16

1.8K 116 121
                                    

Multimedia'da dinleyeceğiniz şarkı, Kelly Clarkson - Because Of You bulunuyor.

*Marie Russell*

*Kaçırıldıktan 2 Saat Sonra*

Genzimi yakan bir koku üzerine uyandığımda karşıma çıkan ilk şey mavi gözler olmuştu. Elindeki tütsüyü yere bırakıp bağdaş kurarak oturdu. Beklediğim şey, sandalyede eli kolu bağlı olmaktı fakat şu an bir koltukta kıvrılmış yatıyordum. Hızla yattığım yerden kalkıp etrafa baktım. Daha önce geldiğim bir yer değildi burası. Kırmızı koltuklar, krem rengi duvarlar. Duvardaki çerçevelerin içerisine Calep ve benim çıktığımız zaman çekindiğimiz resimler vardı.

"Ne işimiz var burada?" Dedim tıslarcasına

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Ne işimiz var burada?" Dedim tıslarcasına. Gözlerime bakıp gülümsedi. Yerde oturuyordu. Elini uzatıp, bacağıma koymaya çalıştığında geri çekildim ve resmen koltuğun üzerine çıktım. "Marie kaçma benden" Dedi yalvarırcasına. Geçmişte de bu sözü defalarca söylemiş, defalarca beni darp etmişti. Sadece ellerinin değil, gözlerinin bile üzerimde gezinmesinden tiksiniyordum. Üzerime göz gezdirdim. Kırmızı tulumum hala üzerimdeydi ve diz kapaklarımdan aşağısı çamur olmuştu.

"Ufak bir planla seni buraya getirdim, konuşmak için" Gözlerimi kısıp gözlerine baktım. Başım, ayağım çok ağrıyordu ve kendimi çok halsiz hissediyordum. "Sen zeki bir kızsın sevgilim, anlayabilirsin" Olaya en başından bakmak gerekirse, terastaki fotoğraflarımızı çeken gazeteci vardı. Yüzüne tiksinerek baktığımda, gülmeye başladı.

"Gazeteciyi sen tuttun" Dedim şaşkınlıkla. Başını salladı gülerek. "Haberlerede ben verdim, kafedeki garsonun gazeteyi getirmesinide ben sağladım. Hepsi senin içindi. Hepsi bizim içindi" Yüzüne tokatı indirdiğimde, sağa doğru döndü. "Sen ruh hastasısın!" Diye bağırdım ardından. Sinirle bana döndüğünde, mavilerinin koyulaştığını gördüm. Saçımdan tutup kendisine çekti. "Uslu ol Marie, neler yapabileceğimi biliyorsun" Dişlerimi sıkarak gözlerimi kapattım.

"Senden nefret ediyorum" Dedim gözlerimi açıp, gözlerine bakarken. Gülerek saçımı bıraktı ve ayağa kalktı. "Aç mısın? Yemek hazırladım sana" Suratımı buruşturdum. "İstemiyorum" "Yarın akşam çok enerjiye ihtiyacın olacak hayatım" Kaşlarımı çatıp ona döndüm. Kapıdan çıkmak üzereydi.

"Benim olacaksın Marie. Sonra özgürsün fakat Zayn'in yüzüne, kirlenmiş bedeninle bakabilecek misin? Bilemiyorum" Öpücük atıp odadan çıktığında sinirle çığlık attım ve saçlarımı çekmeye başladım. Zayn'i benden ayrılmış olmasına rağmen hala seviyordum ve Calep haklıydı. Eğer o dediği şey gerçekleşirse, ben biterdim. Bana attığı en büyük tekme olurdu ve bu sefer toparlanmam mümkün olamazdı. Başımı çevirip, salonun kapısından gözüken dış kapıya baktım. Yavaşça ayağa kalkıp etrafı kontrol ederek kapıya ilerledim. Kremimi ve ilaçlarımı kullanamadığım için ayağım daha çok acıyordu. Calep'in nerede olduğunu bilmiyordum ve korkuyordum. Beni kapının önünde görürse, öldüresiye döverdi. Yine o anları yaşamak istemiyordum çünkü yokluğunda kendimi güçlü olduğuma inandırmıştım.

Heart By Heart || Z.MWhere stories live. Discover now