İLLEGAL AŞKLAR

Av Morlinka

303K 19.4K 1.3K

Bir kördüğümdü aşk. Tabancadan çıkan kör kurşundu. Hedefi tekti, istikameti belliydi. Ateş aldıktan sonrası y... Mer

Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21-part1
Bölüm 21- part 2
BÖLÜM 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Duyuru ve Özür
Bölüm 25 part-1
25.Bölüm 2.part
Bölüm 26
Yeni Hikaye Spoiler
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
FİNAL

Bölüm 1

25.3K 878 133
Av Morlinka

Gecenin kör vakti çoğu boş olan binada saatin tik tak sesleri yankılanıyordu. Akrep yelkovanı, yelkovan ise akrebi kovalıyordu ve adeta birbirleriyle yarış içerisinde ilerliyorlardı. Aynı vakitlerde Mehmet elinde kaçıncısını içtiği bilmediği kahve kupası, masasının başında eve gidip alacağı duşu ve ardından rahat bir uyku çekebileceği yatağını düşünüyordu. Tabi öncesinde uğraması gereken bir yer vardı. Eğer uğramazsa asla rahat bir uyku çekemiyordu.


Griye çalan mavi gözleri dumanlanmıştı. Yakışıklı adamdı vesselam, gözünün kıyısındaki ufak yara bile yüzünün kusursuzluğunu gizleyemiyordu.Ellerini saçlarına daldırıp şöyle bir karıştırdı. Ne zaman düşüncelere dalsa farkında olmadan eli saçlarına gidiyordu.Şimdiye kadar kimseye muhtaç kalmamış bir adam olarak belki de saçlarının okşanmasına ihtiyaç duyuyordu kim bilir? Derin bir iç çekti. Mehmet 36 yıllık hayatında yaşadıklarını düşünüp gözden geçirirken telsizden gelen anonsla dalıp gittiği geçmişinden sıyrıldı.


" 5244 merkez şüphelinin yeri tespit edildi, tamam."

"Merkez dinlemede, konum bildir, tamam."

"5244 merkez Alsancak Kıbrıs şehitleri cad. 1453 sok. , tamam."

"Anlaşıldı, ekipler yolda beklemede kalın, tamam."

"5244 merkez anlaşıldı, tamam."


Mehmet ceketini alıp hızla aracına binerken aynı zamanda elindeki telefonla ekip arkadaşlarına haber verdi. Hız ibresi giderek yükselirken uykusu aysın diye camı açtı. Soğuk hava Mehmet'in yüzünü yalayıp geçerken özgürleştiğini hissediyordu. Bir an her şeyi geride bırakıp ortadan kaybolmayı düşündü, sonradan hızla kafasını sallayıp bu fikirleri aklından savuşturdu. Gidemezdi. İşin garip yanı bir tarafı kaçıp kurtulmak isterken, öbür yanı gönüllü olarak kendini feda etmeye hazırdı. Olay yerine ilk varan kendisi oldu hemen arkasından da asayiş arkadaşları Bertan, Önder, Doğuş ve aralarına yeni katılan şu kimsesiz kız... Adı neydi hmm Zehra. En fazla ne kadar dayanırdı, polis olmak kolay değildi. Hele ki böyle hareketli ve büyük bir şehirde en fazla 2 ay verdi Mehmet 2 ay sonra bu sevimli küçük kızın istifasını da masasında görürdü.


"Komiserim." diyen Doğuş'a doğru döndü. Bu aslan parçası ekibine katılalı 1 yıl kadar olmuştu. Biraz ukala çokça çapkın fakat mert çocuktu. Mehmet Doğuş'u sürekli azarlasa da aslında içten içe onun böyle olmasına seviniyordu. Kendi yaşayamadığı gençliğini Doğuşta izliyor gibiydi. Doğuş'u izlerken dudakları her daim yukarıya kıvrılmaya meyilliydi, yine de kendini tutar soğuk ifadesinden taviz vermezdi.

"Evet" diye cevap verdi.

"Ekipler hazır komiserim, emrinizi bekliyoruz." Mehmet elini beline attı 14 lü diye tabir edilen Browning marka tabancasını çıkarttı. Başıyla ekibine işaret verdi ve operasyonu başlattı.

*****

Selin Süreyya... Amaaaan sadece Selin 23 yaşında Üniversite 3.sınıfta okuyan bir genç kızdı. Gerçi 23 göstermiyordu ya neyse.Okumak için memleketi Muğla'dan İzmir'e 3 sene önce gelmişti ve psikoloji okuyordu. Zaten ya hukuk okuyacak ya da psikolog olacaktı. Başka şansı yoktu dinlemeyi severdi ancak dinlemeyi sevmesi bir yana konuşmayı onun 5 katı kadar daha severdi. Selin arkadaşından aldığı telefonla hemen kendini sokağa atmıştı. Dilek ağlayarak ona ihtiyacı olduğunu söyleyince bütün algıları kapanmış sadece Dileğin yanına gitmeye odaklanmıştı. Hadi tavşanlı pijamaları, ayıcıklı pandufları neyse de keşke üzerine bir ceket alsaydı. Bu havada hangi akılla kendini böyle dışarı atmıştı ki... Zaten taksici de bir garip bakıyordu. İç sesi,'ne bakıyosun kardeşim hiç mi pijamalı kız görmedin' dese de Selin susmayı tercih etti. Dileğin mesaj attığı adrese gelince ne kadar verdiğine bakmadan parayı taksicinin eline tutuşturup indi.


Etrafına bakınırken içinden Dileğe söyleniyordu. ' Ah be Dilek ah be kızım ne işin var senin bu saatte böyle yerlerde ya, hayır kafanı kesseler tenhaya çekip tecavüz etseler kimsenin haberi olmayacak.'

Kendi kendine konuşurken barın kapısına kadar geldi. Tam içeri giriyordu ki kapının önündeki izbandut gibi adamlardan biri omzundan tuttu.

"Kimliğinizi görebilir miyim küçük hanım?"

"Ben ııı şey bakın ben evden çok aceleyle çıktım o yüzden almayı unutmuşum."

"Öyle mi kaç yaşındasınız peki?"

"23"

"Üzgünüm küçük hanım hiçte 23 yaşında gibi durmuyorsunuz sizi içeri alamam."

"Bakın ben zaten eğlenmeye gelmedim sadece arkadaşımı alıp çıkacağım."

"Evet tabi genelde öyle olur."

"Bakın benim arkadaşım aşk acısı çekiyor ne hödük heriflersiniz siz ya çekilsenize önümden benim ona destek olmam lazım. Omzumda ağlamasına izin verip saçlarını okşamam lazım çünkü en iyi arkadaş olmak bunu gerektirir.Ama ben ona dedim. O çocuğa güvenme dedim.Bu çocuk seni üzer dedim .Tipinden belliydi zaten pisliğin önde gideni olduğu. Böylelerinin köküne kibrit suyu dökmek lazım. Ama benim arkadaşım da saf, ne yaptı beni dinlemedi ve güvendi sonuç bu sonra koş Selin..."


Selin konuşurken konuşmaların göz bebekleri büyümüş nefes almadan genç kızı izliyorlardı. Ne yapacaklarını bilemeyip birbirlerine bakmaya başladılar. Onlar birbirlerine kaş göz yapadursun Selin aralarından sıvışıp çoktan içeri girmişti bile. Kendisiyle gurur duyuyordu. Bu taktik her zaman işe yarardı. Selin insanları yara yara ilerliyor, parmak ucunda yükselip Dileği görmeye çalışıyordu.


Mekanda ki yüksek dozdaki duman, alkol ve uyuşturucudan dolayı kimse kızın üzerindeki tavşanlı pijamaları yada ayıcıklı panduflarını fark etmiyordu derken kapıda bir gürültü oluştu. İnsanlar telaş içinde çıkışa doğru koşmaya başlamışlar. Selin ise ürkek bir ceylan gibi ortalarda ezilmemeye ve Dileği bulmaya çalışıyordu.Hadi kızım dedi kendine böyle Dileği bulamazsın arkadaşının sana ihtiyacı var. Bar taburelerine doğru ilerleyerek kendini barın üzerine attı buradan Dileği daha rahat bulabilirdi. Bu insanlara neler oluyor yahu diyemeden duyduğu bir el silah sesiyle donup kaldı.

*****

Mehmet densizin birinin kendilerini fark edip " Polisler geldi, kaçın." demesiyle aradıkları adamı elinden kaçırdı. Ama buradan eli boş dönmek istemiyordu. Zaten ortamdan belli etraf uyuşturucu satıcılarıyla doluydu. Keskin gözleriyle etrafı tarayıp durum tespiti yaparken birden dondu kaldı. Yanlış görmüştü evet bunun başka bir açıklaması olamazdı. Yaşlanmıştı artık nöbetlere eskisi kadar dayanıklı değildi yoksa koskoca barda üzerinde tavşanlı pijamalarıyla karmakarışık kızıl saçlarıyla duran bir kız çocuğu görmemişti. Kafasını ağır ağır çevirip tekrar baktı. Evet oradaydı, 'kesinlikle kafayı yedim' diye düşündü yada ortamdaki ağır alkol kokusu beni sarhoş etti.

Önünde kimlik kontrolü yapan Önder'in omzundan tutup kulağına doğru eğildi.

"Koçum, bar tarafına bak bakayım ne görüyorsun?"Önder bara doğru baktı. Kirpiklerini kırpıştırdı, öne doğru bir adım attı, geri geldi.

"Komiserim, ben galiba şey bir kız görüyorum üzerinde tavşanlı pijamaları var." Mehmet'in dişlerini sıkmaktan yanak kasları oynadı. 'Ulan küçücük çocuğun barda ne işi var, nasıl içeri alırlar' diye kükredi içinden.


Hızlı adımlarla bara doğru ilerledi. Kızın kolundan tuttuğu gibi aşağı çekti. Masmavi irice açılmış gözlerin kendisine baktığını görünce bir an ne diyeceğini unuttu. Kızın yüzünü incelerken burnunu kırıştırdığını ve burnunun üzerinden yanaklarına yaramazca dağılmış çillerini fark etti. Mehmet dalıp gitmiş kızı incelerken Selin birden cırtlak sesiyle konuşmaya başladı.


"Ya bırak, bıraksana ya kolumu ne sıkıyosun moraracak bak işte arkamdan dayak yedi diye konuşacaklar, heyy sana diyorum bıraksana kolumu ay boynum ağrıdı sana bakmaktan azıcık eğilsene yada dur eğilme senin boyun hazır uzunken Dileği bulsana bana ya yazık arkadaşım ben gelmedim sanıp ne çok üzülmüştür. Aslında koşarak geldim ama o iki izbandut beni içeri almadı ee haliyle bende kendi taktiklerimi kullanmak zorunda kaldım. Biraz zaman kaybettim ama olsun içeri girdim sonuçta ama Dileği bulamadım. Bu insanlar kafayı mı yemiş doluşmuşlar hepsi bir yere oksijen alamıyorum yeminle." Kız soluksuz konuşurken Mehmet şoka girmiş bir şekilde kıza bakıyordu. Sesini bulabildiğinde konuştu;

" Uyuşturucu mu aldın sen?"

Selinin gözleri neredeyse yuvalarından fırlayacaktı. Ne diyordu bu adam böyle Selin hayatında ağzına alkol bile sürmemişti canım alkolle uyuşturucuyla ne işi olurdu. Babası duysa bacaklarını kırardı vallahi.

"Hayır ya saçmalamasana sen Dileği arıyorum ben."

"Kaç yaşındasın sen?"

"Taktınız be sizde 23 yaşındayım diyorum önüne gelen yaşımı soruyor hayır nüfus sayımı mı yapıyorsunuz ya da çok beğendiniz nüfusunuza mı alacaksınız?"

"Doğruyu söyle ufaklık kızmaya başlıyorum nerde oturuyosun annen baban yok mu senin?"

" Var ya olmaz mı dünyalar güzeli tontiş bi annem var adı Gül babamın adı da Murat o da çok yakışıklıdır bu arada. Senin kadar olmasın tabi. Senin adın ne bu arada ben Selin memnun oldum."


Mehmet önünde konuşup duran kıza bakarken kulaklarından nasıl alev çıkmadığına şaşırıyordu. 2 parmağıyla burnunun sırtını sıkarak derin derin nefesler aldı biraz sakinleşmesi gerekiyordu.Kızın kolundan tutarak Önder'in yanına geldi.

"Önder al bu küçük hanımı ben infilak etmeden." Mehmet arkasını dönerek dışarıya çıkmış ekip arabalarına bindirilip götürülen sarhoş insanları izlemeye başlamıştı. Yanına gelen Berat'a :

"Son durum nedir?" diye sordu.

"Barı boşalttık komiserim kimlikleri kontrol edip sabıka kaydı olanları merkeze alıyoruz, diğerlerini serbest bıraktık."

" Tamam buraları toparlayın gelin ben merkeze dönüyorum."

"Peki Komiserim."


Mehmet arabasına atlayıp merkeze sürdü. Uzun zamandır peşlerinde oldukları silah kaçakçılığı yapan Osman'ı kıl payı ellerinden kaçırmışlardı. Başının ağrısını geçirebilirmiş gibi saçlarını çekiştirip duruyordu. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Ve daha günün ağarmasına 2 saatten fazla vardı. Koltuğunda geriye yaslanıp ayaklarını uzattı, biraz kestirebilirim diye düşündü. Odası koridorun en sonundaydı önemli bir şey olmadıkça kimse rahatsız etmezdi nasılsa.


Mehmet duyduğu uğultuyla gözlerini araladı. Karşısında onu uyandırıp uyandırmamaya karar veremeyen 2 polis eri duruyordu.

"Evet beyler problem nedir," diye seslendi tok sesiyle. Polis erleri bir an yerlerinde sıçrayıp hizaya girdiler.

"Komiserim bu akşamki baskında tutuklu olarak aldıklarımızdan bazıları problem çıkarıyor."

"Ne probl..." Mehmet tam konuşurken giderek büyüyen uğultu nedeniyle ayağa kalkıp nezarethanelerin olduğu kısıma indi. Herkes bir ağızdan konuşup nöbetteki polis erlere yalvarıyordu. Ne olduğunu anlayamayan Mehmet;

"Ne oluyor burada?" diyerek tok sesiyle gürledi. Herkes bir an sessizleşmiş sakince arka tarafa doğru çekilmeye başlamışlardı. Belli bir noktaya odaklanmış gözleri takip ederek neye odaklandıklarını görmeye çalıştı. Göz menziline ilk bir çift ayıcıklı panduf daha sonra tavşanlı pijamalar en son ise karışık kızıl saçlar ve irice açıkmış masmavi gözler girdi.

"Sen, gel buraya." Eliyle ufak bir işaret yaparak Selin'i yanına çağırdı.

"Aşk olsun Komiserim tanışmıştık ya adımı unuttunuz mu yoksa? Gerçi siz bana Komiser olduğunuzu söylemediniz cidden çok darıldım ama neyse sizi affediyorum. Dileği buldunuz mu nerede benim arkadaşım?"

Mehmet sabır dileyerek polis erlerine döndü.

"Sorun nedir?"

"Komiserim, bu kız çok konuşuyor. Hatta çok konuşuyor denemez çünkü geldiğinden beri hiç susmadı, doğal olarak da insanlar şikayet etmeye başladılar."

Mehmet kısık gözleriyle kızı şöyle bir süzdü. Polis erlerine dönerek; "Odama getirin." Dedi.


Hızlı adımlarıyla odasına doğru yol aldı. Odasının köşesine koyduğu ayrılmaz bir parçası olan kahve makinesine ilerledi ve kendine bir kupa kahve aldı. İlk yudumunu almadan önce mutlaka gözlerini kapar ve kokusunu içine çekerdi. Odasının kapısı açıldı. 2 polis eri getirmiş oldukları kızı bırakıp çıktılar. Mehmet tezgaha dayanmış elinde kahve kupası karşısındaki kızı süzüyordu. Ve kız ilk defa bu kadar sessizdi. Gerçi bu sessizlik önünde kelepçelenmiş olan ellerinden dolayı olabilirdi kim bilir. Çünkü Tanrı biliyor ya Mehmet kızı ilk gördüğünden beri kız 1 nano saniye bile susmamıştı. Kaşıyla kıza koltukları işaret etti. Kız sesini çıkarmadan ilerleyip koltuğa oturdu. Şimdi ikisi de karşılıklı olarak birbirlerini incelemeye başladılar.

Mehmet kızın çillerinin yüzüne ne kadar çok yakıştığını düşünürken, Selin Mehmet'in gözlerinin gri mi yoksa mavi mi olduğuna karar vermeye çalışıyordu. Birden kızla göz göze gelip irkilen Mehmet en son ne zaman karşı cinsten birini bu kadar uzun süre incelediğini düşündü.Yavaşça hareket edip kızın önünde eğildi ve bileklerindeki kelepçeyi çıkardı. Küçücük kızın kaçacak hali yoktu ya. Ayağa kalkıp masanın öbür tarafına geçtiği sırada Selin konuşmaya başladı. Tahmininin doğru çıkmasıyla dudakları kıvrılacak gibi oldu son anda kendini durdurdu ve kızı dinlemeye başladı. Selin;


"Off burası da amma soğukmuş hayır burası devlet dairesi değil mi benim bildiğim faturayı size ödetmiyorlar ne diye cimrilik yapıyorsunuz. Yazık değil mi bak bunca insan bu soğukta burada çalışıyorlar. Gerçi sen üşümezsinde şu cüsseye baksana, sahi boyun kaç senin?"

Selin gözlerini Mehmet'e dikmiş cevap bekliyordu. Mehmet ise kızın ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Normalde bu kadar sakin bir insan değildi anlamlandıramadığı bir şekilde bu kıza sinirlenemiyordu. Mehmet bunu düşünürken kaşlarını çatmıştı. Selin ise Mehmet'in surat ifadesine baktıkça oturduğu yerde kıpırdanıp duruyordu. Selin kıpırdandıkça Mehmet kaşlarını daha Çok çatıyordu. Selin en sonunda dayanamayıp bir kahkaha patlattı.


"Eğer o kaşlarını biraz daha çatmaya devam edersen İstanbul için 3. Köprü çalışmalarını durdurup direk senin kaşlarını köprü niyetine kullanacaklar benden söylemesi."

Mehmet kızın söylediklerinden sonra bile sinirlenmedi. Aksine bu kızın nasıl olup da kendinden korkmadığını çözmeye çalışıyordu. Genelde kadınları bırak genç adamlar bile ondan ürkerdi. Kızın cesaretine, korkusuzluğuna hayran kalmak üzere olduğunu fark edince kendini durdurdu. Boğazını temizledi ve konuşmaya başladı:

"Ailene telefon etmek ister misin?"

"Yok şimdi merak ederler bu saatte etmeyeyim."

"Edecekler tabi bu saatte evden kaçıp barlarda dolaşan kızlarını neden merak etmesinler."

Selin Mehmet'in kendisini iğnelercesine konuşmasına sinirlendi ve ciddileşerek konuşmaya başladı.


"Bakın Komiser Bey ben bu şehre okumaya geldim öyle bar bar dolaşıp günümü gün etmiyorum. Bu güne kadar ailemi utandıracak hiçbir şey yapmadım bugünden sonra da yapmam. Ege üniversitesi psikoloji 3.sınıf öğrencisiyim sadece yardıma ihtiyacı olan bir arkadaşım için o bara gitmiştim. Hem üzerime bakar mısınız sizce oradan sürekli barlarda dolaşan kızlar gibi mi duruyorum."

Mehmet karşısındaki kızdan bu kadar ciddi ve aklı başında bir cevap beklemediği için çokça şaşkındı. Kendini toparlayıp kızın vücudunu süzmeye başladı başta küçük kız çocuğu zannettiği bedenin aslında muhteşem vücutlu bir genç kız olduğu gerçeğiyle elektrik çarpmışa döndü. Selin ise Mehmet'in kendisini izlediğini fark edip olabildiğince kızarmıştı. Birden uzanıp Mehmet'in kupasını aldı ve kahvesinden yudumlamaya başladı. Mehmet'in şok içinde kendisine baktığını görünce;

"Ne," dedi. "Baktım sen teklif etmiyorsun bende kendim alayım dedim üşüdük herhalde burada."


Mehmet kendini tutamadan kahkaha attı. Selin adamın kahkahasıyla gözlerinde pırıltılarla onu izlerken, komiserin kapısının önündeki 3 genç adam şok içinde odaya daldılar. Yaklaşık bir senedir Mehmet komiserle çalışıyorlardı fakat 2-3 defa ufak gülümsemeler dışında kahkaha attığını duymamışlardı. Anın getirisi olan şokla kapıyı çalmadan odaya bodoslama dalmışlardı. Mehmet gelenleri görünce ;

"Hayırdır çocuklar bir olay mı var?" dedi. Genç adamlar ne diyeceklerini bilemeyerek kem küm etmeye başladılar fakat Doğuş her zamanki çıkıntılığıyla Selin'in yanına gitti.

"Güzel bayan Mehmet komiserimi güldürebildiğine göre çok yetenekli olmalısın"diyerek eline bir öpücük kondurdu.

Genç kız; "Bu yaşına kadar yılışıklılıktan ölmediğine göre sende baya yetenekli olmalısın" diyerek cevabı yapıştırdı. Doğuş şaşkınlıktan ağzının açılmasına engel olamazken arkadaşları ona kahkahalarla gülüyorlardı. Hatta Mehmet komiser bile eliyle burnunu kaşıyormuş gibi yaparak gülümsemesini saklamaya çalışıyordu. Doğuşta onlara katılıp gülümserken odanın kapısı tekrar çalındı. Polis erlerinden birisi; " Mehmet komiserim Dilek adında bir bayan arkadaşını arıyormuş dün yaptığımız baskında kaybolmuş. Tutukluların nezaretine indireyim mi bakması için ?"

Mehmet komiser daha ağzını açmadan Selin kapıdan rüzgar gibi çıkıp gitmişti. Odadakiler şaşkınlıkla Mehmet komisere bakarken Bertan ;

"Komiserim tutanak tutmayacak mıyız alıp getirelim mi?" diye sordu. Mehmet komiser arkadaşına sarılmış gülümseyen kızı izliyordu. Genç kız elini kaldırıp komisere selam verdi ve arkasını dönüp çıkışa doğru yürümeye başladı. Genç adam ileri atılırken Mehmet kolundan tutup durdurdu,kız gitmiş olmasına rağmen hala arkasından bakıyordu.

"Bırak gitsinler, kızın bir suçu yoktu." dedi. Koltuğunun arkasına astığı ceketini aldığı gibi kapıya yöneldi. " Akşam görüşürüz, buralar size emanet acil bir şey olmadıkça beni aramayın. Berat komuta sende." Dedi ve gitti.

Mehmet eve vardığında saat sabahın altısıydı. Kapıyı açarak sessizce evine girdi ağır adımlarla merdivenleri çıkıyordu. Bu evi beğenerek almıştı sakin bi mahallede 2 katlı kutu gibi bir evdi. Kendine yetiyordu. Koridordaki ilk kapının önünde durdu. Sapsarı saçları yastığın üzerine dağılmış, minik dudakları ve fındık kadar burnuyla hayatındaki en önemli şeyiydi Mehmet'in. Bade'si güneş gibi parlıyordu. Mehmet kızını çok özlemişti. Usulca kucağına aldığı kızıyla beraber büyük yatağına yerleşti. Göğsünde kıvrılmış yatan minik kızı Mehmet'in tutunacak tek dalıydı. Tek umudu. Tek ailesi..


Arkadaşlar bu benim ilk hikayem yazım hataları veya devrik cümleler için şimdiden özür dilerim . Zamanla düzelecek inşallah.

Bölümler bir aksilik olmazsa 3 günde bir gelecektir.Desteğinizi ve yorumlarınızı benden eksik etmeyin lütfen...

Fortsätt läs

Du kommer också att gilla

1.8M 105K 56
Kiraz Mahallesinin yaralı abisi Halit ve masum kızımız Nazenin'in hikayesi... Başlama Tarihi : 2017
42.2K 5.8K 34
"Şaka yapıyorsun, değil mi? Hayal görüyorum?" dedi en nihayetinde Uraz. Bu soruları direkt olarak arabasının bagajındaki kıza mı, yoksa genel olarak...
539K 37.8K 43
Aysu istemezken Asaf inat ederken bakalım kim galip gelecek ? Kiraz Mahallesi yine bir sevda peşinde gelin hep beraber tanık olalım. Başlama Tarihi:...
Eylül (BİTTİ) Av jesuisbet

Allmän skönlitteratur

24.3K 2.2K 46
"Neden ona bir şans vermiyorsun?" "Üzgünüm bunu yapamam.'' "Yılın başından beri seni bekliyor." "İsterse 100 sene beklesin. Yine de olmaz." "Neden bu...