SEVGİ NOTALARI

By deniz_bakkal

78.1K 12.7K 2.4K

Uçurumun kenarındayken bile adım atmaktan çekinmeyen ve boğulacaklarını bildikleri halde daha derine yüzen ik... More

KAZANDIN!
SEVGİ NOTALARI
S.N. - 2.BÖLÜM : 'İÇKİLER'
S.N. - 3. BÖLÜM : 'BİRLİKTE İLK GECE'
S.N. - 4. BÖLÜM : 'KAHVE'
S.N. - 5. BÖLÜM : 'KAÇIŞ'
S.N. - 6.BÖLÜM : "DEĞİŞİMLER''
S.N. - 7. BÖLÜM : ''DİLEKLER''
S.N. - 8.BÖLÜM: "GÖLGE"
S.N. - 9.BÖLÜM : "SİNEK VALESİ"
S.N. - 10.BÖLÜM : "YAĞMUR"
S.N. - 11.BÖLÜM: "GEÇMİŞ"
S.N. - 12.BÖLÜM : "İSTİKAMET"
S.N. - 13.BÖLÜM: "BEYAZ"
S.N. - 14.BÖLÜM: "TEK DİLEK"
S.N. - 15.BÖLÜM : "SÜRPRİZ"
S.N. - 16.BÖLÜM : "YÜZLEŞME"
S.N. - 17.BÖLÜM : "HIÇKIRIK"
S.N. - 18. BÖLÜM : "ÇUKUR"
S.N. - 19.BÖLÜM : "BALO"
S.N. - 20.BÖLÜM : "TOM, JERRY'SİNİ SEVMİYOR."
S.N. - 21.BÖLÜM : "DEĞİŞİM"
S.N. - 22.BÖLÜM : "SÖZLEŞME"
S.N. - 23.BÖLÜM : "MİSAFİR"
S.N. - 24. BÖLÜM: "ÖZÜR DİLERİM"
S.N. - 25.BÖLÜM : "ACI"
S.N. - 26.BÖLÜM : "SİNİR KRİZİ"
S.N. - 27.BÖLÜM: "KAYBEDEMEYİZ"
S.N. - 28.BÖLÜM : "PROVA"
S.N. - 29.BÖLÜM : "ADA"
S.N. - 30.BÖLÜM : "OTEL"
S.N. - 31.BÖLÜM : "CANER"
S.N. - 32.BÖLÜM : "YANGIN"
S.N. - 33.BÖLÜM : "GERÇEK"
S.N. - 34.BÖLÜM : "SEVGİ NOTAM"
S.N. - 35.BÖLÜM : "KIRMIZI KARTON"
S.N. - 36.BÖLÜM : "SAÇIM SAÇIN OLSUN!"
S.N. - 37.BÖLÜM : "NEFES"
S.N. - 38. BÖLÜM : "MESAFELER"
S.N. - 39.BÖLÜM : "VEDA"
S.N. - 40.BÖLÜM : "KAN"
KAZANDIN!
SEVGİ NOTALARI FİNAL

S.N. - 1.BÖLÜM : 'KONFERANS SALONU'

5.2K 785 183
By deniz_bakkal

14.09.2015/Pazartesi

' ***Melodi Sanat Okulu'nu kazan.***

Uzun zaman boyunca defterimden bir an bile ayrılmayan ve her zaman imkansız görünen hayalim gerçekleşmek üzere. Bir yerlerde bu satırları okurken belki de bunu neden benimle paylaşıyorsun diyorsundur. Ama ailemle paylaşamayacağımı biliyorsun. Onların birer yıldız olduğunu, gecelere gökyüzüne ışık saçtığını... İşte bu sebeple tüm bunları seninle paylaşıyorum. Henüz nasıl göründüğünü hatta adını dahi bilmesem de seni kendime yakın bulduğumdan.

Bu mektupları okuyor musun yoksa sana aslında hiç ulaşmıyor mu? Cevap vermediğin için bunu bile bilmiyorum. Yine de yazmaktan vazgeçmeyeceğim. Anlıyorsun ya seni arkamda bırakmak istemiyorum. Ayrıca şimdi bu mektubu yazmayı bitirmezsem ilk günden geç kaldığım için okula alınmayacağım.

NOT: Umarım senin de iyi dileklerin benden yana olur da okuldaki elemelerden geçerim...

...Defne Demir... '

Kâğıdı çıkarken posta kutusuna atmak için çantamın içine koydum. Böylece kapıcımız onu her zaman yaptığı gibi yerine yollayacaktı.

Bu mektuplara gelirsem yıllardır çokça yazıyorum bunlardan. Belki diyorum hep, belki birer toz bulutu gibi uçup giden anılarım yeniden canlanır zihnimde. Böylece yüzünü bile hatırlamadığım ailemi de son bir kez görmüş olurum.

Bir kaza geçirdim, daha doğrusu geçirmişim. Ailemi, anılarımı, her şeyimi kaybettiğim bir kaza. Ardından hızla evlatlık alındım hatta yetimhanede bir günümü bile geçirmediğimi anımsıyorum. Ama ne yazık ki bu da mutlu sonla bitmedi. Ayırsan ise bu defa ölüm değildi, sadece terk edildim.

Bazen, özellikle gece olduğunda, bazı puslu görüntüler beliriveriyor gözümün önünde. Ve sanki tam o an biri kulağıma sürekli aynı şeyi fısıldıyor, bir adres. Kime yolladığımı bile bilmediğim bu mektupları yazdığım adres. Bir sebebi olmalıydı diğer anılarım gibi uçup gitmemesinde.

Bu anlattıklarımsa hala cevap gelmeyen bu mektupları doğurdu işte. Kendimi, hissettiklerimi, yaşadıklarımı anlattığım bu mektupları.

"Defne hadi!"

Kulağımı doldurmaya başlayan bu bağrışlarla yataktan kalktım. Bugün hayalini kurduğum okulun elemeleri vardı. Ve bu son sınıf olan benim, son şansımdı.

"Geldim!"

Evin kapısını çekerek dışarı çıktığımda kapının önünde beni bekleyen arabaya bindim. Üvey kardeşim Begüm ön koltukta oturmuş, düşünceli bir şekilde dışarıyı izliyordu. Doğrusu benden daha gergindi çünkü ilk senesinde o da girmişti bu elemelere. Az çok başıma neler gelebileceğini tahmin ediyordu.

Sürücü koltuğundaysa Begüm'ün sevgilisi Alperen vardı. Her zaman olduğu gibi sakinliğiyle beraber.

"Tanışmanızı anlatsana." dedim arka koltuktan kafamı uzatarak. Sessizliğin bir an önce bozulmasını istiyordum. Böylece kafamda gezinip duran olumsuz düşünceler de kaybolup giderdi.

"Yine mi?"

Başımı sallamakla yetindim. Onlarca kez dinlediğim bu hikayeyi yine aynı heyecanla yüzüncü kez de dinleyebilirdim.

Begüm bu hikaye her anlatıldığında utandığı için tek eliyle yüzünü kapattı. Boşta kalan eliyse Alperen'in direksiyonu tutmadığı eliyle birleşti. İkisi de kendini gülümsemekten alıkoyamıyordu.

''Bu burs seçmelerinde ilk şarkı ve danslarda eşlik eden kişiyi genellikle aynı sınıfa okuyabileceği kişilerden seçiyorlar. Bende Begüm'ü görünce gidip yardım etmek istedim. Haliyle ilk sene olduğu için uğraşmadan kabul de edildim." Gözleri dikiz aynasından sürekli Begüm'ün tepkilerine kayıyordu. "Eleme bitip, Begüm okula alındığında elinde nota kitaplarıyla sınıftan çıkmıştı. Ben de filmlerdeki gibi ortam olsun diye ona çarparak elindeki kitapları düşürdüm. Ama sandığım gibi olmadı." Gülerek kafasını iki yana salladı. Sanki hatırlamak istemiyor gibiydi. "Begüm öyle bir çıkışmıştı ki bana. Neredeyse elindeki kitapları kafama geçirecek zannetmiştim. Sonra özür falan diledim derken işte şu an bu durumdayız."

Begüm elini yüzünden çekerek Alperen'in ağzını kapattığında "Tamam." dedi. "Anlatmak artık. Yerin dibine gireceğim."

Hallerine gülmeye başladığım da ilk anlarından beridir yanlarında olduğumdan garipseyemiyordum. Gördüğüm en ilginç ama en iyi anlaşan çift olabilirlerdi.

''3 sene oldu.'' dedi Alperen ağzının açıldığı ilk anda.

Daha büyük tepkiler vermek geliyordu içimden ama yapmadım. Bu durumun hoşuma gittiğini Alperen'in anlamasını istemiyordum. Begüm'ün tek ailesi bendim, yelkenleri suya indirmemeliydim. Ona karşı hep soğuk ve mesafeli davranmalıydım. Öyle de yapıyordum. Genellikle dışarıda oldukları için Alperen'le çok az karşılaşmış olsam da hep soğuk yapan taraf olmayı tercih etmiştim. İşe de yaramıştı.

"3 sene" diye tekrarladı Begüm. Cümlesi bittiğindeyse Alperen onun elini dudağına götürerek avcunun üzerini öptü. Bense bakışlarımı çantama çevirerek belgelerimi yokladım.

''Her şeyin tam, değil mi?'' dedi Begüm emniyet kemerinin izin verdiği kadarıyla bana dönerek.

''Evet ama anlamadığım bir konu var. Elenmezsem geceyi neden okulda geçirmek zorundayım?''

''Amaç o değil aslında. İstikrarla ne kadar çalışabileceğin, sürekli müzik dinleyerek kaç saat durabileceğin gibi şeyleri test ediyorlar."

Bir yandan onlara kulak verirken diğer yandan çantama bakınmaya devam ediyordum. Çok geçmeden bir belgemin eksik olduğu gözüme çarptı.

"Çıktı almayı unuttum.'' dedim geç kalmaktan korkar bir tınıyla. Dün prova yapmaktan o kadar yorulmuştum ki aklıma bile gelmemişti.

"Şurada kırtasiye var."

Alperen arabayı yavaşça sağa çektiğinde kolumdaki saate baktım. Hala bir saatim vardı.

"Siz önden gidin, gönüllü listesine adınızı yazdırın. Ben geleceğim hemen.'' Begüm ortada kalmış bir tavırla bana baktığında baş parmağımla yolun sonundaki büyük binaları gösterdim ve ekledim. ''Okul şurası değil mi?''

''Evet, orası.''

''Tamam o zaman. Yürüyerek hemen ulaşabilirim. Hadi hadi geç kalmayın."

Arabadan inerek kırtasiyeye girdiğimde onlar da gitmek zorunda kaldılar. Saatin erken olmasına karşın çevre oldukça işlekti bugün.

Amcayı sözlerimle strese soktuğum birkaç dakikanın ardından belgeyi aldığımda koşmaya başladım. Bir dans öğrencisi olmanın en iyi yanı, sürekli eşofman giymek olabilirdi. Bir de vücudunun artık kolay kolay terlememesi.

Üniversitesini de içinde barındırdığı için okulda kampüs ortamı vardı. Birden fazla eğitim binası, bahçede dans pistleri, koşu yolları... Buraya kabul edilmeliydim, bir okuldan fazlasıydı burası. Farklı bir yaşamdı.

Hem erken hem de ders saati olduğu için ortada tek bir öğrenci bile yoktu. Bu da birilerini bulana kadar konferans salonunu tek başıma aramam anlamına geliyordu. Öyle de yaptım. İçinden tartışma sesleri gelen sınıfı bulana kadar tek başıma aradım. Ama bu kocaman okulda beceremeyeceğimi anladığım da hızla sınıfa daldım. Tahmin ettiğim gibi içeride burun buruna gelmiş bir grup çocuk vardı.

''Pardon, konferans salonunu arıyorum da-''

Çocuklardan biri bana anlamsız bir şekilde sinirli bir bakış attıktan sonra kafasını çevirdi. Birkaç saniye sürmüştü göz göze gelişimiz. Ama o bakış bana öylesine tanıdık gelmişti ki kendimi kötü hissettim. Bu yüzden de cümleme devam edemeden kendimi sınıfın dışına attım.

Bu bakışları biliyordum, bunlar durmadan savaşmak zorunda kalan küçük bir çocuğun bakışıydı. Bunlar ölüm denen bir ipin üzerine yürütülmeye çalışan çocuğun bakışıydı. Bu benim bakışımdı.

Elimi duvara yaslayarak gözümün önündeki karartının geçmesini bekledim. Tam bu sırada da benden oldukça küçük gözüken bir çocuk yanıma geldi.

''Defne sen misin?''

Sesi de tavırları da oldukça soğuktu.

''Evet, benim.''

''Beni Alperen yolladı, takip et.''

Gelip gelmeyeceğimi sormadan ilerlemeye başladığında çaresizce peşine takıldım. Başka seçeneğim yoktu.

Okulun bir ucundan neredeyse diğer ucuna geçecek kadar yürüdüğümüzde ikimizde tek kelime etmedik. Ta ki hemen karşımızdan geçen bir erkek öğrenci benim dikkatimi çekene kadar.

''O kim?''

''Kuzey o" dedi. "Okulun başkanı.''

Bakışlarım çoktan gözümün önünden kaybolmuş olan Kuzey'i ararken çocuk durdu. Bende istemsizce ona çarptım.

''Şuradaki kapıdan içeriye gireceksin.'' dedi ileriyi göstererek. Bir okul kapısından ziyade saray kapısı gibi havalı ve büyüktü.

Kapının olduğu yere doğru heyecanla bir süre baktıktan sonra ''Teşekkür ederim'' diyerek önüme döndüm ama çocuk çoktan koridorun sonuna gitmişti bile.

Yeteri kadar boşa zaman harcadığım için koşarak içeriye girdiğimde Begüm ve Alperen girişte beni bekliyordu.

''Kayboldum'' dedim gülerek.

''Tahmin etmiştik. Hadi gir içeri hemen."

Aklımdan tamamen kaybolan eleme olayı yeniden gün yüzüne çıktığında kalp atışlarım hızlanmaya başladı. Hayalime ilk defa bu kadar yakındım.

''Bana şans dileyin.''

Kapıyı iterek içeri girdiğimde öğretmen olduğunu varsaydığım bir kadın bilgilerimi eline alarak bir süre inceledi. Ardından sahneye kadar bana eşlik ettikten sonra karşımızdaki sandalyelerden birine oturdu.

''Sınavınız 3 farklı bölümden oluşacak arkadaşlar. İlk bölüm için sizleri sırayla piyanonun başına alacağız. Parçaları sizin için oraya hazırladık, birini seçeceksiniz. Sonra ki aşamada sizleri sesinizle ilgili bazı çalışmalara alacağız ve en son da dans yeteneğinizin okulumuza uygun olup olmadığını ölçeceğiz. Sorunuz yoksa başlıyoruz."

Ellerimi birbirine kenetlemiş, kadını pür dikkat izlerken kendimi bir anda sınavın ortasında buldum. Bir önceki okulumda üç sene boyunca birinci olmuştum. Bu da ister istemez diğerlerine karşı özgüvenimin artmasına sebep olmuştu. Kendimden emin tavırlarla istedikleri her şeyi tek tek yaptım. Heyecanlıydım ama bunu aşmak zorundaydım da. Şu an burada sadece bir avuç insan vardı. Ama ileride bir salon dolusu insanın önünde yapacaktım mesleğimi.

Sınav bittikten sonra neredeyse on beş dakikalık bir ara verildi ve bu sırada kısa bir sağlık kontrolüne alınacağımız söylendi. Herkes sıraya girmeye başladığında kısa bir süre çevreye, bizimkilere baktım. Bu birkaç saniyelik sürede ise tüm rakiplerim sıraya girmiş, ben en arkada kalmıştım.

Dakikalar hızla geçerken hala içeri girememiştim ve muayeneler sandığımdan uzun sürüyordu. Üç dakika kaldığı söylenen son anonstan sonra nihayet sıra bana geldi.

"Yetişecek mi?" dedim doktora endişeyle. "Bu okul benim geleceğimin tek anahtarı, lütfen."

Gözlerim dolduğu için sürekli elimin tersiyle gözümü ovaladığımda doktor sakince beni ayağa kaldırdı.

''Sağlık durumun nasıl?''

Bakışlarım kadına çevrildi. Hızlı olmamı işaret eden bir bakış vardı yüzünde.

''İyi ama siz- "

''Şimdi çıkan kızın raporunu biraz değiştirerek sana vereceğim. Ama okula kabul edilirsen buraya yeniden gelecek ve muayene olacaksın. Tabi bunu kimseye söylemek de yok. Tamam mı?"

Başka bir çarem olmadığı için kafamı olumlu anlamda salladığımda hızla tartıya çıktım. Kilom, boyum, kas ağırlığım... Her şeyimi ölçerek bilgisayardaki belgeye bilgileri girdi ve çıktıyı elime verdi.

"İyi şanslar."

Elimdeki kağıdı salondaki kadına uzatarak yeniden sahneye çıktığımda birkaç dakika belgelere bakarak tartıştılar. Okula seçilmek için aday gösterilecek iki kişiyi belli olmuştu.

Biri bendim.

Ben!

Eğer bu geceyi okulda istedikleri gibi geçirirsem artık Melodi Sanat Okulu'nun bir öğrencisi olacaktım.

Elenenler gözyaşı içinde salonu terk ederken görev için gönüllü olacak kişiler de salona girdi. Begüm ve Alperen'de dahil altı kişi girmişti sınıfa.

Uzun tartışmalar sonucu yanımdaki çocuk için bir kız görevlendirildiğinde sıra bana geldi. Çok gergindim, ya bizimkilerden biri olmazsa diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.

 "Defne Demir için..." dedi kadın elinde listeye bakarak. "İlay-" diye eklerken kapı aniden sertçe açıldı. İçeri giren az evvel sınıfta gördüğüm sert bakışlı çocuktu.

"Ben görevli olmak istiyorum."

İlk bölüm bitti bile :) Umarım sevmişsinizdir.

Sorularınız için bana ulaşın;

Instagram: deniz_bakkal

Facebook : Deniz Bakkal .

Continue Reading

You'll Also Like

5.8K 78 5
Babanın çalışanına aşık olursan ne olur?
1.9M 100K 68
Hayata, dertlere, sıkıntılara kısa bir mola! Azıcık gülmek isteyenler buraya :)
Atlas By m

Romance

58.1K 4.8K 20
Bir mantık evliliği hikayesi.
3.6M 133K 74
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...