3

4K 174 94
                                    

Multi'de kıyafetleri var. Her zamanki gibi skdskds. Bölüm için uygun bir şarkı bulamadım açıkçası. İstediğiniz şarkıyla okuyabilirsiniz.

İyi Okumalar!

Oflayarak elimdeki kalemi fırlattım. Kahvemden bir yudum alırken, bakışlarını üzerimde hissetmiştim. "Sorun mu var?" Büyük kupayı masama bırakırken, başımı iyi yana salladım. Bir süre önümdeki saçma çizimlerle dolu olan kağıda baktım. Kapı açıldığında, başımı kaldırıp Lillia'ya baktım.

"Efendim, babanız sizi bekliyor" Başımı sallayıp masaya ellerimi koydum ve ayağa kalktım. Odadan çıkıp asansöre yöneldim. Babam, yönetici katında olduğu için 3 kat yükselmem gerekiyordu. Benimde yönetici katında odam vardı fakat genelde tasarım departmanında olduğum için orayı çok az kullanırdım.

Asansörden inip, babamın odasına ilerledim. Kapıyı çalıp içeri girdim. "Ah, gel kızım" Gülümseyerek kapıyı kapattım ve babamın masasının karşısındaki sandalyelerden birisine oturdum. "Nasıl gidiyor?" Diye sordu heyecanla. Kaşlarımı çattım. "Ney, nasıl gidiyor baba?" Gülümsedi. "Zayn ile çalışmalarınız nasıl gidiyor? Umarım kızmamışsındır bana, biliyorsun henüz toparlanamadık ve Zayn'e yeni bir oda açmak oldukça maliyetli olurdu"

Hiç kızmadım, adamı odada boğazlayabilirim sadece. O kadar.

"Sorun değil baba, anlıyorum seni ve çalışmalara gelirsek, bende henüz bir ilerleme yok" Başını salladı. "Anladım, sen şimdi çıkabilirsin. Annen bu akşam gelecek misafirler için masayı senin donatmanı istiyor" Başımı geriye atıp sinirle inledim. "Kaçışın yok küçük hanım" Suratımı buruşturdum. "Pekâlâ, çıkıyorum o zaman ben?" Gülerek başını salladı. Ayağa kalkıp "Akşam görüşürüz Bay Russell" dediğimde kahkahayı bastı. Gülerek odasından çıktım. Asansöre binip tasarım katına indim ve odama geçtim. Masamın üzerindeki çizim kağıtlarını toplayıp çöpe tıktım. Kalemleri, kutusuna koyduktan sonra bilgisayarımı kapattım.

"Hayırdır? Nereye?" Sesi üzerine doğrulup suratına baktım. Birkaç adım önümde duruyordu. "Sana ne?" Mükemmel bir gülüş suratına yayıldı. Boğazımı temizleyip çantamı aldım. Sağa adım atacağım sırada önüme geçti. Sola geçtim, önüme geçti. Bu işlem iki kere daha tekrarlanınca oflayarak başımı kaldırdım. "Acelem var, ne istiyorsun?" Diye sordum gözlerine bakarak. Birkaç adım ilerleyip, aramızdaki mesafeyi kapattı. Oldukça yakınımdaydı. Gülüşü fazla güzeldi ve o gözleri fazla sıcak bakıyordu. Lanet olası herifte güzel olan şeyler toplanmıştı ve yetmiyormuş gibi hepsinden fazla-fazla güzellik bulunuyordu.

"Akşam, güzel bir şeyler giyin. Mini etek olabilir" Koluna geçirdim. "Geri zekâlı!" Diye tıslayıp ittim. Göğsünde olan ellerimi çekeceğim sırada kavradı ve vücudumu, vücuduna yapıştırdı. Yüzümü incelerken bakışları kesik kesik nefes alan dudaklarımda takılı kaldı. "Ne var sende? Beni içine çeken kasırga gibisin. Sert ve şiddetlisin fakat kendimi senden alamıyorum" Gözlerimi kapatıp başımı aşağı eğdim. Vanilya kokusunu çok severdim ve Zayn, vanilya kokuyordu.

"Zorluk çıkartma Zayn, iş arkadaşıyız. Sadece bu" Dedikten sonra ellerimi bileklerinin arasından çektim ve odadan çıktım. Büyük bir nefes alıp verdim. Tek bir sözü, tek bir bakışı beni yerle bir ediyordu fakat bu klasik bir zengin züppesi olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Her gördüğü kızı kolaylıkla elde edebileceğini sanan tiplerdendi oda.

****

"Anne! Köri'yi verir misin?" Aceleyle mutfağa girip dolaplardan köriyi bulup uzattı. Elimdeki bütün tavuğu köri, nane, tuz, pul biber ve kara biber ile bulayıp tepsiye bıraktım. Fırının kapağını kapatıp dereceyi ayarladım. Annem, özel misafirler gelecekse mutfağı bana bırakırdı. Güzel yemek yaptığımı söylerlerdi.

Heart By Heart || Z.MWhere stories live. Discover now