İyi Ki Geçtiler

By eflatungrisi

373K 9.5K 17.7K

Para mal mülk aşk şehvet tutku... İnsan neyi arzulardı bu dünyada ? Onu ? Aşk mıydı temelinde her şeyi yakıp... More

giriş
1 bölüm
2.bölüm
3. bölüm
4 bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7. Bölüm
8.bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11. Bölüm
13.Bölüm
14 bölüm
15 Bölüm
16. Bölüm
17.bölüm
18. Bölüm
19 Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. bölüm
24. Bölüm
25 Bölüm /açıklama
26.bölüm
27 Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31. bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34. Bölüm
35. bölüm
36.Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40.bölüm
41.Bölüm
42. bölüm
43. bölüm
44. bölüm
45.bölüm
46. bölüm
47. Bölüm
48.Bölüm
49. Bölüm
50. bölüm
51( final)
/veda

12. Bölüm

7.6K 227 30
By eflatungrisi

"Biz geldik! "

Eda'nın sesi kulaklarıma dolduğunda Hakan'ı itip mutfaktan çıktım. Yüzümdeki kan basıncı beni iyice panik hale getirdi. Sanırım Ataklarım Hakan için hala geçerliydi. Yoksa bu utancın heyecanın nedeni ne olabilirdi ki? Kesinlikle ataksal bir sorundu. Derin bir nefes alıp holdeki portmantoya çantalarını asan arkadaşlarımın yanına gittim. Beni ilk Fark eden Egemen olmuştu. Ona gülümsedim o da bana.

"Hoşgeldiniz "

Alya'nın yüzünden düşen yine bin parçaydı. Sanırım Yiğit'in görev için aramızdan ayrılmasıydı nedeni. Gidip ona sıkıca sarıldım. Karşılığını fazlasıyla vermişti , hatta bir ara bir kemik çatırtısı duydum. Kulağına eğilip fisıldadım.

"Bu gece benle uyumaya ne dersin ?"

Kafasını hızla sallayarak teklifimi kabul ettiğini belirtti. O sırada Eda ve Hayat soluğu yanımızda aldı.

"Bize de yer var mı ?"

Konuşulanları hisseden iki cadıya bakıp güldük. Eda hemen ellerini göğüsünde birleştirip dudaklarını büzdü.

"Hala bir cevap alamadık ama "

Anlaşılan tatlı cadıyı oynamaya karar verdi. Hayat'ta onu onaylayarak ellerini göğüsünde birleştirip kafasını salladı. Alya inanmak istemez gibi gülünce cevap verme sorumluluğu bana düştü.

"Her zaman "

Daha fazla kapının önünde beklemek pek doğru değildi. Onları önce ellerini yıkamaya daha sonra masaya yönlendirdim. O sırada Hakan çıktı mutfaktan göz göze gelmemiz an meselesi oldu tabi. Heyecanla gözümün önüne düşen saçımı üfleyip ona yol verdim. Onunda tuhaf olduğu gerçeği gün gibi ortadaydı. Benim krizlerimden korkuyordu anlaşılan.
Son olarakta içecekleri alıp masaya döndüğümde kızların imayla bana baktığını fark ettim. Hayat yapay bir öksürükle konuşmaya başladı.

"Yemekler harika olmuş. Bizde tek başına nasıl yapacak diyorduk. Allah'tan Hakan yardım etmiş sana"

Gözlerimi devirip servise başladım. Herkese servisini yapıp bende masadaki yerimi aldığımda telefonumun alarm sesi doldu odaya herkes bana bakarken telefonun alarmını fark eden koray oldu haliyle merak edip sordu da.

"Bu ne alarm mı bu saatte ?"

Masadan hızlı bir şekilde kalkıp odama gittim. Bursa'dan getirip yatağın altına sakladığım sandığı alıp içindeki defterden 24 mayıs tarihinde yazdığım sayfayı koparıp evden çıktım biraz ilerdeki parka doğru gidip kaldırım taşına oturdum. Işte şimdi tam zamanıydı. Gerçekten unutmaya bir yerden başlıyordum. Onu yok etmeye gerçekten başlamıştım. Yazıya tarihe ve saate baktım. 3 sene önce bugün bu saatte yazdığım yazıyı son kez okudum.

24 mayıs- 21.34

Bugün . bugün içinin acısı içimi yaktı. Canını yakanların canını yakasım geldi. Göz yaşlarının sebebi olanları yıkıp yok edesim geldi. Ama fark ettimde sevilenler hep yıkarmış. O kız seni sende beni yıktın. Tamam Kimse seni benim gibi sevmedi iddiasında bulunmuyorum ama kimse seni böyle ses çıkarmadan, her şeye rağmen sevdi mi bunu düşün istiyorum ve susuyorum. "Tamam merak etme. Unuttum" diyorum bugün de sana. "

Gözlerimin dolmasın yine engel olamamıştım belli çünkü görüşüm yine buğulu bir hal almıştı. Bu defterin aynısından ona da yazıp evinin önüne bıraktığım gün geldi aklıma deliler gibi ağlıyor ve adeta son çırpınışlarımı veriyordum. Şimdi ben bunları yok etsem bile ya onda duruyorsa diye sormadan edemiyorum kendime ve hemen sonrasında bir güzelde azar çekiyorum yine sevmediğini unuttum diye. Şimdi seni sonsuza ka saat uğurluyorum dedim içimden. Cebimden çıkardığım çakmağı kağıdın ucuna dayadığım sırada kızların endişeli sesleri doldu kulağıma. Koşarak gelip etrafımı sarar gibi oturdular yanıma. Eda elimdeki kağıtla benim aramda gözlerini gezdirirken Alya'nın yine korktuğunu belli eden burun çekişleri yankılanıyor adeta. Hayat desen burnundan soluyordu.

"Merak etmeyin iyiyim. Sadece onu Hayatımdan çıkarıyorum. "

Eda elimdeki kağıdı alıp biraz inceledikten sonra tekrardan bana uzattı. Hayat yerinden kalkıp ortada volta atarken Eda konuşmaya başladı.

" 3 yıl önce bugün bu saatlerde yazılan bir yazıyı yakmak iyi fikir ama hergün böyle yaparsan bize verdiğin söz pek yerini bulmayacak gibi."
Kafamı Alya'dan ve Hayat'tan çekip Eda 'ya çevirdim. Ve hak verdiğimi söylercesine onu onaylayıp konuştum.

"Hergün yazdığım bir defter değil bu. Ama merak etme bu ilk yaprak olduğu için böyle davrandım . Bir daha olmaz alışınca geçer ."

Kağıdın bir ucunu ateşe verip yanışı izledim bir süre. o sırada ateşi söndürmek istercesine hızlandı gözyaşlarım. Kızlarla kafa kafaya verip yanmasını izledik aptal aşık ef'in.

°•○●°•○●

"Babam beni hiç sevmediği gibi sevdirmemişti.yemin ederim bunu bile bana olan gizli ve yoğun hislerimdendir diye konumlandırırdım ."

"Birgün aşık olursam eğer o adam şah damarım kadar yakın olacak bana. O gitti mi nefesim kesilecek mesela. "
Sonra o geldi. Sanki benim için bir işaretti. Tüm kötü şeylerin güzel olması için gönderilmiş gibiydi. Ayakta kalmak , bir daha pes etmemek adına gelen bir işaret. Fakat yanıldığımı fark etmem uzun sürmedi. Gariptir ki pes etmek huyum değil. Sanırım bu yüzdendi ısrarla olması için , tekrar bir araya gelmek için çırpınışlarım. Şu an olsa bunu yapacak bir gram güç yok bende. Aşktan ziyade huzurmuş her şeyin temeli..."

Hakan siigarasını yakıp çakmağı bana uzattığında bende bir yaprak daha yırtıp sonrasında sigaramı yaktım.

"Sevmeyi sev yine de. bakarsın tekrardan seversin. Kaldırım taşları arasında papatyaya can veren Tanrı'nın kudretini iyi biliriz. "

Ona gülümseyip oturduğum yerden kalkıp bu sefer ben uzattım ona elimi sıkıca kavrayıp oturduğu yerden kalktı Hakan. Daha Sonra sigara dalı dumanlarımız arasında parkta yürüyüşe devam ettik. Spora aşık keşler temalı bir yürüyüştü bunun adı. Ne kadar umutlu ne kadar cesur ruhluydu diye düşündüm. Tüm aksi giden şeylerin tezini çürütmek için gelmişti sanki bu dengesiz dünyaya.

"Az kalsın unutuyordum."

Sesi endişeyle çıkınca bende gözlerimi hemen ona çevirdim. ceketinin cebinde bir şeyler aradığını görünce iyice merak edip nefesimi tuttum. O cebinde aradığını bulmaya çalışırken benim telefonumda yine bir gizli numara araması belirdi.
Ama yine de açtım.

"Efendim?"

Yine yanıt alamamıştım. Neden susuyor neden sesi mi dinliyordu acaba ? Ya da kimdi de bu kadar gizli tavırlar sergiliyordu. Belki babam'dır.

"Sonunda buldum. "

Telefonu kapatıp Hakan'a döndüm tekrardan. Elindeki hediye paketini bana uzatıp açmamı istedi. Hediye paketini açtığımda ahşap el yapımı bir kolye ile karşılaştım. Emek harcanmıştı çok belli oluyordu.
Kolyeyi parmaklarım arasına alıp bakışlarımı ona çevirdim . Sanırım içinden gelen şeyleri böyle küçük hediyeler ile gösteriyordu. Onu seviyordum. Bende yarattığı bu his buğlağını seviyordum.

" bu ne için ?"

Gülümseyip kolyeyi elimden alıp konuştu.

"Takabilir miyim ?"

Onu kafamla onaylayıp takmasına izin verdim. kısa olan saçlarımı toplama gereği duymadığım için geçip kolyeyi boynuma takmasına izin verdim. sonra yeniden görüş alanıma girip daha ben sormadan o açıklamaya başladı.

"Bu ahşap kolye tüm pozitif hisleri içinde barındırır. Bende senin buna ihtiyacın olduğunu düşündüm ve sana hediye etmek istedim. Sihirli bir kolye bu. Eğer boynundan çıkarırsan sihir etkisini kaybedebilir"

Ona minnetle gülümsedim. En son kim beni bu kadar düşünmüştü ki ? Kim benim iyi hissetmemi umursamıştı ? elimi gerdanımda duran ahşap kolyeye götürdüm. Uzun zaman sonra bir hediye kabul ediyordum. Ve bu durum beni biraz sarsmıştı. Kolyeden elimi çekmeden gözlerimi Hakan'ın gözlerine diktim.

"Böyle ince bir düşüncende yer almam çok hoş. çok teşekkür ederim "

Bedenimi kendine çekip bana sarıldı. Buna artık alışmıştım. Yani o insanları böyle severdi. arkadaşlarını, annesini bile. birkaç fotoğraf ve videosunu gösterdiğinde fark etmiştim. Hem sanki ona sarılınca yarım kalan ya da eksik kalan tüm sarılmalarımın boşluğu doluyor gibiydi.

" arkadaşlar arasında teşekkür olmaz muhayyilem"

Anlamını bilmediğim bir kelimeyle konuşmasını sonlandırdı. Belki de güzel bir tınısı olduğundan tercih etmişti bunu. sessizce yürüyüşe devam ettik. Esintili hava ve gece bize eşlik ederken kafamı kaldırıp o fark etmeden yüzünü inceledim. İfadelerinde her duyguyu gizlemeden göstermeyi başarmak delilik değil miydi ? Bunu nasıl yapabiliyordu ki.
Yürüyüş parkurunun sonunda bana sertçe çarpan biriyle acı içinde inledim ve düşüncelerimi geri itip yüzünü görmeye çalıştım görme sorunu olan adamın. Adam diyordum çünkü kalıplı ve kaslı yapısı bir erkek vücuduna daha yakındı. Siyah bir yağmurluk içinde yüzünü göremediğim kişinin arkasından bakarken Hakan o şahısa yetişmek için koştu ama beni yalnız bıraktığını anlayıp geri döndü.

"İyi misin ?"

Kafamı olumlu anlamda sallayıp endişesini yatıştırdım.

"Kafası güzeldi herhalde. İyim ben Haydi gidelim. "

Hakan emin olmak adına yüzüme dikkatli bir şekilde bakınca gülümsedim. İnanması için iyi bir yalandı. Bizim apartmana doğru yürüşümüzde son buldu.

"Tekrardan teşekkür ederim. Bu çok güzel bir hediye. İyi geceler "

"İyi geceler Ef "

Benim apartmana girişimi bir süre izledi. Görüş alanımdan çıkınca elim tekrardan gerdanıma gitti. Ne tuhaftı.nbir ahşap kolye gerçekten dediği şeyleri yapıyor gibiydi. Kapının önünde durduğum sırada daha ben anahtarı çıkarmadan kapıyı Hayat açtı.

"Sonunda geldin."

Anlaşılan Hakan 'la olduğumuzu bilmediği için tek başıma olduğumu düşünüp endişelenmişti.
Ona gülümseyip ayakkabılarımı çıkarttım. Daha sonra direkt salon penceresine gidip eve girdiğimi görmeyi bekleyen Hakan'a baktım.

Hakan

"Gidebilirsin artık . bak penceredeyim "

Mesajımı okuyunca kafasını kaldırıp bana baktı ona gülümsedim ve el salladım. O da o güzel gülüşünü bana bağışlayıp arabasına bindi. Bugün diğer günlerden biraz daha hissediyor oluşuma şükür edip derin bir nefes aldım.

"Ooo bakıyorum da biz bıraksak da birileri seni yalnız bırakmıyor anlaşılan "

Eda'nın kurduğu cümleye göz devirip kendimi salondaki koltuğa attım. Alya ve Hayat Eda'yla birlikte hala 32 diş bana gülmeye devam ediyordu.

"Kızlar bakın ,"

Olduğum yerde doğrulup sırtımı dikleştirdim. Onlarda karşıdaki üçlü koltuğa yerleşip söyleyeceklerimi dinlenmeye odaklandı.

"Bakın. Hakan benim sadece arkadaşım. Ve bir mucize olmadığı takdirde de öyle kalacak. Tamam sizin erkek arkadaşlarınız dışında Ela Göz 'den sonra ilk defa Hayatıma bir erkek aldım . Bu hepimizi sevindiriyor eminim. Benim içinde güzel gelişme. Ama zaman ne gösterir ne yaşanır bilemeyiz. Şimdilik böylesi en doğrusu gibi"

Hayat Eda'yla bakışıp gülümsedi. Alya diğer kızlara nazaran konuşmamı ciddiye alıp bana cevap verdi

"Anlıyoruz canım. Merak etme bizimki sadece şaka . Sen istemediğin takdirde de hiçbir şeye karışmayız. "

Olduğum yerden kalkıp kızların arasına girdim. Aile sarılması yine fena bir şekilde gülüşmeye dönüştü . Hatta bir keresinde Koray seslerimiz yüzünden endişelenip eve gelmişti. Komşu sevgilinin olması da zor diyip Eda'yla uzun bir süre dalga geçmiştik.

"Bu ne böyle ?"

Eda'nın eli gerdanımda bulunan ahşap kolyeye gitti. O sırada gülüşmeler kesildi ve tüm dikkat gerdanıma döndü. Hayat'ta bir soru daha ekledi.

"Oyuklu falan sahiden nerden bu?"

Gözlerimi onlara çevirip dudaklarımı yalayarak nemlendirdim.

"Gülemeyecekseniz. Açıklarım "

Merak içinde üçüde bana söz verince bende gerekli açıklamayı yaptım. Kolyeye olan merakları yatışınca söze Alya başladı.

"Hakan'a bak sen."

Eda ve Hayat durur mu hiç hemen konuşmaya başladılar.

" o çocukta bir şey var. Benden söylemesi. Eğer tahmin ettiğim şeyse çok amin ."

Eda da Hayat'ın konuşması bitince gülüp hemen konuştu.

" bir gün sadece arkadaşlıktan çıkar inşallah "

Kızlar gülmeye devam edince yavaşça aralarından doğrulup odama gittim. Bedenimi sertçe yatağa bırakıp gözlerimi kapadım.

°•○●°•○●

"Oyuncağın kırıldı diye ağlama çocuk büyünce kalbin paramparça olacak."

- Cemal Süreyya

Cemal süreyya 'nın demek istediğini o zamanlar anlamamıştım çünkü o zamanlar kırılacak bir oyuncağım olmamıştı . Ve kalbim paramparça olmak için büyümeyi beklememişti
Bile.
Ama cemal süreyya'nın
"Okyanusta ölmez de insan bir kaşık suda boğulur " sözünü bana yazdığına o kadar inanırım. Ne adamlar sevip şair olmuş. Ya da adamlar ne kadınlar sevmişte şair olmuş doğrusu gıpta ile bakıyorum. Ama ben her ne kadar bir adamın tüm görevlerini üstlenip aşkı sırtlanıp kapısına gitsem de kapı yüzüme kapatıldı.
Şarkı değiştikçe duygularımda değişiyordu. Kulaklığımı kulağıma takıp saatlerce şarkı dinlemek en sevdiğim şeylerden biriydi. Fakülteden çıkıp gençlik parkına giden minibüs duraklarına doğru ilerlerken korna sesiyle irkilip sakince arkama döndüm. Tanımadığım bir kişinin bana güldüğünü fark ettiğim anda yönümü değiştirip fakülteye doğru hızlı adımlarla ilerledim. Arabanın hızının benimle aynı olması daha da ürkütmüştü. Tabiki de kendimi savunabilirdim eğer ataklarım olmasaydı. Gerginlik ile soluk soluğa daha da hızlanırken lanet olası telefonda kimi arasam doğru olur diye düşündüm. Oysa bir zamanlar beni koruyan biri vardı. Ellerimi saçlarıma geçirip daha da hızlı koştum. Bir ara dönüp arkama baktığımda araçtan indiğini fark ettiğim adamın siması hiçte tanıdık gelmiyordu.. Bir arkama bakıp bir koşarken bu sefer sert bir vücuda çarptım. Sesli bir şekilde kafamı kaldırıp baktığımda Hakan'ı görünce göz yaşlarımı tutamayıp ona sarılıp ağladım. Defalarca kez şükredip ağlamaya devam edince o da beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

"EF Ne oldu ?"

Sesli bir şekilde nefes alıp yutkundum. Daha sonra kafamı göğüsünde kaldırıp ona baktım.

"Gidelim lütfen. Söz anlatacağım"

Beni kendine çekip kolunun altına alıp okulun yanındaki otaparka doğru ilerledik. Amfiye geldiğini ve Hakan'ın da dersten çıktığını yeni fark etmiştim.

"Seni Allah gönderdi bana."

Bir yandan kemeri takarken diğer yandan onunla konuşuyordum. O sürücü koltuğuna oturup emniyet kemerini takıp yüzüme baktı.

"Ne oldu neden korktun ?"

Sesindeki endişe yüzüne de yansımıştı. Sırtımı geriye yaslayıp ona baktım. Torpedo gözden çıkardığı suyu bana uzattı. Yarım pet şişeyi bitirip elimde sıkmaya başladım. O sırada o da otopartan çıkıp otobana girdi.

"Biri beni taciz etti. "

Yolun ortasında ani bir şekilde freni çekip yüzüme baktı . Duyduklarını idrak etmek istercesine kaşını çattı. Öfkeyle birkaç nefes alıp yutkundu.

" ne dedin sen ? "

"Kızım manyak mısın niye şimdi söylüyorsun? "

"Nerede plaka falan var mı ?"

"Konuşsana Ef ? Deliriyorum "

Ses tonu oldukça yüksekti. Her halta ağlayan kız değildim fakat hem az önce yaşadığım durum hem de Hakan'ın ses tonu istemsizce gözyaşlarımı kontrolüm dışına çıkardı. Her kelime biraz daha arttırıyordu ağlamamı cevap vermedikçe arttı sesi. Her biri daha da sert bir tınıyla. Sustu. Derin derin nefes aldı. Sakinleştiğine kanaat getirince gözlerimi ona çevirdim.
Baktığımı anlayınca bana çevirdi gözlerini. Gözlerimdeki endişeyi hissedince sesini kontrol altına aldı ve tam da bana iyi gelen tonda konuştu.

"Özür dilerim. Kendimi kaybettim"

Uzanıp ona sarıldım. Sanki tüm bu kötü geçen kısa zamana hatta tüm kötü zamanlara iyi gelmişti bu sarılma. o da bana karşılık verdiğinde ona sarılmayı sevdiğimi fark ettim. Elini saçlarıma geçirdi ve aheste aheste gezdirdi saç tellerimde. Bir anne bir baba bir ait hissedilen neresi varsa orası gibiydi dokunuşları.

"Seni seviyorum"

Continue Reading

You'll Also Like

920K 25.1K 83
Cinsel içerik, şiddet vb olaylar içeriyor çok sık olmamak kaydıyla lütfen bunu bilerek okuyun!! Kısa bir bilgilendirme daha arkadaşlar ana karakterle...
9.2K 1.1K 26
Ben anlatınca deli diyorlar Bu güzel kapağı yapan @ilknristiokedysevmek bebişime çok teşekkür ederim❤
574K 26.3K 20
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...
122K 19.4K 200
Burda hiçbir şekilde ırkçı bir durum söz konusu değildir. Sadece kendi kökenimin güzelliklerini anlatmak istiyorum iyi okumalar.😊😊