Heart By Heart || Z.M

By demetrialeyna

109K 5.9K 3.4K

"Seninle ben, tutsak olan her şeye bağışlanan özgürlük gibiyiz Marie" © Tüm Hakları Saklıdır. | ©All Righ... More

1
2
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
KARAKTER TANITIMLARI
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
FİNAL
Ek Final (Mutsuz Son)
Özel Bölüm
Özel bölüm 2
Özel Bölüm 3

3

4K 174 94
By demetrialeyna

Multi'de kıyafetleri var. Her zamanki gibi skdskds. Bölüm için uygun bir şarkı bulamadım açıkçası. İstediğiniz şarkıyla okuyabilirsiniz.

İyi Okumalar!

Oflayarak elimdeki kalemi fırlattım. Kahvemden bir yudum alırken, bakışlarını üzerimde hissetmiştim. "Sorun mu var?" Büyük kupayı masama bırakırken, başımı iyi yana salladım. Bir süre önümdeki saçma çizimlerle dolu olan kağıda baktım. Kapı açıldığında, başımı kaldırıp Lillia'ya baktım.

"Efendim, babanız sizi bekliyor" Başımı sallayıp masaya ellerimi koydum ve ayağa kalktım. Odadan çıkıp asansöre yöneldim. Babam, yönetici katında olduğu için 3 kat yükselmem gerekiyordu. Benimde yönetici katında odam vardı fakat genelde tasarım departmanında olduğum için orayı çok az kullanırdım.

Asansörden inip, babamın odasına ilerledim. Kapıyı çalıp içeri girdim. "Ah, gel kızım" Gülümseyerek kapıyı kapattım ve babamın masasının karşısındaki sandalyelerden birisine oturdum. "Nasıl gidiyor?" Diye sordu heyecanla. Kaşlarımı çattım. "Ney, nasıl gidiyor baba?" Gülümsedi. "Zayn ile çalışmalarınız nasıl gidiyor? Umarım kızmamışsındır bana, biliyorsun henüz toparlanamadık ve Zayn'e yeni bir oda açmak oldukça maliyetli olurdu"

Hiç kızmadım, adamı odada boğazlayabilirim sadece. O kadar.

"Sorun değil baba, anlıyorum seni ve çalışmalara gelirsek, bende henüz bir ilerleme yok" Başını salladı. "Anladım, sen şimdi çıkabilirsin. Annen bu akşam gelecek misafirler için masayı senin donatmanı istiyor" Başımı geriye atıp sinirle inledim. "Kaçışın yok küçük hanım" Suratımı buruşturdum. "Pekâlâ, çıkıyorum o zaman ben?" Gülerek başını salladı. Ayağa kalkıp "Akşam görüşürüz Bay Russell" dediğimde kahkahayı bastı. Gülerek odasından çıktım. Asansöre binip tasarım katına indim ve odama geçtim. Masamın üzerindeki çizim kağıtlarını toplayıp çöpe tıktım. Kalemleri, kutusuna koyduktan sonra bilgisayarımı kapattım.

"Hayırdır? Nereye?" Sesi üzerine doğrulup suratına baktım. Birkaç adım önümde duruyordu. "Sana ne?" Mükemmel bir gülüş suratına yayıldı. Boğazımı temizleyip çantamı aldım. Sağa adım atacağım sırada önüme geçti. Sola geçtim, önüme geçti. Bu işlem iki kere daha tekrarlanınca oflayarak başımı kaldırdım. "Acelem var, ne istiyorsun?" Diye sordum gözlerine bakarak. Birkaç adım ilerleyip, aramızdaki mesafeyi kapattı. Oldukça yakınımdaydı. Gülüşü fazla güzeldi ve o gözleri fazla sıcak bakıyordu. Lanet olası herifte güzel olan şeyler toplanmıştı ve yetmiyormuş gibi hepsinden fazla-fazla güzellik bulunuyordu.

"Akşam, güzel bir şeyler giyin. Mini etek olabilir" Koluna geçirdim. "Geri zekâlı!" Diye tıslayıp ittim. Göğsünde olan ellerimi çekeceğim sırada kavradı ve vücudumu, vücuduna yapıştırdı. Yüzümü incelerken bakışları kesik kesik nefes alan dudaklarımda takılı kaldı. "Ne var sende? Beni içine çeken kasırga gibisin. Sert ve şiddetlisin fakat kendimi senden alamıyorum" Gözlerimi kapatıp başımı aşağı eğdim. Vanilya kokusunu çok severdim ve Zayn, vanilya kokuyordu.

"Zorluk çıkartma Zayn, iş arkadaşıyız. Sadece bu" Dedikten sonra ellerimi bileklerinin arasından çektim ve odadan çıktım. Büyük bir nefes alıp verdim. Tek bir sözü, tek bir bakışı beni yerle bir ediyordu fakat bu klasik bir zengin züppesi olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Her gördüğü kızı kolaylıkla elde edebileceğini sanan tiplerdendi oda.

****

"Anne! Köri'yi verir misin?" Aceleyle mutfağa girip dolaplardan köriyi bulup uzattı. Elimdeki bütün tavuğu köri, nane, tuz, pul biber ve kara biber ile bulayıp tepsiye bıraktım. Fırının kapağını kapatıp dereceyi ayarladım. Annem, özel misafirler gelecekse mutfağı bana bırakırdı. Güzel yemek yaptığımı söylerlerdi.

"Yanına ne yapacaksın?" Kalçasını tezgaha yaslamış bana bakıyordu. "Tatlı olarak, çikolatalı kek yaptım, diğer fırında" Gülerek başını salladı. "Ana yemekte bir tek tavuk yok değil mi?" Diye sordu korkuyla. Gözlerimi devirdim. "Hayır anne! Pilav ve çorbada var" Gülerek başını salladı. "Hadi sen çık hazırlan, ben son dokunuşları yaparım" Gülümseyerek üzerimdeki önlüğü çıkarttım. Kapının girişinde bulunan askıya asıp mutfaktan çıktım. Annem yemek kokularının evin içerisinde çok fazla bulunmasını sevmediği için en alt katı mutfağa ayırmıştı.

Odama girip, banyoya geçtim ve ellerimi yıkadım. Topladığım saçlarımı salıp banyoda düzleştirdim. İşlerim bitince içeri geçip, beyaz gömleğimi ve kot eteğimi çıkarttım. Giyeceklerimi sabah zaten düşünmüştüm fakat Zayn, o söyledi diye etek giyindiğimi düşünecekti. Bunu umursamamaya çalışarak üzerimi giyindim. Son olarak siyah beyaz leopar desenleri olan bot tarzı topuklu ayakkabımı ayaklarıma geçirdim.

Dudaklarıma parlatıcı sürüp telefonumu elime aldım. Bir kaç bildirim vardı. İnstagram'a girdim. Niazkilam adındaki kullanıcı fotoğraflarımı beğenmişti. Zaten toplamda 5 fotoğrafım vardı. Onun profiline girip fotoğraflarına baktığımda ise beynimden kurşun yemişe döndüm.

Zayn

Dayanamayıp fotoğraflarına bakmaya başladım. 28 tane fotoğrafı vardı ve ben hepsine bakmıştım. Lanet olası herif, çok iyi çıkıyordu fotoğraflarda. Twitter ve Snapchat'ten de takip ettiği aklıma gelince ilk olarak Twitter'a girdim. En son tweetini dün atmıştı.

'Açık sözlü olmak, kesinlikle başa bela'

Bunu üzerime alınmalı mıyım? Ah, kesinlikle hayır. Oldukça fazla tweeti vardı ve ben hepsine bakmaya üşendiğim için Snapchat'e girdim. Son güncellemeler yenilenirken, yaşlandığımı hissetmiştim. Snapchat çok fazla internet harcıyordu ve evin her yerinden çeken Wi-Fi bile ona yeterli olmuyordu. Listeyi gözden geçirdim. Snap atmamıştı. Dudaklarımı büzüp, ekrana üzgün bakışlarımı attım.

"Marie, misafirlerimiz geldi hayatım!" Suratımı buruşturarak ayağa kalktım. Telefonumu eteğimin cebine atarken odamdan çıktım. Merdivenlerden aşağı inip salona girdim. Henüz selamlaşmakta olan iki aile fertlerinin bakışları beni bulmuştu. Ve o... Dışarıda yağmur yağdığı için ıslanan saçları, üzerine yapışan tişörtü ile oldukça seksi gözüküyordu.

"Kızınız mı?" Bakışlarım, orta yaşlardaki bayanı buldu. "Evet, Marie gelsene kızım. Niye dikiliyorsun kapıda?" Zar zor gülümsemeye çalıştım ve yanlarına ilerledim. Yüzünde yaramaz bir gülüş oluşmuştu, bu halimi görünce. Yada eteği görünce. Bilmiyorum.

"Ne kadar güzelsin Marie. Ben Trisha" Gülümsedim. "Memnun oldum ve teşekkür ederim" Dedikten sonra sarıldık. Babam ve Yaser çoktan koltuğa kurulmuşlardı. Annem ve Trisha, mutfağa giderken karşıma uzun, siyah saçlı ve Zayn'e oldukça benzeyen bir kız çıkmıştı. "Ah, merhaba" Dedim gülümseyerek. "Aman tanrım! Şu anda seninle tanıştığıma inanamıyorum!"

Gözlerim şaşkınlıkla açılmış, dudaklarım aralanmıştı. "Sen! Marie Russell'sın! Tasarımlarına aşığım ve her çıkarttığın koleksiyondan en az bir parça dolabımda bulunuyor!" Heyecanla anlatırken, Zayn'in yanındaki daha olgun gözüken kız araya girdi. "İsmini söylemekle işe başlasan?" Dedi gülerken. Karşımdaki kızın gülüşü bozulmuştu fakat hemen toparladı. "Waliyha" İsmi oldukça garipti.

"Memnun oldum Waliyha ve tasarımlarımı beğenmenede sevindim" Dedim gülerek. Waliyha geri çekilirken, az önceki kız karşıma geçti. "Elisa" Dedi oldukça içten bir şekilde gülümseyerek. "Marie" Elimi uzatmışken, beni kolları arasına almıştı. Boyu benden biraz uzundu ve oldukça güçlüydü. Kaşlarım şaşkınlıkla çatılmışken kollarımı beline doladım. Geri çekilirken kulağıma fısıldadığı kelimeler ise şaşkınlığın babasını yaşatmıştı.

"Kardeşimin çarpıldığı bayanla tanışmak, ah ne kadar memnun olduğumu tahmin bile edemezsin"

Geri çekildikten sonra beni şaşkınlığımla baş başa bırakmıştı. Belime dolanan kollar ile başımı aşağı eğdim. "Boyum kısa, kusura bakma. Ben Safaa" Gülerek yere eğildim ve onu kucağıma alıp doğruldum. Zayn'in bakışları üzerimizdeydi. "Sorun değil prenses, bak şimdi eşitiz" Gülerek kollarını boynuma doladı. "Aovv" Annemin tatlı nidası karşısında güldüm. Trisha ile içeri gelmiş, oturmuşlardı.

Safaa kucağımdayken, Elisa'nın yanına oturdum. Zayn, babamın yanına kurulmuştu. Safaa minik ellerine saçlarımdan ufak bir parça aldı. "Saçların... Çok güzel!" Gülerek ona baktım. "Seninkiler kadar değil" Diye fısıldadım kulağına doğru. Gülerek ellerini ağzına kapattı. Mavi gözleri gülerken kısılıyordu ve bu çok tatlıydı. Suratı hafif kiloluydu fakat elmacık kemiklerinin belirginleşmesi, onu çok şirin yapıyordu.

"Marie, Zayn'e yeni kıyafetler verir misin tatlım?" Önce Zayn'e sonra anneme baktım. "Abim nerede?" Onunla bir yere yalnız gitmek istemiyordum. "Birazdan burada olacakmış, hasta olabilir Marie hadi!" Safaa'yı nazikçe kucağımdan indirip ayağa kalktım. Zayn'e anlık bakmıştım fakat suratındaki gülüş hiç hoşuma gitmemişti. Merdivenlerden çıkarken botlarının basamakları ezdiğini duydum. Abimin odasına girip dolabına yöneldim. Kapakları açtıktan sonra onu süzdüm. Duvara yaslanmış, bana bakıyordu. Pantolonu kuru gözüküyordu fakat tişörtü fazla ıslanmıştı. O üzerine yapışan tişörtle durması, hem benim hemde onun sağlığı için iyi değildi.

Abim ve Zayn'in giyim tarzları uyuşmasada gri, yarım kol bir tişörtü çıkartıp kapakları kapattım. Tişörtü yatağın üzerine bırakırken mırıldandım. "Burada giyinebilirsin, tişörtünü burada bırak. Yıkatırız" Doğrulduğumda dibime geldiğini fark ettim. O botlarla nasıl bu kadar sessiz hareket etmişti?

"Sende burada durabilirsin, ben giyinirken" Suratındaki arsız gülüşüne yumruğumu indirmek istiyordum fakat aşırı güzel gülüyordu. "İğrenç şakalarını kaldıracak vaziyette değilim Malik" Sağa doğru adım atacakken önüme geçti. "Hadi ama! Yine mi?" Dedim başımı kaldırıp. Güldü. "Giyinmeme yardım edeceksin" cümlesindeki emir kipi, hoşuma gitmemişti. "Niye? Kolunun yerini bilmiyor musun?" Dedim oldukça ciddi bir şekilde.

"Çok komiksin!" Dedi abartılı bir ses tonuyla. "Yardım etmezsen, giyinmem ve hasta olurum" Diye devam etti. Kaşlarımı alayla kaldırdım. "Hasta olursan, işe gelmezsin. Ve bil bakalım kim buna sevinir? Ben!"

Külliyen yalan!

Bu sefer önüme geçmemişti ve ben rahatlıkla kapıya ilerlemiştim. "Bana sen bakmak zorunda kalacaksın Marie" Sesi fazlasıyla kendinden emin çıkmıştı. Dediği olabilir miydi? Tabi ki hayır. Ailesi vardı, ona bakabilirlerdi. Bunu umursamamaya çalışarak odadan çıktım. Merdivenlerden inecekken sesini duydum.

"Bu arada" Ellini koluma dolayıp beni durdurdu. Beni baştan aşağı süzdükten sonra güldü. "Etek giyinmen iyi olmuş, aferin. Arada söz dinliyorsun" Derin bir nefes aldım. Üstünü değiştirmemişti. "Git işine, cidden yeter" Diye tısladım suratına doğru ve ardından onu orada bırakıp aşağı indim.

Hizmetlilerden birisi benimle birlikte salona girdi. "Efendim, yemek hazır" Herkes ayaklanıp aynı katta bulunan yemek odasına geçti. Zayn, bir kaç dakika sonra masaya geldiğinde annemin sinirli bakışları beni buldu. "Kızım, niye tişört vermedin çocuğa?" Gözlerimi devirdim. "Verdim anne" Bakışları, Zayn'e döndü. Trisha'nın sesi duyuldu büyük odada. "Zayn, yadırgamıştır. Kendi kıyafetlerinden başka bir şey giyinmez, Marie'ye kızma" Diyerek gülümsedi. Annem başını salladı. Hizmetliler ilk olarak çorbaları tabaklara doldurdu. Herkes uzun masanın etrafında yerine oturmuştu. Babam, masanın bir başında, Yaser diğer başındaydı. Annem ve Trisha, eşlerinin hemen sağ taraflarında oturuyorlardı. Elisa ve Zayn, Trisha ve annemin arasında kalmıştı. Waliyha, annemin karşısında, Safaa, Trisha'nın karşısında ve ben Zayn'in karşısındaydım. Benim yanımdaki sandalye boştu çünkü abim hala gelmemişti.

Çorbamı içmeden önce üfledim. Zayn'in dikkatli bakışları üzerimdeydi ve bu babamın veya Yaser'in dikkatini çekebilirdi. Ayağına geçirdim. Vücudu ani vuruşumla öne doğru savrulurken, acıyla inlemişti. "Oğlum? İyi misin?" Trisha endişeyle, sırtına koydu elini. Suratına şefkatle bakıyordu. Elisa bir Zayn'e bir bana bakıp sırıttı. "Yok bir şey anne, kramp girdi sanırım" Tıslar gibiydi ses tonu ve gözlerini kısmış bana bakıyordu. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Olur arada öyle fazla zorlama" Masadaki garip bakışlar bana döndüğünde devam ettim. "Yani bacağını, çok zorlama" Derin bir nefes alıp yapmacık bir şekilde güldü. "Ben zorlamayı seviyorum" Sinirli bakışlarımız birbirimizi bulurken, kapı çaldı. Hareketlenen hizmetlileri elimle durdurdum. "Abim gelmiştir, ben bakarım" Annem gülerek bana bakmaya başladı. "Abisini karşılamayı çok seviyor, ona çok düşkün" Dediğini duymuştum odadan çıkarken. Hızlı adımlarla kapıya gidip açtım. "Hoş geldin!" Abim elindeki pastayla içeri girdi. "Hoş buldum güzelim" Pastayı alıp yanağına öpücüğümü kondurdum ve mutfağa inip, pastayı buzdolabına koydum.

Yemek bir süre sonra bittiğinde babam ve Yaser amca, annem ve Trisha'yı alıp dışarı çıkmışlardı. Yemek boyunca Trisha, Elisa'ya biraz bana benzemesi ve yemek yapması gerektiğini söyleyip durmuştu. Onları yolculadıktan sonra kapıyı kapatıp arkamı döndüm.

Dönmez olaydım.

Zayn, elini kapattığım kapıya koyup suratını hafif aşağı eğdi. Topuklu giyindiğim için aramızda çok az bir fark vardı. Dudaklarına yayılan sıcak gülümseme onu öpme isteğimi arttırırken, gözlerindeki sıcaklık vücudumu ateşe veriyordu.

"Yemek çok güzel olmuş, ellerine sağlık. En sevdiğim yemeği, tavuğu yaptığına göre bana âşık olmalısın" Söyledikleri, anın büyüsünü resmen bozmuştu. "Geri bas Zayn" Elisa, elini Zayn'in arkadaki koluna dolayıp onu geri çekti. Varlığının uzaklaşmasıyla derin bir nefes alıp verdim ve bu Zayn'in suratına çapraz, tapılası bir gülüş sunmuştu. Eliyle beni gösterdi ve Elisa'ya döndü. "Görüyorsun işte, etkileniyor" Elisa gözlerini büyülttü. "Zayn! İçeri git!" Oflayarak arkasını döndü ve ayaklarını yere sürterek içeri gitti. Bunu yaparken küçük bir çocuk gibi gözükmüştü.

"Gel bakalım, seninle biraz kız kıza konuşalım" Dedi Elisa koluma girerken. Gülerek, beni götürmesine izin verdim. Salondan geçip bahçeye çıktık ve bu süre zarfında Zayn gözlerini kısarak bize bakmıştı. Bahçedeki puflara oturduk. Eteğimi düzelterek açılan bacaklarımı örttüm. "Anlat bakalım" Kaşlarımı çatarak suratına baktım. "Neyi anlatayım?" Güldü. "Kardeşimi bu kadar etkilemek için ne yaptın?" Büyük bir kahkaha attım. Öyle ki, bize arkası dönük olan abim ve tam karşısındaki Zayn dönüp bize bakmıştı.

"Benden etkilenmiyor Elisa" Dedim daha sonra. "Zayn'i tanımıyorsun ki, nasıl bu kadar eminsin?" Tamam, tanımıyor olabilirdim fakat bir çok zengin züppesi görmüştüm. Oda, onlardan biriydi işte. "Hareketleri, sözleri ve bakışları. Sahte geliyor"

Yalan. Sonuna kadar yalan. Zayn'e sinir olsamda hiçbir sahteliğe rastlamamıştım. Ya çok iyi rol yapıyordu yada... Neyse, boşverin.

"Bak Marie, Zayn çok açık sözlü bir çocuktur. Eğer birisine 'senden etkileniyorum' dediyse, etkileniyordur" Oldukça ciddi konuşmuştu. Bahçedeki aydınlatmayla parlayan kahverengi gözlerine baktım bir süre. "Özür diledi mi senden?" Yeni bir soru sorduğuna göre, cevap veremediğimi anlamıştı. "Özür dileme şekline bağlı olarak değişir" Güldü. "İki kelime, 'özür dilerim' dedi mi?" Suratımı buruşturdum. "Hayır" Elini alnına geçirdi. Kaşlarımı çatıp bir süre ona baktım. Gözlerini açıp, elini çenesine yerleştirdi ve zevkle güldü.

"Seninle, Zayn'e öyle bir oyun oynayacağız ki bırak özür dilemeyi, ayaklarına kapanacak"

İşte bu hoşuma gitmişti.

Continue Reading

You'll Also Like

1.6K 231 22
Kapıları sürgülü bir gerçekti. Kimse görmüyordu. Duvar siyahtı,kapı siyahtı. Kimse görmüyordu onun gördüğünü. Gözlerinin önündeki şeyi görememişlerdi...
1K 190 4
Bedenim, beni kendimle baş başa bıraktığın Gülhane Parkı'nın ağaçları arasında hala. Bir hava dolup taştı ciğerlerime, içime dolduracağım nefesim; te...
187K 7.7K 36
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
48.6K 2.6K 41
Komşunuz Barış Alper Yılmaz olursa ne mi olur?