AŞK YARASI (TAMAMLANDI)

By kardelensrtkya

170K 6.9K 1.4K

Aşk, hayallere tutunurken gerçeklerden düşmekmiş. Aşk, insanı kendisinden başkasıyla yakmasıymış. Aşk, kede... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
FİNAL - Part 1
FİNAL - Part 2

19. Bölüm

3.3K 170 36
By kardelensrtkya


Her insan bi gün kaybetme korkusunu tadar. Her kalp bir gün bu korkuya teslim olur. Ve kalp teslim olunca bütün bedenin işlevini yitirir. Düşünemezsin, konuşmazsın, etrafındaki insanları duyamazsın... Aklında, kalbinde sadece onun ismi yankılanır. Çünkü o senin her şeyini ele geçirmiştir. Aklın bir tek onu düşünür ve kalbin yalnızca onun için çarpar. O olmayınca da bomboş olan aklın ve kalbinde onun ismi yankılanır.

Kerem iki saattir telefonun başında Zeynep'in aramasını bekliyordu. Kendisi aramıştı. Hem de defalarca... Ama Zeynep hiçbirini açmamıştı. Odanın kapısı açılınca Görkem içeri girdi. Kerem'in karşısındaki tekli koltuğa oturdu ve neyi olduğunu sordu.

G "Kireç gibi olmuşsun bu halin ne Kerem?".

K "Defalarca aramama rağmen Zeynep telefonunu açmadı. Evi aradım orada olmadığını söyledi yardımcısı.  "

G "Derin'leri aradın mı? Belki onlardadır."

Kerem başını olumsuz anlamda salladı. Görkem Derinden başlayarak Adar'a kadar herkesi aradı. Hatta şirkette Zeynep'in konuştuğu bir kaç kişiyi de arayıp sordu. Ama hiçbiri Zeynep'in nerede olduğunu bilmiyordu.

G "Kimse bilmiyor. "

K "N'apıcaz şimdi? "

G "Zeynep'in telefon sinyalinden nerede olduğunu bulucaz."

K "O nasıl olucak?"

G "Dedemiz bize yardım edicek. Emniyet Müdürü bizzat arkadaşı. Hadi gel aşağı inelim. "

Odadan çıkıp salona geldiler ve durumu dedelerine anlattılar. Daha doğrusu Görkem anlattı. Kerem de öylece yerinde oturdu ve boş boş etrafa baktı. Halil Bey arkadaşını aradı ve yardım istedi. Arkadaşı hemen ilgileneceğini ve en kısa zamanda bilgi vereceğini söyleyip kapattı.

H "Bulur bulmaz arayacak beni. Kerem oğlum sen de topla biraz kendini. Bulucaz Zeynep kızımı. "

Kerem hâlâ aynı pozisyonda otururken Görkem'in telefonu çaldı. Hayal'in aradığını görünce salondan çıktı ve telefonu açtı.

H "Merhaba Görkem. Zeynep den bi haber var mı? "

G "Yok. Ama telefon sinyalinden izini sürüyoruz. Er geç bulucaz."

H "Derin kendini harab etti burada. Bir haber olunca bana haber ver, olur mu?"

G "Nerdesin sen?"

H "Derin de. Telefonla konuştuk. Sesi kötü gelince ben de buraya geldim. Duru ve Adar da burada."

G "Gece gece niye gidiyorsun? Kocası var. O teselli eder onu."

H "Görkem tek kelimeyle ÖKÜZsün. Sana diyecek başka söz bulamıyorum. Neyse bir haber geldiğinde ara. "

G "Tamam Cadı. "

Hayal telefonu Görkem'in suratına kapattı. Telefonuna sinirli bir bakış attıktan sonra salona geçti Görkem.

Yirmi dakikalık bir beklemeni ardından Zeynep'in telefon sinyalini nereden geldiğini tespit edildi. Sevim Hanım haricinde herkes evden çıktı. Görkem arabayla adresin olduğu yere geldi. Kerem ağaca çarpan Zeynep'in arabayı görünce dünyası başına yıkıldı. Ruhu çekildi. Buz kesildi, kanı dondu. Arabadan hızla çıktı ve o tarafa koştu. Arabada Zeynep'i görmeyince delirecekmiş gibi oldu. Aklını kaybedeceğini sandı. Telefonun çalma sesi arabadan gelince Kerem  telefonu alıp açtı.

A "Ben seni daha erken bekliyordum Sayer?"

K "Ne diyorsun lan? Zeynep nerede?"

A "Ben de onun için aramıştım. Zeynep'i merak etme. Olması gereken yerde. Yani benim yanımda. Bak yine iyi niyetliyim. Arayıp haber veriyorum."

K "Seni bulduğum da bu sefer dövmekle kalmayacam. Öldürücem lan seni. Eğer Zeynep'e bi zarar ver-"

A "Sen bizi düşünme biz gayet iyiyiz ve mutluyuz tamam? Bi daha görüşmemek üzere Hoşça kal. "

Kerem suratına kapatılan telefonu koltuğa fırlattı ve arabanın tekerleğine sert bir tekme atıp Aras' a küfürler saydırmaya başladı. O esnada diğerleri de Kerem'in yanına gelmişti.

G "Kerem n'oldu? "

K "Aras piçi Zeynep'i kaçırmış. "

G "S*ktir!"

A "Kerem Aras kim?"

K "..."

H "Oğlum kim olduğunu söyle de nerede olduklarını bulmaya çalışalım. "

Görkem Kerem den biraz uzağa götürdü ve durumu anlatmaya başladı. Aras'ın psikopatın, Zeynep'e kafayı takmış manyak olduğunu anlattı. Dedesi ve babası iş camiasından tanıyordu. Halil Bey adamlara Aras' ın nerede olduğunu bulmalarını söyledi. Görkem de Kerem'in yanına gitti. Kerem elinde Zeynep'in hırkasıyla ayakları dışarda olacağı şekilde arabaya oturmuştu.

G "Kerem Aras'ı aramaya başladılar. Bir gelişme olursa dedem bize haber vericek. Kalk Derin lere gidelim. Durumu yüz yüze söyleyelim. "

Kerem arabaya bindi ve Görkemle yola koyuldular.

Gözlerinden süzülen yaşlar Zeynep'in hırkasının üstüne düşüyordu. Her yeri Zeynep kokan hırka başka zaman olsaydı Kerem'in yarasına merhem olurdu. Zeynep'in kokusu bile buna yetiyor. Ama şimdi kokusu Kerem'in yarasına tuz basıyordu. 

Kaybetme korkusu, acı, aşk, özlem... Kalbi bu duyguların hepsini aynı anda hissederken hâlâ atabilmesine şaşırıyordu Kerem.

Bir kez kaybetmişti güzelini Kerem  bir kez daha kaybetmeye niyeti yoktu. Ne olursa olsun Zeynep'i bulacaktı. Ellerini bırakmayacaktı. Çünkü daha yaşayacakları çok güzel günler vardı ömürlerinde.  Çocukluktan beri kurdukları bütün hayalleri gerçekleştireceklerdi. Kerem Zeynep'e evlilik teklifi edecekti. Masal gibi düğünleri olacaktı. İzmir'e gideceklerdi. Oturup hayal kurdukları bankta güneşin doğuşunu izleyeceklerdi. Çocukları olacaktı... Mutlu kocaman bir aile olacaklardı.

Kerem tüm bunları düşünürken gözlerindeki yaşlar yanaklarından usulca akıyordu. İçine sığmayan acı gözyaşlarıyla kalbinde  dışarı akıyordu. Sadece kalbi acıyordu. Zeynep'in ismini haykıran kalbi... İçindeki duygu yoğunluğu Kerem'i alt üst etti.  Hırkaya değen parmak uçlarından, ruhundaki yaraya kadar her yanı acı içinde kıvranıyordu. Yarası merhemi yanında olmayınca kanıyordu. İçindeki acı iliklerine kadar işliyordu. Ve ruhunda ince bir sızı bırakıp canını yakmaya devam ediyordu.

Arabada durunca Kerem oturdu bir müddet. Yavaş yavaş kendine gelince arabadan indi. O an sadece Zeynep'i düşünen aklı etrafta olup bitenin farkına pek varmıyordu. Eve girdilerinde herkes oradaydı. Kerem elindeki hırkayla tekli koltuğa oturdu. Dünyadan soyutlanmış şekilde hırkaya bakıyordu. Görkem ise arkadaşlarına durumu anlatıyordu.

A "Eee şimdi boş boş oturup haber gelmesini mi bekliyecez."

G "Senin daha iyi fikrin varsa onu yapalım?"

A "Var aslında. Şimdi senin ağzını burnunu kırmak. Ama bu olayları başımızdan bir def edelim. Ondan sonra seninle de Hayalle de bir güzel ilgilenecem."

Du "Adar! Sırası değil! "

Görkem Hayal'e kısa bir bakış attı. 'Sonra anlatırım.' bakışlarından sonra önüne döndü. Salona sessizlik çöktü. Bir tek Derin'in ağlama sesi yankılanıyordu.

Ç "Hayatım, artık üzülme. "

De "Nasıl üzülmeyeyim. Kim bilir o it Zeynep'e n'apıyordur? Sizde burada böylece oturuyorsunuz. Ya bir şey yapın. Zeynep geçen defa o itin yaptıklarını atlattı ama bu sefer atlatamayabilir. Onun elinden kurtulsa bile yaptıklarının etkisinden kurtulamayabilir. Kendine zarar vermeye falan kalkar. Gidin arayın bulun. Ama böyle boş boş oturmayın. Lütfen, yalvarıyorum."

Derin'in ağlayarak söylediklerinden sonra etraf gecenin karanlık sessizliğine gömüldü.  Duru ve Hayal gözlerinden damlayan yaşlara engel olmamışlardı. Zaten olmak ta istemediler. Keremler gelmeden önce Derin ikisine de Kerem ve Zeynep'in başından geçen her şeyi anlattı. Zaten az çok biliyorlardı.  İkisi de bu durum karşısında çok üzülmüştü. Böylesine acı olayları atlatmak hem Kerem hem Zeynep için çok zor olsa gerek. ' diye düşündüler.

Çağatay kollarını biraz daha sevdiği kadına sardı. Saçlarının arasına Öpücükler kondurdu ve konuşmaya başladı.

Ç "Tamam birtanem. Ağlama bulucaz Zeynep'i. Siz şimdi kızlarla burada kalın. Biz de o itin gidebileceği yerlere bakalım."

Çağatay Derin'in alnına öpücük bıraktı ve oturduğu yerden kalktı.

Ç"Hadi beyler. "

Adar da ayağa kalkıp Hayal ve Duru'ya döndü.

A "Siz burda mı kalacaksınız?"

H-Du "Evet."

G "Dikkatli olun kızlar. "

H "Siz de dikkatli olun. "

Görkem samimi bir tebessümle Hayal'e baktı. Hayal de aynı tebessümle karşılık verdi.

Kerem oturduğu yerden elinde ki hırkayla kalktı. Konuşmaları başta dinlemese de sonlara doğru kendini toparlamış ve kulak vermişti. Derin elini Kerem'e uzatıp hırkayı işaret etti.

De "Alabilir miyim? "

Kerem hırkayı Derin'e verdi ve ufak bi tebessüm edip evden çıktı. Artık kendini toplaması gerekiyordu. Yapacağı tek şey var. O da bir an önce Zeynep'i bulmak. Bulmak ve doya doya öpüp sarılmak.

Diğerleri evden çıktı. Hepsi Görkem'in arabasına bindi ve yola çıktılar. Fırtına öncesi sessizlik yaşanıyordu arabada.

Görkem telefondan biriyle konuştu ve Aras' ın kaç tane evi varsa hepsinin adresini istedi. Zeynep'i başka yere götürmezdi. Dedesini arayıp bir haber olup olmadığını sordu. Dedesi de Aras'ın telefon sinyalinden hiçbir ize rastlamadıklarını ve hâlâ aradıklarını söyledi.

G "Dedemler hâlâ arıyormuş. "

Kerem derin bir soluk alıp verdi. Umudunu yitirmeyecekti, yitiremezdi. Zeynep o adamın elindeyken umudunu yitiremek en aptalca şey olurdu .

Görkem telefonuna gelen mesajı açtı. Aras'ın Çengelköydeki bir evinin adresi vardı. Arabayı daha hızlı sürerek konuşmaya başladı.

G "Çengelköyde bir evi varmış. Oraya bakalım. "

A "Emin misin orada olduğuna? "

G "Hayır, ama gidip bakacaz. Yerin dibindede olsa da bulucaz o iti."

Kerem sessizliğini koruyarak içinden orada olması için dua etti. 

Görkem arabayı evin önünde durdurdu. Arabadan indiklerinde eve doğru yaklaştılar. Evin bütün ışıkları kapalıydı.

A "Burada olduklarını sanmıyorum. "

G "İçeri girmeden bilemeyiz. "

Kerem önden yürüdü. Evin kapısının önüne geldiklerinde içerden ses gelip gelmediğini kontrol ettiler.

Ç "İçerden ses gelmiyor."

A "Kapı kilitili, kıralım."

G "Kıramayız. "

Evin pencerelerinin demirlerine tutunarak tırmanmaya başladı Kerem. Balkona girdiğinde kapıyı zorlayarak açtı ve içeri girdi. Telefonun ışığını açarak etrafı kontrol etti ama kimse yoktu. Geldiği yerden geri indi.

G "Kimse var mıydı? "

K "Yok! Allah kahretsin. Yok!"

A "Tamam abicim, sakin ol. Bulacaz Zeynep'i."

Kerem arabaya bindi ve kapıyı sert biçimde çarptı. Diğerleri de bindiğinde sabaha kadar Aras' ın gidebileceği her yere baktılar. Ama hiçbir yerde yoktu. Halil Bey de izini bulamamıştı. Kerem sinirden delirecekti. Herkes öyleydi. Saat yediye geldiğinde artık herkes yorgunluktan perişan olmuştu. Eve dönüp biraz dinlenmeye karar verdiler. Derin kapıyı anlamaktan şişmiş gözlerle açtı.

De "Buldunuz mu?"

Ç "Maalesef."

Çağatay Derin'e sarıldı ve içeri geçtiler. Hayal ve Duru koltuklarda uyuya kalmıştı. Görkem Hayal'in yanına giderek üzerindeki örtüyü düzeltti ve ayak ucuna oturdu. Duru hafif uykusu olduğu için uyandı.

Du "Zeynep'i buldunuz mu?"

A "Hayır, bulamadık."

Kerem hırkayı eline aldı ve yüzünün üzerine bastırarak kokusunu içine çekti. Gözlerini kapatarak bir kaç saniyelik huzura bıraktı kendini.

De "Ben size yukarıdaki odaları hazırladım. Gidip biraz dinlenin. "

G "Teşekkürler. Gerek yok. "

Hayal gözlerini açtığında koltukta oturur pozisyona geçti.

H "Ne zaman geldiniz?"

A "Az önce. "

H "Zeynep? "

A "Bulamadık. Aras' ın gidebileceği her yere baktık ama yok."

H "Peki arkadaşları? "

G "Ne arkadaşı? "

H "Off! Sizce Aras kendi evlerinden birine götürür mü Zeynep'i? Hele de sizin onu kolayca bulacağı bir yere?  "

G "Hayalcim ne demeye çalışıyorsun gerçekten anlamıyoruz."

H "Aras'ın yakın arkadaşları kim? Önce bir gidip onlara sorun. Normal olarak söylemeyecekler. Biraz zor kullanacaksınız. Ya arkadaşlarının evlerinden birinde kalıyor, ya da kimsenin bilmediği bir yerde. Bunların cevabını hepsi en yakın arkadaşında."

De "Üniversitede Enes ile çok geziyordu. Hâlâ yakın dostlar. Enes'in  Evi de Sarıyer de. "

Ç"Sen nereden biliyorsun?"

De "Çağatay bunu konuşmanın ne yeri ne de zamanı? "

G "Bence de kıskançlığın zamanı değil. "

K "Derin tam olarak adresi söyler misin?"

Derin adresi söylediğinde Kerem arabanın anahtarını aldı ve çıktı. Görkemlerde peşinden gitti. Kerem gazı kökleyip hızla sürmeye başladı.

G "Yavaaaaaaşş."

Yarım saatlik yere on dakikada vardılar. Evin kapısını çaldılar. Israrla çalmalarına rağmen kimse kapıyı açmadı.

A "Yok galiba. "

G "Lanet olsun ya!"

Ç "Kerem hadi gidelim."

Kerem kapıyı yumrukladı ve bağırmaya başladı.

K "Enees! Aç lan kapıyı ."

Yan komşu çıktığında Kerem hâlâ bağırıyordu.

G "Amca sen burada oturan herifin nerede olduğunu biliyor musun?"

X "Dün yurtdışına çıkacağını söyledi. Evde yoktur."

G "Peki sende numarası var mı?"

X "Yok evladım. "

G "Tamam amca sağol."

Kerem kapıyı çalmayı bıraktı.

G "Kerem gidelim istersen, burada yok."

A "Evet Kerem."

Kerem ayakta zor duruyordu. Arabaya bindiğinde kafasını geriye yasladı. "Nerdesin be güzelim. " dedi. Zeynep'in gülümseyen yüzü gözlerinin önüne geldiğinde yaşlar yanaklarından süzülmeye başladı.

Eve girdiklerinde Derin'in onun için hazırladığı odaya girdi. Yatağa uzanıp hırkaya sarıldı. Tutamadığı göz yaşları sel olup akarken yumdu gözlerini.

Yumdum gözlerimi
Karanlıkta sen varsın
Karanlıkta sırtüstü yatıyorsun
Karanlıkta bir altın üçgeni alnın ve bilkeklerin

Yumulu göz kapaklarımın içindesin sevdiceğim
Yumulu göz kapaklarımın içinde şarkılar
Şimdi orada herşey seninle başlıyor
Şimdi orada hiçbir şey yok senden önceme ait
Ve sana ait olamayan
-Nazım Hikmet

***

Yüzüne vuran güneş ışığıyla gözlerini açmaya çalıştı Zeynep. Dünya oturmuştu sanki göz kapaklarının üzerine. Başında feci bir ağrı vardı. Daha doğrusu her yerinde ağrı vardı. Gözlerini biraz daha zorlayarak açtı ve etrafına baktı. Burası da neresiydi? Zeynep'in odası olmadığı kesindi.

Dün geceyi hatırlamaya çalıştı. En son kaza yapmıştı. Sadece bunu hatırladı. Kendisini buraya kimin getirdiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Eliyle saçlarını geri itmeye çalıştığında başımda bir yara olduğunu fark etti. Yattığı yerden kalarak odadaki aynanın karşısına geçti. Başında ufak bir yara bandı vardı.  Kapıya doğru gidip açmaya çalıştı. Kahretsin! Kilitliydi. Yumruklayarak bağırmaya başladı.

Z "Açın kapıyı. Kimse yok muu? Kapıyı açın."

Kilit sesi geldiğinde geri çekildi. İçeri Aras girince buz kesildi Zeynep.

A "Canım uyandın mı? "

Z "Aras! N'oluyor? Burası neresi? "

A "Burası geçici bir süre kalacağımız ev. Merak etme güzelim. Sonra daha güzel bir eve çıkıcaz. Eee o zamana kadar da idare etmeliyiz. Nolduğunu sorarsan; bi şey olduğu yok."

Z "Ben burada kalmak istemiyorum."

A "Aaa neden güzelim? "

Z "Kendi evime gitmek istiyorum. "

Zeynep bir kaç adım geri gittiğinde gözünden yaşlar akmaya başlamıştı.

A "Gidemezsin."

Z "A-aras n'olur bırak gideyim. "

A "Hiçbir yere gidemezsin dedim!"

Aras' ın sesini yükseltmesiyle Zeynep de bağırarak konuşmaya başladı.

Z "Senin bu yaptığın suç! Birini zorla alıkoymak. İstemiyorum seni! Anlamıyor musun?"

A "Bak Zeynep benimle yaşamaya alışsan iyi edersin. Çünkü artık biz birlikte yaşayacaz. Anladın mı?  "

Z "Hayır, anlamadım. Ya sen ne yüzle karşıma çıkarsın ha? Yetmedi mi bana yaptıkların?.... Sen... Hayatımı çaldın! Ben senin yüzünden sevdiğim adamdan ayrıldım. Lanet olsun nefret ediyorum sen-"
A "KES SESINI! "

Aras odadan çıktı ve kapıyı kilitledi. Zeynep eline gelen ne varsa kapıya fırlattı ve "Senden nefret ediyorum. " diye bağırmaya devam etti. Yatağa oturduğunda hıçkırarak ağlamaya devam etti. Neden bütün kötü olaylar kendisinin başına geliyordu? Bunu hak edecek n'aptı? Gerçekten bilmiyordu.

Ağlaması yerini iç çekişlere bıraktı. Yatağa kıvrılarak "Nerdesin Kerem?"  Diye mırıldandı. Mutluluğu yeni bulmuşken kaybetmek. Varla yok arası. Acıyla aşkın karışımı... Acı... Sanırım Zeynep'in hayatı hep acı ile geçicekti. Hiçbir zaman tam anlamıyla mutlu olamayacaktı. Ama Zeynep buna razıydı. Kerem yanında olduktan sonra cehennemin ateşi ilkbaharın güneşi gibi gelirdi. Aşk buydu işte... Sevgi buydu... Herşeye rağmen herşeyiyle birini sevmek...

Odanın kapısı açıldığında bir kadın içeri girdi. Komodinin üzerine kahvaltı tepsisini bıraktı ve bir şey söylemeden çıktı. Zeynep sudan bir kaç yudum içip yerine bıraktı. Odanın penceresi vardı ama önünde demir vardı. Kaçmayacağını anlayınca tek umudunu Kerem'in onu bir an önce bulup kurtaraması olduğunu anladı. Her zaman Kerem umudu olmuştu. Onu hep kurtarmıştı. Bu sefer de kurtaracaktı. Zeynep bunu taa kalbinin en derinliklerinden hissediyordu. Kerem güzelini kurtaracaktı.

***

Aradan dört gün geçti. Kerem artık etrafta nefes alan ceset gibi dolanıyordu. Ruhu kuş olup uçmuştu. Sadece kalbinin attığını hissediyordu. Ne konuşuyor ne de yemek yiyordu. Günlerdir bir lokma yemek yememişti. Arkadaşlarının da ondan farklı olduğu söylenemez. Herkes ruhen çökmüştü.

Odasında yalnızlığıyla oturuyordu. Günlerdir yalnızlığı peşini bırakmamıştı. Kalbimi kaybetme korkusu ele geçirmişti, aklını da yalnızlığı... Artık dayanılmaz bir hal  almıştı bu acı. İnsani günden güne daha da perişan ediyordu.

Düşünüyordu Kerem. 'Güzelimi nasıl bulabilirim.?' Diye düşünüyordu. Dört gündür polisler de dahil olmak üzere herkes Aras'ı arıyordu. Ama bir türlü kimse bulamıyordu. Bu durum her geçen gün Kerem'in daha fazla delirmesine neden oluyordu. Düşündükçe sinir kat sayısı artıyordu. Aklına hiç kimse hiçbir yer gelmiyordu. Aras' ın yakın olduğu bütün erkek arkadaşlarına baktılar. Ama sadece erkeklere. Tabii ya Kerem bunu nasıl akıl edemedi? Aras'ın görüştüğü kız arkadaşlarına niye sormadılar. Kerem üniversiteden yakın olduğu kızları aklına getirmeye başladı. Tuğçe, Kader, Aslı Nesrin... En iyisi Derin'i aramak.

K "Alo Derin sana bir şey sorucam."

De "Tabii."

K "O itin üniversitede yakın olduğu kızların ismini falan söyler misin?"

De "Kerem ben sana üniversitedeki bütün kızları mı sayayım?"

K "Hayır, sadece Aras'ın ilgili olduğu."

De "Aklında ne var bilmiyorum ama Aras' a deli olan Sinem vardı. Şerefsiz ne derse yapıyordu. Kızı rezil etmesine rağmen peşini bırakmıyordu. Hâlâ görüşüyorlar diye duydum. Ben adresini öğrenip sana haber veririm. "

K "Tamam, çabuk ol."

Kerem elinde telefonla koltuğa oturdu. On dakika geçmeden telefona mesaj geldi. Kerem oturduğu yerden kalktı . Merdivenlerden hızla inip yalıdan çıktı. Arabasını getirmelerini söyledi adamlara. Arabası geldiğinde kendisiyle birlikte Görkem de bindi. Bir şey demeden gazı kökledi.

G "N'oldu Kerem? Zeynep ile ilgili bir şey mi buldun?"

K "Hayır. Sinem adında biri var. O Aras ile ilgili bir şey biliyor olabilir. "

Kerem Derin'in verdiği adrese geldiğinde arabayı durdurdu ve hızla indi. O esnada da kız evden çıkıyordu.

K "Bakar mısın? Sinem sen misin? "

S "Evet, neden sordun?"

K "Konuşmamız gerek. "

S "Konu?"

K "Aras?"

S "Öyle birini tanımıyorum. "

G "Gel biz senle şöyle köşe de konuşalım.  "

Görkem kızın kolundan çekerek villanın bahçesine soktu.

S "Napıyorsun be? Bırak kolumu!"

G "Aras nerede?"

S "Tanımıyorum Aras diye birini. "

K "Hatırladın mı beni Sinem? Üniversiteden Kerem. Bir de sevgilim vardı. Zeynep. Olanları anlatmayacam. Zaten tüm olanlardan haberin vardır. Bak Aras Zeynep'i kaçırdı. Nerede olduğunu biliyorsan söyle."

S "Bilmiyorum. "

K "Yalan söyleme. Aras' ın nerede olduğunu biliyorsun. İşimizi zorlaştırma da söyle. "

S "Manyak mısın yaa? Bilmiyorum diyorum neyini anlamıyor musun? "

Sinem sesini yükseltince Görkem kollarını sıktı. Ve en sert ses tonunda bağırmaya başladı.

G "Bak kızım ben Kerem gibi değilim. Şimdi ya güzellikle söylersin ya da.. "

S  "N'aparsın? Güzellikle söylemezsem n'aparsın?"

G "Cevap verene kadar seni beceririm."

Sinem kolunun acısını hiçe sayarak kahkaha atmaya başladı.

S "Ahahahahaha çok korktum. Gerçekten şimdi korkudan ölebilirim."

Görkem ellerini kolundan çekti ve Sinem'in boğazına yapıştı.

G "Gülüyor muyum lan ben? Ha? Gözümü bile kırpmadan seni öldürürüm. Daha önce yapmadığım bir şey değil. Şimdi Aras' ın yerini söyle!"

Sinem elleriyle Görkem'in elini ittirmeye çalıştı.

S "Tamam dur söyleyecem."

Sinem'in güçlükle çıkan sesinden sonra Görkem boğazını bıraktı. Aras' ın  nerede olduğunu öğrendiklerinde orayı terk ettiler ve yola koyuldular. Sinem de Aras' ı aradı ve olanları anlattı. Aras duyduklarına pek sevinmese de aklına gelen fikirke keyfi yerine geldi. Ve işe koyuldu.

***

Özlemek... Bu dünyadaki en güzel duygu belki de... Sevdiğinin gözlerini, sözlerini, kokusunu, tenini... Her şeyini Özlemek. Sol göğsüne sığmayacak kadar özlemek güzel olduğu kadar acıdır da... Ama senin tesellin olursa bu özlem o kadar da acı olmaz. Mesela onun da seni özlediğini bilmek acıdan çok mutluluk verir.  Bu da senin en büyük tesellindir.

Zeynep ne kadar çok Kerem'i özlüyorsa; Kerem'in de o kadar çok kendisini özlediğini bilir.

Geçirdiği son dört gün içinde bir tek Kerem'in hayaline tutunarak ayakta kaldı. Günlerdir bir şey yapmadı. Ne yemek yedi ne de konuştu.  Sadece dolaptan aldığı temiz eşofmanı giydi. Rahat etmek için. Aras bir ara geldi bağırdı, çağırdı ama Zeynep hiç duymamış gibi yaptı. Bu durum Aras' ı ne kadar sinir etse de Zeynep den vazgeçememekte kararlı.

Odanın kapısı açılınca Aras içeri girdi. Zeynep yattığı yatakta doğruldu ve başka tarafa baktı.

A "Hazırlan gidiyoruz."

Z "Hiçbir yere gelmiyorum."

A "Eğer şimdi kalkmazsan olacaklardan sorumlu değilim. "

Z "Off! Tamam. "

Zeynep sinirli ve nefret dolu bakışlarını Aras' a çevirdi. Aras öfkeli bir şekilde karşısında duruyordu. Zeynep bir hışımla yataktan kalktı ve karşısına geçti. Aras' ın beklemediği anda Kasıklarına tekmeyi hızla geçirdi ve cam bardağı kafasında parçaladı. Aras' ı iterek yere düşürdü. Odadan koşarak çıkınca kapıyı kilitlemeyi ihmal etmedi. Dört gündür bu evdeydi ama odadan dışarı hiç çıkmamıştı. Banyo odanın içinde olduğu için gerekli ihtiyaçlarını oradan karşılıyordu.

İkiye ayrılan koridorun sağından gitti. Evin içinde kimse yoktu ama etrafı adamlarla çevriliydi. Merdivenlerden indiğinde solana girdi. Büyük pencere kendsine göz kırpınca önüne gelerek açtı. Hiç yüksek değildi. Bu yüzden kolayca inebilirdi. Sol ayağını sarkıttıktan sonra diğerini de sarkıttı ve köşelere tutunarak kendini bıraktı. Sağ salim inmişti. Şimdi karşısındaki dev adamları geçmeliydi. Görünmemeye çalışarak seri hareketlerle adamları da atlattı. Ormanın içindeki bu evden kurtulmak gerçekten zordu. Çalılıkların arasına girerek sessizliğini korumaya çalıştı. Biraz daha ilerleyince demir teller çıktı karşısına. Adamları atlattıysa buradan da çıkabilirdi.

Zor uğraşların sonucunda geçti demir tellerden. Ormanın içine doğru koşmaya başladı. Sonunda kurtuldu. Artık özgürdü. Koşmaya devam ederken silah ve isminin bağırış seslerini duydu. Korkuyu iliklerine kadar hissederken daha hızlı koşmaya başladı. Sesler yaklaşırken koşmaktan yorulduğunu hissetti. Nefes nefese koşmaya devam ederken ayağını taşa çarptı. Sesinin çıkmasını son anda engelledi. Ama ayağı gerçekten çok ağrıyordu. O kadar sert çarptı ki kırılmış bile olabilir. Zeynep çınar ağacına yaslanarak yere oturdu. Aras' ın sesi hâlâ geliyordu. Hava karardığından dolayı Zeynep'i göremiyordu. Aras olduğu yerde durup bağırmaya başladı.

A "Zeyneeeeep! Kaçacağını sanıyorsan yanılınıyorsun. Çık ortaya!"

Aras koşmaya devam ederek oradan uzaklaştı. Zeynep gittiğini anlayınca ayağa kalktı. Yürümeye başladı. Ayağının feci ağrısına rağmen sarsak adımlarla yürüyordu. Caddeye çıkacağını umarak yürüyordu. Ama ağaçlardan başka bir şey görünmüyordu çevresinde. Bir saat boyunca yürüdü. Kaybolduğunu anlayınca da bir ağacın dibine oturdu ve göz yaşlarının yanaklarından süzülmesine izin verdi. Hem yorulmuştu, hem ayağı ağrıyordu. Zeynep daha fazla acıya dayanamadı ve gözlerini yumdu.

***

Aras Zeynep'i bulamayacağını anlayınca eve döndü. Adamlardan biri yanına giderek polislerin geldiğini söyledi. Ardından silah seslerinin gelmesi ile Aras'ın ağzından küfürler döküldü.

Silahını alarak çatışmaya girdi. Neredeyse bütün adamları yerde yatıyordu. Karşı taraf oldukça fazlaydı. Aras kolunda hissettiği acıyla yere yığıldı. Silah sesleri durunca polisler adamları toplamaya başladı.

Kerem Aras' ın yanına gelir gelmez yumrukları indirmeye başladı. Çağatay Kerem'i tutarken Görkem ve Adar durup bakıyordu. Aklına gelen bütün küfürleri söyleyerek Aras'ı dövmeyi devam ediyordu Kerem. Dedesi yanlarına geldi ve durmasını söyledi. Kerem karnına tekme attıktan sonra geri çekildi.

K "Zeynep nerede?"

Aras yüzü gözü kan içinde Kerem'e baktı.

A "Bilmiyorum. "

Kerem tekrar Aras' ın üstüne yürüyünce babası ve Çağatay kolunu tuttu.

Ah "Kerem sakin ol!"

Kollarını çekti ve olumlu anlamda başını salladı. Polisler yanlarına gelince Aras' ın bileklerine kelepçeyi taktılar ve ayağa kaldırdılar. Polislerden biri Zeynep'in evde olmadığını söyledi. Kerem derin bir soluk alıp verdi ve bağırarak konuşmaya başladı.

K "ZEYNEP NEREDE LAN?"

A "Bilmiyorum. "

Kerem yakasına yapıştı ve sol gözünün üzerine sert bir yumruk attı. Aras polislerin tutmasına rağmen geriye savruldu.

K "Öldürürüm seni piç kurusu. Yemin ederim seni öldürür buraya gömerim. Bana doğru düzgün cevap ver."

A "Ormanda. "

G "Ne demek ormanda lan?"

A "Ormana kaçtı. Aradım ama bulamadım. Döndüğümde de sizi burada gördüm. "

Polisler Aras'ı götürdü. Ve Başkomiser yanlarına gelip arama ekibi çağırdığını söyledi. Herkes aramaya koyuldu. Kerem elindeki fenerle bağırarak etrafa bakıyordu.

Asıl korkusu şimdi başladı. Zeynep'in tek başına ormanda olduğunu duyunca Kerem'in başından aşağı kaynar sular döküldü. Kalbi korkuyla çarpmaya başladı. Hâlâ da korkuyla çarpıyordu...

K "Zeyneeeeep. Güzeliimm, nerdesin?"

Herkes perişan olmuş bir hâlde Zeynep'i arıyordu. O sırada Çağatay kızlara haber vermişti. Ve aramaya koyulmuştu.

Havanın kararması islerini zorlaştırıyordu. Neredeyse kırk beş dakikadır Zeynep'i arıyorlardı. Ama hiçbir iz yoktu.

Kerem bıkmadan, yorulmadan arıyordu. Sürekli olarak da bağırıyordu.

K "ZEYNEEEP! Nerdesin be güzelim? "

Fenerin ışığıyla etrafa bakınmaya devam ederken ağacın dibine uzanmış birini gördü. Hızla oraya koşarken "Güzelim." diye bağırıyordu. Yanına vardığında Zeynep oldunu anladı. Başını dizlerinin üzerine bıraktı ve içinden "Allahım sana şükürler olsun" diyerek konuşmaya  başladı:

K "Güzelim iyi misin? Birtanem bak ben geldim. Zeynep. Güzelim beni korkutuyorsun ama. Hadi aç artık çikolata gözlerini. Zeyneeep."

Arkadaşları da yanına geldi. Adar bağırarak Zeynep'i bulduklarını söyledi.

G "Kerem hemen hastaneye götürmemiz gerekiyor. İyi gözükmüyor. "

Zeynep'i tek hamlede kucağına aldı ve yürümeye başladı Kerem. Ana yol biraz ilerideydi. Sonunda ana yola çıktıklarında Görkem'in getirttiği arabanın arka koltuğuna bıraktı ve yanına oturdu Kerem. Görkem de bindiğinde arabayı çalıştırdı ve hastaneye doğru sürdü. Diğerleri de arkadan takip etmeye başladılar.

Başını dizlerinin üzerine bıraktı ve Zeynep'in yanağını okşamaya başladı Kerem. Sonunda bulamilmişti güzelini. Şimdi yanındaydı. Baygın da olsa yanındaydı. Tenini, kokusunu hissedebiliyordu Kerem. Ve bu bile kendisine huzur veriyordu.

Sen kocaman çöllerde bir balık gibisin
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır bir güldürür
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin
-Özdemir Asaf

Doktorlar Zeynep'in yorgunluktan, üzüntüden dolayı bayıldığını söylemişti. Önemli bir şeyi yokmuş. Sadece sol ayağında ufak bir çatlak varmış. Ondan dolayı sargıya almışlar. Şimdi Zeynep odada dinleniyordu. Anne ve babası haricinde herkes yanındaydı. Dinlenmesi gerektiği için kimse yanına alınmıyordu. Herkes kapının önündeydi.

Adar ve Mehmet göz göze gelmemeye çalışıyordu. Kerem bu durumu fark etmişti ama bir şey dememişti.

S "Oğlum geç otur. Zaten günlerdir yeterince yoruldun bir de ayakta durma.

Sevim Hanım'a oğlu sinirli bir bakış attı ve önüne döndü.

G "Çay, kahve getireyim mi? "

Hal "Getir oğlum. "

Ç "Bende seninle geleyim. "

Görkem ve Çağatay ile birlikte Adar da içecek bir şeyler gidip getirdi. Görkem Hayal'e kahvesini verdi. Hayal gülümseyerek teşekkür etti. Halil Bey konuşmaya başlayınca herkes Susup dinlemeye koyuldu.

Hal "Zeynep kızımın bu kadar çok seveni var demek?"

De "Öyle, Zeynep bizim herşeyimiz. "

M "Çocuklar Zeynep ile nerden tanışıyorsunuz?"

G "Derin ve Adar üniversiteden arkadaşları. Çağatay Derin'in eşi, Hayal Adar'ın kardeşi."

Görkem eliyle dördünü teker teker gösterdi.
G "Duru da Kerem'in arkadaşı oradan tanışıyorlar."

Adar ve Hayal haricinde herkes memnun oldum dedi. Hayal en son memnun oldum dediğinde Mehmet Bey şaşırsa da bir şey demedi.

Hal "Adar senin siman bana yabancı gelmedi. "

M "Hatırlamadın mı baba? Adar Demirok'u!"

Demirok'un üstüne bastırarak söylemişti Mehmet Bey. Halil Bey biraz şaşırsada sesini çıkarmadı. Adar sinirlerine daha fazla hakim olamamaktan korktuğu için bir an önce orayı terk etmek istedi. Kerem'in yanına gitti.

Ad "Kerem biz gidelim. Zeynep uyanınca geçmiş olsun söylersin bizim adımıza. "

K "Eyvallah kardeşim. Her şey için.  "

Ad "Hadi Hayal. "

H "Sen git ben burada kalacam."

Ad "Hayal! Uzatma da yürü. Duru istersen seni de bırakalım. Saat geç oldu. "

K "Hepiniz fazlasıyla yoruldunuz. Artık gidip dinlenin. Birazdan Derin'i de yollayacam. "

Hayal abisinin sinirini anlayınca mecbur kabul etti. Duru ile birlikte "Herkese İyi geceler " dediler ve hastaneden çıktılar.

K "Derin Çağatay artık sizde gidin. "

De "Zeynep uy-"

K "Uyansa bile göremeyiz. Yarın sabah gelirsiniz. Hadi eve git. "

Derin ve Çağatay da herkesle vedalaştı ve ayrıldı.

G "Dede siz de gidin. Biz Kerem ile burada kalacaz. "

K "Hayır Görkem sen de gidiyorsun. Refakatçi olarak bir kişinin tek kalmasına izin veriyorlar. Ben tek burada kalacam. "

M "Kerem haklı oğlum. Hadi biz de artık gidelim. "

Kerem tek kaldığında doktordan izin alıp odaya girdi. Zeynep uyuyordu. Serumunun bitmesine az kalmıştı. Tekli koltuğu yatağın yanına çekti ve oturdu.

K "Güzelim... Çok özledim seni..."

Sevdiği kadının ellerini elleri arasına alıp öptü. Usulca yanağını okşadı. Hâlâ yanında olduğuna inanmıyordu. Başını Zeynep'in sol göğsünün altına yasladı.  Kalp atışını duymak huzurun diğer adı gibiydi Kerem için. Bu dünyadaki en güzel aşk şarkısı gibi... Boşuna dememiş yazar;
Aşk yaralar, şiir kanatır, şarkılar sarar...

Zeynep ellerinde hissettiği sıcaklıkla gözlerini aralamaya başladı. Kerem'i görünce kalbi hızla atmaya başladı.

Z "Kerem."

Bir insan ismini duyduğuna ancak bu kadar sevinebilir, bu kadar mutlu olabilir. Günlerdir bu sesi duymaya hasretti Kerem. Muhtaçtı... Şimdi duyunca kalbinden bir şeyler akıp gitti. Ruhundaki yaralı kuş günler sonra ilk defa şakıyıp, ötmeye başladı.

Başını kaldırdı ve Zeynep'in gözlerine baktı.

K "Güzelim... Nasılsın? "

Eliyle sevdiği kadının yüzünü okşadı. Ağzından özlemle dökülen kelimeler bir çırpıda çıktı.

Z "İyiyim... N'oldu bana?"

K "Sen şimdi dinlen. Ben sana sabah olunca her şeyi anlatacam."

Gülümsemesini yüzüne yayarak Kerem'in  elini sıktı.

Z "Seni çok özledim. "

Kerem'in Zeynep ile birlikte sevinç göz yaşları yanaklarından süzüldü.

K "Bende seni çok özledim güzelim."

Hemşire odaya girip serumu çıkarırken kısa süreli bir sessizlik yaşandı.

H "Geçmiş olsun. İyi geceler."

Zeynep teşekkür ettikten sonra hemşire odadan çıktı.

Z "Kerem?"

K "Efendim? "

Z "Iıı... şey... Yanımda uyur musun?"

K "Uyurum da sen rahatsız olmaz mısın? "

Z "Hayır ama yani sen eğer istemiyor-"

Zeynep'in dudaklarını büzerek konuşması ardından Kerem kahkaha attı.

Z "Gülme Kerem!"

K "Tamam. :D Hadi yana kay."

Z "Kaymıyorum. Git koltukta uyu!"

K "Ama sen bana kıyamazsın ki."

Kerem yavru kedi bakışı atınca bu sefer gülme sırası Zeynep'e geldi.

Z "Tamam gel hadi acıdım :D "

Zeynep yatakta örtüyü açıp yana kayınca Kerem hemen uzandı. Kollarını Zeynep'in beline sardı ve kendine çekip çenesini başının üzerine bıraktı. Zeynep de kollarını Kerem'in beline sardı ve başını boyun girintisine yasladı.

K "İyi geceler güzelim. :D"

Z "İyi geceler canım. :D"

Günlerin yorgunluğunu üzerlerinden alacak huzurlu uykuya kendilerini bıraktılar.

Continue Reading

You'll Also Like

15.4K 1K 22
boşluk sarıp sarmaladı beni. yok olmuştu bedenim derin sessizliğe haykırmak istiyorum ama sesim çıkmıyor. dipsiz bir kuyuya düşüyorum sanki içim çek...
Sana Uyandım By ~

Short Story

5.5K 550 17
-Biraz sıkıcı bir adamım. -Ben de pek eğlenceli sayılmam. Beraber sıkılırız.
117K 13.2K 48
Sanmayın ki zengin kız fakir oğlan aşkları bu çağa ait sadece. Ne deli sevdalar yaşanmış da çok eski zamanlarda, hikâyeleri uzanmış ta bu güne. Nesil...
64K 5.8K 13
Demek babasının evleneceği kadın, oydu! İnce uzun boyu, kızıl dalgalı saçları ve yeşil gözleriyle tam bir âfet! Üstelik kesinlikle yaşça kendisinden...