Kalp Kırıkları (TAMAMLANDI)

De eesmerr12389

62.8K 3.7K 445

Didem için öyle kutsal bir kelimeydi ki ''Kardeş'' kelimesi. Onunla ilgilenen dört tane erkeği o kutsal... Mais

♥Kalp Kırıkları♥
-1. BÖLÜM-
-2.BÖLÜM-
-3.BÖLÜM-
-4.BÖLÜM-
-5.BÖLÜM-
-6.BÖLÜM-
-7.BÖLÜM-
-8.BÖLÜM-
-9.BÖLÜM-
-10.BÖLÜM-
-11.BÖLÜM-
GERİ GELDİM :))
-12.BÖLÜM-
-13.BÖLÜM-
-14.BÖLÜM-
ANKET
-15.BÖLÜM-
-16.BÖLÜM-
-17.BÖLÜM-
-18.BÖLÜM-
-20. BÖLÜM-
-21.BÖLÜM-
Kesit
-22.BÖLÜM-
-23.BÖLÜM-
-24.BÖLÜM-
-25.BÖLÜM-
-26.BÖLÜM-
-27.BÖLÜM-
-28.BÖLÜM-
-29.BÖLÜM-
-30.BÖLÜM-
-31.BÖLÜM-
-32.BÖLÜM-
-33.BÖLÜM-
-34.BÖLÜM-
-35.BÖLÜM-
-36.BÖLÜM-
-37.BÖLÜM-
-38.BÖLÜM-
-39.BÖLÜM-
-40.BÖLÜM-
-41.BÖLÜM-
-42.BÖLÜM-
-43.BÖLÜM-
-44.BÖLÜM-
-45.BÖLÜM-
FACEBOOK GRUBU
-46.BÖLÜM-
-47.BÖLÜM-
-48.BÖLÜM-
-49.BÖLÜM-
-FİNAL-
-YENİ FİKİR-
Özel Bölüm

-19.BÖLÜM-

848 62 7
De eesmerr12389


Tam telefonu kapatmış Alper'in bana bağırmasını beklerken önümüzde siyah bir jeepin ani frenle durmasıyla korktum. Ne yapmaya çalışıyordu bu arabanın sahibi? Alper bana aldırmadan hemen ayağa kalkmıştı. Sinirle bağırdı, ''Ulan ne yapıyorsun, bizi mi ezeceksin?'' diyerek arabaya yöneldiğinde arabanın kapısı ani bir şekilde açıldı ve içeriden Bulut çıktı. Arabanın içinden onun çıkmasına mı şaşırayım, yoksa bizi burada nasıl bulduğuna mı şaşırayım bilemedim.

''Ne yapmaya çalışıyorsun lan sen?!'' diye kükreyerek üzerine yürüdü Alper. Bulut gayet sakin bir tavırla arabaya döndü ve eliyle bir işaret yaptı. Arabanın camları filmle kaplı olduğundan içeride ne olduğu görünmüyordu. Arabanın kapısı yavaşça açıldı ve içeriden kaşında yara bandı olan, dudağı patlamış ve ağlamaktan gözleri kızarmış Zeyno indi. Ben şaşkınlıkla ona bakıp kalmışken Alper hemen yanına ilerledi ve karşısına geçti. ''Ne oldu sana? Kim bu hale getirdi?'' diye sordu. Bir yandan da elleriyle Zeyno'nun yüzünü avcunun içine almıştı. Zeyno yeniden ağlamaya başlayınca Alper bu sefer Bulut'un üzerine yürüdü, ''Sen bir şey yaptın dimi it!''

Bulut yine buz adamlığını korkuyarak, başını olumsuz anlamda salladı. ''Didem'e bakmak için size geldiğimde onu kapının önünde bu halde buldum.'' Diyerek açıklama yaptı. ''Bizi nasıl buldun?'' diye sorduğumda bana 'ben Bulut Barkın her şeyi bilirim' bakışı atarak gözlerini devirdi. Bir şey demeden hemen Zeyno'nun yanına ilerledim ve kollarımla onu sıkıca sardım. ''Burada beklemeyelim,'' dedi Bulut ve arabya ilerledi, ''Yürüyün benim eve gidelim.''

-

Bulunduğumuz yere en yakın yer Bulut'un evi olduğu için onun evine gelmiştik. Eve girince Bulut'un depresyonda olmadığı günlerden birinde olduğu için şükrettim. Eğer depresyonda olduğu bir günde olsaydı, ne Zeyno'ya yardım ederdi ne de bize evini açardı. Yavaşça salona doğru ilerlediğimizde Alper kardeşini koltuğa oturttu. ''Didem git ilk yardım çantasını getir, yerini biliyorsun,'' dediğinde Alper'in çenesinin kasıldığını gördüm. Aldırmadan koşarak banyoya ilerledim ve ilk yardım çantasını ona götürdüm. Bulut içinden tentürdiyot çıkarıp Zeyno'nun dudağına pansuman yapacağı sırada Alper karşı çıktı, ''Dokunma lan kardeşime ver ben yaparım,''

Ne salak bir insandı bu böyle. Gözlerimi devirdim. ''Bulut bu konuda ustadır, izin ver işini yapsın.'' Dediğimde gözlerini devirdi, ''doktor musun lan sen?'' Bulut sabır dilenircesine gözlerini birkaç saniye kapattı. Daha sonra da bağırmamak için kendisini zor tutarak, ''Kafes dövüşlerini bilir misin?'' diye sorduğunda Alper umursamazca başını sallayıp, ''Ne alaka?'' diye sordu. Bulut sorusuna kulak asmadan devam etti, ''Orada ağzı yüzü kırılan her dövüşçünün ilk yardımın ben yaparım, şimdi bir bok bilmediğin konu hakkında yorum yapmayı kes ve işimi yapmama izin ver.''

Alper pes ederek Zeyno'nun yanından kalktı ve benim yanıma oturdu. Bulut uzman olduğunu belli edercesine nazik hareketlerle Zeyno'nun yaralarını sardı. Zeyno'nun ağlamaktan ve yorgunluktan şişen gözleri kapanmak üzereydi. Alper şefkatli çıkan sesiyle, ''Ne oldu anlat bakalım,'' dediğinde Zeyno kesik nefes alışverişlerinin arasından, ''a-abim...be-beni...yaşlı bir...adamla evlen-direcekti.'' Gözyaşlarını silmeye çalıştı, ''istemeyince...'' diyerek kollarındaki morlukları gösterdi. ''Bende kaçtım...'' Alper hışımla ayağa kalktı. ''Benim haberim olmadan nasıl böyle bir şey yapabilir!'' diye bağırarak odada turlamaya başladı. Bir yandan da her sinirlendiğinde yaptığı gibi saçlarını çekiştiriyordu.

''Kendi başına ne bok yediğini sanıyormuş o!'' O bağırdıkça Zeyno ürkek bir ceylan gibi daha çok sarsılmaya daha çok hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. Zeyno'yu ayağa kaldırdım. ''Gel sen dinlen,'' diyerek onu Bulut'ta kaldığım zamanki odaya götürdüm. Üzerine benim pijamalardan uzattığımda ilk önce almak istemedi. ''Merak etme, bunlar benim pijamalarım, daha önce burada kaldığımda giyiyordum,'' dediğimde aldı ve giydi. Ne kadar korktuğu her halinden belliydi. El bebek gül bebek yetişmiş bir kızı nasıl bu hale getirebilirlerdi?

Yatağa yattığı anda gözlerini kapamasıyla onu rahatsız etmemek için odadan çıktım. Salona geldiğimde hala etrafta volta attığını gördüm. Yanına ilerledim ve onu durdurdum. ''Yeter artık,'' ellerini saçlarından çektim. ''Kendine zarar verme,'' diye mırıldandığım sırada içeriye Bulut girdi ve elindeki bira şişesini alper'e uzattı. ''Al, iyi gelir,'' Alper tam şişeye uzanmışken elini tuttum. ''Hayır,'' dedim net bir tavırla, ''İçki hiçbir şeye çare değil,'' diye mırıldandım. Tıpkı öğleyin söylediği sözler gibi. Bulut umursamaz bir tavırla uzattığı şişeyi kendi kafasına dikti. ''Siz öyle sanın...'' diye mırıldandı ve koltuğa geri oturdu.

''Abini aramalısın,'' dediğimde başını olumlu anlamda salladı ve eline telefonu aldı. Kulağına götürdüğü sırada, ''hopörlöre al,'' dediğimde gözlerini devirerek hopörlöre aldı. ''Zeyno nerde lan! Ben aradığımda neden açmadın telefonu!''

''Kes,'' diyerek susturdu abisini. ''Sen ne şerefsiz birisin böyle be! Sırf daha çok paraya sahip olmak için Zeyno'yu mu satacaksın?''

''Sana ne lan! Şuana kadar kardeşin miydi? Hangimizle muhatap oldun bu zamana kadar?!''

Anlayamıyordum. Neden muhatap değildi? Neler olmuştu? Sessizce dinlemeye devam ettim.

''Siktir git, bir daha ne beni ne Zeyno'yu arama. Bu zamana kadar sana gösterdiğimiz tölerans yeter! Satılık kardeşim yok benim!'' diyerek telefonu kapattı.

Sinirle önümden geçerek gitti. Ne olduğunu anlayamadığım için salak gibi bakakalmıştım. Kapının çarpılmasıyla evden çıktığını anladım. Bulut'a baktığımda, ''Git,'' diye mırıldandı, umursamaz bir tavırla, ''Zeyno bana emanet.''

Başımı sallayıp koşarak arkasından çıktım. Etrafa bakındığımda Alper'in caddenin aşağısına doğru yürüdüğünü gördüm. Koşarak arkasından ona yetişmeye çalıştım ama çok hızlı yürüyordu. Bir anda durduğunda ona yetişmek için daha çok koştum. Neden durduğunu merak etmiştim. Yetiştiğimde telefonla konuştuğunu gördüm. Koluna girdim, nefes nefese kalmış bir halde. Yüzünü bana bile çevirmeden telefonla konuşmaya devam etti.

''Madem seninde haberin yok, bu adam kendi başına ne halt yemeye çalışıyor!''

Sıkıca sarıldım koluna. Belki bu onu iyi hissettirirdi. İyi olabilirdi belki, hem de benim sayemde. ''Kapat, Allah aşkına kapat!'' diyerek telefonu cebine gönderdi ve bakışlarını bana çevirdi. ''Neden geldin?'' diye sorduğunda omuz silktim. ''Seni yalnız bırakmam.''

Bir şey demedi ve yürümeye başladı, bende onunla birlikte yürüyordum. Bir süre öyle yürüdükten sonra karşımıza bir bar çıktı. ''Girmeyelim,'' diye mırıldandım. ''Bu bir çare değil, unuttun mu bugün bana söyediklerini?'' dediğimde bakışlarını bana çevirdi. Bir süre bana öylece baktıktan sonra, ''Banyoda rahatlıyor muydun?'' diye sordu. Bunu neden sorduğunu kestiremesem de daha sabah uyguladığım bir yöntem olduğu için başımı olumlu anlamda salladım.

Sanki benim yanıtımı bekliyormuş gibi kolumu tuttu ve yürümeye başladık. Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Zeyno güvenli bir yerdeydi ya içi rahattı sanırım. Önümüzden gelen ilk taksiyi çevirdi. Taksiye bindiğimizde ''Nereye gidiyoruz?'' diye sordum. ''Rahatlamaya,'' diyip bana sarıldığında, taksicinin bize dik dik baktığını fark ettik. ''Ne var lan!'' diye kükreyince, ''adresi vermediniz,'' diye mırıldandı adam. Alper adresi verdikten sonra taksi harekete geçti.

Eve geldiğimizde yorgunluktan ayaklarım ağrıyordu. Ne yürümüştük bugün. Ne aksiyonlu bir gün geçirmiştik. Kendimi kolidorun başında ayakkabılarımı çıkardıktan sonra yere attım. Alper bana dik dik bakınca, ''Ne var ayaklarım ağrıyor,'' diye sızlandım. Bir anda beni kucağına aldı ve üst kata odaya çıkarmaya başladı. ''Eyvallah ya gerçekten çok faydası oldu,'' dediğimde güldü, ''ne demek karıcığım,'' kafasına şaplak attım, ''Karıcığım deme ya çok yapmacık,''

Odaya girdiğimizde beni yatağa yatıracağını düşünürken bir anda kendimi banyoda küvetin içinde buldum. Sıcak suyu açtıktan sonra küveti doldurmaya başladı. ''Ne yapıyorsun?'' diye şaşkınlıkla sorunca, ''Rahatlanıyor muymuş öğreneceğiz,'' diye mırıldandı ve küvet dolunca kendisi de kıyafetlerimize aldırmadan içine girdi. Ben bir köşede o bir köşede sıcaklığın verdiği erkiyle mayışmaya başlamıştık. ''Rahatladın mı?'' diye sorduğumda, kafasını küvette geriye atarak gözlerini kapadı.

Sıcak insanın ruhuna iyi geliyordu, bunu bir kere daha anlamıştım. Ayaklarımı onun ayaklarının üzerine uzatmıştım, böyle daha rahattım. Üzerime giydiğim tişört tenime yapışmış olsa da umursamadım. Gözlerimi kapattığım sırada bir anda ayaklarımdan beni kendine doğru çekti. Amacını anlayamamıştım. Resmen kucağında oturuyordum. ''Salak mısın?'' diye sorduğumda gözlerimin içine bakmaya devam etti bir süre. Daha sonra da sımsıkı sarıldı. Bende sarılmasına karşılık vererek kafamı onun boynuna gömdüm. Öyle çok yorulmuştum ki. Kokusu ve saçlarımı okşaması uykumu daha çok getirmişti.

Continue lendo

Você também vai gostar

1.3M 52.9K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...
Çilek Kız De Lara

Ficção Adolescente

796K 52.1K 46
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
Gökyüzü De Morfinor

Ficção Adolescente

1.7M 160K 80
Gök Dalaman. Yüksek anksiyete ve epilepsinin mahvettiği hayatında, yeni umutlar ve yeni deneyimlerle hiç tatmadığı bir şefkati tadacaktı. Baba şefka...
Ayza De Yazan Kelebek

Ficção Adolescente

325K 28.2K 17
Sertçe yutkundum ve kısık çıkan sesimle "Çok acıyor mu?" diye sordum. "Evet ama senin ölmüş olman daha çok acıtıyordu." dedi. Gözlerimin dolmasına en...