SEVGİ NOTALARI

By deniz_bakkal

78.1K 12.7K 2.4K

Uçurumun kenarındayken bile adım atmaktan çekinmeyen ve boğulacaklarını bildikleri halde daha derine yüzen ik... More

KAZANDIN!
SEVGİ NOTALARI
S.N. - 1.BÖLÜM : 'KONFERANS SALONU'
S.N. - 2.BÖLÜM : 'İÇKİLER'
S.N. - 3. BÖLÜM : 'BİRLİKTE İLK GECE'
S.N. - 4. BÖLÜM : 'KAHVE'
S.N. - 5. BÖLÜM : 'KAÇIŞ'
S.N. - 6.BÖLÜM : "DEĞİŞİMLER''
S.N. - 7. BÖLÜM : ''DİLEKLER''
S.N. - 8.BÖLÜM: "GÖLGE"
S.N. - 9.BÖLÜM : "SİNEK VALESİ"
S.N. - 10.BÖLÜM : "YAĞMUR"
S.N. - 11.BÖLÜM: "GEÇMİŞ"
S.N. - 12.BÖLÜM : "İSTİKAMET"
S.N. - 13.BÖLÜM: "BEYAZ"
S.N. - 14.BÖLÜM: "TEK DİLEK"
S.N. - 15.BÖLÜM : "SÜRPRİZ"
S.N. - 17.BÖLÜM : "HIÇKIRIK"
S.N. - 18. BÖLÜM : "ÇUKUR"
S.N. - 19.BÖLÜM : "BALO"
S.N. - 20.BÖLÜM : "TOM, JERRY'SİNİ SEVMİYOR."
S.N. - 21.BÖLÜM : "DEĞİŞİM"
S.N. - 22.BÖLÜM : "SÖZLEŞME"
S.N. - 23.BÖLÜM : "MİSAFİR"
S.N. - 24. BÖLÜM: "ÖZÜR DİLERİM"
S.N. - 25.BÖLÜM : "ACI"
S.N. - 26.BÖLÜM : "SİNİR KRİZİ"
S.N. - 27.BÖLÜM: "KAYBEDEMEYİZ"
S.N. - 28.BÖLÜM : "PROVA"
S.N. - 29.BÖLÜM : "ADA"
S.N. - 30.BÖLÜM : "OTEL"
S.N. - 31.BÖLÜM : "CANER"
S.N. - 32.BÖLÜM : "YANGIN"
S.N. - 33.BÖLÜM : "GERÇEK"
S.N. - 34.BÖLÜM : "SEVGİ NOTAM"
S.N. - 35.BÖLÜM : "KIRMIZI KARTON"
S.N. - 36.BÖLÜM : "SAÇIM SAÇIN OLSUN!"
S.N. - 37.BÖLÜM : "NEFES"
S.N. - 38. BÖLÜM : "MESAFELER"
S.N. - 39.BÖLÜM : "VEDA"
S.N. - 40.BÖLÜM : "KAN"
KAZANDIN!
SEVGİ NOTALARI FİNAL

S.N. - 16.BÖLÜM : "YÜZLEŞME"

1.3K 206 46
By deniz_bakkal

"Sanırım benim de sana büyük bir sürprizim olacak."

İçine kapıldığım büyük endişe silsilesinden kendimi alıkoyamazken zar zor yutkundum. İkimiz de sessizleşmiştik ve ortamdaki tek ses ateşin çırpınış sesiydi.

Savaş şömineye göre ters bir şekilde oturduğundan ışık yüzüne düşmüyordu ve onu görmekte zorlanıyordum. Yine de hissedebiliyordum şu an çok gergin olduğunu.

Eskiden ondan iki tane vardı; sinirli ya da mutlu Savaş. Şimdiyse ondan öylesine çok var ki; hüzünlü, rahatsız, endişeli, kırgın, sessiz, gizemli... Hangisiydi kendini Tom'a benzeten Savaş?

Belki de yapmam gereken tek şey Savaş'ın güneş doğumunun ne zaman olduğunu öğrenmekti. Yani onu bir hava misali sayarsak; bazen parçalı bulutlu, bazen güneşli, bazen fırtınalı...

"Acıktım." dedim kendi kendime. Savaş duysun diye dememiştim. Sadece uzun zamandır yemek yememiştim ve karnım gurulduyordu. "Açlıktan ölmem umarım."

Savaş dalga geçer bir ton da "Bu mantıklı mı sence?" dediğinde omzunu öne itti ve başımın kalkmasını sağladı.

"Tom ve Jerry 'den daha mantıklı." dedim sinirli bir sesle. "İki erkeğin aşkı değil mesela."

Bıkkınlıkla göz devirdi.

"Aşkın kızı erkeği mi olurmuş? Önemli olan mesajı almak, sistemdeki boşlukları sen şekillendirebilirsin."

İsyan etmek için konuşmaya devam etmek istesem de bunu saatlerce tartışmak istemiyordum. Biz sevgiliydik, yani kavga etmiş olsak da öyleydik. O halde iki sevgili normalde ne konuşurdu? Eski ilişkilerini, belki evlenme planlarını ve ardından çocuklarının isimlerini, sinema planlarını... Biz ne konuşuyorduk? Tom, Jerry...?

"Kendimizi durdurmasak saatlerce bunu tartışacağız." dedim isyan eder bir tonla.

"Derin'le de sürekli bu konuda tartışırdık. Seninle de o konu açılınca hoşuma gitti." dedi tam göremesem de gülümsediğini hissederken.

Böyle bir durumda ne denirdi bilmiyordum, sustum.

Yanımda sürekli ondan konuştuğu için rahatsız olduğumu fark ettiğinde "İleride seninle ciddi bir şekilde kavga etseydim ya da sana kazık atsaydım ne olurdu?" dedi. Bu muydu yani daha az rahatsız edici gördüğü durum?..

"Sen yapmazsın." dedim gülümseyerek. Konu kapansın istiyordum ama Savaş buna imkân vermiyordu.

"Ya yapsaydım?" dedi.

"Yapmazsın."

"Kimseye güvenme diye bir söz vardır, bilirsin. Beni de tanıyorsun, dengesizin tekiyim. Ya yapsaydım? İnanmıyorsan bile ihtimal verebilirsin."

"O zaman benim için kötü olurdu sanırım." dedim rahatsız bir şekilde. "Yani hayatımda kendimden daha çok değer verdiğim sayılı insan var; Ailem, Begüm, Alperen, Kuzey ve sen. Ailemi kaybettim, Kuzey her ne kadar belli etmemeye çalışsa da onu da kaybettim, Alp ve Begüm ise evlendikten sonra gidecekler. Benim tek varlığım sensin artık. Seni de kaybedersem toparlanamazdım sanırım." diye eklediğimde hızla yerinden kalktı ve kulübenin dışına doğru yürümeye başladı. Giderken yaptığı tek açıklamaysa "Hararet bastı, birazdan dönünce konuşuruz." olmuştu. Ama güneş, yüzünü tamamen gösterip ağaçların o yemyeşil yapraklarını parlatana kadar dönmedi.

"Defne!" diye bir ses geldi öğle saatlerine doğru ormanın içinden.

Savaş'tı.

Hızla oturduğum yerden kalkarak ona doğru koştuğum da elinde büyük bir bidon vardı.

"Birkaç kilometre ötede benzinlik var, telefonlarıyla iletişim kurabildim. Onlar kurtulmuş, vücut ısıları mı ne düşmüş anlamadım, hastanede serum yiyorlarmış şu an. Önemli bir şey yokmuş, ikisi de turp gibiymiş."

"Şükür." diyerek gülümsediğim de Savaş'a sarılmak için bir adım attım ama o kendini geriye çekti. "Ne oldu?"

Elindeki bidonu yere koyarak ellerini üzerini silkelemeye başladığın da "Gelirken düştüm, üzerim çamur." dedi. Bunun üzerine gözlerim kıyafetine yönelmişti ama üzerindekiler gayet temiz ve düzgün görünüyordu.

Gözleri bakışlarımı takip ettiğinde bir şeyler anlamış gibi devam etti. "Zaten çok fazla yürüdüğüm için aşırı terledim. Feci kötü kokuyorum."

Tepki vermeden ona bakmaya devam ettiğimde elindeki bidonu arabanın bir yerini açarak içine dökmeye başladı. Bense düşmüş yüzümü umursamadan kulübenin içine dönmüş, battaniyeyi almıştım. Çıkmadan hemen önce çoktan kül olmuş ateşe de kısa bir bakış attım. Bu gece olan bazı şeyler bu ateş gibi içimi yakmış, ardından hiçbir şey olmamış gibi kül olup etrafa dağılmıştı. Sonuç olarak kalbimde başlayan bu yangın, küllerini bütün bedenime dağıtınca bu mutsuzluk ve bitmişliğin tesiri bütün vücudumu etkilemişti.

Adımlarımı arabaya yönelttiğim de hiçbir şey olmamış gibi ön koltuğa oturdum. Savaş'ta çoktan yerini almış, sürmeye başlamıştı.

"Mutlu musun?" dedi aniden çokta soğuk olmayan bir sesle. Nihayet mesafeli davranmayı bırakıyordu.

"Evet."

Gülümseyerek "Güzel." dedikten sonra sessizliğe yeniden büründüğümüzü sanmıştım ama beni yanıltarak konuşmaya devam etti. "Sana bir şey soracağım. Sadece meraktan, altında araman gereken bir mesaj yok."

Mesafeli bir şekilde sesimi kullanmaya devam ederken "Sor." dedim.

"Diyelim ki birkaç gün sonra bir tanıdığın ölecek, nasıl yaşatırsın o günleri ona? Onun öleceğini bildiğin için sadece bunu düşünerek ve ona kötü davranarak mı? Yoksa bu günleri ona hayatındaki en mutlu günleri gibi yaşatarak mı?"

Dikiz aynasından bana bakan gözlerine gözlerimi çevirdiğim de gözleri yola döndü.

"Tabi ki ona hayatının en mutlu günlerini geçirtirdim. Sonuçta onun hikayesinin sonu kötü, başı değil."

"Doğru." dedi uzanarak elimi tuttuğunda. "Sonu kötü, başı değil."

Her yer taş olduğu için sürekli sallanıyorduk ve ikimizin de midesi ağzına gelmişti. Alt dudağımı ısırarak camdan dışarıya bakmaya başladığım da birkaç metrede bir ormana açılan yolları ve her yeri donatan kulübeleri izledim. Hem de bu kulübeler bizim kaldığımızın aksine tam bir ev izlenimi veren, sık sık görsellerde karşımıza çıkan o şaşalı kulübelerdendi.

Neredeyse akşam saatlerine geldiğimiz de yolculuğumuz tamamlanmıştı ve soluğu hastanede almıştık. Savaş'ın adımları rahat bir tavırla resepsiyona yöneldi. Korkut abilerin kaldığı odayı sormuştu ve cevabın ardından da tek eli cebinde merdivenlerden çıktı.

Hızlı adımlarla onu takip ettiğim de odaya girdik, sandığımdan daha iyi gözüküyordu ikisi de. Hem de çok daha iyi.

Uzunca bir süre olanlar hakkında sohbet ettikten sonra Savaş "Kim olduğunu öğrenebildiniz mi?" dedi. Kaşları çatıktı ve elimi tutan elini bir dakika dahi bırakmıyordu.

"Bilmiyorum ama aradıkları kişinin Defne olmadığı kesin." dedi bakışlarını benden Savaş'a çevirdiğinde. "Sensin."

"Emin misin?"

" 'Her şey bitti Savaş' dediğini duyduk. Ama korkma, polise de sizin adınızı vermedik. Adamı falan da tanımıyoruz dedik sadece."

Bunun üzerine Asya ablaya döndü bakışlarım, dudakları mosmor olmuştu.

"Özür dilerim yeniden."

Gülümsedi. "Önemli değil." Ardından yanındaki dolaptan, bulduğu telefonumu uzattı. "Bu seninki sanırım."

Kafamı sallayarak, hızla telefonun kilidini açtığımda Doktor Mehmet Bey'den iki cevapsız çağrı olduğunu fark ettim. Büyük ihtimalle tahlillerimin sonucunun çıktığını haber vermek için aramıştı.

"Bir yanına insem iyi olacak." dedim telefon ekranımı Savaş'a göstererek. Doktor yazısını okuduğunda hiç düşünmeden yerinden kalkmış ve Korkut abinin omzuna hafifçe iki tane vurmuştu.

"Hasta ziyaretinin kısası makuldür. Biz artık gidelim, hastanede işimiz var."

"Ne oldu? Önemli bir şey mi?" dedi Asya abla boştaki elimi tutarak.

"Sadece tetkik." dedim gülümseyerek ve "Sonra görüşürüz" diyerek Savaş'ın arkasından odadan çıktım.

"Ben aşağıya doktorun yanına ineyim, sende şu eline bir baktır."

"Gerek yok, birlikte gidelim."

"Savaş git şu eline baktır." dedim sonuçların ne olacağını bilmediğim için gerildiğimden. Ona patlamış gibi olmuştum ama onun için sorun olmadığını biliyordum.

"Tamam." diyebildi sadece tepkime şaşırırken. Ardından ikişer üçer merdivenden inerek hemşirenin yanına gitti. Ben de onun arkasından doktorumun odasına girdim ve koltuğa oturdum.

"Merhaba."

"Hoş geldiniz Defne Hanım."

"Kusura bakmayın. Çağrılarınızı yeni gördüm, hemen geldim." dedim boynu bükük bir çocuk misali. Elbette başımdan geçenleri ona anlatamayacaktım.

"Evet, biraz acil bir çağrı oldu ama hemen gelmeniz daha iyi olacak diye düşündük ben ve meslektaşlarım."

Bu cümlesi karşısında koltuğa iyice sünerken, ellerimin titremesini engellemek için koltuğun kolluklarını tuttum.

"Bütün tetkiklerini inceledik ve-"

"Ve?"

Mehmet Bey ellerini bir süre ovuşturduktan sonra yarım bıraktığı cümlesini tamamladı.

"Akciğerinde bir tümöre rastladık."


***
HİKAYEYE ŞU ANA KADAR YAPTIĞINIZ YORUMLAR, HİÇ GÖRMEDİĞİNİZ KESİTLER, DUYURULAR VE DAHA FAZLASI İÇİN İNSTAGRAM: Sevgi_notalari ADLI SAYFAYI TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN.

***

Lütfen beğenmeyi ve her türlü yorumunuzu yapmayı unutmayın.

***

Sorularınız için bana ulaşın;

instagram : deniz_bakkal

facebook : Deniz Bakkal

Continue Reading

You'll Also Like

28.7K 1.9K 56
Kırgınlıkların kalbine battığı bir kız düşünün. Gülümsemeleri çoğu zaman burukla dolu. Bir gün, tüm acılarına rağmen, gülümsemeyi benliğinden uzak tu...
535K 4.6K 26
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
118K 8.1K 52
~TAMAMLANDI~ Uzlet dedi adam kadına .Çünkü kadın görünürde kalabalığın bir parçasından ibaretti . Ama ruhu ve içinde ki kara bulutları büyütüp doğu...
825K 34.6K 50
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...