Heart By Heart || Z.M

By demetrialeyna

109K 5.9K 3.4K

"Seninle ben, tutsak olan her şeye bağışlanan özgürlük gibiyiz Marie" © Tüm Hakları Saklıdır. | ©All Righ... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
16
17
18
19
20
KARAKTER TANITIMLARI
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
FİNAL
Ek Final (Mutsuz Son)
Özel Bölüm
Özel bölüm 2
Özel Bölüm 3

15

1.8K 112 118
By demetrialeyna

Multimedia'da dinleyeceğiniz şarkı olan, Demi Lovato - Heart By Heart (♡) bulunuyor. İyi okumalar!

*Zayn Malik*

*4 Saat Sonra*

Elimdeki biradan büyük bir yudum daha aldım denize bakarak. Ay'ın yansıması, deniz vuruyor ve ışığı parlıyordu. Gözlerindeki ışık aklıma gelince, gözyaşlarım hızlandı. Her yerde, her şeyde aklıma o geliyordu ve bunu engelleyemiyordum.

Böyle bir şey yapmış olması beni delirtiyordu. Bir insan bu kadar düşmemeliydi. Şirkete ve babasına verdiği değeri biliyordum fakat bir başkasının kalbiyle, benim kalbimle oynayacak kadar zalim olabileceğini bilmiyordum. Sadece beni değil, Elisha'yı, annemi, babamı, Waliyha'yı hatta ve hatta Safaa'yı bile kandırmıştı. Belkide benimle birlikteyken o herifle görüşüyor olabilirdi.

Düşünceler beynimi patlatacak dereceye gelmişti. Elimdeki üçüncü şişeninde dibini gördüğümde, camı açıp dışarı fırlattım. Diğer taraftaki kapı açıldı ve birisi içeri girip suratıma yumruğunu indirdi. Acıyla geri çekilirken ağzımdan kaçan inlemeye engel olamamıştım.

"Aptal! Neredesin sen saatlerdir? Kaç defa aradım seni!" Harry'nin sesi arabayı inletti. Canımın acısını boş verip suratımı buruşturdum. "Siktir git âşk acısı çekeceğim" dedim yayvan bir şekilde.

"Zayn, önemli bir konu var. İki dakika ciddi ol" gözlerimi gözlerine diktim zar zor. İçki hemen etki etmezdi fakat moralim bozukken, zayıf düştüğüm için sarhoş olurdum. Bakışlarımı bir yere sabitlemek zor geliyordu. Göz kapaklarıma büyük bir ağırlık çökmüştü ve saatlerdir ağlamanın verdiği bir acı vardı.

"Marie" dedi sıkıntıyla. Tiz bir sesle kahkaha attım. "Evet Marie. Ayrıldık. Oynamış benimle. İnanabiliyor musun? Benimle" parmağımı göğsüme bastırdım. Derin bir nefes alıp verdi. "Anlaşılan seninle bu haldeyken konuşamayacağım" dedikten sonra arabadan inip kapıyı kapattı. Benim tarafımın kapısını açtı. Kollarımdan itip beni diğer tarafa attı ve sürücü koltuğuna geçti. Altımdaki bira şişelerini kalçamı kaldırarak elimle aşağı ittim.

"Beni eve mi atacaksın Harreh?" Dedim gülerek. Canım çok acıyordu ve gülerek kamufile etmeye çalışıyordum. Kalbim sıkışıyor, nefesim daralıyordu. Bir haftada, içime işlemişti resmen. Yokluğu, dünyamdaki oksijenide yok ediyordu.

Araba durduğunda Harry hiç beklemeden indi ve benim tarafımın kapısını açıp, beni indirdi. Evi görüyordum fakat tanıyıo, seçemiyordum. Zil sesi kulaklarımı doldurduğunda yüzümü buruşturdum. Kapıyı Gemma açtı ve bize baktıktan sonra şaşkınlık nidaları arasında beni içeri aldı. Harry, koltuğa sertçe atıp yüzüme tokat attı. Gülerek yana savruldum.

"Gemma bir kahve yapsana" sözünden sonra ayak seslerini duydum. Başımın ucundaki yastığı alıp sarıldım ve koltuğa iyice yerleştim. Ayaklarımı kendime çekip yastığa daha sıkı sarıldım. Ona sarılmak, saçlarını koklayıp, milyon tane papatyaya açma sebebi olan gülüşünü izlemek istiyordum. Burada yatıp bu yastığa sarılmak değil.

***

"Ayıldın mı?" Başımı sallarken, içindeki kahveyi bitirdiğim boş bardağı masaya bıraktım. "Kalk gidiyoruz" "Nereye?" Dedim o ayağa kalkarken. "Marie'nin evine" kaşlarımı çatarak ayağa kalktım.

"Onu görmek istemiyorum Harry" yavaşça arkasını dönüp bana baktı. "Oraya gidelim, görüp görmek istemeyeceğini sonra düşüneceksin zaten" bilmece gibi konuşmuştu her zamanki gibi.

"Gitmiyorum" dedim kararlılıkla. "Marie evde yok Zayn yürü" başımı iki yana salladım. "Çocuk yok karşında, evde biliyorum. Gitmeyeceğim onun yanına"

"Gidemezsin zaten aptal herif! Kaçırıldı! Yok ortalıkta!" Duyduğum sözler, kasılmama neden olmuştu. Gözlerim öylece yerde kala kalmış, aklımdaki binbir soruyu düşünüyordum.

"Nasıl kaçırılmış? Nereden biliyorsun?" Derin bir nefes alıp verdi. "Tam bir bilgim yok Zayn yürü" peşinden koşar adımlarla evden çıktım. Arabaya binip Harry'nin kullanmasına izin verdim. Ayılmış olsamda, başım ağrıyordu. Her hangi bir polis çevirmesi olursa, içeri atarlardı ve bu duyduklarımdan sonra isteyeceğim son şey bile değildi. Bacağımı titretirken, Liam, Marco, Elisha ve Gabriella'nın neden aradığını anlamıştım.

Evlerine geldiğimizde, koşarak kapıya ulaştım. Kapıyı açan Gabriella suratıma tokatı indirmişti. Omuzlarımdan iterek beni uzaklaştırdı ve oda dışarı çıkıp kapıyı kapattı.

"Nerede o?" Diye tısladı. Gözleri kızarmıştı ve sesi kısılmıştı. Gördüklerim, duyduklarımı inkâr eden beynime şok etkisi yarattı. Cidden kaçırılmış mıydı?

"Bilmiyorum" dedim şaşkınlıkla. "Ne dedin ona Zayn? En son senin yanındaymış ne oldu?" Diye bağırdı. Başımı aşağı eğdim. "Gazetedeki haberi gördüm ve biz kavga ettik. Onu... üzdüm. Benimle sadece reklam ilişkisi yaşadığını düşündüm ve bunu ona söyledim" Harry ve Gabriella suratıma şaşkınlıkla baktılar.

"Aptalsın" diye tısladı Gabriella. "Neden o zaman?! Neden o herifi bana yanlış tanıttı?! Neden yalan söyledi?!" Oda benim gibi bağırarak cevap verdi.

"Çünkü seni geri zekâlı, o herif ona çok acı zamanlar yaşattı! Bugün sana herşeyi anlatacaktı fakat sen onu dinlememişsin bile! Calep onu aldattı ve darp etti! Marie onun yüzünden rehabilitasyona gitmek zorunda kaldı! Bu kolay kolay anlatılır mı zannediyorsun?"

Sesli bir şekilde yutkundum. Ayağı benim yüzümden burkulduğunda, gereğinden fazla bir sertlik göstermişti. Terasta yanına gittiğimde gözlerinde endişe vardı. Bugün restorantın önünde 'anlat' dediğimde, 'burada olmaz' demişti ve ben salak gibi içeri girmemiştim. Aptaldım ben. Tescilli aptaldım.

"Ben" dedim fakat devamını getiremedim. Ne diyecektim bu durumda? O herifin ağzını burnunu dağıtmak, Marie'yi kollarımın arasına alıp milyon kez özür dilemek istiyordum fakat hiç birisi şu anda mümkün değildi.

"Anlatırsam, hareketleri değişir. Bei güçlü birisi olarak görüyor, zihnindeki, kalbindeki kişiyi yok etmek istemiyorum. Beni böyle sevdi, böyle bilsin istiyorum, diyordu." Verandadaki salıncağa otururken, göz yaşları akmaya başlamıştı. Güçsüzlükle yere çöküp merdivenin başına oturdum.

"Seni kaybetmekten korkuyordu. Yaşadığı acılardan sonra, kalbini canlandıran ilk kişi sensin ve özelsin onun için. Sandığından çok daha fazla seviyor o seni. Sen ise ikinci ve en yıkıcı tekmeyi attın ona" Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülürken, sözleriyle kalbimin acısı yükseldi.

"O sana âşıktı" En ağır sözüde bu olmuştu. Başımı önümdeki beyaz tahtaya yasladım ve defalarca kez vurdum. Harry omuzlarımdan tutup durdurdu.

"Kendine zarar vermenin ona bir yararı olmaz. Şimdi ikinizde kalkın ve içeri geçelim" aramızdaki en soğuk kanlı kişi oydu. Dediğini yapıp ayağa kalktım fakat bacaklarım beni taşıyacak durumda değildi. Kendimi çok güçsüz hissediyordum. Kalbim acıyor, beynim çalışmıyordu. İçeri girdiğimizde, onlara yemeğe geldiğimiz akşam geldi aklıma. Burada, kapının önünde onu sıkıştırmıştım. O zamanlar sınırlarını zorlayıp, benden etkilendiğini itiraf etmesini istiyordum.

Elimi kapattığı kapıya koyup suratımı hafif aşağı eğdim. Aramızda çok az bir fark vardı ve yüzünün güzelliği beni benden alıyordu. Masum ve ürkek bakışlarının altında kendinden oldukça emin bir kadın vardı aslında. Yüzüme ister istemez bir gülümseme yayıldı. Sınırlarını zorlamak adına aklımdan geçeni söyledim.

"Yemek çok güzel olmuş, ellerine sağlık. En sevdiğim yemeği, tavuğu yaptığına göre bana âşık olmalısın"

Harry beni iteklediğinde salondaki kişileri gördüm. Daria teyze ve Dominic amca yıkılmışlardı. Daria teyze, anneme sarılmış ağlıyor, Dominic amca ise öylece yere bakıyordu. Elisha, bahçede Marco ile konuşuyordu. Babam'da Dominic amca gibi yere kitlenmişti. Herkes dağılmıştı resmen.

Liam arkamdan gelip elini omzuma koydu ve destek verircesine sıktı. Babamın yanına gidip oturdum. Daria teyze beni yeni fark etmişti. Hızla ayağa kalkıp yanıma geldi. Yaşlı gözleri, titreyen elleri ve yalvaran bakışları bana bugünki Marie'yi hatırlatmıştı.

"Zayn onu en son sen görmüşsün oğlum biliyor musun yerini? Görmedin mi hiç onu kaçırdıklarını?" Başımı iki yana sallarken kendimi çok çaresiz hissetmiştim. Onu en son gören kişi olmak normalde olsa en sevineceğim şeylerden biri olurdu fakat şu durumda canımı acıtıyordu. Nasıldı acaba şu an? Ağlıyor muydu? Canı acıyor muydu? Kimin yanındaydı?

"Kaçırıldığını nasıl öğrendiniz?" Babam bana döndü. "En son gittiğiniz restoranttan aradılar ve eşyalarının hala orada olduğunu, gelip almamız gerektiğini söylediler. Saatlerce bekledik fakat gelmedi. Son olarak Gabriella'nın aklına gelen fikir üzerine Calep'in âilesini aradık ve onunda ortalıklarda olmadığını öğrendik" sözleri üzerine, çenem kasılmıştı. O herif ona zarar verebilirdi yine. Benim yüzümden olmuştu bunlar. Eğer onu dinleseydim, içeri girip konuşsaydık şu an bu evde benimle mesajlaşıyor olurdu.

Ayağa kalkıp bahçeye çıktım. Elisha ve Marco'nun yanına gittim. Marco'da çok kötü görünüyordu. Koskoca adam, yavru bir kedi gibi bakıyordu etrafa. Herşeyden haberi var, hiçbir şeyi bilmek istemiyor. Bunların yaşandığını kabullenemiyordu oda benim gibi.

"Burada boş boş durmak elimize ne geçirecek?" Diyen Elisha'ya baktım. "Polise haber verilmedi mi?" "Verildi ama 24 saat dolmadan arama izni çıkartılamıyormuş. Onu bulmamız gerek Zayn" başımı salladım. "Çocukları ve Gabriella'yı çağırsana" direk ayağa kalkıp uzaklaştı.

"Senin yüzünden oldu" Kısılmış sesi kulaklarıma doldu. Bildiğim bir gerçek zaten canımı acıtıyordu. Birde üzerine onun dile getirmesi, kahrolmama neden olmuştu.

"İçindeki nefreti, onu bulduğumuzda kus" dedikten sonra gelen kişilere döndüm.

"Gab, Marie'yi götürebileceği bir yer var mı?" Dedim direk. Herkesin başı Gab'e dönmüştü. Bir süre düşündü.

"Sanırım bir yer var ama emin değilim Zayn" omuzlarımı silktim. "Bakmaktan zarar gelmez. Liam sen adresi al ben arabadayım" Liam başını salladığında Harry ile birlikte evden çıktık. Daria teyzeyi o şekilde görmek içimi parçalıyordu ve ona olan özlemim artıyordu. Bu karanlık gecenin bir an önce bitmesini istiyordum aksi takdirde aklımı yitirecektim.

Liam gelince, Harry arabayı çalıştırıp ilerlemeye başladı. Şehir merkezindeki kafelerden birisiydi. "Kafe ne alaka?" Dedim Liam'a dönerek. "Uhm ilk öp-" "Tamam" diyerek susturdum onu. Marie'yi daha ben öpememiştim ve bir başkasıyla ilk öpücüğünü paylaştığı mekâna gidiyordum.

"O herifi bir bulayım, ağzını burnunu dağıtacağım" dedim sinirle. O pis ellerinin benim kızıma dokunmaya hakkı yoktu. Geçmişte ona yaşattığı şeyleri düşündükçe, aptallığıma yanıyordum. Marie kaybedilmemesi gereken bir inci tanesiydi. Tanrı, onu benim ellerime bırakmıştı sevip sarmalamamam için ama ben onu bırakmıştım.

Ona 'kalpten bir dilek olsun, öylesine söz verme' derken, ben öylesine bir söz vermiş onu bırakmıştım. Ona söz verirken, kalbimde hissetmiştim fakat sinir anında herşeyi silip atmıştım.

Onu tanımıyor gibiydim o an. Sanki kalbini hiç görmemişim gibi.

"Geldik" başımı çevirip Harry'nin yan tarafında duran kafeye baktım. "İçerisi full lan burada olamazlar" "Yinede bir bakalım" diyerek arabadan indim. Liam ve Harry'de indiler. Arabayı kilitledi Harry ve içeri girdik.

Kafedeki çoğu bakış bize dönsede umursamadan tezgahtarın yanına gittik. "Buyrun?" Dedi genç çocuk. "Calep Zivella'yı gördün mü buralarda?" Çocuk bir süre durup düşündü. "Hayır gelmedi bugün" başımı sallayıp arkamı döndüm ve hızla kafeden çıktım. Sinirliydim. Çok fazla sinirliydim. Ona ne olduğunu, nerede olduğunu bilememek beni delirtiyordu.

Telefonumun zil sesini duyduğumda, cebimden çıkartıp ekrana baktım. Tanımadığım bir numara arıyordu. Telefonu açıp kulağıma yasladım.

"N'aber Malik?" Sesini çıkaramamıştım.

"Sen kimsin?" Dedim soğuk bir sesle.

"Aa üzüyorsun ama beni. Calep ben" sinir kat sayım artmaya başladı.

"Nerede lan o pezevenk?!" Diye kükredim. Harry ve Liam'ın bakışları bana dönmüştü. "O kim?" Diye sordu Harry.

"Burada, gayet güzel bir şekilde uyuyor" Sesindeki tını hiç hoşuma gitmemişti. "Bırak onu orospu çocuğu" diye bağırdım tekrardan. Cık cık cık diye ses çıkarttı. "Onu terk eden biri olarak, bu kadar delirmene anlam veremiyorum doğrusu" Liam kiminle konuştuğumu anlamış, telefonu elimden almıştı. Sinirle arabanın camına elimi geçirdim ve gırtlaktan gelen bir ses ile bağırdım.

"Ne istiyorsun? Onu bırak Calep. Polis peşinizde. Hapise atılacaksın" Liam her zaman sakin olmuştu fakat şu anda dişlerini birbirine bastırarak konuşuyordu. Elimden akan kanları silkeledim. Kafedeki bir çok kişi buraya dönmüştü. Harry arabamdaki eczane çantasını alıp yanıma geldi. Diğer elimle ittim onu.

"Mal elin kanıyor" dedi sinirle. "Onun canı nasıl acıyordur, benimki bir hiç kalır Harry bırak" dedim güçsüzce. Terasta Calep'in yanındayken korktuğunu şimdi fark ediyordum. Nasıl ürkek duruyordu...

"Ulan seni bulduğumuzda derini yüzeceğim şerefsiz!" Liam'da bağırmaya başlamıştı. Telefonu kulağından çekip baa uzattı. "Ne dedi?" Dedim telefonu alırken. Elimdeki kanlar yere damlıyordu. Çok fazla kan vardı ve hareket ettiğimde camlar daha fazla içeri giriyordu.

"Siz onu bulana kadar" dedi ve sustu. Gerilmiştim.

"O bana ait olacak, dedi"

Yorum yapmayı unutmayın!

Continue Reading

You'll Also Like

2.5K 141 27
mutkuyduk hatirliyor mushn ben hatirliyorum ya sen sonsuza kadar demistin bende buna inanmistim dedigin her seye inanmistim hicbir sey istedigim gi...
825K 66.7K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
1.2K 66 7
İnsan kendi ölüm planını yapar mı? Peki insan gelecekte ona kabus olacak birini sever mi? Aşk nedir? İki ayrı cinsin birbirine karşı duydukları be...
16.8K 439 14
Zalim İstanbul 29. Bölümden itibaren boşu boşuna harcanan Ceren ve Nedim 'in hayali hikayesi. #zalimistanbul #nedcer