İHTİRAS GÜNLÜĞÜ

By zuhalgenc

2.8K 385 152

Siz hiç yolun ortasinda resim çizen bir adama aşık oldunuz mu? Üstelik sizden habersiz sizin resminizi çizdiğ... More

''Derin'in Hikayesi''
Bizi o hislere götüren bizim çabamız mı?
Bu gerçek aşk değil ki
Benden Etkilenmiş Olabilir miydi?
Biz neyiz??
Koray'dan Küçük Bir Not
En Yakın Arkadaşım Sude
Sude'nin Taktikleri
Derin ve Sude'nin Sonsuz Dostluğu
Derin Sen Koray'a Aşık mı Oldun?
O Gülerken Gözlerinin İçinde Kendinizi Görebilmek
Büyükada'da Güzel Bir Gün
Platonik Aşk
Omzunda Bir Dünya Kursam
Hayatımda Aldığım İlk Çiçek
Bir Şey Hissetmedin Mi?
Sen Beyaz Olansın
İç Sesim:Günlüğüm
Evden Bir Süre Uzaklaşmak
Kız Kulesi'nin Galata'ya Aşkı
Ben Sana Aşık Değilim Derin

İhtiras Günlüğü 'Koray-Derin'

173 21 6
By zuhalgenc


Heyecan içinde evden çıkıp Cengiz'in arabasında, Sude'nin saydığı kuralları tekrar ede ede serginin yolunu tutmuştuk. Cengiz beni görünce eli ayağına dolanmıştı. Ben bile kendimi çok beğenmiştim ki zaten Sude 'Önce kadın kendini beğenmeli.' demişti. Yol boyu heyecanım daha da artıyordu.



Resmimi görmeyi de Koray'ı görmeyi de çok istiyordum. O resmi bu akşam aldıktan sonra Koray'ı bir daha görmeme fikrini hiç sevmemiştim. İstanbul trafiğine takılıp kaldığımızdan sergiye yarım saat gecikmeli ve Cengiz'in trafik muhabbetinin sıkıcılığıyla geldik. İstanbul'da sanat galerisinin şık bir salonunda yoğun kalabalıkla karşı karşıyaydık. Cengiz çok acele ediyordu. Resmi bir an önce alıp dönmek niyetinde gibiydi. Ama bana bu tavrını belli etmemeye çalışıyordu. Gözlerim tablodan önce Koray'ı aradı ama bulamadı.

Cengiz:

-İşte, orda.

-Nerde diyerek gözlerimle etrafı yokladım ve Cengiz ilerde duvarda duran resmimi gösterdi.

Hemen o yöne ilerleyip kendi kendimi dövmek istedim. Resmen Koray'ı gördü sanmıştım.

-Hemen şu adamı bulup resmi satın alalım.

-Diğer resimleri görmeyecek miyiz?

-E, tabi.

Portreye eklemeler yapmıştı. Yüzümde biraz daha oynama yapmıştı. Gözlerdeki buğuyu detaylarıyla çizmişti. Bunu ondan dinlemek çok istemiştim. Ama hala yoktu.

Cengiz:

-Bu adam gelene kadar biraz hava alsak mı?

-Sen çık, ben sergiyi dolaşayım.

-Tamam, sıkılırsan gel dışardayım.

-Tamamm. Merak etme.

Ben sergide kendi portremin başındaydım. Sadece o resme bakıp o notu düşünüyordum. Öylece dalıp gitmiştim resme. O günü hatırladım. Uzaktan bakışmalarda bu resmi çizmiş olduğu zamanı düşündüm. Kalemin kağıtla buluştuğu o anda hep ben vardım aklında.

Tam o sırada bir ses:

-Bu resimdekiyle gerçeği arasındaki fark ne biliyor musun?

Kalbimin atışından anlamıştım. O ses. Onun sesi... Koraydı bu.

-Neymiş? dedim.

-O resimdeki sensin Derin. O çaresiz bakışlar, özgür ruhu arayan bakışlar, mutsuz bakışlar. O resim hep böyle kalacak ama. Değişemez. Hareket edemez. Nefes alamaz. O çaresizlikle kalacak. Ama sen değişebilirsin. Değişmelisin. Arzuların, isteklerin... Hayallerin... Sakın bu resmi unutma. Unutma ki bundaki çaresiz kız olma. Sen hayallerini gerçekleştirmezsen bu resmi yapıp seninle burada bunları konuşmamızın bir anlamı olmaz.

-Ama sen beni tanımıyorsun? Sadece resmi yaparken bu manayı arayarak yapmışsın. Bu anlattıkların gerçek değil.

-Seninki kabullenmeyiş.

-Tanımadığın birine böyle önyargıyla yaklaşman ne kadar doğru?

-Şu yanındaki adam..

-Eeee.

-Kim?

-Yani o benim arkadaşım, ayrıca konuyla ne ilgisi var? Resim üzerine konuşuyorduk?

-Sen onu sevmiyorsun, hatta yanında olmasından da hoşnut değilsin. Ama bunu kendine bile söyleyemiyorsun.

-Çizgiyi aşmayın lütfen, tanımadığınız biri hakkında böyle atıp tutamazsınız.

-Notu deli gibi merak ediyorsun, değil mi?

Ağzıma resmen laf tıkıldığı anda Cengiz geldi.

-İnsan sergisine bu kadar geç gelir mi?

-Yok, misafirlerle ilgileniyordum. Tablonun başında Derin hanımı görünce size baktım ama sanırım sergi ortamından pek hoşlanmayarak erken kaçtınız diye düşünerek Derin hanıma sizi sormaya geliyordum. Siz de hemen hissederek geldiniz sanırım.

-Yok, sıkılmak demeyelim. Zevkler ve renkler hesabı Koray Bey. Sonuçta birileri kağıt boyarken birilerinin de insanların yaşaması için binalar tasarlaması gerekiyor. Ama sanırım bu da sizi sıkar.

Bu ortam artık gergin bir ip gibi oldukça sıkılmaya başlamıştım. Hala Koray'ın bana az önce dediği şey için sinirlerim yatışmamıştı. Ne demek not için deli olmak. Çıldırmamak elde değil. Hemen lafa atladım:

-Resmimi artık almak istiyorum. Cengizzz..

Koray'ı söylediklerine pişman etmek için Cengiz'in koluna girdim. Ama sanırım bu durum hoşuma da gitmedi. Çünkü Koray dalga geçer gibi tebessümde bulundu.

-Evet Koray, artık resmi konuşalım.

-Üzgünüm.

-Nasıl yani?

-Yani resim satıldı. Hem de yüksek bir mevlaya. Bu akşam ilk satılan resim oydu. Resmi alan kişiye sizin alacağınızı söyledim ancak o 'bu resimde bir gizem var ve bu kadın bu gizemi çözmek için mutlaka beni bulacaktır' dedi. Yani ben resmi yapıp satarım. O da siz gelmeden satıldı. Siz gelmeden 15 dakika önce.

-Kim bu alan?

-Çok değerli bir büyüğüm. Zamanında yaptığı resimlerle adından söz ettirdi. Her resmi beğenmez. Hikayesi olan, bir şeyler hissettiği resimleri satın alır. Çünkü çok daha iyisini zaten yapabilir. Şuanda 85'inde bir ihtiyar...

-Boşuna mı geldik Koray. Bizim alacağımızı bile bile satmışsın resmi. Ne kadar verdi, ben daha fazla verirdim.

-Cengiz Bey konu para değil. Sizden önce resmi almaya gelen değerli bir büyüğüme resmi sattım. Bu kadar.

Şaşkındım ve bu adamı çok merak etmiştim.

-Beni bu adama götürün lütfen Koray Bey. Mümkün mü?

-Nasıl da bildi?(Bunun ağzımdan çıkacağını bilir bir edayla hafif tebessüm ederek...)

-Neyi?

-O, sizin onu tanımak isteyeceğinizi biliyordu. Yani bunu nasıl bildi anlamıyorum?

Cengiz konunun dışında kalıp sıkıldığını belirtti ve :

-Derin, saçmalama haydi gidiyoruz, sıkıcı bir akşamdı yeterince. Ersin'lerin yanına geçelim.

-Ben Koray Bey'le bu konuyu konuşacağım. O adamı merak ettim. Tanışmak istiyorum.

-10 dakika sonra kapıda ol lütfen, ben çok sıkıldım.

Cengiz dışarda beni bekliyor ve ben Koray'a sorular soruyorum ve sonunda onu ikna ediyorum.

-Evine götürürüm seni. Dışarda pek takılmaz o. Bana numaranı bırakabilirsin aramam için ya da sosyal medya hesabın yani sen bilirsin.

-Tamam numaramı kaydedeyim telefonuna.

Adamın ismini bilmiyordum. Ya da görünüşünü... Ama şuan da hayatımın en merak edilenler listesinin başında olduğu kesindi. Eee tabii bu arada Koray'ın telefon numarası da artık bendeydi.

-Çok saol Koray. Çok büyük bir iyilik yaptın.

-Ne yaptım ki?

Görüşmek üzere diyerek elimi sıktı. Uzun uzun bakışsak da bir an önce dışarı çıkmam gerektiği için oradan ayrıldım. Aklımda yine o yeşil ve masum gözleri kaldı.

''Ona baktığım son anı gözlerime hapsettim. Unutmaktan korkarcasına...''

Continue Reading

You'll Also Like

4.4M 213K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...
32M 1.8M 39
Yaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz b...
146K 10.5K 45
Gerçek Osmanlıyla bir alakası yoktur. iyi okumalar.
MAHKUM By F"

General Fiction

483K 20.7K 25
Leyla, yattığı hastane odasında ölümü bekleyen bir kadındı. Yalnızlığında boğulmasına ramak kala eline aldığı telefondan bir numara salladı. Ve salla...