25. Bölüm

2.6K 130 37
                                    


Elindeki son fotoğraf karesini de orta büyüklükteki karton kutuya bıraktı Hayal. Görkem ile o fotoğrafı çekildiği gün aklına gelince buruk bir tebessüm hayat buldu dudaklarında. Birlikte buralardan biraz uzaklaşmak istedikleri için Bozcaada’ya gitmişlerdi. Sahil kenarında yürürken fotoğrafçı bir amca habersizce çekmişti fotolarını. Getirip onlara verdiğinde Hayal o kadar çok sevmişti ki fotoyu, amcaya yüzlerce kez teşekkür etmişti. Görkem ile ayrıldıklarında bile bu fotoyu atmaya kıyamamıştı. Tıpkı diğer fotoları, Görkem’in ona hediye ettiği şeyleri ve birlikte yaptıkları küçük kuş evini atmaya kıymadığı gibi.

Güzel kötü ne çok anısı vardı sevdiği adamla. Nereden başlayacaktı unutmaya? Güzel anılardan mı yoksa kötü anılardan mı? Yoksa sevdiği adamın kokusundan mı?

Ne acı bir insanı unutmak zorunda olmak. Ama asıl acı olan unutmak zorunda bırakılmak.

Kutuyu alarak evden çıktı Hayal. Madem unutmak zorunda bırakılmıştı o zaman unutacaktı. Ama bu sefer acı çeken taraf sadece kendisi olmayacaktı.

Arabasına bindiğinde Sayer Holdin’e sürmeye başladı.  Sayer Holding’in önüne geldiğinde arabasını uygun bir yere park edip kutuyu alarak Holding’e girdi.  Görkem’e yaklaştığını hissetmek o gecenin kafasında tekrar tekrar canlanmasına neden olup nefesini kesiyordu genç kadının. Asansöre binip Görkem’in odasını olduğu kata geldi. Daha önceden bir iki kez gelmişti. O yüzden Görkem’in odasının önüne gelmesi fazla uzun  sürmemişti. Yine o sarı saçlı boya küpüne düşmüş sekreteri görünce sinirleri tepesine çıktı.

Sekreter Hayal’i kapının önünde görünce odaya gireceğini anladı. Tam ağzını açıp bir şey diyecekken Hayal ona yandan bir bakış atıp kapıyı açtı.

Görkem de o sırada toplantıya gitmek için kapının önüne gelmişti. Hayal ile burun buruna gelince afalladı. Hayal nefret dolu bakışlarla Görkem'e bakarken Görkem de üstündeki şaşkınlığı attı ve bakışlarındaki şaşkınlığ yok edip öfkeyle bakmaya başladı.

Hayal’in burada ne işi vardı?

Sekreter Hayal’in peşinden gelince gözleri birbirine kenetlemiş Hayal ve Görkem’i  gördü. Boğazını seslice temizleyip birbirine kenetlenmiş iki çift gözün kendisine çevrilmesini sağladı. Hayal'i es geçip Görkem’e bakarak.

“Görkem Bey bir anda girdi engel olamadım. Ö-“

“Tamam. Çık odadan. Toplantıyı da iptal et.”

“Peki efendim.” Diyerek bozulmuş yüz ifadesiyle odadan çıktı. Hayal sekretere kısa bir an zafer gülümsemesi atıp sonra tekrar duygusuz, sert hale geldi.

Elindeki kutuyu Görkem’in masasının üstüne sertçe bıraktı. Bu hareketi masadaki bir iki şeyin yere düşmesine neden olsa da umursamadı.

“Ne işin var senin burada? Ve o elindeki kutu ne?”

“Bende sana ait hiçbir şey kalsın istemediğim için bende ki birkaç önemsiz şey getirdim. Fotoğraflar, hediyeler, kuş evi falan. Al artık ister çöpe at ister başka bir şey yap.” Dedi Hayal duygusuz çıkarmaya çalıştığı ve fazlasıyla başarılı olduğu sesiyle. Soğuk ve sert bakışlarını kendisine bakan gözlere dikti. Pişmanlık kırıntıları arıyordu o gözlerde. Ama lanet olsun ki yoktu! Ya da kendisi göremiyordu.

“Madem önemsizdi niye şimdiye kadar sakladın?” dedi Görkem alaycı sesiyle karşısında kendine güçlü ve duygusuz görünmeye çalışan kadına bakarak.

“Artık önemsiz! Ne de olsa karnımda bebeğini taşıdığım adam ile yakında evleneceğim. Eski sevgilime  ait bir şeyin bende kalması doğru olmaz!” dedi Hayal bebek kısmını bastırarak söyleyerek. Hayal’in söylediği cümleler kurşun gibi Görkem'in kalbini saplandı. Duyduğu sözlerle kısa bir an gözlerini kapatıp kurşunun kalbinde açtığı yaranın sızısının geçmesini bekledi. Bildiği bu gerçeğin tokat gibi yüzüne çarpması ruhunu sarstı ve ufak çapta depremlere neden oldu.

AŞK YARASI (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now