Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYOR

By ilmelistan

4.8M 511K 109K

"Soyun!" dedi ve dudaklarındaki o histerik, şeytani gülümseme yeniden kendisini gösterdi. "Bunu yapamam." de... More

❦ BİRÇOK KÖTÜ ALIŞKANLIĞIM VARDIR... /BÖLÜM ●1●
❦ KENDİMİ BİR KAFESE HAPSETTİM /BÖLÜM ●2●
❦ ŞEYTANDAN NASİBİNİ ALMAK ADINA /BÖLÜM ●3●
❦ BAŞKALARINA ODAKLANMAN GEREK /BÖLÜM ●4●
❦ BUNU SEN SEÇTİN /BÖLÜM ●5●
❦ BENİM KARIM /BÖLÜM ●6●
❦ ŞAH MAT /BÖLÜM ●7●
❦ TİŞÖRTÜNÜ ÇIKART /BÖLÜM ●8●
❦ MUTLU YILLAR /BÖLÜM ●9●
❦ MASAJ YAPMANI İSTİYORUM /BÖLÜM ●10●
❦ BORNOZ /BÖLÜM ●11●
❦ GÖKYÜZÜNÜN İLACI /BÖLÜM ●12●
❦ BENİM İZNİM OLMADAN /BÖLÜM ●13●
❦ AVLUDA BİR AĞAÇ /BÖLÜM ●14●
❦ OYUNBAZ /BÖLÜM ●15●
❦ SOĞUK DUŞ /BÖLÜM ●16●
❦ YENİ BİR DİLEK /BÖLÜM ●17●
❦ SENDE BEN /BÖLÜM ●18●
❦ KAPALI DÜNYALAR SENFONİSİ /BÖLÜM ●19●
❦ TOPRAĞA DÜŞEN İLK YAPRAK /BÖLÜM ●20●
❦ SÜKÛNETİN AMANSIZ ÇAĞRISI /BÖLÜM ●21●
❦ KIZGIN KÖMÜRLER ALTINDA /BÖLÜM ●22●
❦ SERSERİ ADAMLAR APTAL KIZLARI SEVMEZ /BÖLÜM ●23●
❦ YERE DÜŞEN AĞLAMAZ /BÖLÜM ●24●
❦ GÖRÜNEN DAĞIN ARDINDAKİ DÜNYA /BÖLÜM ●25●
❦ DERİMİN ALTINDAKİ KARINCALAR /BÖLÜM ●26●
❦ YATAK ODASI / BÖLÜM ●27●
❦ ŞEHVETİN SICAK KOLLARI +18 / BÖLÜM ●28●
❦ NEDENİ BİLİNMEYEN SORUNLAR / BÖLÜM ●29●
❦ SU YOLU / BÖLÜM ●30●
❦ KULÜPTEKİ STRİPTİZCİLERİM / BÖLÜM ●31●
❦ 6 MİLYON TL / BÖLÜM ●32●
❦ SOĞUK KALPLER YARALAR / BÖLÜM ●33●
❦ SENİ KİRLETEBİLİRİM / BÖLÜM ●34●
❦ PART 1 / BÖLÜM ●35●
❦ PART 2 / SARIMSAKSIZ OLSUN / BÖLÜM ●35●
❦ DİLRUBA' NIN YÜZÜĞÜ / BÖLÜM ●36●
❦ NEREDEYDİN SEN? / BÖLÜM ●37●
❦ MASA LAMBASI / BÖLÜM ●38●
❦ ONUN KIRDIĞIM KANATLARI VAR / BÖLÜM ●39●
❦ SAKLI KALAN / BÖLÜM ●40●
❦ ONUN YAZDIĞI HİKAYELER / BÖLÜM ●41●
❦ ONUN ELLERİNDEKİ GÖZYAŞLARIM / BÖLÜM ●42●
❦ BENİM KANATLARIM / BÖLÜM ●43●
❦ ZİHNİMDEKİ TANIDIK PİYES / BÖLÜM ●44●
❦ KARMA ACIMAYI SEVMEZ / BÖLÜM ●45●
❦ ÇALINAN PANDORA KUTUSU / BÖLÜM ●46●
❦ BENİ TEMİZLER MİSİN? / BÖLÜM ●47●
❦ ONUN GÖZLERİNDEKİ IŞIK / BÖLÜM ●48●
❦ GERÇEKLERİN YILDIZ TOPU / BÖLÜM ●49●
❦ ÇAMURA BATAN TOPUKLULAR / BÖLÜM ●50●
BİR ANI
❦ MASANIN ALTINDAN / BÖLÜM ●52●
❦ BÖLÜM ●53●
Hellö
❦ BÖLÜM ●54●
Deliler Ağlamaz Kitap Oluyor
YAZARLARA YARDIM
İzole ve Yeni İngilizce Serüvenim
DUYURU

❦ KÜTÜPHANE DUVARLARI ARDINDA / BÖLÜM ●51●

55.3K 6.9K 2.2K
By ilmelistan

Hellö 💦

SINIR 2K VOTE 2K YORUM

Ellerime verilen gücün farkına varabilmem için yaşadıklarımı gözlerimin önünden geçirmeye ihtiyacım yoktu. Onun gözlerine bakmak, ruhumun atlılarla koşturduğu bir ordunun en ön safhasında gibi hissettiriyordu. Bana öyle bir bakıyordu ki onun ellerinde şekillenen bir hamur gibi hissediyordum. Kendime ait alanım kalmamış, onun bana hediyelerinin verdiği şevkle şımartılıyor gibiydim. 

Bunun sebebi neydi? Neden kendimi bu kadar tuhaf hissediyordum? Hayatta isteyebileceğim her şeye sahip değil miydim? Her şeye sahip olmamın getirdiği kötü yollar olabilirdi ama ne değişirdi ki? Bununla mutlu olabilirdim. Normal hayatımda da o kadar mutlu değilken üstelik… 

Derin bir nefes alıp verdim ve geçen zamanı öylece düşündüm. Vural’la tanıştıktan öncesi ve sonrası… Arasında uçurumun olduğunun farkındaydım. Vural da olanların farkındaydı ama bunu önemsemiyordu. Mutlu olabilmem için her şeyi verirken bedel için yanında olmamı bekliyordu. Bir bebek gibiydi. Bana ihtiyacı vardı. Canı istediğinde ağlıyor, canı istediğinde ise dünyanın en tatlı varlığı olabiliyordu. 

O gün, gördüklerim karşısında kendimi anlamsız bir şekilde ona daha da bağlı hissetmeye başlamıştım. Çocukları yetiştirip onlara bir hayat sunuyor olmasının verdiği bir heyecan şöyle dursun, o çocuklara yardımım dokunabileceği gerçeği içimde kıpırtıların oluşmasına neden olmuştu. 

Akşam eve döndüğümüzde otel sözleşmeleri imzalanmış, ertesi gün ise otele götürülmüştüm. Herkes tarafından büyük bir coşku ile karşılanırken bir diğer fark ettiğim etken ise otelde çalışanların, yetiştirme yurdunda eğittiği insanlar olmasıydı. Bir hafta çalışmalarımın sonucunda ise herkesin yüklü maaşları sonucu kusursuz bir şekilde çalışmasıyla birlikte bana pek de ihtiyaçları olmadığını fark etmem uzun sürmemişti. Otel, garip bir şekilde sezon olmamasına rağmen doluydu. 

Evde ise işler daha farklı bir hâl almaya başlamıştı. Müzeyyen Hanım, oğlunun bana olan ilgisini fark ederek artık beni kabullenircesine evden saymaya başlamıştı. Tuğba ve Yavuz’un evliliklerinin asıl olayını öğrendiğimden beri ise Yavuz’a üzülmeden edemiyordum ama onu izlediğimde hâlinden memnun olmayan durumu da yoktu. Yine de arada kaçamak bakışlarını yakalamıyor değildim. 

O, bende tamamlanmamış bir soru işaretinden ibaretti bense onda elde edemediği, ulaşma ihtimali olan ama kelepçelenmiş hayatının bir parçasıydım. 

Bugünse rahat koltuğumu geriye doğru yatırmış, ayaklarımı uzatmak için yandaki kolu çekerek ayaklıklarımı açmış ve hafiften sallanmasına müsaade ederken elimdeki kitabı okumaya çalışıyordum. Burası, evdeki kütüphaneydi ve ben buraya ilk başlarda kaçış yolum olarak bakıyordum. Ne hikmetse buraya alıştığım o süre zarfında hâlâ bu odayı kaçış yolu olarak görüyordum. Belki de kimsenin burayı kullanma gereksinimi duymuyor olmasından kaynaklanıyordu. 

Kitabın aynı şekilde ilerlemesinden sıkılıp yanımdaki komodinde, şarap kadehimin yanına koyduğumda uzanıp dibinde kalmış şarabı da dudaklarımın arasından yudumladım. Telefonumu elime alıp sosyal medyaya girdiğimde magazin sayfalarında dolanmayı düşünüyordum ki geçen hafta garip bir şekilde stalklamaya koyulduğum ve bunu her gün düzenli olarak yapmaya başladığım kocamın hesabını arama kısmında yazdım. 

Vural Koçark. 

Anında mavi tik almış hesabı en üstte çıkarken üzerine tıkladım ve ezberlediğim, kusursuz fotoğraflarında gözlerimi gezdirirken farklılıkları anında fark etmem uzun sürmedi. 

Hikâye atmıştı. 

İyi de o hikâye atmıyordu ki. 

Öne çıkanları bile yoktu. 

Onu ilk keşfettiğimde neden hiç özel sayılabilecek bir şey paylaşmamış olmasını merak etmiştim. Postlarının hepsi profesyonel fotoğrafçıların elinden çıkmış, donuk ve işine özgü fotoğraflardı. 

Şimdi ise hikâye eklemişti ve ben o an merakımdan ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde ekrana bakıyordum. Sonra dayanamadım ve artık ne oluyorsa olsun diyerek hikâyesine tıkladım. Bu kadar takipçisi varken kimlerin hesabını kontrol ettiğine bakacak birisi değildi ki o. 

Ama tıkladığım an gördüğüm fotoğraf ile şaşkınlıkla olduğum yerde kalakalmış, başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. 

Yutkundum. 

Gördüğüm fotoğraf kalp atışlarımın kulağımda atmasına neden olurken nefesimi tuttum ve yavaşça yerimde doğruldum. 

Fotoğrafta ben vardım. Sadece ben olsam, buna bu kadar şaşırmazdım ama fotoğrafta burada oturduğum koltukta, az önceki hâlimle kitap okuyordum. 

Odadaydı ve ben az önce ona yakalanmıştım. 

Utanç dolu bir şekilde yavaşça arkamı döndüğümde orada oturmuş, şeytani bir sırıtma ile beni izlediğini fark ettim. Sessiz sedasız. Bacaklarını koltuğun üzerinde uzatmış, birbirinin üzerine atmışken rahat pozisyonunda kollarını sıvamış, işten yeni çıkmış bir şekilde karşımda duruyordu. 

Tanrım! Öyle bir gülümsüyordu ki utancımdan ağlayabilirdim. 

Az önce onu stalkladığımı görmüştü ve bu sırıtış tamamen onun sebebinden başka bir şey değildi. 

“Burada beni mi izliyorsun sen?” diyerek anında üste çıkmak için konuşmaya çalıştığımda çatallaşan sesime karşın içten içe küfür etmeden duramadım. Vural’ın ise bu umurunda bile olmadan omuz silkti ve yüzündeki gülümsemeyi silmeden konuştu. 

“Karımı izleyemez miyim?” diye sormasıyla ona kaşlarımı çatarak bakmaya başladım. Her defasında bu kadar rahat  olmasını bir türlü kabullenemiyordum. 

“Gizli gizli izleme alışkanlığından kurtulman lazım.” dedim ve telefonu komodinin üzerine bırakıp yerimden kalktım. Ama kalkmamla buna pişman olmam bir olmuştu. O, hâlâ rahat bir şekilde oturduğu yerden bana bakmaya devam ediyordu. 

“O zaman daha kendin gibi davranıyorsun.” dediğinde şaşkınlıkla kirpiklerimi kırpıştırmam uzun sürmemişti. 

“Normalde nasıl davranıyorum ki?” diye saf saf sormamla kendime kızmam bir olurken kendimle münakaşam fazla sürmeden bana cevap vermişti bile. 

“Gergin.” 

Bunu görüyor olmasını verdiği ve kendinden emin bir şekilde konuşuyor olması pek de hoşuma gitmemişti. Ona karşı her şeyimle çıplak olmak beni korkutuyordu. Hiçbir şey saklayamıyordum. Kendimce stalklamayı bile becermemiştim az önce. Ve hâlâ bana aynı şekilde sırıtmaya devam ediyordu.

“Ben gergin falan davranmıyorum. Sen beni geriyorsun. Şu yaptığına baksana. Gizli gizli beni izliyorsun.” 

Umursamaz bir şekilde elini salladı ve bacaklarını çözüp yavaşça yerinden kalktı. İri vücudu karşımda dikilirken istemsizce derin bir nefes alıp içimde tutma ihtiyacı ile karşı karşıya kaldım. Hemen ardından da bana doğru adımladı ve o sözleri söyledi. 

“Mesela şu an da gerginsin.” 

Ve bedenimde garip bir elektriklenme kendisini gösterdi. 

Önüme gelene kadar yürüdü ve duraksadığında dudağının kenarının yukarı kıvrılmasına şahit oldum. O kıvrımı izlemek, elektriklenmemi karnımda büyük bir burkulmaya sebep olurken yeniden konuştu. 

“Ve gizli gizli beni araştırıyor olmana bakılırsa senin de benden bir farkın yok.” 

Şaşkınlıkla gözlerimi aralayıp ona baktığımda bir an itiraz etmek istedim ama o çoktan elini uzatıp önüme düşen saçımı yavaşça kulağımın arkasına doğru iteklemişti ama bunu yaparken parmağının ucu yanağıma aheste aheste değmiş, dokunduğu tenimde amansız bir tufanla karşı karşıya kalmama neden olmuştu. 

Küçük bir adım attı ve kulağımın arkasından çekilmeyerek ilerleyen eli, ensemi belli belirsiz kavrayarak başımı yönlendirdi ve ona bakmamı sağladı. 

Yüzüme doğru eğilmiş, yeşil gözleri, kirpiklerinin arasından parıldarken dudaklarındaki şeytani kıvrımlar kendisini hâlâ koruyordu. 

Eğleniyordu. Sinir bozucu bir şekilde eğleniyordu ama bana bu kadar yakınken ona sinirlenemeyecek kadar kalakalıyordum. 

Kalbimin teklemesine neden olacak kadar ani bir şekilde dudaklarını ıslattı ve gözleri dudaklarıma kaydı. 

“Bu çok hoşuma gitti.” dediğinde artık ondan stalklamam konusunda kurtulamayacağımı fark ederek utançla kabullendim. 

“Ne zaman geldin?” diyerek zar zor konuşmama karşın gözleri yeniden dudaklarımdan çekilip gözlerime çıktığında yavaşça gözlerini kısıp gözlerimin içerisine baktı ve cevap verdi ama o bakışlarının çok başka şeyler peşinde olduğunu fark etmiştim bile. Ne de olsa o benim kocamdı ve artık onu tanımaya başlıyordum. 

“Çok olmadı.” 

“Ama saat daha erken.” diyerek ilgisini farklı bir yöne çekmeye çalıştım. Bana bu kadar yakınken kalp atışlarımı duymasını falan istemiyordum. 

Adam az önce dudaklarıma yiyecek gibi baktı ve benim kasıklarımdaki sızı, bacaklarımın titremesini son anda engel olmama neden olacak kadar aşikârca dürtüklemişti.

Dudağı yavaşça yukarı kıvrıldı. Dağılmış saçları, orada sandığımdan da uzun süre beni izlediğini düşündürtüyordu. Beyaz tenin üzerinde herhangi bir kusur yoktu ve bu kusursuzluk beni daha da korkutmaya yetiyordu. 

Yanağındaki gamze, belli belirsiz bana el sallarken diğer elini belimde hissettim. Usulca bana sarıldı ve daha itiraz etmeme bile izin vermeden beni yavaşça kendisine çekti. 

“Seni özledim.” 

Ve bedenimi, bedenine yasladı. Şimdi kokusunu bütün gücümle alabiliyordum. 

Ah! Bu adam beni son zamanlarda tahmin ettiğimden de fazla etkiliyordu. Her defasında beni kollarına alıyor, kibar, flörtöz bir şekilde konuşuyor, sonrasında da bir anda ona sıcak davranmamamı anlayışla karşılıyormuş gibi kollarını bedenimden çekerek uzaklaşıyordu. 

Sanki kocalık haklarını bir nebze de olsa mutluymuş rolünü takınmıştı ve Tanrı biliyordu ya onun kollarında ilerisi için yalvaran bir vücutla cebelleşmekten başka bir şey yapamıyordum. 

Yine aynısı olsun istemiyordum. Benimle bu şekilde iletişim kurmasından nefret etmeye bile başlayabilirdim ama o umursamıyordu bile. Kollarını bedenimde hissediyor olmak, onun sıcaklığı ile harmanlanmak beni amansız bir uçurumun kenarında sarmalaması kadar heyecan vericiydi ama devamında yine istediğimi vermeyecek olmasının hıncı ile karşı karşıyaydım. 

Hoş, o da istemediğimi düşünüyordu ya orası ayrı. 

Yutkundum. Dudakları aralanmış, gözleri yeniden dudaklarıma kendisini tutamıyor gibi kayıyorken hâlime gülmüştü. 

“Kocanı stalkladığın için bu kadar gerilmene gerek yok.” dedi ve sırtımdaki eliyle beni telkin edercesine okşadı. 

“Hatta bu hoşuma gitti.” dedi ve bir an dudaklarını yeniden yalayıp alt dudağını dişleyerek gözlerini yeniden dudaklarıma kaydırırken yutkundum. 

Tanrım! Bu eziyetti. Çin işkencesi yanında halt ederdi. 

“Sadece merak ettim.” 

“Ben de seni merak ediyorum.” dedi ve o an söylediğim şeyleri nasıl yorumladığını fark ettim. 

Vural, onu araştırıyor olmamdan mutlu olmuştu. 

“Ben seni gizli gizli izlemiyorum.” 

Tek kaşını kaldırdı ve inanmayan bir şekilde gözlerimin içerisine baktı. Ah! Ona bu kadar yakınken nasıl düşüncelerimi yansıtmadan durabilirdim ki?

“O zaman neden takip etmek yerine sürekli hesabıma girip beni gizli gizli kontrol ediyorsun?” dediğinde şaşkınlıkla gözlerim aralandı. Bunu nereden biliyordu? 

Ve o an sazan gibi oltaya düştüğümü fark etmem uzun sürmedi. 

Bu sefer o şaşırmıştı. İşte o an kendime içten içe savaş açmışken Vural parıldayan gözleri ile bakarken konuştu. 

“Demek beni sürekli araştırıyorsun?” dedi ve öyle keyifle gülümsedi ki bir anda seksi bir hâle bürünen hatlarına karşın artık pes etme kararı aldım. 

Ben bu adamla başa çıkamayacak kadar toydum ve o da bunun farkındaydı. 

“Güzelim, kollarımın arasında bana öyle bakmaya devam edersen seni o koltukta gördüğümden beri hayalini kurduğum pozisyonlara sokmama engel olamazsın.” dediğinde bir an şok olmuş bir şekilde ona bakakaldım. Hemen ardından nefesim, boğazıma takıldı ve kalp atışlarım göğüs kafesimi parçalarcasına hızlı atmaya başladı. Kasıklarımda ise karnıma doğru çıkan bir sızı, bütün bedenime gerekli sinyalleri yollamaya başlamıştı bile. 

“Ben…” diye kekelerken ne söyleyeceğimi bilemez bir şekilde gözlerinden dudaklarına kayan gözlerimle dehşete düşmüştüm ama  çok geçti. Gözlerine baktığımda bunu fark ettiğini görmemle aralanan dudakları, bana doğru uzandığını gördüm. 

Tanrı biliyor ya, onun dudaklarının dudaklarıma dokunduğu o anda havai fişeklerin bedenimin her hücresi içerisinde patladığına şahit olmuştum. 

Dudakları, dudaklarımın hâkimiyetini eline almış, elleri, bedenimi sahiplenircesine sarmışken beni öyle güzel tuttu ki titreyen bacaklarım, havada sallanır bir hâlde kalmıştı. Artık en büyük sorunum, ona karşılık vermemek için direnen dudaklarımdaydı. 

Fazla uzun sürmedi. Dudaklarım, dudaklarının üzerinde mağlubiyet yaşayarak aralandığında dilinin dilimle buluşuyor olmasın verdiği hazla kollarım, omuzlarını sarmaladı. Ellerimi, ensesinde tenini bulduğu an zaferle onu hissetmek adına daha da bastırdım ve nefes almayı önemsemeksizin ona bedenimi yasladım. 

İstediği buymuş gibi beni kucağına kısa bir hamlede almış, bacaklarım iki yanında açarak ona dolayıp ellerini kalçama yerleştirdiğinde itiraz dahi edememiştim. Parmaklarının sıkılaşarak etimi kavrıyor olmasının verdiği hassasiyet, ruhumu şekillendirmesi için yeterli bir cazibe ile yıkanıyordu. Dudaklarının kasıklarıma uyguladığı sihir ise akıl erdiremeyeceğim kadar muazzamdı. Teninin sıcaklığının karıştığı tenim ise ona bütünleşmeye çalışan bir virüs gibi talepkârdı. 

Bedenimi aldı ve tıpkı az önce söylediği gibi yattığım koltuğa beni oturttu. Tam geri çekilecek diye üzülürken bir anda üzerime çıkması ile birlikte koltuk anında sallanır pozisyonda geriye doğru gitti ve ben korkuyla kısa bir çığlık atmıştım ama o hızlı davranıp elini dudaklarımın üzerine kapatmıştı bile. 

Parıldayan, boğuk gözleri şeytani bir ışıltıyla parıldarken nefes nefese konuştu. 

“Şşt! Yavrum, çığlık atacağın yere daha gelmedik.” dedi ve diğer eli ile eteğimin altından kolayca istediği yere ulaştı ve öyle ani bir şekilde hassas noktaya baskı uyguladı ki bütün korkum, yerini zevk tufanı ile karşı karşıya bıraktı. 

Pantolonunu hızlı bir şekilde çözüp üzerimi bile çıkarmama müsaade etmezken eli hâlâ ağzımdayken ıslak vajinamda içime doğru gözlerimin içerisine kayması ile şaşkınlıkla kalakalmıştım. 

Bu saçmalıktı. Bu yaptığım en çılgın şeylerden birisi olabilirdi çünkü birkaç adım ötede, salonda oturan annesi vardı. Çalışanlar evdeydi ve kapı kilitli olmadığı için herkes içeri girebilirdi. Tanrım! Bu adamla neden her sevişmem çekişmeli bir şekilde oluyordu bilmiyordum ama öyle güzel öyle tahrik edici bir hissiyatla sarmalanmıştım ki onun umurunda değilse benim hiçbir şekilde umurumda değildi. 

Öyle de oldu. 

İçime ittirdiği o anda dudaklarımdaki elini çekmiş ve dudakları, dudaklarıma değme mesafesindeyken yeniden içeri doğru ittirdi. Yay gibi gerilen bedenimle birlikte dudaklarını öpmek için bu sefer hamle yapan ben oldum. Onu ensesinden tuttuğum gibi kendime çekerken ilk önce alt dudağını kavradım. Yavaşça emip bıraktıktan hemen sonra içime öyle bir ittirdi ki bu sefer dudaklarına karşı inledim. 

Eliyle kalçamı kavradı ve beni daha da açarak içime rahat girmek için alan açtı. 

Yeniden ittirdi. 

Alt dudağını dişledim. 

Yeniden ittirdi. 

Sesimi kesmek için dudaklarını açlıktan ölecekmişçesine öptüm. 

Ve yeniden ittirdi.

Bacaklarımı daha fazla aralayıp onu sonuna kadar içime aldım. 

Bu sefer o da dudaklarıma karşın benimle birlikte inledi.

SINIR 2K VOTE 2K YORUM

Bölüm nasıldı?
Bölüm ile ilgili düşüncelerinizi Twitter'da #DelilerAğlamaz ve #ilmelistan hashtagleriyle tweetleyebilirsiniz orada da sohbet etmiş oluruz hem. Heyecanla tweetlerinizi bekliyorum aşklarım. Öpüldünüz 💋

Yazar: İlayda Melis Okurgan

Youtube: Mel Okurgan
Instagram: ilmelistan
Twitter: ilmelistan

YARDIMCI HESAPLARI

Wattpad: melis_hikayeleri
Instagram: melseytanlari

Continue Reading

You'll Also Like

1.3K 85 5
Yasamak aslında yaşamamaksa... Uçağa yarım saat kala kardeşim Theydor aradı. Göz devirerek kapattım telefonu. Büyük ihtimalle davamı geri çekmemi ist...
68.7K 8.7K 33
Krallığından kaçak yaşayan bir büyücü, çocukluğundan beri sığındığı, iksir tüccarı diye bilinen bir adam, herşey böyle başlamıştı işte. Savaştan yen...
BEYAZ (+18) By MEL

Teen Fiction

1.9M 107K 45
Beyaza bulanmış bir kadının en çekici hâli Nefesi ateş Ruhu kor bir kül tanesi olan o adam...
ELVİN By Sedef

Teen Fiction

41.2K 15.7K 43
"Wattys 2022 Yarı Final Kazananı" "Wattys 2021 Yarı Final Kazananı" Herkes adımı yansıttığımı söyler. Cennet çiçeği. Çocukken adım gibi bir yerde y...