Ek Final (Mutsuz Son)

1.3K 73 30
                                    

Multimedia'da dinleyeceğiniz şarkı olan,  Naz Ölçal - Yoksun bulunuyor. İyi okumalar!

2 Yıl Sonra

Marie, masadaki defteri alıp önceden hazırlamış olduğu karton paketin içerisine koydu. Tekerlekli sandalyesinin kol kısmında bulunan, kumandanın tuşuna tıkladı ve kapıya kadar ilerledi.

Hayat, büyük âşklarına büyük bir çelme atmıştı.

Kuryeye parasını ve karton kutuyu uzattı. "Kesinlikle, Bay Malik'e vereceksin ve son sayfasını okumasını isteyeceksin. Tamam mı?" dedi kuryeye bakarak. Adam başını sallayıp uzaklaştığında, tekerlekli sandalyesini geriye çekip kapıyı itti. Şimdi son işini halledecekti işte.

En arka odaya ilerledi. Masanın üzerinde duran silahı eline aldı. Artık kesin bir karar vermişti. Onsuz aldığı her nefes, içini yakıyordu. Her gün haberlerde bir başkasıyla mutlu olduğunu görmek canına tak etmişti.

'Sıradan'

Marie acıyla gülümsedi. Zayn'e geçmişi anlatıldığında, Marie'yi süzüp bu kelimeyi söylemişti. Suratını buruşturması aklına geldi. Bu mimiği kendisine yapmış olsa bile, sevmişti Marie. O halini bile sevmişti.

Parmakları, silahın üzerindeki gerekli yerlere oturdu. Baş parmağı ile tetiği çekti. "Seni unutmaya ömrüm yetmeyecek Zayn" diye mırıldandı. Büyük sessizliği, kurşunun keskin çığlığı bozdu. Marie'nin eli, tekerlekli sandalyesinin yanına düşerken silah yerdeki yerini aldı. Ağır metal, tahta parkede çınladı.

Genç kadının başı, tekerlekli sandalyesine yaslandı. Gözünden son bir damla aktı ve gözleri usulca kapandı. Kurye o sırada, Zayn'in evine gitmişti. Kapıyı çaldı. Kapıyı açan Zayn değildi. Yeni eşi, Madison'du. "Buyurun?" dedi kadın kuryeye anlamsız bakışlarını atarak. "Bay Malik evde mi?" dedi kuryeci. Kitabı aldığı kadına üzülmüştü. Bay Malik her kimse, genç kadının onu sevdiği belliydi. "Evde, bir dakika. Hayatım bakar mısın?" kadın kapıyı hafif kapatarak içeri seslenmişti. Saniyeler sonra Zayn kapıya geldi. "Buyurun?" dedi duygusuz bir şekilde.

Marie'nin Zayn'i, duygusuzlaşmıştı.

"Bu paket size geldi. Son sayfasını okumanızı istedi gönderen kişi" Zayn kaşlarını çatarak, kuryenin uzattığı karton kutuyu elleri arasına aldı. "İyi günler" deyip arkasını döndü ve uzaklaştı kurye. Zayn'in eşi, Madison kapıyı kapatırken Zayn merdivenlere çöküp kutuyu açmıştı. İçerisinden çıkan günlüğüne bakıp ofladı. Defteri istemiyordu. Aylarca hatırlamaya çalışmıştı. O kızı yeniden sevmeyi denemişti ama başaramamıştı işte. Neden zorluk çıkartıyorlardı ki? Hem Zayn evliydi artık.

"Okusana hayatım" dedi Madison yanına otururken. Zayn başını sallayıp denileni yaptı ve son sayfayı açıp okumaya başladı. 

'Merhaba sevgilim ben Marie,

Nasılsın? Umarım iyisindir. Uzun süredir görüşmüyoruz. Her neyse, konumuz bu değil. Bugün annen geldi. Günlüğünü atmışsın, oda bana getirdi işte. Benimle dolup taşan bu defteri, çöpe atmak istemişsin. Haklısın aslında.

Sonuçta beni hatırlamıyorsun değil mi?

2 yıldır ölü gibiyim ben. O lanet kazadan sonra, nefes alamıyorum. Düğüne giderken, kaza yapmamız ne kadar adildi? Tamam demiştim. Tamam, bu sefer mutlu olacağız. Ama hayır! Hayat her zaman bizim önümüze engeller koymuştu. Yine yaptı yapacağını. Hafızanı kaybettin. Beni unuttun.

Ve biliyor musun? Beni bir daha sevemedin.

Âşk'ın bir insana, bir kere geleceğini seninle anladım ben. Teşekkür ederim güzel adam. Sevginin yanında gelen, o eşsiz duyguları tatmama izin verdiğin için, gülümsettiğin için, 2 yıl öncesine kadar yanımda olduğun için... Hepsi için çok teşekkür ederim.

Şimdi başkasına âşıksın. Evlisin. Kusura bakma, ağlıyorum. Gözyaşlarım kağıdı ıslatıyor ve mürekkep dağılıyor ama anlarsın sen. Biliyorum, çünkü Louis'in berbat el yazısını bile okuyabiliyordun. Hatta o yazıları okuyabilen tek kişi sendin.

Konumuza dönelim, sen giderken beni de götürdün Zayn. Benliğimi götürdün, ruhumu götürdün, kalbimi götürdün... Keşke o kazada ölseydim de, bu anlarını görmeseydim diyorum artık. Çünkü kalbimde öyle bir ağrı var ki, nefes alamıyorum. Sabahları kalkmam için hiçbir anlam yok artık.

Güneşim sende kaldı Zayn. Gündüzü neyleyim ki ben?

Her gün şirkete geliyorum biliyorsun. Odanı bile ayırdın. Benden kaçıyorsun. Benden tiksiniyorsun. Resimlerimize bakıyorum bana bakarken parlayan elaların, şimdi neden bir başkasına bakarken parıldıyor? Onuda beni sevdiğin kadar çok mu seviyorsun? Haksızlık etme Zayn. O kızla, bizim yaşadıklarımızın çeyreğini bile yaşayamazsın.

Her neyse sevgilim...

Bu sayfa, günlüğündeki son sayfaydı. Bana yazılan bu defterin, son sayfasını yazmak... Gurur verici. Şimdi kurye beni bekliyor. Defteri sana getirecek çünkü. Senden son isteğim, bu defteri atma Zayn. Ne yaparsan yap, ne dersen de, ben senin geçmişindeki bir parçayım ve geçmişini söküp atamazsın.

Bu bana son iyiliğin olsun Malik'


Yazılar bittiğinde, Zayn gözlerini kapatmıştı. Ve o anda... anıları geri gelmeye başladı. İlk tanışmaları, gittikleri kafe, aralarında olan pürüzler, gazetelere çıkmaları, Marie'nin babası olan Dominic'in tepkisi, gittikleri tatil, Eyfel kulesinin altındaki ilk öpüşmeleri ve ne zaman birlikte arabaya binseler, yaptıkları o güzel alışkanlık gibi bir sürü anı daha. 

"Hayır" diye mırıldandı Madison. Anlamıştı. Zayn'in bu kadar sessiz kalıp ona defalarca kez seslenmesini duymamasından anlamıştı. "Hatırlıyorum" dedi Zayn göz kapaklarını yavaşça açarken. "Zayn biz evliyiz unutma!" diye bağırdı Madison ayaklanırken. "Biliyorum" dedi Zayn. Suçlu gibi hissediyordu kendisini.

"Gitmeliyim" dedikten sonra ayağa kalktı ve bir şimşek hızıyla evden çıktı. Marie ile evleri arasında fazla bir mesafe yoktu. Mektubunda yazdığı 'son istek' aklına kötü şeyler getiriyordu ve koşarken, aklına gelen şeylerin olmamasını diliyordu sadece. Ayakları hızlanmaya başladı. "Hayır" diye mırıldandı.

Sonunda Marie'nin evine geldiğinde, kapıyı çaldı. Açan olmadı. "Marie!" diye bağırdı. Bağırmadı, kükredi. Yine açan olmadı. Yan taraftaki camın açık olduğunu gördüğünde, Tanrı'ya şükürlerini sundu. Aralık camdan içeri atladı hemen. "Marie!" diye bağırdı salonda dolaşırken. Mutfağa girdi, yoktu. Banyoda, yoktu. Odasında, yoktu.

Son olarak o kapı kalmıştı ve Zayn sanki olanları biliyormuş gibi kapıyı açmak istemedi. "Lütfen" dedi gözyaşları arasında. "Lütfen yapmamış ol" dedi ve kulpa yüklenip içeri girdi. Gördüğü sahne karşısında, nutku tutulmuştu. Silah yerde, Marie sandalyesindeydi. Kanlar içinde, sandalyesindeydi âşık olduğu kadın.

"Hayır!" diye bağırdı boğazı yırtılırcasına. Koşarak yanına gitti. Bedenini tekerlekli sandalyeden alıp yere çömeldi. Kanlı başını, göğsüne bastırdı. Marie'nin kanı, ellerine bulaşmıştı. "Özür dilerim" dedi gözyaşlarıyla birlikte. Göğsü sarsılıyordu. "Özür dilerim seni unuttuğum için! Hadi aç gözlerini, yalvarırım!" diye bağırdı. Saçları arasına öpücüklerini sıralıyordu.

"Lütfen aç gözlerini Marie" diye mırıldansa da, genç kız çoktan bulutların üzerine ulaşmıştı...


Evet, yazmak istediğim ama daha sonradan vazgeçtiğim mutsuz son bu şekildeydi. Ne olursa olsun, paylaşmak istedim. Böyle bir final yapsaydım, ne hissederdiniz? Paylaşın benimle dksldkslds

Not; Asıl final, mutlu versiyondur. Ek bölümlerde o finale göre gelecektir. Yani bunu ciddiye almayabilirsiniz.

  Yorumlarınızı bekliyorum!  

Heart By Heart || Z.MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin