15

1.8K 112 118
                                    

Multimedia'da dinleyeceğiniz şarkı olan, Demi Lovato - Heart By Heart (♡) bulunuyor. İyi okumalar!

*Zayn Malik*

*4 Saat Sonra*

Elimdeki biradan büyük bir yudum daha aldım denize bakarak. Ay'ın yansıması, deniz vuruyor ve ışığı parlıyordu. Gözlerindeki ışık aklıma gelince, gözyaşlarım hızlandı. Her yerde, her şeyde aklıma o geliyordu ve bunu engelleyemiyordum.

Böyle bir şey yapmış olması beni delirtiyordu. Bir insan bu kadar düşmemeliydi. Şirkete ve babasına verdiği değeri biliyordum fakat bir başkasının kalbiyle, benim kalbimle oynayacak kadar zalim olabileceğini bilmiyordum. Sadece beni değil, Elisha'yı, annemi, babamı, Waliyha'yı hatta ve hatta Safaa'yı bile kandırmıştı. Belkide benimle birlikteyken o herifle görüşüyor olabilirdi.

Düşünceler beynimi patlatacak dereceye gelmişti. Elimdeki üçüncü şişeninde dibini gördüğümde, camı açıp dışarı fırlattım. Diğer taraftaki kapı açıldı ve birisi içeri girip suratıma yumruğunu indirdi. Acıyla geri çekilirken ağzımdan kaçan inlemeye engel olamamıştım.

"Aptal! Neredesin sen saatlerdir? Kaç defa aradım seni!" Harry'nin sesi arabayı inletti. Canımın acısını boş verip suratımı buruşturdum. "Siktir git âşk acısı çekeceğim" dedim yayvan bir şekilde.

"Zayn, önemli bir konu var. İki dakika ciddi ol" gözlerimi gözlerine diktim zar zor. İçki hemen etki etmezdi fakat moralim bozukken, zayıf düştüğüm için sarhoş olurdum. Bakışlarımı bir yere sabitlemek zor geliyordu. Göz kapaklarıma büyük bir ağırlık çökmüştü ve saatlerdir ağlamanın verdiği bir acı vardı.

"Marie" dedi sıkıntıyla. Tiz bir sesle kahkaha attım. "Evet Marie. Ayrıldık. Oynamış benimle. İnanabiliyor musun? Benimle" parmağımı göğsüme bastırdım. Derin bir nefes alıp verdi. "Anlaşılan seninle bu haldeyken konuşamayacağım" dedikten sonra arabadan inip kapıyı kapattı. Benim tarafımın kapısını açtı. Kollarımdan itip beni diğer tarafa attı ve sürücü koltuğuna geçti. Altımdaki bira şişelerini kalçamı kaldırarak elimle aşağı ittim.

"Beni eve mi atacaksın Harreh?" Dedim gülerek. Canım çok acıyordu ve gülerek kamufile etmeye çalışıyordum. Kalbim sıkışıyor, nefesim daralıyordu. Bir haftada, içime işlemişti resmen. Yokluğu, dünyamdaki oksijenide yok ediyordu.

Araba durduğunda Harry hiç beklemeden indi ve benim tarafımın kapısını açıp, beni indirdi. Evi görüyordum fakat tanıyıo, seçemiyordum. Zil sesi kulaklarımı doldurduğunda yüzümü buruşturdum. Kapıyı Gemma açtı ve bize baktıktan sonra şaşkınlık nidaları arasında beni içeri aldı. Harry, koltuğa sertçe atıp yüzüme tokat attı. Gülerek yana savruldum.

"Gemma bir kahve yapsana" sözünden sonra ayak seslerini duydum. Başımın ucundaki yastığı alıp sarıldım ve koltuğa iyice yerleştim. Ayaklarımı kendime çekip yastığa daha sıkı sarıldım. Ona sarılmak, saçlarını koklayıp, milyon tane papatyaya açma sebebi olan gülüşünü izlemek istiyordum. Burada yatıp bu yastığa sarılmak değil.

***

"Ayıldın mı?" Başımı sallarken, içindeki kahveyi bitirdiğim boş bardağı masaya bıraktım. "Kalk gidiyoruz" "Nereye?" Dedim o ayağa kalkarken. "Marie'nin evine" kaşlarımı çatarak ayağa kalktım.

"Onu görmek istemiyorum Harry" yavaşça arkasını dönüp bana baktı. "Oraya gidelim, görüp görmek istemeyeceğini sonra düşüneceksin zaten" bilmece gibi konuşmuştu her zamanki gibi.

"Gitmiyorum" dedim kararlılıkla. "Marie evde yok Zayn yürü" başımı iki yana salladım. "Çocuk yok karşında, evde biliyorum. Gitmeyeceğim onun yanına"

Heart By Heart || Z.MTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon