmaz bir hal alır ve Allah'a dua eder, bana bir defacıkta olsun güneşi görmeyi nasip et diye.... Ve bir gün dayanamaz Allah'ın huzuruna çıkar ve şöyle der; 'Allahım güneşi görmem için bana izin ver.'

Allah'ta ona şöyle seslenir; 'Ey kardelen bilmez misin ki sen narin bir çiçeksin ve güneşle karşılaştığın an canından olabilirsin. İyi düşün sana iki gün mühlet veriyorum, ya güneş ya canın .'

Kardelen yüce Rabbin huzurundan ayrılır ve düşünür. Ama içindeki güneş sevdası âdeta onu içten içe kemirir. İkinci günün sonunda Rabbin huzuruna çıkar ve şöyle der; 'Bu aşk beni öyle büyüledi ki güneşi görmek için can atıyorum.'

Allah'ta ona; 'Cesaretini taktir ederim ey kardelen ama bir yandan da üzülürüm, çünkü canından olacaksın.' der. Ve kardelen güneşi görmenin aşkıyla tutuşurken karın üstüne çıkmaya karar verir. Tam o beyaz karın içinden kafasını çıkardığı an güneşi görür, ama ona daha önce söylendiği gibi canından olur. "

Genç adam hikayesini bitirip sevdiği kadına bakarken, Zehra gözlerinin içine bakıp "Yazık olmuş kardelene. Güneşi görmek uğruna bunu yapmamalıydı."dedi güçlü çıkarmaya çalıştığı sesiyle.

"Bence çok iyi yaptı."

"İyi mi yaptı? Neden ki?"

"Düşün bir... Her şeye rağmen güneşin aşkıyla yanıp tutuşuyor ve öleceğini bile bile onu görmek istiyor. Aslında buradan şunu çıkarabiliriz: 'Eğer günün birinde aşık olursan, birini çok seversen kardelen gibi cesaretli ol. Eğer kardelen kadar cesaretin yoksa sakın aşık olma!'

Bu hikayeyi ilk duyduğum zaman çok etkilenmiştim ve aşık olacağım zaman cesareti de beraberinde getireceğim demiştim."

Zehra anlayamayan bakışlarla Selim'e bakmaya devam etti. Hayrete düşmüş gibiydi. "Bazen seni anlayamıyorum Selim."

"Neden?"

Gözlerini kısarak dudaklarını istemsizce büzdü ve net bir ifadeyle açıkladı. "Çünkü gözünü bürüyen bu cesaret seni ölüme kadar götürebilir."

"Ve götürdü de..."dedi gülerken. Bir de kendi haliyle dalga geçiyordu, cidden ölebilirdi ama farkında değildi. Zehra sinirle Selim'e dönerek kızdı.

"İyi bir şeymiş gibi konuşma. Bir daha kimse için de hayatını riske atma. Sırf bunu anlaman için verdiğim karardan vazgeçmeyeceğim."

"Ne karar verdin ki?"

"Hastanede yanına geldiğim zaman sana söylemiştim; sen taburcu olunca söyleyeceğim diye. Bugün on sekizime girdim ve verdiğim kararı ilk sana söyleyeceğim ama ondan önce anlatacağım hikayeyi dinle."

"Peki,"dedi sabırla. "Dinliyorum."

Zehra salıncakta yavaş yavaş sallanmaya devam ederken başını salıncağı sabitleyen demirlerden birine yaslayarak karanlık boşluğa baktı. "Bir zamanlar,"diye başladı sözlerine, derin bir nefes alırken. "Evli olan bir çift varmış; bir kız ve bir erkek. Erkek, kızı çok severmiş ama aşkından bazen gözü hiçbir şeyi görmezmiş. Sadece o kızı önemsiyor, sadece o kızı düşünüyormuş. Öyleki bazen diğer aile bireylerini bile unutur konuma geliyormuş. Birisine öylesine saplanmak, bağlanmak bir gün ayırmayı da beraberinde getirirmiş ve kız bunu çok iyi biliyormuş. Bir gün gözüne çarpan Hz. Mevlana'nın bir sözü de bu durumu kanıtlar nitelikteymiş.

Allah der ki "Kimi benden çok seversen onu senden alırım"....Ve ekler: "Onsuz yaşayamam" deme, seni onsuz da yaşatırım.

Ve mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur, aklın şaşar.

Dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya.

Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur......

"Düşmem" dersin düşersin, "Şaşmam" dersin şaşarsın.

En garibi de budur ya "Öldüm" der, yine de yaşarsın.

Sonra kız bu saplantılı aşka daha fazla dayanamayarak kurtulmak istemiş ve eşine dönerek 'ayrılalım' demiş."

Zehra dolan gözlerle Selim'e bakmaya devam ederken genç adam merakla "Sonra?"diye sordu. "Ayrılmışlar mı?"

"Bilmiyorum."dedi ağlamaklı çıkan sesiyle.

Selim umutsuzca ellerini iki yana açıp dizlerine koydu ve gözlerini kıstı. "Ne yani hikaye burada bitiyor mu?"

"Hayır, bitmiyor. Hatta yeni başlıyor."

"Ee! Devam et o zaman. Merak ettim sonunu."

Zehra dolan gözleriyle önüne dönerken "Hâlâ anlayamadın mı?"dedi çatallaşmış bir ses tonuyla. "Hikayedeki kız benim ve erkekte sensin."

Genç adamın kalbi hızla atmaya başlamıştı. O an ne yapacağını bir türlü kavrayamamıştı. Kısık bir sesle "Ne?"diye sordu sadece. Tüm bunlar birer rüya gibiydi sanki.

Zehra boğazındaki düğümü çözmek ister gibi yutkundu ve sesine karışmış acı gözyaşlarıyla devam etti. "Artık yapamıyorum, dayanamıyorun ve bu hikayeye, bizim hikayemize son noktayı koymak istiyorum."

Gözünden yaşlar akarken, Selim'e dönerek net bir ifadeyle, zorlukla konuşmaya çalıştı ve son noktayı koyarak sadece bu kelimeyi söyledi.

"Ayrılalım!"

Seguir leyendo

También te gustarán

45.7K 7.2K 31
Birisi gelir ve kurduğun düzen bozulur! Hayatın kuralı budur, O "biri" hep gelir ! 🔜 21.06.2020 Tüm hakları saklıdır ©️
13.7K 538 34
Başına buyruk, ayran gönüllü, korkusuzca her şeyi dile getiren kızımız Zehre; hiç aklına gelmeyecek birine gönlünü kaptırır. Üst kat komşusu, abisini...
307K 4.1K 5
Bir dönem hikayesi... Zıt kutuplar birbirini çekermiş. İstemeden evlenmek zorunda kalan iki genç... "Kafana silah mı dayadılar benimle evlenmen içi...
86.6K 4.2K 15
Ayaz ağa ve Nurcanın hikayesi Sevda hiç bu kadar can yakmamıştı Ayaz Ağa'nın yüreğine sevda ateşi gelip baş köşe kuruldu.Kızıl saçlarıyla mücevher gi...