Heart By Heart || Z.M

By demetrialeyna

109K 5.9K 3.4K

"Seninle ben, tutsak olan her şeye bağışlanan özgürlük gibiyiz Marie" © Tüm Hakları Saklıdır. | ©All Righ... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
KARAKTER TANITIMLARI
21
22
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
FİNAL
Ek Final (Mutsuz Son)
Özel Bölüm
Özel bölüm 2
Özel Bölüm 3

23

2.3K 115 47
By demetrialeyna

Multimedia'da müko çiftlerimizin kıyafetleri ve dinleyeceğiniz şarkı olan Yalın - Tatlıyla Balla, bulunuyor. Dinleyerek okumanızı tavsiye ederim, ben yazarken replay tuşuna felç geçirttim şahsen sldksdjskdjs Hadi gidin ve 2292 kelimelik bol bol Zarie resmi barındıran bölümü okuyun.

İyi Okumalar!

*Defile Günü*

Saçımın buklesini parmağıma dolayıp şekillerini düzelttim. Kırmızı elbisemin tüllerinde ellerimi gezdirdim. Zayn, kırmızının bana çok yakıştığını söylemiş, bu gece kırmızı giyinmemi istemişti. Elbisemi ben değil, Mia tasarlamıştı ve çok güzel bir elbiseydi. Kapım tıklatıldı. "Gir" dedim oraya dönerek. İçeri giren Mia ve abime bakıp gülümsedim. "Çok güzel olmuşsun!" Dedi Mia heyecanla. Gülerek ona sarıldım. "Teşekkür ederim, sende çok güzelsin" dedim ayrılırken. Abime sarıldım. Ayrıldık.

"Defile mekânına gittim buraya gelmeden önce, yine konuşturmuşsun iddialı tercihlerini!" Dedi gülerek. Bende güldüm. "Herkes bu ortaklığın nedenlerinden birininde batmamız olduğunu düşünüyor, bu gece o düşüncelerini tamamen sileceğiz!" Dedim heyecanla. Abim gururla alnımdan öptü. "Zayn aşağıda bizi bekliyor yalnız!" Dedi Mia biz sarılırken. Gözlerim kocaman açıp hızla çantamı aldım ve koşarak odadan çıktım. Ayağımda topuklu ayakkabı olduğu için çok hızlı gidemiyordum.

"Marie yavaş git!" Dedi abim arkamdan. Omuzlarımı silkip merdivenleri indim. Salona girdim. Koltukta oturmuş annemle sohbet ediyordu. Başını bana çevirdi ve baştan aşağı süzerken çapraz bir şekilde güldü. Dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemi engellemeye çalıştım. "Bu gece mankenlerden çok sen dikkat çekeceksin sanırım kızım" Anneme bakıp güldüm. "Teşekkür ederim annecim" Babam hızla içeri girdi. Yine kravatıyla uğraşıyordu.

"Şu zımbırtıdan nefret ediyorum!" Annem oflarken, babamın yanına gidip kravatı elinden aldım. Gömleğinin yakalarını yukarı kaldırıp kravatı geçirdim boynundan. Yakalarını indirip kravatı bağladım. Son olarak ceketini tutup ön tarafındaki tek düğmeyi ilikledim ve elimle kravatı düzelttim. "Tamamdır!" dedim gülerek. Babam benden uzundu. Eğilip yanaklarımdan öptü.

"Hadi bakalım! Bir defilemiz var bayanlar!" Dedi abim kapıdan. Zayn ayağa kalkıp yanıma gelirken onu inceleme fırsatı bulmuştum. Saçlarını yine kestirmiş, sakallarını kısaltmıştı. Beyaz bir tişörtün üzerine deri yelek ve onunda üzerine uzun ceketini giyinmişti. Siyah pantolonunun paçalarını, botlarının içine atmıştı. Koluna girip ilerlemeye başladım.

"Heyecanlı mısın?" Sorduğu sorudan bile belli oluyordu, onunda heyecanlı olduğu. Gülerek başımı salladım. "Sen?" Başını iki yana sallarken suratını buruşturdu. "Karşında, Zayn Malik olduğunu unutuyorsun" Arabaya bindik. "Ben Zayn Malik'i değil, Zain Javaad Malik'i seviyorum onu tanıyorum, utanan, heyecanlanan, kırılgan olanını" Deyip göz kırptım. Gözleri bir süre üzerimde kaldı. Bunu beklemediği belliydi. Elimi tutup vitesin üzerindeki yerine yerleştirdi. Bu hareketine o kadar çok alışmıştım ki, araba kullanmakta zorluk çekmeye başlamıştım.

Kısa süre sonra defile alanına gelmiştik. Kapıdaki gazetecilere birkaç poz verip içeri geçtik. Hayranlar, şu 5 gündür sevinçten havalara uçuyorlardı. Her gün resimler paylaşıyor, paylaşmasak dışarıda oluyorduk ve illaki bizi birlikte görüyorlardı. Kulise geçip hazırlıkları kontrol ettim. Herşey hazırdı. Seyircilerin bulunduğu alana gittim. Zayn birkaç kişiyle konuşuyordu. Yanına gittim.

"Hoş geldiniz" Dedim gülümseyerek. Bakışlar bana döndü. "Hoş bulduk Bayan Russell, harika bir iş çıkartmışsınız sevgilinizle" Gülümseyerek Zayn'in koluna girdim. "Teşekkür ederiz, beğenmenize sevindim" Adamların iki lafından biri 'bu kadar iyi olmasını beklemiyorduk' oluyordu ve ben bundan fazlasıyla sıkılmıştım. Zayn'in kulağına eğildim. "Hayatım, ben çocukların yanına geçiyorum" Bana dönüp başını salladı. Yanağından öpüp çocukların yanına gittim. Harry beni gördüğü gibi bir ıslık öttürmüştü.

"Ve karşınızda gecenin gözde mankeni, Marie Russell!" Diyerek ona eşlik etti Louis. Gülerek ikisinede sarıldım. "Teşekkürler çocuklar" Hepsine göz gezdirdim. "Erkek mankenler olarak sizi mi kullansaydım ya?" Dedim çenemi elime yaslarken. Louis havalı bir şekilde saçlarını düzeltti. "Her şey için çok geç, başka bir ajansla anlaştım!" Nina, Louis'in kolunu dürtükledi. "Benim niye haberim yok?" Dedi yalandan bir sinirle. Onların atışmasını daha sonra dinleyebilirdim. İçeri giren Gab ve Liam'ın yanına ilerledim. Gab, saçlarını uzatmış siyaha boyatmıştı ve baştan aşağı siyah giyimi onu fazlasıyla olgun bir bayan olarak göstermişti. Saçları kısa ve sarıyken, Liam'ın yanında çocuk gibi kalıyordu. Şu anda tam olarak birbirlerine uygun duruyorlardı. Liam'da siyahlara bürünmüştü.

"Hoş geldiniz!" Dedim ikisinede bakarken. Gab, gözleriyle aşağıyı işaret ettiğinde ellerine baktım direk. "Hoş bulduk" dedi Liam bu arada. "Aman tanrım!" Ellerimi ağzıma kapatıp ikisinede göz gezdirdim. "Siz ikiniz" Tek elimi ağzımdan çekip ikisini işaret ettim. "Çıkıyorsunuz!" Dedim daha sonra. Liam gülerek başını salladı. Gab ise bütün dişlerini gösterip gülmüştü. Kollarımı boynuna doladım hızla. "Tebrikler!" Dedim ayrılırken. İkiside teşekkür ettiler. Belime dolanan el ve etrafımı saran vanilya kokusu gülümsememe sebep olmuştu. Liam ile erkeksi bir selamlaşma yaşadılar.

"Liam ve Gab çıkıyor!" Dedim heyecanla. En az Gab kadar mutluydum ve bunu gizlemeye niyetli değildim. Gülerek "Tebrikler" dedi. "Teşekkürler dostum, bizimkiler nerede?" Hafif arkamı dönüp elimle şakalaşan Harry ve Louis'i gösterdim. "Gördüğünüz gibi, oradalar" "Tamamdır, biz oraya geçelim sizde misafirlerle ilgilenin" Başımızı salladık.

Bir süre daha misafirlerle ilgilendikten sonra Lillia'nın bildirimi üzerine yerlerimize geçtik. Defile başlıyordu. Gergince, Zayn'in elini tuttum. Ellerimizi, bacağımın üzerine koydum. Bu defile, bu kreasyon bizim için çok önemliydi. İlk manken, müziğin başlaması ile sahneye çıktı. Düzgün fiziği, elbiseyi harika bir şekilde taşıyordu. Gab'in, Liam'ın gözlerini kapattığını görünce dayanamayıp kıkırdadım. Zayn'e baktım. Bana bakıyordu.

"Şöyle gülme Marie, yalvarırım" dedi tutkuyla. Kaşlarımı çattım. "Neden?" Ofladı. "Kırmızı giyin dediğim için en başından beri pişman oldum zaten, birde şöyle güzel gülüyorsun beni deli ediyorsun" Gülerek dudaklarına yöneldim ve minik bir öpücük kondurup geri çekildim. Defile bir süre sonra bittiğinde, Lillia bütün mankenleri arkasına alıp sahneye çıktı.

"Kısa bir konuşma yapmaları için baş tasarımcılarımızı, Marie Russel ve Zayn Malik'i sahneye davet ediyorum" Gülerek ayağa kalktık. Alkışlar yükselmişti. Louis ve Niall'ın bağırışlarını duydum. "Yürüyün be!" "Mükemmelsiniz!" Gülerek onlara öpücük atıp sahneye çıktım. Zayn mikrofonu almıştı. "Hepinize teşekkür ederiz, buraya geldiğiniz ve izlediğiniz için. Umarım yeni kreasyonu beğenmişsinizdir. Marie ile güzel bir iş çıkarttığımızı düşünüyorum" Dedikten sonra büyük bir alkış tufanının kopmasını izledi gülerek. Mikrofonu bana uzattı.

"Aslında bakarsanız, Zayn söylemek istediğim herşeyi söyledi. Ufak bir konuşma yapacağım sadece, bende çok sevmem uzun ve sıkıcı konuşmaları" Salonda kıkırtılar duyuldu. Babam ve abimin gözleri parlıyordu beni izlerken. "Babam bana hep, senin kalemin duygularına yönelik hareket eder derdi. Öyleymiş, bunu bu sene daha iyi anladım. Bu seneki sonbahar kreasyonumuz, geçen senekilerden biraz farklı çünkü hayatıma Zayn girdi" Zayn'in gözlerine baktım.

"Acısıyla, tatlısıyla bana bir sürü şey öğretti. Duygularımı yönlendirdi ve ortaya böyle bir kreasyon çıktı. Sonbaharın hüznünü tam olarak yansıttığımızı düşünüyorum, umarım bu düşüncede yalnız değilimdir. Hepinize geldiğiniz için teşekkür ederim" Mikrofonu Lillia'ya uzattım. Zayn ile birlikte sahneden indik. Salon boşalmaya başlamıştı. Annem, babam, abim ve Mia misafirlerle son konuşmaları yapıp tebrikleri alıyordu. Zayn elimi kavradı.

"Bu geceyi bana lütfeder misiniz Bayan Russell?" Dedi en etkileyici ses tonuyla. Gülümseyerek başımı salladım. "Üzerimi değiştirip, gelsem yanına?" Dedim üzerimi süzerken. "Hayır, bize gideceğiz zaten orada benim kıyafetlerimden bir şeyler giyinirsin" Kaşlarımı çattım. "Zayn, baban ve annen var nasıl geleyim?" Güldü. "Onlar buradan havaalanına gidecekler, özel bir aile toplantısı varmış. Amcamın yanına gidecekler. Waliyha ve Safaa'da onlarla birlikte. Elisha ise erkek arkadaşının yanında" Elisha'nın erkek arkadağının yanında olduğunu zaten biliyordum. Öğlen arayıp gelip gelmeyeceğini sorduğumda, söylemişti. Bugün birinci seneleriydi ve bunu kutlayacaklardı. Onun adına seviniyordum ve biraz özeniyordum açıkçası. Zayn ile ne kadar çıkacağımızı bilmiyordum ama sonsuz olmasını ümit ediyordum.

"Pekâlâ, annemle konuşayım geliyorum" Dedim. Başını salladı. Annemin yanına gidip, omzuna dokundum. Bana döndü. "Anne biraz konuşabilir miyiz?" Dedim alçak bir ses tonuyla. Babam ve abim, hayır demezdi fakat onlardan çekiniyordum. Zayn'e güveniyorlardı ve ses çıkartmıyorlardı.

"Tabii kızım" Diyerek benimle birlikte birkaç adım geri geldi. "Bu akşam, Zayn ile kalabilir miyim?" Bir süre düşündü. "Yanlış bir şey yapmak yok?" Dedi kaşlarını kaldırırken. Gözlerimi kocaman açtım. "Anne!" dedim sitemli bir şekilde. Güldü. "Kızım sen bir bayansın ve Zayn bir erkek. Birbirinize yakışıyorsunuz ve onun seni arzuladığı, gözlerinden belli oluyor. Yinede henüz yenisiniz, bunun bir süre sonra olmasını istiyorum. İlişkiniz ciddi boyutlara girdiği zaman" "Anne, bu konuşmayı cidden burada mı yapacaktın?" Dedim bıkkınlıkla. Gülümsedi. "Ben uyarımı her yerde yaparım kızım" nefes alıp verdim. "Hadi git, bekletme" Dedi ardından. Gülerek ona sarıldım. Zayn'in yanına gittim. Çocuklarla konuşuyordu.

"Ne dedi?" Dedi ben gelince. "İzin verdi" Gülümsedi. Çocuklara döndü. "Biz gidiyoruz, görüşürüz" Çocuklarla vedalaştıktan sonra dışarı çıkıp zor bela arabasına bindik. Gazeteciler, mekânın önünü tıklım tıklım doldurmuştu. Elimi kavrayıp, her zamanki yerine getirdi. Gülerek ona baktım. Araba kullanırken normalinden daha karizmatik gözüküyordu. Yüzünde her zaman ciddiyet oluyordu. Keskin yüz hatları, çok hoş duruyordu. Onu izlemeyi bırakıp camdan dışarı baktım.

Bir süre sonra eve geldik. Arabadan inip eve ilerledik. Kapıyı açtı. İçeri girdik. Odasına çıktık. Dolabından bir tişört çıkartıp bana verdi. Suratına baktım. "Eşofman?" Dedim sorgularken. Güldü. "Eşofman stoğumuz tükendi" Gözlerimi kıstım. "Pisliksin" Gülerek dilini dişleri arasından çıkarttı. Dolabına ilerleyip kendisine eşofman takımını çıkarttı. Üzerindekileri çıkarttı. Vücudunu daha önce görmeme rağmen, kıpkırmızı olmuştum. Onu bu şekilde görmek gerilmeme sebep oluyordu. Fazla düzgün ve biçimli bir vücudu vardı. Geniş omuzlarındaki dövmeler, hafif şişkin pazılarına kaymıştı ve dövmeleri kesinlikle ona çok yakışıyordu. Ayağa kalkıp odasındaki lavaboya girdim. Üzerimdekileri kıyafetleri ve takılarımı çıkartıp lavabonun üzerine bıraktım. Saçlarımı salıp, lavabonun üzerindeki ıslak mendilden birkaç tane aldım. Makyajımı silip yan taraftaki çöpe attım ve duşa kabine girdim. Şampuanını alıp saçlarımı ıslattıktan sonra yıkadım ve vücudumu, vanilya kokulu duş jeliyle iyice temizledim.

Kısa bir duşun ardından çıkıp, iç çamaşırlarımı ve mavi tişörtünü giyindim. Bu tişörtünü daha önce hiç görmemiştim ve el koyacağım kesindi. Dolapları karıştırırken, sonunda kurutma makinasını bulmuştum. Aynanın hemen yan tarafındaki prize, fişini takıp saçlarımı karıştırarak kuruttum. İşim bitince ortalığı toparladım. Kıyafetlerimi ve takılarımı alıp odasına geçtim. Yatağa uzanmış, telefonuyla uğraşıyordu. "Poşet var mı?" Dedim çekmecelerini karıştırırken. Bokser dolu çekmeceyi açtığımda, sertçe yutkundum. Güldüğünü duydum. Eliyle, elimi tutup kulbu ittirdi ve çekmeceyi kapattı. "Orada olduğunu hiç zannetmiyorum" Dedi ardından. Omzuna geçirdim. Kahkaha atarak arkasını döndü ve çalışma masasının en alt çekmecesinden bir poşet çıkartıp bana uzattı. Elimdekileri poşete koydum. Elimden tutup yatağa ilerledi.

O uzandıktan sonra, yanına uzanıp göğsüne yerleştirdim başımı. Bacaklarımızı birbirine doladı. Güldüm. Telefonunu yan tarafından alıp ikimizinde göreceği bir açıda karnına yerleştirdi. "Bak, bir fan sayfası buldum" Ekrana baktım. Sayfanın ismi BabyZaire'ydi. Gülerek açtığı resme baktım. Zayn'in iki gün önce, kafede otururken çekip attığı bir snapti. Ben onun omzundan öpmüştüm ve o kameraya bakmıştı.

"Bu resme bayılıyorum" Dedi gülerek. Bende gülüp başımı salladım. Bir sonraki resime geçtiğinde, ikimizde gülme krizlerine girmiştik. Zayn, gözlerini şaşı yapıp öpücük atmıştı. Bu mimiği yapmasını ben söylememiştim fakat yapıncada kendimi gülmekten alı koyamamıştım. O sırada, alışveriş yapıyorduk ve bir mağazadaydık.

"Görevlinin bize bakışını hatırlıyor musun?" Dedi kahkahasının arasından. "Uçan bir fil görmüş gibi bakıyordu" Dedim bende gülerken. Bir süre daha resimlerimize baktıktan sonra aşağı indik. "Film izleyelim mi?" Dedi kitaplığı karıştırırken. Başımı sallayıp ayağa kalktım. "Patlamış mısır yapacağım, sende film seç" Başını sallayıp kitaplığa geri döndü. Mutfağa geçip telefonumu aldım. Waliyha'yı aradım.

"Marie, nasılsın?" Diyerek açtı telefonu. Gülümsedim. "İyiyim güzelim sen nasılsın?" Güldü. "Bende iyiyim, bir şey mi oldu?" Alt dudağımı dişledim. "Şey, ben sizdeyimde Zayn ile birlikte. Patlamış mısır nerede, diye soracaktım" Kıkırdaması kulağıma dolduğunda, kan basıncımın ilk hedefi suratım olmuştu. "Sağ taraftaki dolapta, alttan üçüncü rafta" Başımı çevirip dolaba baktım. Oraya ilerleyip dolabı açtım ve söylediği gibi, mısırları buldum. "Teşekkürler Waliyha" "Rica ederim, iyi eğlenceler" "Teşekkürler" Telefonu kapatıp tezgaha bıraktım. Tencereye tereyağını koyup erittim ve mısırları ekleyip kapağını kapattım. Bir süre sonra mısırlar hazır hale gelmişti. Kaplara koyup tuz attım ve içeri geçtim. Zayn koltuğa yayılmıştı. Benim geldiğimi görünce gülümsedi. Yanına oturup kapları sehpaya bıraktım.

"Ne izleyeceğiz?" Dedim ona dönerken. "The Notebook" Alt dudağımı büzdüm. "Ağlatmak mı istiyorsun Zayn?" Gülerek bana doğru uzandı ve dudaklarımızı birleştirdi. "Öyle bir isteğim yok güzelim" Dedi ayrıldığımızda. Omuzlarımı silkip, bacaklarının üzerine uzattım bacaklarımı. Bana doğru eğilip sırtını koltuğa yasladı. Filmi başlattıktan sonra, dövmeli elini bacağımın üzerine koydu. Bende elimi onun elinin üzerine koydum. Diğer elini uzatıp parmaklarımızı birleştirdi. Gülerek sehpaya uzandım ve patlamış mısır kabını aldım. Bir ona veriyor, bir kendim yiyordum.

***

"Arg tanrım!" Dedim burnumu çekerken. Gülerek beni kolları arasına aldı. "Ağlama" Dedi hala gülerken. Omzuna vurdum. "Eğer beni unutursan ve ben sana bunları hatırlatmak zorunda kalırsam, kafanı keserim Zayn" Güldü. "Filmde kadın unutuyordu yalnız" Omuzlarımı silktim kolları arasında. "Bana ne" Televizyonu kapattıktan sonra beni kucağına alıp ayağa kalktı. Kollarımı boynuna dolarken hala burnumu çekiyordum.

Notebook kesinlikle zaaf noktamdı. Filmi her izlediğimde, bir öncekinden daha fazla etkileniyor, ağlıyordum. Odasının kapısına geldiğimizde, uzanarak önce kapıyı sonra ışığı açtım. Kapıyı tek ayağıyla kapattı. Yatağa ilerledi. Önce beni bıraktı. Kalçamı hafif kaldırıp pikeyi açtım ve içine girdim. Zayn'de yanıma uzanmadan önce ışığı kapatmıştı. Yanıma gelip yattı ve gece lambasını açtı. Hastayken o bana nasıl sarıldıysa, bende şu an ona öyle sarılmıştım. Kollarım belinde, başım boyun girintisindeydi. Eliyle saçlarımı okşamaya başladı.

"Bana bir şeyler anlat" Dedim. "Mesela, mektubunda yazdığın yazı gibi" Güldü. "O bir şiirdi Marie" Omuzlarımı silktim. "Şiir düzeninde yazmamıştın" Dedim huysuzca. Güldü yeniden. "Şiir defterimi vereyim? Aklımda değiller şu anda" Başımı kaldırdım. Gözlerimden parıltı fışkırdığına emindim. "Olur" Dedim heyecanla. Gülerek doğruldu. Bende onunla birlikte doğrulup sırtımı başlığına yasladım.  Çekmecesinden deri kaplamalı bir defteri çıkartıp bana uzattı.

"İlk kez bir başkası açacak bu defteri" Dedi nefes alıp verirken. "Okumamı istemiyorsan, alabilirsin?" Dedim kısık bir sesle. Başını iki yana salladı. "Oku" Gülümseyip defterin metal kilini açtım. İlk iki sayfada değişik çizimleri vardı. Sanırım sadece şiir ve şarkı sözü yazmıyordu bu deftere. Sonunda bir şiire rastladığımda, tarih kısmına baktım. Beni Calep'in elinden kurtardıkları günün ertesiydi. Okumaya başladım. 


Uyanma küçük kız! Uyanma ve görme kahramanın olamayışımı! 

Ağlamaklı bir uykunun koynundasın. Düşten düşe düşerken nöbetleşe bir çığlık gibi irkiliyor bedenin. Bedenin titredikçe adım duyuluyor dudaklarının arasından. Sızılanır gibi, yankılanır gibi... Adım gibi eminim ki, düşlerinde bile kalabalıkların içinde kaybolmuş ruhunu bulamayan iz bilmez bir kahramanı oynuyorum. Adım gibi eminim ki, düşlerinde bile seni korkularından koruyamayacak kadar korkak bir kahramanı oynuyorum. Adım gibi eminim ki, düşlerinde bile kahramanın olmayı beceremiyorum.

Uyanma küçük kız uyanma ve görme!

İçin için ağlamalara ittim seni. Kendi ellerimle, kendi sesimle... Yersiz sözlerimdi seni itaatsiz konuşmalara boğan. Zamansız sözlerimdi seni haykırışlara şahlandıran.

Şimdi uyanma küçük kız! Uyanma ve görme çaresiz kahramanlığımı!

Adım düşmüyor dudaklarından. Adım dökülüyor yalvaran sesinle kulaklarıma. Oysa isyandasın. Bir uyansan, meydan okuyacaksın varlığıma. Gözyaşların süzülüyor saçlarına doğru. Her bir damla dağıtıyor beni. 

Bin parçaya ayrılmış bedenimin tek bir parçası bile dokunamıyor sana. Öyle uzağındayım ki... Ama biliyorum; beni büyütüyorsun düşlerinde.  

Uyanma küçük kız! Uyanma ve daha da büyüt çocukluğunu unutmuş ruhumu. 

Hiçbir şeyle ödenmez bir var oluştu, gülüşün.

 Kaç teşekkür az gelir bilsen ya da kaç bakış. Ölmüş bir kalemi dirilttiğini bilmedin ve görmedin hiç. Gereksiz bir suskunlukla gizledim bendeki senin gerçeğini. Kahramanın değildim.

Uyanma küçük kız! Uyanma ve görme yok oluşumu.

Seni öyle seviyorum ki...  

Başımı kaldırıp gözlerine baktım. "Sen uyurken, adımı sayıklamıştın. Orada oturup, öylece yazdım" Gülümsedim. Defterin kapağını kapatıp ona verdim. Eline alıp eski yerine koydu. Tekrar birbirimize sarıldık. Gözlerimi kapatıp kokusunu içime çektim.

"Sayende mükemmel bir adrese taşınıyorum, en güzel yer kollarının arası" Dedim uykulu sesimle. Bir şey demedi. Kollarını sıkıp, beni daha çok kendisine çekmesi zaten verilebilecek en güzel cevaptı.


Not: Zayn'in şiiri yine ve yine, bana ait değil. Kahraman Tazeoğlu'nun şiiri. Belirtmek istedim.

Yorumlarınızı bekliyorum!

Continue Reading

You'll Also Like

35K 128 7
Aysu uzak bir şehirde üniversiteye başlar ve yeni tecrübeler edinir.
1.2K 66 7
İnsan kendi ölüm planını yapar mı? Peki insan gelecekte ona kabus olacak birini sever mi? Aşk nedir? İki ayrı cinsin birbirine karşı duydukları be...
62.8K 8.8K 31
[🥼🔬] [theoretically lab] kim taehyung, stajyer jeon jeongguk'un tam bir virüs olduğunu düşünüyordu.
1.8K 58 11
He is my safe place. I'm just dreaming about him, nothing more...