14

2K 107 119
                                    

Multimedia'da çiftimizin kıyafetleri bulunuyor. Belirtilen yere kadar, Parachute - Kiss Me Slowly ile okuyun. Belirtilen yerden sonra, multimediada ki Rihanna - Cry'ı dinleyin.

Klasik bir takım elbise giyinmiş, kravat takmıştı. Mavi gözleri eskisi gibi parlamıyordu yada benim umurumda değildi.

"Biraz konuşabilir miyiz?" Dedi karşıma geçtiğinde. Başımı iki yana sallayıp gitmeye başlamıştım ki, eli koluma dolandı. Kendimi hızla geri çektim. Bana dokunmasından tiksinti duymuştum.

"Marie sakin ol lütfen sadece konuşmak istiyorum" gözlerine bakıp alayla güldüm. "İnsanlar konuşabilir Calep, senin gibi yaratıklar değil" dedikten sonra arkamı dönüp yürümeye başladım. Ondan hala korkuyorum ve vücudum zangır zangır titriyordu. Sürgülü kapılar beni görmeden önce Zayn'i görüp açılmıştı.

Şaşkınlıkla suratına bakarken, bir bana bir Calep'e baktı. "Bu kim?" Dedi dik dik Calep'e bakarken. Gülümsemeye çalıştım. "Zivella Holding'ten bir arkadaşım" kuşkuyla bana baktığında gerilmiştim. Saçma sapan gülmeye başladım yine. Elini tuttum. "İçeri geçelim mi? Üşüdüm" dedim masum bir şekilde. Başını sallayıp içeri girdi. Merdivenlerden inerken Calep'e bakmıştım. Suratında tehlikeli bir şekilde gülüş vardı ve bu beni korkutmuştu. Belli etmemeye çalışarak salona girdim.

Babamların bulunduğu masaya geldiğimizde, daha büyük çaplı bir şok geçirmiştim. Calep'in babası, Drake ve annesi Rachel buradaydı. Rachel beni gördüğünde dikkatlice süzdü. Bu kadını oldum olası sevememiştim. Çok iğneleyici konuşur, bakışlarıyla insanı rahatsız ederdi.

"Marie" dedi yavaş bir şekilde. Gülümseme gereği bile duymadım. "Merhaba" dedim mavi gözlerine bakarak. "Ne kadar güzel olmuşsun" diyen Drake amcaya baktım. Onu severdim. Gülümsedim. "Teşekkürler" Zayn'in belimden çekmesiyle masanın tam önüne geldim ve bir bardak su içtim. Onlar iş konusuna geri dönerken, kulağıma doğru eğildi.

"Ayağın ağrıdıysa gidebiliriz" ayağım ağrımamıştı fakat sıkılmıştım. "Gidelim" dedim gözlerine bakarak. O, Yaser amcaya haber verirken bende babamın yanına geçtim.

"Özür dilerim bölüyorum ama, babacım ben eve gidiyorum" Başını sallayıp yanağımdan öptü. "Zayn bırakacak değil mi?" "Evet" dedim gülümseyerek. Rachel, bir süre bana baktıktan sonra Zayn'e dönmüştü.

"Tamam kızım" babamın onayı üzerine çantamı masadan aldım ve Zayn'in uzattığı elini tuttum. "Şu kadını hiç sevmedim" dedi merdivenleri inerken. Kıkırdadım. "Bende sevmem" Başını çevirip bana baktı. "Tanıyor musun?"

Evet, eski erkek arkadaşımın annesi.

"Zayn bu camiayı biliyorsun, herkes birbirini tanır" dedim gülerek. Konu o âile olunca, Zayn'e yalan söylediğim için kendime kızıyordum fakat en ufak açığım ile arap söküğü gibi açılırdı herşey. Onlar, yalanımı bile hak etmiyordu aslında.

Merdivenlerden inip mekândan çıktık. Araba geldiğinde bindik. Yine elimi tutup vitesin üzerine yasladı. Gülerek ellerimize baktım. "Niye gülüyorsun?" Desede oda gülüyordu. "Alıştın bu şekilde araba kullanmaya" dedim kıkırdayarak. Dilini dişleri arasından çıkartıp başını salladı.

"Sana çok pis alıştım ben" dedi ardından. Elimi uzatıp baş parmağım ve işaret parmağımı yanaklarına değdirip sıktım. Dudakları öne doğru çıkmış ve büzüşmüştü bu hareketimle. Kahkaha atmaya başladığımda gülerek suratını çevirdi. "Çok tatlı olmuştun!" Dedim kahkahalarım arasından.

"Oyuncak arıyorsun kendine" dedi gülerek. Omuzlarımı silktim. "Sevgili demek, oyuncak demek, yemek demek, su demek. Herşey demek kısacası" yaramaz bir şekilde gülerek bana döndü. Gelecek ve beni kıp kırmızı edecek cümleyi bekledim.

Heart By Heart || Z.MOnde as histórias ganham vida. Descobre agora