Bölüm Şarkısı: Destiny's Child - Lose My Breathe
Multimedya: Nate
11.Bölüm
"Şu çocukta kim acaba?"dedi Ashley parmak ucuyla arkamızı göstererek. Grace o tarafa baktığımda bende bayık bakışlarımla o tarafa baktım. "Hani nerede?"diye sordum merakla.
"Şurada görmüyor musun? Siyah tişörtlü."
"Burada bir sürü siyah tişörtlü var."dediğimde kızgınlıkla bana baktı. Kafam allak bullaktı. İçki içmem diyen ben üç bardak içmiştim. Yanıma geldi ve ellerini çeneme koydu. Kafamı biraz çevirdiğinde gösterdiği çocuğu gördüm.
"Adı Nate."dedim. Grace kaşlarını çattı. "Ne yani o çocuğu tanıyor musun?" Bir süre hiçbir şey demeden Nate'e baktığımda Ashley kulağımın dibinde cırladı. "Anlatacak mısın artık?"diye cırladı.
"Neyi?"diye sordum. Ashley ofladı.
"O çocukta kim ve nereden tanıyorsun?"dedi Nate'e bakarak. Yanındaki arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. İçlerinde Ashley'in arkadaşı olan Louis'de vardı. "Bileğim burkulduğunda bana yardım etmişti o sırada tanıştık."dedim.
"Demek sonunda buldun bir tane kendine."dediğinde ona gözlerimi kısarak baktım. "Arı gibi çocuk, dikkat et sokmasın."dedi kıs kıs gülerek.
"Abartma!" Grace bize bir sır verecekmiş gibi eğildi. "Baya komik biri gibi görünüyor."dediğinde ikimizde kaşlarımız çatıp Grace'e baktık. "Ne alaka?"diye sordu benim yerime Ashley.
"Herkesi nasıl güldürüyor bir baksanıza."dedi Grace. Aynı anda üçümüzde kafamızı Nate'ye çevirdik. Etrafındaki arkadaşlarıyla birlikte kahkahalarla gülerken sesleri müziği bastırıp salonda yankılandı. "Yakışırsınız ha.."dedi Ashley sırıtarak.
"Hadi git bir selam ver. Uzaktan birlikte nasıl göründüğünüze bakacağım."
"Her şeyi abartmakta üstüne yok yemin ederim!"dedim sitemle. "Aramızda hiçbir şey yok! Yardım etti o kadar."
"Tamam bir şey söylemedim ki zaten. Yan yana nasıl göründüğünüze bakacağım sadece."dedi ellerini birleştirerek.
"Sen çok kötüsün biliyorsun değil mi?" Birşey söylemesini beklemeden ayağa kalktım. Kalkmamla başım döndü. Grace beni tuttuğunda ona baktım.
"İçki içmem diyene bak!"dedi sırıtarak Ashley. Ona sert olduğunu düşündüğüm bir bakış attığında sustu. "İyi misin?"diye sordu Grace bana bakarak. "İyiyim."
Yavaş adımlarla Nate'nin yanına yürüdüm. Beni fark ettiğinde bedenini bana döndürdü. "Senin ne işin var burada?"diye sordu arkadaşlarından ayrılıp bana yaklaşarak. "Bir partideyiz. Sence ne işim olabilir?"diye ters bir cevap verdiğimde kendime kızdım. Neden durup dururken çocuğa gider yapıyordum ki? Hep Ashley yüzünden. "Seni yeniden görmek büyük sürpriz oldu."dedi gülümseyerek. Kendime yapılanı ona yapmak istemiyordum.
"Evet benim içinde öyle." deyip gülümsedim. Gözlerimi arkaya çevirdiğimde Ashley ve Grace'e baktım. Ashley sırıtarak baş parmağını havaya kaldırdı. Bu demek oluyordu ki birbirimize yakışıyorduk. Grace elindeki telefona bakarken, Ashley bizi izliyordu. "Tek misin?"diye sordu Nate.
"Hayır arkadaşlarımla geldim."
"Bende arkadaşlarımlayım."dedi Louis ve yanındaki birkaç kişiyi göstererek. "Louis arkadaşın mı?"
"Evet, onu tanıyor musun?"diye sordu kaşlarını çatarak. "Hayır ama arkadaşım tanıyor. Bak şu sarışın olan.."deyip Ashley'i gösterdim. Ashley bize bakarken bir anda kafasını arkaya çevirdi.
"Tanışmak isterim eğer sende istersen."dediğinde elinden tutup bizimkilerin yanına getirdim. "Kızlar, bu Nate."dedim. "Bu Ashley, bu da Grace." Ashley, Grace'den önce elini uzattı.
"Merhaba ben Ashley."dedi gülümseyerek.
"Grace."dedi gülümseyerek. Grace'in keyfi yok gibiydi. İlk geldiğimizde eğleniyordu fakat şimdi üzgün görünüyordu. Ona ne olduğunu sormayı aklıma not ettim.
"Memnun oldum."dedi Nate gülerek. Nate bir el işareti yaptığında arkadaşlarıda yanımıza geldi. Hepsiyle tanıştık. Zaten Ashley ve Louis önceden tanışıyordu. Grace yanımda oturmuş elindeki içkiyi içiyordu. Hemen yanımdaki sandalyeye Nate oturduğunda ona döndüm.
"Bir şeyler içer misin?"diye sordu. "Daha fazla içmesem çok iyi olur."dedim.
"Beni kıracak mısın?"
"Pekala seni kırmayacağım. Ama sadece son bir bardak daha."dediğimde kafasını salladı. Barmeni çağırıp içkilerimizi söyledi. Etrafa baktım. Daha da çok kalabalıklaşmıştı. Nate ellerini saçlarına götürüp hafifçe çekiştirdi. Bu haliyle inanılmaz yakışıklı gözüküyordu.
"Aslında gelmeyecektim fakat seni göreceğimi bilseydim daha erken gelebilirdim."dedi Nate kulağıma eğilerek. Müzik sesinden zor duyuyor birbirimizin kulağına fısıldayarak konuşuyorduk.
"Bende gelmek istemedim."dedim dürüstçe.
"Baban sana bir şey dedi mi? Yani...beni gördükten sonra."diye sorduğunda ona baktım. Dönüp duran renkli ışıklar başımı ağrıtıyordu.
"Bir şey demedi."dedim. "Sinirli gözüküyordu. Sorun çıkarmak istemem."
"İnan bana, sorun yok Nate."dediğimde bana bakarak gülümsedi. İçkiler geldiğinde elime aldım ve yine hemen bitmesi için kafama dikledim. Bunu gören Nate bana şaşkınca baktı. "Ağır ol!"dedi gülümseyerek. Omuz silktim. "Hemen bitmesi için.."
Grace kafasını omuzuma koyduğunda ona baktım. Üzgün görünüyordu. "Neyin var?"diye sordum. Beynim gitgide işlevini kaybediyordu. Gözlerim kapanıp duruyor, etrafa bayık bakışlar atıyordum ve bazen de düzgün cümle kuramıyordum.
"Gidelim mi geç oldu?"diye sordu kafasını kaldırarak. Gözlerine baktığımda ağlamış olduğunu fark ettim ya da bana mı öyle geliyordu? Ashley'e işaret yaptığımda Louis'in yanından ayrılıp yanımıza geldi. "Grace eve gitmek istiyor."dedim. Ashley, Louis ve Nate'e döndü. "Gitmeliyiz çocuklar sonra görüşürüz."dedi çantasını omuzuna takarak. Grace ayağa kalktığında, Ashley hala ayağa kalkmamış olan bana baktı.
"Hadi."
"Siz gidin ben daha sonra geleceğim."dedim yanımdaki Nate'i göstererek. Nate'e güvenmemiş olacak ki "Hayır sende bizimle geleceksin!"diye itiraz etti.
"Git diyorum!"dedim kaşlarımı çatarak. Kafasını iki yana salladı. Kesinlikle eve geldiğimde beni gebertecekti. "Onu eve getirebilir misin?"dedi Nate'e bakarak.
"Tamam, sorun yok ben bırakırım."dediğinde gülümsedim. Nate, Louis'e döndü. "Sende Ashley ve Grace'i evine bırakır mısın Louis?"diye sordu. Louis kafasını salladı. "Hadi gidelim kızlar."
"Pekala. Evde görüşürüz."dedi Ashley bize son bir kez daha bakarak. Mekandan çıktıklarında etrafıma baktım. Herkes dans ediyordu. "Bizde dans edelim mi?"diye sordum Nate'e bakarak. Güldü. "Güzel dans edemem."dediğinde tek elinden tuttum.
"Bende edemiyorum ama kimin umurunda öyle değil mi? Sence buradaki herkes dans etmeyi biliyor mu? Hayır. Ritme ayak uyduruyorlar sadece." Kelimelerin yarısını yutarak konuştuğumda sırıttı.
"Seni kırmayacağım." El ele birlikte dans pistine yürüdük. Tam dans edecektik ki müzik değişti ve daha yavaş melodili bir şarkı çalmaya başladı. Etraftan itiraz sesleri yükseldi fakat şarkı devam etti. Nate ellerini belime koyduğunda ona daha da çok yaklaştım. Boyum ondan kısaydı. Başım hemen çenesinin altına geliyordu. Gözlerimi gözlerine çevirdiğimde bana bakıyordu. "Sevgilin falan yok değil mi? Eğer varsa dayak yemek istemem."
"Öğrenmek istediğin buysa yok endişelenme. Ama belamı aradığım doğrudur."dedim gülümseyerek. O da güldü.
"Nasıl bir bela arıyorsun?"dedi flörtüz bir şekilde.
"Nasıl bir bela olmak istersin?"dedim dudaklarımı ısırarak. Acaba içimde bir 'Ashley' mi vardı. Çünkü asla söylemeyeceğim şeyleri söylüyordum. Kendi bedenim bana ağır gelmiş olmalı ki bütün bedenimi ona yasladım.
"Seninleyken tuhaf hissediyorum."dedi gözlerime bakarak. Kahverengi gözleri can yakan cinsteydi. "Nasıl hissediyorsun ki?"diye sordum merakla.
"Bilmiyorum anlamıyorum. Belki sana saçma gelebilir çünkü daha yeni tanıştık ama sanki...."dedi ve sustu. Yüzü yüzüme o kadar yakındı ki arada bir milimlik mesafe vardı. Kafam karışık bir şekilde onun gözlerine bakarken o ise dudaklarıma bakıyordu. Gözleri gözlerime değdiğinde farklı renk gibi gözüküyordu. Dudaklarımı dudaklarına bastırdığımda şaşırmış görünüyordu. Kollarımı boynuna dolayıp onu kendime çektiğimde öpücüğüme karşılık verdi. Ne yaptığımın farkında bile değildim ama kendimi boşlukta gibi hissediyordum.
Ondan geriye çekildiğimde yüzüne baktım. Ne yaptığımın farkına yeni varmış olmalıydım ki konuşmasını beklemeden yanından ayrıldım ve çantamı masanın üzerinden aldım. Peşimden gelip beni durdurmaya çalıştı ama ona aldırmadım. "Özür dilerim ben..."dedim ama devamını getiremedim.
Onu beklemeden mekandan hızla çıktım. Koşar adımlarla sokakta insanlara çarparak yürümeye başladım. Arkama baktığıma Nate'in koşarak peşimden geldiğini gördüm. Topuklu ayakkabılarıma aldırmadan onun gibi bende koşmaya başladım. Sadece bir öpücük için kaçmam garip miydi acaba?