Heart By Heart || Z.M

By demetrialeyna

109K 5.9K 3.4K

"Seninle ben, tutsak olan her şeye bağışlanan özgürlük gibiyiz Marie" © Tüm Hakları Saklıdır. | ©All Righ... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
12
13
14
15
16
17
18
19
20
KARAKTER TANITIMLARI
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
FİNAL
Ek Final (Mutsuz Son)
Özel Bölüm
Özel bölüm 2
Özel Bölüm 3

11

2.5K 136 64
By demetrialeyna

Multimedia'da çiftimizin kıyafetleri ve dinleyeceğiniz şarkı, Demi Lovato - Really Don't Care bulunuyor. Şarkıyı, belirtilen yerden sonra dinlemeniz daha iyi olur. İyi Okumalar!

Kâğıdı parçalara ayırıp çöp kutusuna attıktan sonra masamdaki telefonla Lillia'yı aradım. Birkaç dakika sonra odama geldi. "Al bu çiçeği nereye atıyorsan at" Dedim ve buketi ona uzattım. "Pekâlâ" dedikten sonra odadan çıktı. Derin bir nefes alıp verirken, sandalyeme oturdum. İster istemez gerilmiştim adını görünce. Geçmişteki yaşadıklarımı bir daha yaşamak istemiyordum. Çantamı alıp odadan çıktım. Zayn'de bu sırada odaya girmek için elini kaldırmıştı.

"Nereye güzelim?" Dedi gülerek. Gülümsemeye çalıştım. "Gab'in yanına gidiyorum" Suratını asıp alt dudağını dışarı çıkarttı. "Ben yeni geldim ama" Gülerek elimi yanağına koydum ve diğer yanağından öptüm. "Üzgünüm, kötüymüş biraz aradıda. Yarın görüşürüz olur mu?" Dedim geri çekildiğimde. Ellerini belime sarıp beni kendisine çekti ve başını boynuma gömüp sarıldı. Ellerimi ensesinde birleştirip bende onun gibi başımı boynuna gömdüm. Çok güzel kokuyordu ve onun kolları arasındayken kendimi güvende hissediyordum.

"Kendine dikkat et tamam mı?" Dedi boğuk bir sesle. Başımı usulca salladım. "Dikkat ederim" Diye fısıldadım. Köprücük kemiğimin üzerinden öptü uzun uzun. Bu yaptığı aşırı derecede hoşuma gitmişti. Geri çekildi. "Görüşürüz" Dedi gülerek. Bende güldüm. "Görüşürüz Malik" Birbirimizden ayrıldık. Asansöre binip abimi aradım. Gab'in yanına gideceğimi haber verdikten sonra kapattım.

Şirketten çıkıp Gab'in muayenehanesine gittim. "Hoş geldin Marie" Dedi sekreteri olan Oliver kapıyı açarken. "Hoş buldum" Dedim gülümsemeye çalışarak. "Gab nerede?" girişteki deri koltuklardan birisine oturdum. "Şu an bir hasta var içeride, onunla ilgileniyor. Yarım saate çıkar. Kahve ister misin?" Başımı salladım. Gülümseyerek arka taraftaki mutfağa gitti. Çantamdan telefonumu çıkartıp oyalanmaya başladım. Oliver kahvemi getirdi. "Teşekkür ederim" Dedim gülümseyerek. Oda gülümsedi. "Rica ederim" Dedikten sonra odasına gitti.

Her ne kadar gülsemde, içimde büyük bir korku vardı. Vücudum kasılmıştı. Dizlerimi titretiyor, alt dudağımı dişliyordum. Sonunda müşteri gittiğinde, Gab beni gördü. "Hoş geldin tatlım" Dedi sarılırken. "Hoş buldum" Sesim oldukça huzursuz çıkmıştı. Geri çekilip gözlerini kıstı. "Ne oldu sana?" Derin bir nefes alıp verdim. "Gel içeri, konuşalım" Başımı sallayıp kahvemi ve çantamı elime alıp içeri gittim. Peşimden geldi. Masasının önündeki koltuğa oturdum. Karşıma oturdu. Gözlerinde merak vardı.

"Calep, Londra'ya gelmiş" Dedim bir anda. Gözleri kocaman açıldı. "Ne?" Büyük bir bağırış koparttı. "Sen nereden biliyorsun?" Dedi daha sonra. "Çiçek yollamış şirkete" Ellerini saçlarına geçirdi. Oda en az benim kadar stresliydi şu anda. "Zayn gördü mü?" Başımı iki yana salladım hızla. "Anlattın mı peki ona?" Çekimser bir ifadesi vardı. "Hayır anlatmadım, anlatmayacağım" "Saçmalama Marie, Calep'i biliyoruz. Seni sürekli rahatsız edecek ve Zayn bunu elbet bir gün öğrenecek. Senden duyması daha mantıklı" Gözlerim dolmuştu. "Bilmesini istemiyorum Gab, bana davranışları değişir diye korkuyorum" Dedim titrek sesimle.

*4 Sene Önce*

Gelen mesajı defalarca kez okudum. Yazılanlar doğru olamazdı. O... bunu yapmış olamazdı. Herşeyiyle kabul ederdim fakat bu, gurur kırıcı bir durum haline gelirdi. Çekmecemin üzerindeki anahtarı alıp hızla odamdan çıktım. Gözlerim dolmuştu fakat onların aktığını hissetmeyecek kadar ruhsuzlaşmıştım. Annemin bana çağırdığını duysamda, umursamadan evden ayrıldım. Arabama binip asla yükseltmeyeceğim hızımı yükselttim. Arabayı hızlı kullanmayı sevmezdim fakat oraya en kısa sürede ulaşmam gerekiyordu.

Arabayı ani frenle durdurup indim. Koşarak otele girdim. Asansör henüz beşinci kattaydı. Merdivenlere koşup tırmanmaya başladım. Nefesim yetmiyordu fakat bunu umursamıyordum. Sonunda istediğim kata ulaştığımda, nefes düzenim tamamen bozulmuştu. Gözlerim karardığı için elimle duvardan tutundum. Yavaş adımlarla koridorun sonundaki odaya ilerledim. Kapı kapalıydı. Elimi yumruk yapıp kapıya vurdum birkaç kez. Kapı açıldığında, nefesim kesildi.

"Marie" Dedi aşık olduğum sesiyle. Suratında büyük bir şaşkınlık vardı. Üzerine baktım. Sadece bokser vardı. Buğday teni kusursuzdu. Gözlerimi yukarı kaldırıp, gözlerine baktım. Mavi gözleri her zamanki gibi parıldıyordu tek fark, bu sefer benim için parlamıyorlardı. Arkasından beline sarılan bayan ellerine ve daha sonra omzuna koyulan çeneye baktım. Omzundan öptü kırmızı dudaklarıyla. Mavi gözlerini gözlerime dikip yüzüne sinir bozucu bir gülüş yerleştirdi.

Bir şey söylemem, bir şey yapmam gerekiyordu fakat donmuştum. Hiçbir şey yapamıyordum. Kalbimin parçalandığını hissediyordum sadece. Göğüs kafesimi kıracak şekilde atıyordu ve bu canımı yakıyordu.

"Nasıl yaparsın bunu" Dedim kırıldığını belli eden ses tonumla. "Özür dilerim" Dedi başını aşağı eğerken. Sarı saçları ıslaktı. "Bitti" Dedim fısıldayarak. Başını aniden kaldırıp gözlerime baktı korkuyla. O kız hala beline sarılı bir şekilde duruyor, bizi izliyordu. Bu durum çok fazla onur kırıcıydı.

"Bitti Calep"

*Günümüz*

Yanıma gelip dizleri üzerine çöktü. Ellerimi avuçları arasına alıp gülümseyerek bana baktı. "Marie bu utanılacak bir şey değil. Sen kötü bir şey yapmadın. En doğru olanını yaptın. Her insan, bunalıma girip rehabilitasyona gidebilir" Sinirle ayağa kalktım. "Evet herkes oraya gidebilir! Ama kimse, aldatıldığı halde ayrılmak istediğinde darp edilmez! Beni güçlü görüyor Gab! Aklındaki, kalbindeki görüntümü bozmak istemiyorum" Ağlayarak yere oturdum. Oda yanıma gelip oturdu ve beni kolları arasına aldı. Hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Vücudum büyük bir şiddetle sallanıyordu. Geri çekilip suratımı avuçları arasına aldı.

"Sakinleş, Marie. Şimdi Zayn'i arıyorsun ve güzel bir gün geçiriyorsun. Bir şey olmayacak. Ben Marco ile konuşacağım ve bu konu daha fazla büyümeden kapanacak" Yaşlı gözlerimle kahverengi gözlerine baktım. Güven verircesine gülümsedi. Omzumdaki ellerini hareket ettirip sıvazladı. "Hadi" Dedi. Yerden kalkıp koltuğun üzerindeki çantamı açtım. Telefonumu çıkartıp rehberden ismini buldum. Üzerine tıklayıp telefonu kulağıma yaslarken, gözyaşlarımı sildim. Boğazımı temizleyip burnumu çektim. Gab ayağa kalkmış karşımda gülümsüyordu. Buruk bir şekilde gülümsedim.

"Güzelim?" Diyerek açtı telefonu. Sesini duyduğum anda içimdeki korkular yok olmuştu. "Zayn, buluşalım mı?" Beklenti dolu sesime karşılık güldü. "Buluşalım, neredesin?" "Ben şu an Gab'in yanındayım, şehrin merkezindeki lunaparkı biliyorsun değil mi?" Bir süre sonra cevap verdi. "Biliyorum" "Tamam o zaman, orada buluşalım" "Tamam güzelim, görüşürüz" "Görüşürüz Malik" Dedikten sonra telefonu kapattım. "Gab! Ayna ver!" Dedim telaşla. Gab gülerek, hastalarına verdiği yuvarlak aynayı masanın üzerine koydu. Çantamdan makyaj malzemelerimi çıkartıp akmış olan rimelimi düzelttim. Yanaklarımdaki siyahlığı ıslak mendille silip rujumun üzerinden geçtim. Göz makyajımıda yeniledikten sonra eşyaları çantama geri bırakıp fermuarını kapattım. Ayağa kalkıp Gab'e sarıldım.

(Şarkıyı başlatabilirsiniz)

"Teşekkür ederim" Dedim ayrılırken. Gülümsedi. "Rica ederim, hadi bakalım git Malik'e" Gülerek onu öptüm ve odasından çıktım. "Görüşürüz Oliver!" Dedim çıkarken. El salladı. "Görüşürüz Marie" Dedi oda gülerek. Muayenehaneden çıkıp arabama bindim. Yaklaşık 20 dakika sonra lunaparka gelmiştim. Çantamı ve telefonumu arabada bırakıp aşağı indim. Arabayı kilitleyip anahtarı cebime attım. Belime dolanan kollar ve boynuma kondurulan öpücük ile kıkırdadım.

"Hoş geldin güzelim" Dedi beni kendisine çevirirken. Gülerek ellerimi boynuna sardım. "Hoş buldum yakışıklı" Dedim büyük bir gülüşle. Dudaklarını birbirine bastırıp kaşlarını kaldırdı ve onaylarcasına mırıltılar çıkarttı. "Yakışıklı ha? Beğendim" Dedi daha sonradan. Başımı çevirip kalabalık lunaparka baktım. "Geçelim mi?" Dedim daha sonradan. Ellerini belimden çekip ellerimizi kenetledi. "Geçelim" Gülerek yürümeye başladık. Onun yanındayken aşırı derecede mutlu oluyordum. Ayaklarım yere basmıyordu, bulutların üzerindeydim resmen.

Birlikte lunaparka girip jeton aldık. Boynuna kırmızı bandana dolamıştı. Gri tişört, siyah gömlek ve siyah pantolon giyinmişti. Saçları yine mükemmel gözüküyordu. "Bu arada" Dedi durup bana dönerek. "Bu tişörtü bir daha görmek istemiyorum üzerinde. İçin belli oluyor" Gülerek başımı salladım. "Emriniz olur Bay Malik" Dedim gülerek. Londra'nın nadir olan, sıcak günlerinden birindeydik. Güneş ışıkları ela gözlerini parlatıyordu. Yüzünü, yüzüme yaklaştırıp burnumdan öptü. Geri çekildiğinde burnumu buruşturup güldüm. Bunu bilerek değil, refleks olarak yapıyordum aslında ama hoşuna gitmiş olacakki dudaklarına gülüş yayıldı.

"İlk hangisine binmek istersin?" Dedi etrafa göz gezdirirken. "Bu" Dedim oyun aracını gösterirken. "Çarpışan arabalar?" dedi değişik aksanıyla. Başımı salladım. "Evet" Alayla güldü. "Fena çakarım ama" Arsız sözlerine karşılık omzuna geçirdim. Gülerek başını geri attı. Sinirle çarpışan arabaların olduğu piste yürüdüm. Peşimden gelirken hala gülüyordu ve lanet olası herifin kahkahası çok güzeldi.

Pistteki oyun durmuş, yenisi başlayacaktı. Koşarak mavi arabaya bindim. Zayn'de yanımdaki arabaya binip bana bakmaya başladı. Ona bakmamak için inat etmiştim resmen. Görevli adam Zayn'den jetonları alıp oyunu başlattı. Arabayı sürerek etrafta dolaşırken, arkamdan hızla birisi çarptı ve öne savruldum. "Söylemiştim Russell!" Dedi gülerken. Sinirle dudağımı kemirmeye başladım. O başka yere giderken, arabayı çevirip peşinden gittim ve arabanın yanından güçlü bir şekilde vurup bariyerlere çarpmasına neden oldum. Bedeni sağa doğru savruldu.

"Geçmiş olsun Malik!" Dedim gülerek. Suratına büyük bir gülüş yayıldı. "Yedim seni Marie" Dedi tehlikeli bir tonda. Dil çıkarttıktan sonra hızla yana çevirip sürmeye başladım fakat saniyeler sonra araba savrulmuştu. Önümdeki çocuğa, o çocukta bayana çarpmıştı ve zincirli bir kaza yapmıştık. Çocuk gülerek aramızdan ayrıldı. Öndeki bayana bağırdım. "Özür dileriz!" Bayan gülerek konuştu. "Adı üstünde, çarpışan arabalar. Sorun değil" Ona güldükten sonra Zayn'e döndüm. "Seni geberteceğim!" Diye cırlayıp peşinden gitmeye başlamıştım fakat oyun bitmişti. Arabalardan inip oyun pistinden çıktık. Kolunu omzuma atıp beni kendisine çekti.

"Çarpışan arabalarda, bir kadına çarptığın için özür diledin. Nasıl bir şeysin sen?" Dedi başını eğip bana bakarken. Omuzlarımı silktim. "Bilmem" Gülerek yanağımdan öptü. "Zayn buna binelim!" Dedim heyecanla önümdeki makineye bakarken.

"Emin misin? Çığlıklarını başka bir yerde, daha az insanın olduğu anda duymak isterdim aslında" Yüzündeki yaramaz gülüşü ve söylediği sözleri kavramam zamanımı almıştı. Kaşlarımı çatıp omzuna yumruğumu geçirdim. "Salak!" Diye cırladım. Kahkaha atmaya başlamıştı. "Sus Zayn!" Dedim fakat susmuyordu. Gülerek kamikaze sırasına yürüdü ve peşinden benide sürükledi. Etraftaki birkaç genç kız bize bakıyor ve şaşkınlıkla telefonlarını çıkartıyorlardı.

"Sanırım, bizi tanıdılar" Dedim o kızlara bakarken. Zayn'de baktığım yere bakıp güldü. "Desene 'yarın manşetlerdeyiz' diye" Güldüm. "Evet" Yönümüzü değiştirip, kızlara doğru yürümeye başladığında şaşkınlıkla sordum. "Nereye?" "Yürü" Dedi gülerek. Kızların önüne geldiğimizde durup elini omzuma attı ve beni kendisine çekti. "Merhaba bayanlar" Dedi oldukça etkileyici bir tonda. Karşımdaki kızlar erimeye başladığında, kıskançlık duygularım tavan yapmıştı. "Merhaba Zayn" Dedi sarışın olanı. Diğerleride selam verdikten sonra bana döndüler. "Merhaba Marie!" Dedi kızıl saçlı olan büyük bir mutlulukla. Buna şaşırmıştım. Zayn'i sevenler genelde beni sevmezdi. "Merhaba" Dedim gülerek.

"Kızlar size bir soru soracağım" Dedi Zayn hepsine göz gezdirirken. Kızlar başlarını salladılar. "Tabi ki!" Dedi aralarından biri. "Sizce biz," Derken bana bakıp gülmüştü. Gelecek olan sorunun ne olduğunu bildiğim için gülerek önüme döndüm. "Yakışıyor muyuz?" Kızıl olan direk atladı. "Evet! Birbiriniz için yaratılmışsınız resmen. Çok yakışıyorsunuz!" Heyecan ve mutluluğuna kahkaha attık. "Yakışıyorsunuz" Dedi kahverengi saçlı olan. Sarışın olanın sesi çıkmıyordu. Gözlerindeki nefret tüylerimi ürpertmişti.

"Fotoğraf çekilebilir miyiz?" Dedi kızıl saçlı olan. "Tabi ki" Dedim ve Zayn'in kolu altından çıkıp aramıza girmesine izin verdim. Kız ikimizinde beline sarılıp güldü. Kameraya bakıp güldüm. Fotoğraf çekildikten sonra kızların yanından ayrılıp kamikaze sırasına geçtik yine. "Niye yaptın bunu?" Dedim merakla. "Yakıştığımızı biliyordum, başkasından da duymak istedim" Kaşlarımı alayla kaldırdım. "Egonu tatmin etmek istedin" Gülerek başını salladı. "Aynen öyle bebeğim" Parmaklarını, parmaklarıma geçirip demir merdivenleri çıkmaya başladı. Fazla yakışıklıydı ve bu onu tanımayan insanların bile dikkatini çekiyor, sinirimi bozuyordu. Kabine geçip oturduk. Görevli yukarıdaki demirleri indirip kemerleri bağladı.

Elim, aramızdaki kolun üzerindeydi. Elini, elimin üzerine koydu. "İyi misin?" Gülerek başımı salladım. "Korkmuyorum Malik, sorup durma" Diliyle dudaklarını ıslattı ve güldü. Derin bir nefes aldım. Önüme döndüm çünkü onu daha fazla izlersem, akıl sağlığım bozulabilirdi. Bir süre sonra başlatma zili çaldı ve harekete geçtik. Önce yavaş daha sonra hızlı bir şekilde öne ve arkaya giderken birden yükseldik ve baş aşağı döndük. Ellerimi kaldırıp boşlukta sallarken zevkle bağırdım. Zayn elimi tutup indirdi. "Rahat dur! Düşeceksin!" Kahkaham boşluğa doğru yola çıktı. Elimi çok sıkı tutuyordu. "Ne o Malik? Korktun mu?" Son hecem, aşağı indiğimiz için uzamıştı. Başımı çevirip ona baktım. Alt dudağını dişleri arasına almıştı.

"Korkmuyorum" Dedi sinirle fakat korktuğu belliydi. "Seni rahatlatacak şeyler söyle, bağır!" Dedim yukarı çıkarken. "Pekâlâ, bunu sen istedin" Dediğinde kaşlarımı çatıp ona dönmüştüm.

"Ben Marie Russell'ı seviyorum!"

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. "Zayn!" Aşağı inerken bazı kişilerin bizi izleyip güldüğünü fark ettim. Saçlarımı önümden çekip Zayn'e döndüm. Kahkaha atıyordu. Aşağıdaki insanlara beni gösterdi, ellerini demirlerden çıkartıp.

"Bu kızı görüyor musunuz? İşte bu kız benim! Benim kızım o!" Kızmak yerine, söyledikleriyle eğlenmeye başlamıştım. Bende onun gibi gülüyordum yukarı yükselirken. Aşağıdaki insanlar büyük ihtimalle deli olduğumuzu düşünüyordu. "Sıra sende güzelim!" Dedi bana bakarak. Başımı salladım. Baş aşağı duruyorken avazım çıktığı kadar bağırdım.

"Ben Zayn Malik'i seviyorum!"

Kahkahaları arasından konuştu. "Kopya çekmek yok Russell! Orjinal bir şeyler bul!" Aklıma gelen ve kalpten hissettiğim şey dudaklarımın arasından döküldü.

"Ne olursa olsun, seni bırakmayacağıma söz veriyorum Malik!"

Görücem ben sizi sonraki bölümlerde skdskdjs Neyse, Calep'in kim olduğunu ve Marie'nin geçmişte neler yaşadığını öğrenmiş oldunuz. Tebrikler size dksdsdjs Hadi gittim ben yorum yapmayı unutmayın!

Continue Reading

You'll Also Like

8.5K 775 24
TÜR : GERİLİM/FANTASTİK Herkes Peter Pan'ı bilir, değil mi? Neverland'e gitmiş ve asla büyümeyen , kafasında kırmızı tüylü şapkası olan ve yanından...
825K 66.7K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
249K 23.7K 25
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
7.3K 392 18
Bitmeyen bir aşk mı bu yoksa hiç başlamicak bir aşk için atılan intikam tohumu mu?