İyi Ki Geçtiler

By eflatungrisi

373K 9.5K 17.7K

Para mal mülk aşk şehvet tutku... İnsan neyi arzulardı bu dünyada ? Onu ? Aşk mıydı temelinde her şeyi yakıp... More

giriş
1 bölüm
2.bölüm
3. bölüm
4 bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7. Bölüm
8.bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13.Bölüm
14 bölüm
15 Bölüm
16. Bölüm
17.bölüm
19 Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. bölüm
24. Bölüm
25 Bölüm /açıklama
26.bölüm
27 Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31. bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34. Bölüm
35. bölüm
36.Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40.bölüm
41.Bölüm
42. bölüm
43. bölüm
44. bölüm
45.bölüm
46. bölüm
47. Bölüm
48.Bölüm
49. Bölüm
50. bölüm
51( final)
/veda

18. Bölüm

7.5K 195 32
By eflatungrisi

Bölümleri elimden geldiğince uzun tutmaya çalışıyorum. Sizlerin o güzel destekleri beni mutlu ediyor sizleri seviyorum 🕊👍👏

Kantin masalarından birine oturduk hep beraber. Endişeli bekleyişlerimiz hala devam ediyordu. Yiğit'inde haberi alır almaz izin alıp gelmesiyle tam kadro buradaydık. Merak ettiğim bir şey vardı . Hakan'ın ailesi (!) Onların burda olmamasının ne gibi bir açıklaması olabilirdi acaba. Ya da bir ailesi var mıydı ? Birinin kollarımın üzerinde bulunduğu masaya burnuma sokmak ister gibi kahve bardağını koymasıyla düşüncelerimi yolcu edip o kişiye baktım. Prof. Ayhan , ağlamaktan şişmiş gözleri ile benden rica eder gibi gözlerime bakınca kafamı kabul edercesine sallayıp kahve bardağını parmaklarım arasına alıp dudaklarıma götürdüm. Sıcak kahve midemle buluşunca rahatlamıştım.

"Teşekkür ederim "

Kafamı kaldırıp durduk yere bana teşekkür eden prof.Ayhan'a baktım. Ne için teşekkür ediyorsunuz diye soracağım sırada yine benden önce davranıp konuşmaya başladı.

"Ona sevmeyi sevilmeyi. Sevgin uğruna tüm fedakarlığı öğrettiğin için. Sana kızmıyorum . Buna hakkım yok. Sen elmayı seviyorsun diye elma da seni sevecek değil ya Hakan da bunu kabullenmeli bi yerde. "

"Onu seviyorum. Bende büyük bir yere sahip. Ama öncesi var. Onları bitirmem gerek. "

Kafasını birkaç kez onaylarcasına salladı. Ve yutkundu.

"Ela Göz öyle değil mi ?"

Bu sefer ben suskunluğumu koruyup kafamı onaylamak amaçlı salladım. Tüm olaylara bu kadar hakim olması tuhaf gelmişti açıkçası.

"Bir gece zil zurna geldi eve. O kolay kolay sarhoş olmazdı. Olacak kadar tüketmezdi içkiyi. Nedenini sorduğumuzda ben zaten sarhoşum dayı derdi. "

Kahve bardağını parmaklarımın arasında sıkmayı bırakıp sandalyede geriye yaslandım. Prof. Ayhan konuşmaya devam etti o sırada.

"Ayakta duramıyor. Bir arkadaşı zor bela getirmiş bana teslim etmişti. Oğul hayırdır nedir bu hal dedim. Lafımı ağzıma tıkayıp "dayı çok seviyor. Olsun. Sevsin. Bende çok seviyorum. Ben onun bana Ela Gözü anlatmasına bile razıyım " dedi ve zor güç üst kata çıkan merdiven basamaklarından birine oturdu. Ankara'ya seninle karşılaşmadan birkaç ay öncesi yerleşti . Emin olmak istiyormuş karşına çıkmadan önce. Sonra sen bir arkadaşına onu anlatınca o gece olmayacağına inanıp devirmiş ruhunu masaya. Ben inandırdım onu . O zaman öğrendim işte Ela Göz'ü"

Neler vardı kim bilir benim bilmediğim. Ne acıları ne göz yaşları saklıydı o güler yüzünün arkasında. Bir ben sevmemiştim işte. Hala sevmeyi seven insanlar vardı. Hakan'ı seviyordum Ela Göz'ü sevişimden daha başka. Ben bana uzatılan eli değil hiç uzatılmayacak planı tercih ederek yeterince zaman kaybetmiştim..

°•○●°○●°•○●

Sızıp kalmıştım bir sandalyenin üzerinde kafam bir omuzdaydı. Kokusu keskin ve sigara kokusuyla harmanlanmıştı. Onun kokusuna o kadar uzaktı ki . Hani o aniden hayatımın merkezi olan çocuğun kokusu. Evet bebek surat'ın kokusuna çok uzaktı. Kafamı kaldırıp omzuna başımı koyduğum adama baktım. Mavi gözlerini kıpırdanmamla birlikte bana çeviren kişinin koray olduğunu anladım.

"Herkes nerde ?"

Yüzündeki o ciddi ve gergin ifade yerini muhteşem bir gülüşe bırakınca iyice heyecanlanmıştım.

"Hakan uyandı. Herkes onun yanında. Ben sen uyuduğu-"

Aniden yerimden kalkıp derin bir nefes alıp defalarca kez şükrettim Tanrı'ya . Uyanmıştı en sonunda. Sözünü yarıda kestiğim koray'a dönüp heyecanla sıraladım sözlerimi

"Ne kadar oldu uyanalı ? Durumu nasılmış ? Beni neden uyandırmadınız? Korayy"

Kollarımı ona sarıp mutluktan kemiklerini kırmak istercesine sıktım onu. Uzun zamandır belki de kimseye böyle sarsılmamıştım . Koray şaşkın bakışlarıyla beni izlemeye devam ederken kendimi sakinleştirip sandalyeye oturdum.

"Ee girmeyecek misin yanına? "

Durgunluğu yine ruhuma sarıp acı gerçekle yüzleştim . Onun bu hale gelmesinde en büyük neden bendim, Ne diyecektim yanına girip ?hangi yüzle girecektim ki ?

"Beni görmek istemese bile haklı . Onu bu hale getiren benim. "

Gözlerini devirip yanıma oturdu. Eliyle omzumu kendine çekip kafamı göğüsüne yerleştirdi. Şişip inen göğsünün melodisi vardı ve bu beni dinginleştirmişti.

"Geldiği ilk gün erkek erkeğe oturduğumuz gece açtı bize içini. Dedim ki oluruna bırak. Ef zor şeylerden kurtuluyor. Sonuna kadar dedi. Onu tekrardan eskisi gibi gülümseteceğim demişti. Ve ben biraz önce kızların geçmişte anlattığı o güzel gülüşlü Ef'i gördüm. Dedim ki başarmış bizim deli yürek. Gülüyorsun. Seni daha önce hiç böyle görmedim. Seni biraz önceye kadar bana sorsalardı. Ruh hastası derdim.Ama sen artık baştan başa huysuz saçlı kız olmuşsun. "

Kafamı kaldırıp ne kadar ciddi olduğunu ölçtüm. Kararlı ve o bakışıyla her şeyi yaptırma gücüne sahip siması bana güç vermişti. Inanmıştım. Ben Huysuz saçlı kızdım. Benim ait olduğum yer orasıydı.

"Şimdi kalk ne duruyorsun git yanına. Ona da kendine de bir şans ver . Korkma insan iki kez aşık olabilir. Buna beni sen inandırdın."

Ona sıkıca tekrar tekrar sarılıp teşekkür ettim. İyiki böyle güzel dostlarım vardı. Yanımdalardı. İyiki. İyiki.
Korkak adımlarla odanın kapısı önünde bekleyip derin bir nefes aldım. Zor gücele bir nefesti bu. Yetmemişti içimi ferahlatmaya. Kapıyı açmaya niyetlendiğim anda içeriden biri açtı. Kafamı kaldırıp kapıyı açana baktım. Hemşire güler yüz ile geçmem için yana kayınca emin olmasam da artık oda sınırları içerisindeydim. Yatağın başındaki kalabalık beni fark etmemişti. Haliyle o çember içerisinde bulunan bebek surat'ta. Onları dinleme fırsatım oldu bu durumda.

"Nasıl hissediyorsun? "
"O kadar hızla nereye gidiyordun acaba ?
"Neyse Allah'tan iyisin."
Sorular bu eksende ilerlerken her soruyu es geçti. cevap vermek yerine o bir soru yöneltti

"Elif nerde ?"

Acıyla yutkunup nefes aldım. Kalabalıktandır dedim. Bu nefesin yetersiz kalması. Göğsüme bir şeylerin batması, heyecanın korku ve endişeyle harmanlanıp beni sarması, hepsi kalabalıktandı.

Yutkundum
Yutkundum
Yutkundum

"Buradayım "

Sesimi algılayan herkesin bakışları bana dönünce kan şuan yanaklarımdaki yerini almıştı. Elimi saçlarım arasında gezdirip güç aldım. Beni bu haliyle bile sorup merak etmesine anlam veremiyordum çünkü.
Söze başlayan kişi Ayhan Hoca oldu. Gözlerindeki o mutluluk ışıltısı benim bile içimi ısıttı.

"Harika. Bak bizde kantine geçecektik .biz gelene kadar Elif yanında bekleyebilir tabi isterse?"

Hakan'ın etrafindaki o topluluk dağılınca gözlerimiz buluştu. Iyice zayıf düşmüştü sanki yüzü. Ya da ben iyice diken üstünde olmaya alışmıştım. Ondan gözlerimi ayırmadan Ayhan Hoca'ya kafamı olumlu anlamda sallayarak cevap verdim. Kızların omzuma dokunup saçlarıma buse kondurması eşliğinde oda da bir biz kaldık . Hala girişteki duvara tutunmuş bekliyordum. Ne çıkıp gidebiliyor ne de oturup onunla konuşabiliyordum. Bir şey gerekti, beni yönlendirecek bir şey.
Yattığı yerde doğrulmak isteyince canı yanmıştı. Gidip canının yandığı yerden sarmak istedim onu. Ama sadece bekledim. Bu bekleyiş sanırım diğerleri gelene denk sürecekti.

"Ağaç oldun orada. Otursana ? "

Yanındaki tekli koltuğa oturup ellerimi dizlerim üzerinde birleştirdim. hani o suç işlemiş çocuk duruşu vardı ya. İşte tam olarak o konumda cezamı bekliyordum. İlginç olan ise bebek surat konuşmaya niyetli değildi. Haklıydı tabi. Belki de şu anda benden nasıl kurtulabilir diye düşünüyordu. Bir cesaret topladım kendimi konuşmaya başladım.

"Özür dilerim-ben"

Kafasını sert bir şekilde bana çevirip sözümü kesti ve her kelimeyi bastıra bastıra söyledi.

"Dileme. Benden özür dileme."

Gözlerimden yaşlar bu sözlerin bitimiyle hızlı hızlı akmaya başladı. Elimin tersiyle her ne kadar silsemde bir sonraki hemen peşinden geliyordu. Burundan olmak şartıyla uzun bir nefes alıp sert bir şekilde geri saldım. Birkaç kez yutkunmanın ardından tekrardan başladım konuşmaya.

"Tamam. Haklısın . Beni bir daha görmek istemiyor olabilirsin. Evet haklısın, sen gerekenleri fazlasıyla yaptın ve yapmışsın . Kendinden çok beni düşünmüşsün . "

Canı yansada doğruldu iyice, gözlerini gözlerime kitleyip baktı. Uzun uzun hemde. Heyecan yok atak yoktu. Tek bir şey vardı , kolları arasında olup doyasıya ağlamak.

"Benden özür dileme. Beni sev. Biraz ! çok az !"

Daha sonra kısa bir süre bekleyip emin olmak istedi. Devam edip etmemeye karar verdi.

"Seni tekrardan eski sen yapmak için bana bir şans ver istedim. Çok şey değil. Beni sev. Biraz! Çok az !"

"Ağlamana izin vermediğim zaman bir dakika bari demeni ve sana sadece bir dakika izin vermeyi istedim. Çok şey değil. Beni sev istedim. Biraz ! Çok az!"

Gözlerimi ondan çekememiş büyüleyen sesinin hipnozu altında öylece bekliyordum.

"Korkma istedim ; Biriyle göz göze gelmekten , tekrardan sevmekten , terk edilmekten, gülmekten... Beni sev istedim. Biraz ! Çok az !

Sustu. Boğazımda beni acıyla inleten o hisle o yanma ile bırakıp sustu. gözlerini çekip kafasını çevirdi. Koltuktan güç aldım. O sustu ama ben susmamalıydım.

"Ondan farksız olmadığımı anladım sen uyurken. Benim yüzümden burada can çekişirken fark ettim bunu ben tıpkı Ela Göz olmuşum. Bana anlatılanları dinleyince dedim ki hala güzel sevenler var bu dünyada. Ama neyi fark ettim biliyor musun?"

Bu sefer ben onun gözleri içine bakıp emin olmam istedim devam etme konusunda. Meraklı bakışlarını bana çevirince devam ettim konuşmaya.

"Benim Ela Göz'den tek farkım vardı. Onun kalbinde benim yerim hiç yokken , Benim kalbimde senin yerin çok büyükmüş. Kısa sürede bunu başarmış olduğunu fark ettim. İnandım. Tekrar olabileceğine . Bebek surat varsa eğer başarırım ben dedim. Ama bir gerçek daha var ki uzun bir süre gerekli. "

"3 yıl 1 ay... pardon " dedi ve hasta yatağının yanındaki sehpadan telefonu aldı. Sonra hızlı bir şekilde bırakıp tekrardan bana döndü. Şaşkın simamı fark edince güldü pardon öldürdü .

"Saate baktım da. "

Kafamı anladığımı belirtmek amaçlı salladım. Biraz kayan kalçasını düzeltti ve tekrardan yüzüme baktı.

"3 yıl 1 ay 21 gün olmuş. Seni gördüğüm günden bu yana. Yani beklerim. Sen kapılarını aç yeter. "

Sesli bir kıkırtı koptu boğazımdan. Tatlı bir edası vardı. Onunla tekrardan barışmayı başarmıştım.
Uzun bir süre bakıştık. Sanki ağızlarımız susmuş gözlerimiz konuşuyordu. Herkesin doğru yolda ilerlediğimi söylemesi bir umut ışığı olmuştu bir hal çare...Ben aşıktım. Gizliden.

"Hakan Bey "

Doktorun odaya girmesiyle ikimizde toparlandık. Ben doktor daha rahat kontröl etmesi için koltuktan kalkıp kenarıya çekildim. Doktor ışıltılı gözlerle Hakan'ı muayne ederken arada kaçamak bakışlarla beni rahatsız etmeye başlamıştı. Aslında yaşı epeyce ilerleyen doktorun tabiki de düşündüğüm anlamda bir fikriyeti yoktu. Gel görelim ki benim fobik ataklarım bunu anlamıyordu.

"Elvan Hanım siz misiniz ?"

Kafamı sadece sallayarak onayladım. Hakan'a doğru eğilip birkaç işlem daha gerçekleştirip doğruldu. Bir kez daha bana bakıp nefes aldı.

"Doğru adaymış Hakan Bey"

Hakan gülümsedi. İkisinin arasında olan bir muhabbetti. Ben anlamasam da onlar anlaşmışlardı. Hakan'ın hayatındaki her insanı böylesine gülümsetmesi ne büyük başarıydı.

" bol dinlenmenizi gerektirecek bir süreçtesiniz. Kendinizi yormazsanız ve tabi ki "

Kafasını bir anda bana çevirip kısa süreliğine gözlerini üzerimde gezdirdi. Sonra cümlesini devam ettirdi.

"Sizinle ilgilenecek güzel bir hanıma ihtiyacınız olabilir benden söylemesi "

Bu cümlesi beni utancımdan yerin dibine atarken Hakan'ı gülümsetti. Sonrası oda içerisine giren arkadaşlarım ve tanımadık iki yüz beni biraz rahatlattı tabi. Doktoru ve imalarını es geçip gelen kişilere baktım.

"Geçmiş olsun "

Diyerek odayı terk eden doktorun ardından ortamda sıkı bir sessizlik oluştu . soğuk bir esinti yokladı kulak ardımı. Konuşmaya başlayan taraf esmer orta yaşlardaki kadın oldu. Ses tonundaki acı , korku dikkatimi çekmişti.

"Bize neden haber verilmedi Hakan . Ben ne kadar korktum tahmin edebiliyor musun ? "

Yanındaki adamın onu bileğinden tutup sakinleştirmesiyle sesinin yerini göz yaşları aldı. Yakınıydı, onu seven ona değer veren biriydi belli.

Yine yatakta doğrulmaya çalışırken yüzü buruşunca bu sefer kendimi dizginleştiremeyip hemen yanına gittim. Kolundan destek olarak oturmasına yardımda bulundum. Fısıltıyla teşekkür edip yönünü esmer bayana çevirdi.

"Ama Bihter'im canım, sen üzülme, üzülüpte harap olma diye haber verilmesini istemedim. "

Ses tonu esmer bayan'ı rahatlattı mı bilmem ama bana o kadar iyi gelmişti ki o yumuşak tonu özlemiş olmanında etkisi büyüktü . Eda ve Alya'nın köşede kıpırdaması ilgimi çekmişti.

"Ben senin annenim Hakan. Başına buyruk tavırların bizi çok korkutuyor. Tuhaf bir adam oldun. "

Annesi miydi yani ? Bu kadar güzel bir kadın beklemiyordum doğrusu. Babası da keza çok yakışıklıydı. Bebek surat'ın böyle olması gayet doğaldı diye geçirdim içimden. Bu kusursuz insanın tabii böyle bir ailesi olmalıydı.

"Bihter kes artık. Kocaman adam oldu kendi kararlarını verebilecek durumda. "

Hakan babasının sözlerini onaylar gibi kafasını salladı. Yatışan gözyaşlarının ardından ortamda güzel bir aile atmosferi oluştu. Benim en son belki de 5 yaşında yaşadığım bir atmosferdi. Havası etkilemişti. Bir titreme gelmişti içime. anneme sarılmayı özlemiştim mesela. Ya da Emine ile kombin denemelerini sokakta top oynamayı ve korkusuzca haykırmayı özlemiştim.
Ama bazen benim gibileri ailesi üzer , öğretmenleri üzer, sevdiği insan üzer, kalbin paramparça olur, kime gitmeye kalkışsa o kişi üzer ve bizlerde kendimizi müziğe yazıya tavanın uçsuz bucaksız karanlığına teslim ederiz .
Yara aldıkça güçlendik ya güya kendinizi avutup kendimize güleriz.

Continue Reading

You'll Also Like

1.4M 78.5K 39
"Hayır baba bu sürüden kimseyle evlenmeyeceğim! Beni dövüşte yenemeyen erkeği, kendime eş diye almam ben!" ( +18 sahneler içerir.)
17.5K 1.3K 62
Hayatın tesadüflerle birbirine bağladığı iki genç kalp, aşkın gerçekliğini birbirlerinde tadabilirler mi?
61.3K 741 10
Edebiyat öğretmeni Mahir Soysal'ın tayini Dersaadet Lisesi'ne çıkmıştır. İstanbul'un kenar mahallerinden biri olan Dersaadet, kinin, öfkenin, şiddeti...
499K 15.8K 25
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...