Heart By Heart || Z.M

By demetrialeyna

109K 5.9K 3.4K

"Seninle ben, tutsak olan her şeye bağışlanan özgürlük gibiyiz Marie" © Tüm Hakları Saklıdır. | ©All Righ... More

1
2
3
4
5
6
7
8
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
KARAKTER TANITIMLARI
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
FİNAL
Ek Final (Mutsuz Son)
Özel Bölüm
Özel bölüm 2
Özel Bölüm 3

9

2.9K 136 75
By demetrialeyna

Multimedia'da dinleyeceğiniz müzik, Demi Lovato - Let İt Go (Aşşşşşşşşşkım) bulunuyor. İyi Okumalar!

Marie Russell

Renklendirdiğim çizimi dosyaya yerleştirip, yeni bir kâğıt çıkarttım. Zayn'i aramak istiyordum şirkete geleli 3 saat olmuştu ama uyumuş olma ihtimali yüksek olduğu için aramıyordum. Tek elimi, başıma yaslayıp yeni tasarımı düşünmeye başladım. Kapı açıldığı sırada aklıma çok güzel bir fikir gelmişti ve ben başımı kaldırıp, kapıya bakmamıştım. Kapı kapandı. Başımı kaldırdığımda ise çiçeklerle suratını kapatmış fakat kolundaki dövmelerle, kendini ele veren bir Malik görmüştüm. Gülerek ayağa kalktım. Çiçekleri karın hizasına indirip 32 diş gülerek suratıma baktı.

"Bunlar, senin için gülüşünde papatyalar saklayan kadın" Derken elindeki çiçekleri bana uzatmıştı. Söylediği söze mi dikkat etsem, uzattığı çiçeklere mi baksam bilememiştim ama gözlerimi, gözlerinden alamadığımı gayet iyi biliyordum. "Marie?" Dedi gülerken. Başımı iki yana sallayıp çiçekleri elinden aldım. 1 buket papatya almıştı ve papatya benim en sevdiğim çiçekti.

Çiçekleri yavaşça masama bıraktıktan sonra ona döndüm. Tek elimi, belime yerleştirdim. "Sana 'evde yat dinlen' demiştim. Ah Malik! Hiç söz dinlemiyorsun!" Yalandan sinirlenmiş gibi yapıyordum fakat yemediği açık ve netti. Ellerini hızla belime yerleştirip beni kendisine çekince düşecek gibi oldum. Ellerim yakasında birleşip hızla tişörtünü kavradığında, burnum boynuna değdi. Vanilya kokusunun verdiği huzur, gözlerimi kapatmama neden oldu.

"Senden kopamıyorum Marie" Başını geri çekip suratıma baktı. Gülümsedim. "Kopma zaten. Ben sana şu 5 gün içerisinde çok alıştım. Neden bilmiyorum ama aklımdan çıkmıyorsun" Suratına bir gülümseme yayıldı. Tek elini belimden çekip önüme gelen kahküllerimi hafif yana çekti. Kahküllerimi gözlerime gelecek şekilde kestirmiştim. "Sende benim aklımdan çıkmıyorsun" Suratını yaklaştırdı. Burunlarımızı birbirine sürterken lafının devamını getirdi. "Küçük hanım" Omzuna geçirdim sinirle. Gülerek geri çekildi fakat elleri hala belimdeydi. "Sevmiyorum o kelimeleri" Derken başımı eğmiş, yakasıyla oynamaya başlamıştım. Gülerek başını geri attı. Şu an mükemmel bir görüntüyü bana bahşediyordu.

"Ama sana yakışıyor" "Hiçte yakışmıyor" Biz bu şekilde inatlaşırken, kapı aniden açılmıştı. Ani refleksle Zayn'i ittim. Şükür ki, oda ayrılmak için hareket etmişti ve dengesini kaybedip düşmemişti. Yaser amca içeri girip gülümsedi. Öğlene doğru babamla birlikte geri dönmüşlerdi. Gözleri masadaki çiçeklere kaydığında suratındaki gülümseme, çapraz bir gülüşe döndü. Bu şekilde, Zayn'in çapraz gülüşünün nereden geldiği anlaşılmış oldu.

"Oturun bakalım gençler, sizinle konuşmam gerek" Ben deri sandalyeme otururken, Zayn ve Yaser amca masamın önündeki misafir sandalyelerine oturmuşlardı. "Direk konuya giriyorum. Bildiğiniz gibi iki gün sonra Zümrüt Balosu var" İkimizde başımızı salladık. Zümrüt balosu, yılda bir kez yapılırdı ve en büyük moda şirketleri orada buluşurdu. Soğuk savaşın başlangıcı olan geceydi. Sonbahar kreasyonları piyasaya sürülmeden önce, yapılması önemli bir detaydı çünkü yılın ilk kreasyonu sonbahar olarak baz alınıyordu.

"Basına çıkan haberlerinize karşılık bir açıklama yapmadık ve bu bir nevi, haberleri doğruladık demektir" İkimize göz gezdirdi. "Aranızda ne var bilmiyorum ama bu baloya birlikte katılmanız gerek. Piyasada lafının eri insanlar olarak tanınıyoruz. Haberleri yalanlamayıp, oraya birlikte katılmazsanız karışıklık olur ve siz her ne kadar farkında olmasanızda, şirketlerimiz düşüşe geçer" Kaşlarımı çattım.

"Bizim aramızda olan şeyler şirketi niye etkilesin?" Gülümsedi. Sanırım Zayn'de bu soruyu düşünmüştü. Bakışlarındaki merak ve cevap alma isteği belli oluyordu. "Tasarımlarınız çok güzel. Ama sizde biliyorsunuz ki, tasarım yapan kişiler duygularına yönelik çalışırlar. Sizin kaleminiz duygularınıza göre hareket ediyor. Bir gün birlikte görünüp, daha sonra ayrı dursanız insanların kafasına soru işareti oluşturur. Hem dedikodular artar hemde insanların size güveni düşer" 

Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı salladım. "Tamam, birlikte katılırız. Senin için sorun olmaz değil mi Marie?" Başımı kaldırıp Zayn'e baktım. "Hayır, sorun olmaz. Abimle katılacaktım ama konuşurum" Yaser gülümseyerek ayağa kalktı. Bizde ayağa kalktık. "Ah, bu arada Marie" Yaser'e baktım. "Tasarımlar hazır mı?" Dosyamı açıp sayfaları çevirdim. İlk defa erkek giyiminide kreasyona katacağımız için, 5 tasarım olması gerekiyordu.

"2 tanesi hazır" dedim en sonunda. Memnuniyetle gülümseyip odadan çıktı. "Ne ara 2 tane tasarladın?" Dedi Zayn şaşkınlıkla. Gülümseyerek sandalyeme geri oturdum. "Moralim düzgün olunca, ilham patlaması yaşıyorum" dudaklarına çapraz bir gülüş yayıldı.

"İlham kralı ben olunca, öyle olur" Havalı bir şekilde göz kırpıp ayağa kalktı. Bana arkasını dönünce, suratımı buruşturup ağzımı yamultarak taklidini yaptım fakat bunu fark ederek bana döndüğü için anında düzeltmiştim. Kaşlarını çatıp sorgular gibi bana bakıyordu fakat onu umursamadan çizim yapmaya devam etmiştim. Oda en sonunda vazgeçip masasına geçti.

Bilgisayarıma dönüp gelen maillerimi kontrol ettim. Zayn ile haberlerimiz çıktığından beri bazı kızlar -Zayn'e hayran olanlar- bütün sosyal medya hesaplarımı takip edip, mesaj veya yorum atıyorlardı.

Neden Zayn ile fotoğrafın yok?

Aman tanrım! Snaplerin çok tatlı!

Zayn ile yakışıyorsunuz!

Zayn'e yakışmıyorsun.

Tam bir sürtüksün.

Zayn her ne kadar bir tasarımcı olsada oldukça yakışıklıydı. Bu nedenle kızlar ona hayranlık duyuyorlardı. Bana hakaret etmelerine her ne kadar anlam veremesemde, umursamamaya çalışıyordum.

Kapı çaldı. "Gir" dedik yine aynı anda. Bunu artık konuşup halletmemiz gerekiyordu. Lillia öğlen, kahve içmeyi sevdiğimi bildiğinden bana ve Zayn'e kahve getirmişti.

"Teşekkürler Lillia" dedim kahveyi alırken. Gülümseyerek Zayn'in kahvesini verdi. "Rica ederim efendim" Başımı yana eğip dudaklarımı birbirine bastırdım. "Efendim, dememen konusunda anlaştığımızı zannediyordum?" Gülerek başını eğdi. Sarı saçları, yeşil gözleriyle parıldıyordu ve ortaya çok güzel bir görüntü çıkıyordu.

"Unutmuşum ef- Marie" memnuniyetle gülümsedim. Odadan çıktı. Bilgisayarıma geri dönüp, piyasaya yeni çıkan tasarımları kontrol ettim.

*2 Saat Sonra*

"Tasarımın renk uyumları çok güzel fakat genel olarak yumuşak kesimler, geçişler kullanmışsın. V yaka burada fazla göze batmış. U yaka daha iyi olur sanki ne dersin?" Derken başımı çevirip Viona'ya baktım. Başını salladı. "Haklısınız" Gülerek kağıdını verdim ve bir sonraki masaya geçtim. Zayn ile birlikte tasarımları kontrol etmeye çıkmıştık. Ben Scott'ın masasına geçerken, hemen yan tarafımdaki Sira'nın masasına geçmişti. Scott gülerek önündeki kâğıtları uzattı. Parlak krem rengi elbiseye, pudra pembesi ayakkabı ve takı kullanmıştı.

"Sonbahar olduğu için güzel seçimler fakat takılardaki parlak beyaz taşlar uymamış. Onlarıda, elbisedeki gibi krem tonlarında ayarlarsan çok daha iyi olur" Diğerlerine de baktıktan sonra birkaç tüyo daha verdim. "Teşekkürler Marie" "Rica ederim" Başını eğip bir şeyler mırıldandı. "Çıkan haberler, doğru mu? Zarie diye bir şey var mı?" Tam cevap vermek için dudaklarımı aralamıştım ki, belime bir el dolandı. Vanilya kokusu etrafımı sardı. "Evet doğru" Dedi dik dik Scott'a bakarken. Beni sahiplenmesi, kıskanması hoşuma gitti ve bunu gizleme gereği duymadan güldüm. Scott ne diyeceğini bilememiş, öylece belime sarılı olan eline bakıyordu.

"Çıkalım mı hayatım?" Başımı çevirip suratına baktım. "Gidelim, hayatım" Son kelimenin üzerinde özellikle durmuştum ve oda bunu fark edip gülmüştü. Odaya geçip eşyalarımızı alırken hala gülüyordum. Babama çıkacağımı haber verip aşağı indim ve şirketten çıktım. İkimizin arabaları da şirketin önünde duruyordu. Arabasına yaslanmış sigarasını içerek etrafı süzüyordu. Siyah, yarım kollu bir kazak giyinmişti. Altında eskitmeli gri bir pantolon ve siyah botları vardı. 

Yanına gidip parmakları arasında olan sigarayı alıp attım. "Neden yaptın bunu?" Dedi kaşlarını çatarak. "Boğazlarını daha fazla tahriş ediyorsun, bir süre içme" Başını salladı. "Nereye gideceksin?" Alt dudağımı dışarı çıkarttım. "Bilmiyorum" gülerek ellerini belime sardı ve beni kendisine çekti. Güldüm. "Benimle gelmeye ne dersin? Valelerden birisine söyleriz, arabanı eve bırakırlar" dudaklarındaki gülümseme, bakışlarındaki yaramaz ifade onu çocuk gibi gösteriyordu. Ben bir çocuğa kapılıyordum. "Olur" suratına zafer dolu bir gülüş yayıldı ve dudakları aralanarak dişlerini gösterdi. Avcunu bana çevirerek elini açtı. "Ver bakalım anahtarı" Çantamdan anahtarı çıkartıp ona verdim. Ben arabasına binerken o, valelerden birisine anahtarımı vermişti. Bir şeyler söyledikten sonra arabaya bindi ve çalıştırıp gaza bastı.

"Nereye gidiyoruz?" Dedim merakla. Aslında nerede olacağımızın pekte bir önemi yoktu. O yanımda olduğu sürece mutluydum. "Seni özel yerime götüreceğim, biraz uzak hatta şehir dışı diyebiliriz. Anneni arayıp haber versen iyi olur" "Zayn, dün gecede seninleydim anneme ne diyeceğim? Seni bilmiyor henüz" Elini uzattı. "Telefonunu ver" "Ne?" Dedim şaşkınlıkla. "Telefonunu ver Marie" Derken gözlerini yoldan ayırmamıştı.

"Ne yapacaksın?" Derin bir nefes alıp verdi. "Marie ver şunu" Ses tonu bu sefer daha sert çıkmıştı. "Zayn 'ne yapacaksın?' dedim" Bende onun gibi sert konuşmuştum. "Şu sert tavırların varya?" Dedi arabayı kırmızı ışık yandığı için durdururken. "Beni öldürüyor. Normalde böyle söylediklerimi zorlayan, nedenini soran, yaptığım şeylere ters tepki veren kişileri sevmem. Ama sende farklı bir şey var. O sert kabuğunun altında aslında yumuşak birisi olduğunu biliyorum, bilmemi sağlıyorsun" Sözlerini söylerken kolunu direksiyona yaslamış, bileğini aşağı sarkıtmıştı. Söylediği şeylere cevap vermek yerine telefonumu çantamdan çıkartıp uzattım. Sözlerine verecek cevabım yoktu çünkü şiir gibi konuşmak kavramı bende işlemiyordu.

"Diana teyzecim nasılsın? Ah evet ben Zayn. Bende iyiyim teşekkür ederim evet Marie yanımda. Bizim acil bir seyahat yapmamız gerekiyor Bradford'a, biliyorsun oradaki şirketi henüz taşıyamadık tam olarak. Evet Marco'nun haberi var" Gülerek bana döndü. Gözlerimi devirdim. Ayaklı yalan makinası gibiydi.

"Tamam, görüşürüz. Bende seni seviyorum" Kaşlarımı çatıp ona döndüğümde kıkırdayarak telefonumu verdi. "Beni herkes sever" Dedi ukala bir tavırla. Omzuna vurdum. "Şimdi Elisa'yı arıyorsun, Marco'nun ağzından girip neresinden çıkmak istiyorsa orasından çıkıyor ve bu işi hallediyor" Gülerek Elisa'yı aramaya koyuldum.

*****

"Zayn nereye gidiyoruz?" Dedim karanlık ormanda yürürken. Elimden tutmuş, bir yere götürüyordu fakat nereye gittiğimizi bir türlü söylemiyordu. "Marie bir susar mısın? Geldik işte" "Yarım saattir aynı şeyi söylüyorsun" "Sorma o zaman" "Merak ediyorum" "Yok ya, sende bu çene olduktan sonra biz biraz nah evleniriz" Söylediği sözlerle olduğum yerde çakılıp kalmıştım. Hiçbir şey söyleyemiyordum. Gülerek bana döndü. "Seni nasıl susturacağımı buldum" Dedi pis pis gülerken. Ben hala bir tepki veremiyorken, beni kucağına alıp ilerlemeye başladı.

Evlenmek. Zayn ve ben. Biz daha çıkmıyorduk bile!

"İşte geldik" Dedi beni yere indirirken. Önümdeki tahta kulübeye baktım. Ben daha çok, dağ evi bekliyordum fakat karşımdaki yapıtın insan eliyle yapıldığı belliydi. "Hadi gel" derken kulübenin küçük verandasına girmişti. Peşinden içeri girip elimdeki poşetleri küçük mutfağa bıraktım. Lavabo, minik bir oda, mutfak ve minik bir salondan oluşuyordu kulübe. Salona geçip yanına oturdum.

"Filmlerde 'özel yerime gidiyoruz' denildiğinde, uçurumlara, romantik dağ evlerine veya deniz kenarına götürülür Malik" Gülerek kollarını etrafıma sardı ve beni kendisine çekti. "Bende böyleyim işte ne yaparsın?" Başımı omzuna koyup, boyun girintisine yerleştim. Yanağımın hemen altında köprücük kemiği, burnumun hemen ucundada mükemmel kokusu vardı.

"Severim" Diye fısıldadım. "Sever misin?" Dedi oldukça masum bir ses tonuyla. Boynuna öpücük kondurdum.

"Severim Malik"

Ay öf bu Marie salak salak. Ulan ilk itirafı Zayn'in yapması gerekiyordu bu mal yaptı. İnsan bir kız gururu yapar, her konuda inat ediyon bundada et! Neyse... Sonuçta ben yazıyorum bu salağı çokta gömmeyeyim...

Multideki gif , Zayn hastayken Marie'nin reel hali öyle kuul takıldığına bakmayın dkddkskks

Yorum yapmayı unutmayın!

Continue Reading

You'll Also Like

340K 31.5K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
1.9K 503 8
"Bir şakadan en fazla ne olabilirdi ki?" Melek İnce, lise son sınıf öğrencisidir. Sınava hazırlandığı sene de canı çok sıkıldığı için yurttaki arkada...
1.2K 66 7
İnsan kendi ölüm planını yapar mı? Peki insan gelecekte ona kabus olacak birini sever mi? Aşk nedir? İki ayrı cinsin birbirine karşı duydukları be...
614K 67.8K 40
çapkın bir omega olan kim taehyung, kızgınlıklarını geçirmek için gözüne alfa jeon jungkook'u kestirir