Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYOR

By ilmelistan

4.8M 511K 109K

"Soyun!" dedi ve dudaklarındaki o histerik, şeytani gülümseme yeniden kendisini gösterdi. "Bunu yapamam." de... More

❦ BİRÇOK KÖTÜ ALIŞKANLIĞIM VARDIR... /BÖLÜM ●1●
❦ KENDİMİ BİR KAFESE HAPSETTİM /BÖLÜM ●2●
❦ ŞEYTANDAN NASİBİNİ ALMAK ADINA /BÖLÜM ●3●
❦ BAŞKALARINA ODAKLANMAN GEREK /BÖLÜM ●4●
❦ BUNU SEN SEÇTİN /BÖLÜM ●5●
❦ BENİM KARIM /BÖLÜM ●6●
❦ ŞAH MAT /BÖLÜM ●7●
❦ TİŞÖRTÜNÜ ÇIKART /BÖLÜM ●8●
❦ MUTLU YILLAR /BÖLÜM ●9●
❦ MASAJ YAPMANI İSTİYORUM /BÖLÜM ●10●
❦ BORNOZ /BÖLÜM ●11●
❦ GÖKYÜZÜNÜN İLACI /BÖLÜM ●12●
❦ BENİM İZNİM OLMADAN /BÖLÜM ●13●
❦ AVLUDA BİR AĞAÇ /BÖLÜM ●14●
❦ OYUNBAZ /BÖLÜM ●15●
❦ SOĞUK DUŞ /BÖLÜM ●16●
❦ YENİ BİR DİLEK /BÖLÜM ●17●
❦ SENDE BEN /BÖLÜM ●18●
❦ KAPALI DÜNYALAR SENFONİSİ /BÖLÜM ●19●
❦ TOPRAĞA DÜŞEN İLK YAPRAK /BÖLÜM ●20●
❦ SÜKÛNETİN AMANSIZ ÇAĞRISI /BÖLÜM ●21●
❦ KIZGIN KÖMÜRLER ALTINDA /BÖLÜM ●22●
❦ SERSERİ ADAMLAR APTAL KIZLARI SEVMEZ /BÖLÜM ●23●
❦ YERE DÜŞEN AĞLAMAZ /BÖLÜM ●24●
❦ GÖRÜNEN DAĞIN ARDINDAKİ DÜNYA /BÖLÜM ●25●
❦ DERİMİN ALTINDAKİ KARINCALAR /BÖLÜM ●26●
❦ YATAK ODASI / BÖLÜM ●27●
❦ ŞEHVETİN SICAK KOLLARI +18 / BÖLÜM ●28●
❦ NEDENİ BİLİNMEYEN SORUNLAR / BÖLÜM ●29●
❦ SU YOLU / BÖLÜM ●30●
❦ KULÜPTEKİ STRİPTİZCİLERİM / BÖLÜM ●31●
❦ 6 MİLYON TL / BÖLÜM ●32●
❦ SOĞUK KALPLER YARALAR / BÖLÜM ●33●
❦ SENİ KİRLETEBİLİRİM / BÖLÜM ●34●
❦ PART 1 / BÖLÜM ●35●
❦ PART 2 / SARIMSAKSIZ OLSUN / BÖLÜM ●35●
❦ DİLRUBA' NIN YÜZÜĞÜ / BÖLÜM ●36●
❦ NEREDEYDİN SEN? / BÖLÜM ●37●
❦ MASA LAMBASI / BÖLÜM ●38●
❦ ONUN KIRDIĞIM KANATLARI VAR / BÖLÜM ●39●
❦ SAKLI KALAN / BÖLÜM ●40●
❦ ONUN YAZDIĞI HİKAYELER / BÖLÜM ●41●
❦ ONUN ELLERİNDEKİ GÖZYAŞLARIM / BÖLÜM ●42●
❦ BENİM KANATLARIM / BÖLÜM ●43●
❦ ZİHNİMDEKİ TANIDIK PİYES / BÖLÜM ●44●
❦ KARMA ACIMAYI SEVMEZ / BÖLÜM ●45●
❦ BENİ TEMİZLER MİSİN? / BÖLÜM ●47●
❦ ONUN GÖZLERİNDEKİ IŞIK / BÖLÜM ●48●
❦ GERÇEKLERİN YILDIZ TOPU / BÖLÜM ●49●
❦ ÇAMURA BATAN TOPUKLULAR / BÖLÜM ●50●
BİR ANI
❦ KÜTÜPHANE DUVARLARI ARDINDA / BÖLÜM ●51●
❦ MASANIN ALTINDAN / BÖLÜM ●52●
❦ BÖLÜM ●53●
Hellö
❦ BÖLÜM ●54●
Deliler Ağlamaz Kitap Oluyor
YAZARLARA YARDIM
İzole ve Yeni İngilizce Serüvenim
DUYURU

❦ ÇALINAN PANDORA KUTUSU / BÖLÜM ●46●

23.8K 7.4K 2.4K
By ilmelistan

Hellö 💦

Size küstüm ben. Bu ne arkadaş. Hal hatır sormak yok bir şey yok. Bölüm yok bölüm yok. Hep siz sınırı geçmeden bölüm yolluyorum daha ne istiyorsunuz????

Tamam neyse. Satır aralarına yorumlarınızı yaparsanız barışırım. Oradaki yorumları okumak hoşuma gidiyor. Tepkilerinizi merak ediyorum. Evet meraklı bir insanım ne olmuş????

Uzun ve heyecanlı oldu kerata. Yazarken baya zevk aldım. Siz de alırsınız umarımmm🌸

Kırıldıktan sonra kimse sizin parçalarınızı toplamaya yeltenmezdi. Etrafa yayılan parçaların seyrinde oturur, eserlerini izlerlerdi. Onlar için bu, alışıldık bir durumken kendi kalpleri kırıldığında dünyayı çevrelerindeki her insana dar etmeye çalışırlardı. Çünkü onlar, kendi kederlerini çevrelerinde bulunan bütün insanların görmesini, aynı acıyı yaşamasını isterdi.

İnsanlar yalnızlıktan bu yüzden korkardı işte.

Ben yalnızlıktan korkmuyordum. Küçüklüğümden beri bulunduğum hayatımın içerisinde zaten korkmamam adına kurulmuş bir düzen varmışçasına ilerliyor duruyordum. Benim için dışarıda olan insanlar, olması gerektiği kadar varlardı. Tıpkı Vural'ın hayatıma girip çıktığı zamandaki gibi. Üzerini örttüğüm sürüsüyle insanla birlikte samimiyet kuramayacak kadar şahsıma münhasırdım. İyi de neden? Beni insanlardan uzaklaştıran bunca etken varken neden Vural'la evlenme çabası içerisine giriyordum?

Korkuyordum.

Yalnız kalmaktan değil. Yalnızlık, alışık olduğum bir gerçekti. Ağladığımda dizlerime sarılmaya alışmıştım. Sessizce ağlamayı da iyi bilirdim. İçime ağlamayı da öğrenmiştim. Sorunum yalnızlık değildi. Vural'ın siniriydi. Benden alacağı intikamın üzerimde bırakacağı etkileriydi.

Acımasızlığı, vücudunda hüküm sürerken bende bırakacaklarını tahmin bile edemiyordum. Hamile olduğuma inanmışken beni ve hiçbir şeyden haberi olmayan Tom'un başını yakacağını biliyordum. Gözü kararmıştı ve Vural'dan nedense ilk defa bu denli korkar olmuştum.

Keşke intikam almasaydım dediğim bir evrede olabilirdim ama geçmişin getirdiklerinin yüzüme attığı tokatlardan nasibimi alalı çok olmuştu. Şimdi bunları düşünerek efkâra bağlanamayacak kadar da olanların farkındaydım. Madem bir intikam olayına sürüklenmiştim o zaman layıkıyla yapacaktım.

Vural beni istemiyordu. Eskiden olsa bunu düşündüğü için kınalar yakabilirdim ama şimdi işler daha da ters tepebilirdi. Bu yüzden onunla evlenmek istiyordum. Sadece Vural'dan değildi bu intikamım. Ailesinden de alacaktım. En büyük amacım da tam olarak buydu.

Vural'la resmi bir şekilde evlenmiştik. Onu depodan çıkarmış ve yıkanması için odada zaman tanımıştım. İşini hallettiğinde tıpkı eskisi gibi bir hâlde olması şöyle dursun, öfkesi sanki onu daha da korkutucu bir insan yapmıştı.

Onunla birlikte uçağa binip Antalya'ya geldiğimizde ise işler daha da karmaşık bir hâl almaya başlamıştı çünkü bizi havaalanının girişinde bekleyen gazetecilerle birlikte şehre girdiğimizin haberini yapmaya çok hevesli gibi duruyorlardı.

Bizi bekleyen vito'ya bindiğimizde Vural karşıma oturmuş ve telefonuyla uğraşmaya başlamıştı. Bu sahne bana çok tanıdık geliyordu. Âdeta dejavu olmuştum ama sanki. Daha farklıydı. Bu sefer yanımda olmak istemeyen taraf oydu.

Tanrı'm! Benden nefret ediyordu.

Evin yoluna girdiğimizi fark ettiğimde ise içimde garip bir gerginlik yer edinmeye başlamıştı. Bu eve her geri gelişimde içimde oluşan korku ve isteksizlik sanki beni karşılıyordu ama şimdi kendi ayaklarımla buraya geliyor oluşumun verdiği gafletle sınanıyordum.

Ah! Ne yapıyorsun kızım sen?

Evin kapıları bizim için iki yana güvenlikler aracılığıyla açıldıktan sonra kapıya çıkmış olan aile fertleri ile heyecanım tam seviyeye çıkmıştı.

"Özlemişsindir." diyen Vural ile anında dikkatim dağılırken dönüp ona ciddi mi diye baktım. Çatık kaşlarının altında bana bakarken nefretini görmemek imkânsızdı. Dudaklarıma hızlıca yerleştirdiğim gülümsememle ona bakarken konuştum.

"Hem de nasıl!"

Araba durdu ve kapı yana doğru açıldığında Müzeyyen Hanım gülümseyerek ilk başta oğlunu karşıladı. Ardından arabadan inen beni gördüklerindeyse bütün ailenin yüz ifadesindeki değişim gözle görülür bir şekilde açıktı.

"Vural, Ayza'nın burada ne işi var?" diye ilk soran kişi Müzeyyen Hanım olurken Tuğba araya girmişti.

"Nilay'ın bundan haberi olursa kıyamet kopacak farkındasın değil mi?"

Evet, güzel bir şekilde karşılanmayacağımın farkındaydım ama bu şekilde görmezden gelinmeyi de beklemiyordum. Sinirlerimi bozmuştu.

"Nilay, ne hakla olay çıkarıyor acaba?" diyerek araya girdiğimde ise yeniden gözler beni bulmuştu ve Müzeyyen Hanım eskisi gibi oğlunun karşısında bana iyi davranma çabasına girmeksizin anında ters bir şekilde cevap vermişti.

"Müstakbel nişanlısı olarak. Hiç utanmıyor musun eski eşi olarak buraya gelmeye? Bizi ne kadar zor duruma soktuğunun farkında değil misin?"

Dudaklarımın kıvrılmasına engel olamazken dönüp Vural'ın sıkılmış hâline karşın onlara benim söylemem gerektiğini anlamıştım.

"Eski mi? Ah! Müzeyyen Hanım. Tabii sizin haberiniz yok. Vural nişanı attı."

"Ne?"

Bütün herkes şaşkına dönerken kocaman gülümsedim ve tam Müzeyyen Hanım yeniden konuşmaya girecekken devam ettim.

"Ah, ben de burada Vural'ın eşi olarak bulunuyorum."

"Ne?"

Yeniden aynı yanıtı almam üzerine şoka girmiş ailenin hepsi hayrete uğramış bir şekilde bize bakıyordu. Yavuz, arkalarında sessizliğini korurken tepkisizliği gözlerimden kaçmamıştı. Şu an, onun düşüncelerini umursayamayacak kadar farklı düşüncelere girmişken gülümsedim ama kimse benim bu iyimser tavrımı umursuyor gibi değildi.

"Oğlum, doğru mu bu? Siz yeniden mi evlendiniz?" diye soran kişi Ercüment amca olurken Vural artık bezmiş bir şekilde yüzünü buruşturdu ve bana tiksinircesine baktıktan hemen sonra başını onaylar anlamda salladı.

"Evet, doğru duydunuz. Şimdi izin verirseniz odama gideceğim. Yapmam gereken işler var."

Ve daha kimsenin bir şey söylemesine izin vermeden içeriye yöneldi. Ailenin şaşkınlığı beni garip bir hazza sürüklerken ardından ilerlemek için hamle yaptığımda kolumu tutarak beni durduran kişi Tuğba'dan başkası değildi.

"Sen, hani Eray'la evleniyordun? Hamileydin?"

Evet, şu mesele...

Kolumu tutan eline bakıp gözlerimi Tuğba'nın bana hesap soran suratına kaldırdığımda sert bir şekilde kolumu ondan çektim ve bu yaptığıma şaşırmasına neden oldum çünkü Tuğba ya da bu aile fertlerinden herhangi birisi benim hâlâ onlara karşı gelemeyecek olan küçük kız olduğumu düşünecek kadar aptallardı.

"Neden kardeşine sormuyorsun?"

"Bir anda karşımıza yeniden evlenmiş bir şekilde çıkıyorsunuz ve hiçbir açıklama yapmıyorsunuz." diyerek sesini yükseltmesi ile ona son kez baktım ve arkamı dönerek yukarı çıkmak adına ilerledim.

Evde bir değişiklik yoktu. Tıpkı bıraktığım gibiydi ve Tanrı biliyor ya burayı zerre özlememiştim.

Merdivenlerden yukarı çıktığımda fark ettim ki burada gideceğim bir odam yoktu ve ben nereye gideceğimi bilmiyordum. İlk başta eski odama gitmeyi düşündüm ama Vural, gözümün önünden ayıramayacağım kadar öfkeliydi. Bu yüzden daha önce hiç girmeye tenezzül dahi etmediğim odaya doğru ilerledim. Kapı kolunu tutup tereddütlü bir şekilde beklerken görmeyi beklediğim manzara Nilay'ın söylediği gibi resimlerle süslenmiş bir odaydı ama girdiğimde onun yerine son derece modern bir şekilde döşenmiş çalışma odasında başka bir şey yoktu. Gri ve lacivert rengin ağırlıklı olduğu odada her şey o kadar düzenliydi ki sanki biz gelmeden önce birisi burayı düzenlemiş gibiydi. Tanrı'm!

Vural, kulağında telefonuyla konuşurken içeri benim girdiğimi gördüğünde öfkeli bir şekilde sesi kapattı ve bana bağırdı.

"Senin burada ne işin var?"

Yükselttiği sesine karşın derin bir nefes alıp bıraktım. Hemen düzelmesini ya da düzelmesini falan beklemiyordum. Benden nefret etmesi işime geliyordu ve ben de bunu kullanmaktan geri falan kalmayacaktım.

"Şu meşhur fotoğraflarımla kaplı olan odayı görmek istedim ama anlaşılan çoktan haber uçurmuşsun."

"İş görüşmesindeyim. Çık dışarı!"

O kadar sabit ve korkutucu bir şekilde konuşuyordu ki bir an üzerime yürüyecek sanmıştım. Karşısında eski pısırık hâlimin olmadığını kanıtlamak isterken omuzlarımı silktim ve kendimi koltuğa bıraktım.

"Konuşmaya devam edebilirsin. Sana engel olmuyorum."

Sözlerime karşın bir şey söyleyecek gibi duraksadı ama hemen ardından sinirle soluyup telefona geri döndü ve konuşmaya devam etti. Otellerle ilgili bir mevzu konuştuğunu sanırken benim çalıştığım şirketimin adını duymamla dikkatimi daha da çekmişti ve tam da o sırada aynı söylediği şey bir anda korkarak ona dönmeme neden oldu.

"Müdürü aldınız mı?"

Vural'la göz göze gelirken yeşil harelerinin öfkeden koyulaştığını görecek kadar yakınımdaydı ve sanki bunu konuşurken duymamı istiyormuş gibiydi.

"Güzel. Benden haber bekleyin." dedi ve telefonu kapattıktan hemen sonra kaşlarını çatarak bana bakmaya devam etti.

"Sana bu odaya girmeyeceksin dememiş miydim ben?"

"Sen Tom'u mu aldırdın?"

"Ne oldu, sana bir şey yapamıyorum diye o piçi peydahladığın ite bir şey yapmayacağım mı sandın?"

Yerimden kalkıp masanın ardından ona doğru eğilirken "Ona bir şey yapmayacaksın." diyerek engel olmaya çalıştım ama benim sözlerim ne kadar yeterli olabilirdi ki? Karşımda durmuş bana öfkeyle bakan Vural sözlerimi dinlemek şöyle dursun, yüzümü bile görmek istemiyor gibiydi.

"Bana bak Ayza." dedi ve masaya doğru yaklaşarak konuşmaya devam etti.

"Seninle evlendim diye, istediklerini yapacağımı sanıyorsan yanılıyorsun. Üstelik bravo. Video falan yayınlamadan beni kandırarak evlenmeyi başarmışsın. Ama sana bir şey söyleyeyim mi?" dedi ve yerinden kalkıp bir anda uzun boyu ile karşımda dikilmeye başladığında sözlerindeki keskinliğin altında ezildiğimi fark ettim.

"Bu evlilik senin cehennemin olacak. Kendin kaşındın."

Derin bir nefes alıp verdim. En fazla ne yapabilirdi ki? Bu gerçeği öğrenmesini bekliyordum ama eve geldiği gibi her şeyi halledeceği aklımın ucundan dahi geçmezdi. Demek ki yolda gelirken telefonuyla uğraştığı sırada bunlarla ilgileniyordu. Hem, ne yapabilirdi ki?

Neden evlenmiştim ben bu adamla?

Bana zarar vermemesi içindi her şey ama ailesindeki herkes benden nefret ederken ve yıllardır oğullarının bütün yaptıklarını örterken başıma bir şet geldiğinde mi engel olacaklardı? Ah! Müzeyyen Hanım buna kına bile yakabilirdi.

Hayır, toparlanmam lazımdı. Ondan korktuğumu görmemesi gerekiyordu ve beni bu şekilde alt edebildiğine inanmaması şarttı. Ne de olsa intikam için evlenen taraf bendim ve Vural... Bunu farkına varacağını görmesi gerekiyordu.

Masanın etrafından dolaşıp karşısına geldiğimde bir an geçmiş zamanlarda olduğu gibi bana bakmasına karşın istemsiz tanıdık duygularımın beni sarmalaması ile karşı karşıya kaldım ama buna izin vermedim. Hayır, şimdi olmazdı.

"Vural, yalan söyledim diye beni yargılayamazsın. Ne de olsa zamanında sen de bana çok yalan söyledin."

Kaşları çatıldı. Kavislerinin arasında oluşan iki tane yol sanki o kadar derindi ki içerisine girsem boğulacakmışım gibi hissettim.

"Yerinde olsaydım arkama bakmadan kaçardım."

Beni bariz bir şekilde tehdit ediyordu. Bu garipti. Vural, her defasında beni korkutan işler yapardı ama hiçbir zaman beni tehdit etmeye yeltenmez, her işini kendisi hallederdi. Belki de kötülüğünden nasibini almaya başlayacak olan taraf bendim. Ama bilmiyordu ki karşısında duran kadın eski küçük Ayza değildi.

"En fazla ne yapabilirsin ki?"

Dudakları yavaşça yukarı kıvrıldı. Dişi usulca dudaklarının üzerinde dolandığında psikopat bir katili anımsatırcasına sırıttı. Aklındaki planları görmeyi o an o kadar çok isterdim ki...

"Yakında anlarsın."

Öyle de olmuştu. Beni odada bırakıp gittikten sonra ne yapacağımı bilemeyerek eski odama gittiğimde her yerde Nilay'ın eşyalarını görmemle sinirlerim bozulsa da umursamamıştım. Annemin ve babamın fotoğrafının olduğu duvara, Vural'la olan bir fotoğraflarını asmışlardı. İçerinin dizaynı aslında fazla değişmemişti. Her şey aynıydı. Sadece bana ait olan eşyalar kaldırılmış gibi görünüyordu ama bu bile sinir bozucuydu.

Neden bu şekilde hareket etmişti? Amacı neydi? Beni bırakmıştı ama kendince bırakmamış, üstüne başka bir kadınla nişanlanmıştı. Sonra da nişan töreninde karşıma çıkarak bana merhaba demişti. Ondan nefret ediyordum ama aklında dönen hiçbir şeye akıl erdiremiyordum. Onu anlayabilmem 4 seneme mal olmuştu. Şimdi de yine onun hayatının içerisinde, onu anlamak için çabalıyordum.

İlk önce aşağı inmiş, bütün temizlikçileri eski odama toplamış ve Nilay'a dair eşyaların hepsini toplatmıştım. Kısa süre içerisinde eli kulağında olan Müzeyyen Hanım odaya gelmiş ve yaptığım değişikliği görünce memnuniyetsiz bir şekilde konuşmuştu.

"Ne yapıyorsunuz burada? Bir saattir size sesleniyorum." diyerek çalışanlara kızdığında orada olmamı görmezden geldiğini fark etmiştim.

"Efendim..." dedi yaşlıca olan kadın. Onu daha öncesinden hatırlamıyordum. "Ayza Hanım odadaki eşyaları toplamamızı isteyince..." demesine kalmadan Müzeyyen Hanım sözünü kesmişti.

"Ayza Hanım'ın isteklerine neden bütün çalışanlar yapmaya koyuluyor? Akşam yemeği için hiç kimse mutfakta değil."

"Ben rica ettim Müzeyyen Hanım. Eminim akşam yemeği için başlamak erkendir." dediğimde nihayet bana dönmüştü.

"Daha bugün geldin ve evin içerisindeki düzenime karışmaya kalkışıyorsun. Burada her şeyin bir düzen eşliğinde ilerlediğini hatırlıyor olman gerekirdi."

Dudaklarıma sinir bozucu bir gülümseme yerleştirdikten hemen sonra başımı onaylar anlamda salladım.

"Haklısınız. Düzeninizi bozmak istememiştim lakin kocamın eski nişanlısının eşyalarının arasında bulunamayacak kadar kıskanç bir insanım. Üstelik, Vural da bunu istemezdi öyle değil mi?" dememle bir an duraksaması bir olmuştu. Oğlunun yıllar önceki üzerime düştüğü hâlinin hâlâ devam ettiğini sanan Müzeyyen Hanım bir an sekteye uğramıştı ama bilmiyordu ki Vural, elinden gelse beni bu odanın içerisinde aynen yaşamaya mahkûm ederdi.

"İşinizi çabuk bitirin. Akşam yemeğinin gecikmesini istemiyorum."

Ve arkasını dönüp gitmek zorunda kalmıştı. Vural'ın bana karşı olan tavrını ne zaman fark edeceklerini merak ederken onları daha da sinirlendirmek için ne yapabilirim diye düşünüyordum ki odadaki bütün eşyalardan ne kadar nefret ettiğim gelmişti aklıma.

Odayı değiştirmeye karar vermiştim.

Akşam olunca eve gelmeyen Vural anında dikkat çekse de oralı olmadım. Masadaki sessizlik gözle görülür bir rahatsızlık oluştursa da keyifliymişçesine yemeğimi yemekle meşgul olmuştum. Ertesi günün sabahında ise Müzeyyen Hanım'ı daha da sinirlendirecek gelişme üzerine iç mimarım gelmişti. Onu internetten ilk karşıma çıkan siteden bulup çağırmıştım. Kim olduğu ve içini ne kadar iyi yaptığının bir önemi yoktu. Önemli olan evdeki bütün huzuru kaçırmaktaydı.

Müzeyyen Hanım gelen misafirimi görünce meraklı bir şekilde yanımıza gelirken neden odaya dikkatle kadına gösterdiğimi anlamaya çalışıyordu.

"Ayza, misafirimiz kim?" diye nihayet dayanamayıp sorduğunda ise aldığı cevap gözlerinin yerinden fırlamasına neden olmuştu.

"İç mimar olur kendisi. Odayı değiştirmeye karar verdim."

"Nasıl yani? Bu ne demek oluyor?"

"Nilay'ın kaldığı odada kalacağımı düşünmüyorsunuzdur umarım. Buranın baştan aşağı kendi zevklerim üzerine değiştirilmesini istiyorum." dediğimde yeniden mimarım Buse Hanım'a döndüğümde olan gerginliğin farkında olarak bana bir an tereddütle bakmıştı ama isteğim üzerine planlarını anlatmaya devam ediyordu ki Müzeyyen Hanım yeniden araya girdi.

"Bu odayı çok ünlü bir mimar düzenledi. Eşyaların hepsi antika ve yurtdışından özel olarak getirildi..." demesiyle yeniden Müzeyyen Hanım'a dönmek zorunda kalmıştım.

"Müzeyyen Hanım. Dediğiniz gibi. Eşyaların hepsi antika. Hiçbirisi zevkime uymuyor. Eşimle kaldığım odayı da kendi zevklerim doğrultusunda döşeyemeyeceksem neden bu evde yaşıyorum?"

Söylediklerim üzerine tehdidin farkında olan Müzeyyen Hanım bir an ne diyeceğini şaşırmış gibi bana baktı. Eğer canımı sıkarsa Vural'la farkı bir eve çıkacağımın iması hiç de hoşuna gitmemiş gibi görünüyordu. Oğluna karşın bu kadar bağlı olmasını anlamlandıramıyordum. Ne de olsa vaktinde yetimhanedeydi. Kendi öz çocuklarını yetimhaneye ne bahane olursa olsun bırakan bir anneye benim saygımın sınırı el vermiyordu işte.

"Bunu evin içerisinde yaşayan diğer fertlere de sorman gerekirdi."

"Diğer fertler zamanında Vural'ı pek de önemsemediği gerçeğini öğrendiğimden beri pek ilgi alanımda kalmıyorlar maalesef." dediğimde Müzeyyen Hanım şoka girmiş gibi bana baktı.

"Ne münasebet. Sen benimle nasıl bu şekilde konuşursun? Oğlum o benim."

"Bu yüzden mi oğlunuzu yetimhaneye bıraktınız Müzeyyen Hanım?"

Söylediklerimin üzerinde bıraktığı şaşkınlık daha da ağır olmuş olmalıydı. Gerçeği bildiğimi düşünmüyordu ki bu şekilde şaşırıyordu. Bir an dudaklarını aralayıp bir şey söylemeye yeltendi ama ardından sustu. Utanmıştı. Yanımızdaki kadının yanında bunu konuşmak katiyen istemiyor gibi bir Buse Hanım'a baktı bir de bana.

"Bu konu ulu orta bahsedilecek bir konu değil. Hem..." demesine karşın artık daha fazla ona katlanamadığımı fark ederek sözünü kesmiştim.

"Müzeyyen Hanım. İzin verirseniz odam için çalışmaya başlamak istiyorum. Evin tamamını değil, sadece odamı değiştiriyorum. Bu kadar da hükmüm olacağına inanıyorum." dememe karşın artık bir şey söyleyemeyeceğini fark ederek odayı terk etmişti.

Akşam olduğunda ise sıradaki şoku bekleyen taraf ben olmuştum.

Oda tadilata alındığı için toz toprak içerisindeydi ve Vural'ın bu akşam da gelmeyeceğini düşünerek onun odasında yatmaya gitmiştim. Her yer onun gibi karanlıktı. Hatırladığım gibi siyah üzerine döşenmiş odasından nefret etsem de yastığına sinmiş kokusu bir an olsa istemediğim bir şekilde beni rahatlatmıştı. Eski günlerin bende bıraktığı garip bir alışkanlık olmalıydı.

Uyuyordum ki kapının yavaşa açılması gözlerimi hızlıca açmama sebep olmuştu. Loş ışığı korktuğum için açık bırakmıştım ve içeri girenin anında kim olduğun anlamak zor olmamıştı. Vural, arabasının anahtarını masanın üzerine attıktan sonra sıkıntılı bir şekilde üzerini çıkarmış ve tekli koltuğun üzerine atıp bir tane sigara yakmıştı.

Tanrı'm! Yarı çıplak bir hâlde kendisini koltuğuna attıktan sonra cebinden telefonunu çıkardı ve ekranına tam bakmaya yöneliyordu ki benim varlığımı hissetmiş gibi başını kaldırdı ve bana baktı. Beni görmeyi beklemiyor olmalı ki bir an şaşkınlıkla bana bakakalırken kaşlarının anında çatılması bir olmuştu.

"Ne işin var senin burada?"

Yutkundum. Gerildiğimi belli etmemem gerekiyordu ama uyku uyuşukluğu üzerine bu pek mümkün değildi.

"Uyumaya çalışıyorum."

"Benim odamda ne işin var diyorum sana?"

Bu kadar sert olmasından sıkılmaya başlamıştım. Her defasında onun tribini nasıl çekecektim ki?

"Unuttun mu? Biz evliyiz. Başka odalarda yatmamız absürt olur."

"Gerçek bir evlilik değilse gayet de makul. Git odanda yat."

Tutumundan hoşlanmamış olsam da yerimde doğrulup sırtımı yatak başlığına yasladığımda ona sinirli bir şekilde bakmadan edemedim.

"Odam tadilatta."

"Neden?"

"Canım yenilemek istedi."

Tek kaşını kaldırarak hayretle bana baktı.

"Sen bu evde istediğin gibi hareket edebileceğini de nereden çıkardın?"

"Eşin olarak. Ne de olsa soyadım Koçark." dedim ve kocaman gülümsediğimde onu daha da sinir etmekti amacım ki başarılı olamadığım, alayla kıvrılan dudaklarından belliydi.

"Fazla alışma. Uzun sürmeyecek. Hamile olduğunu görünce ve çocuğun benden olmadığını anlayınca annemin senden kurtulmak için her yolu denemesini zevkle bekliyor olacağım."

Derin bir nefes alıp bıraktım ve dişlerimi gıcırdattıktan hemen sonra sakin bir şekilde konuştum.

"Ben de çocuğun senden olduğunu söylerim."

Gözlerini hızla bana yeniden çıkarırken söylediklerimden hoşlanmamış gibi görünüyordu ve ben bunu yakalamanın verdiği zaferle konuşmaya devam ettim.

"Buna kimse inanmaz deme. Eray'ın senin arkadaşın olduğunu bütün ailen biliyor. Giderim onlara Eray'ın gay olduğunu ve başından beri peşimi bırakmayıp beni hamile bıraktığından bahsederim. Kimsenin inanmayacağını sanmıyorum." dediğimde yüzü buruşurken tiksinircesine bir ifade ile bana bakmıştı.

"Aklının bu kadar şeytanlığa çalıştığını bilmiyordum."

"Ben de bilmiyordum. Sayende öğrendim." dedikten sonra yine kocaman gülümsemiştim. Yaptıklarımdan hoşlanmamış gibi bana bakıyordu ama onu hâlâ alt edemediğimi düşündürten yüz ifadesi beni korkutmaya başlamıştı.

"Çocuğun benden olmadığını söylemem, senden kurtulmam için yeterli."

"Seni aldattığımı herkesin konuşmasını mı istersin? İtibarınıza ne kadar önem verdiğinizi çok iyi biliyorum. İşime gelir."

Sinirli bir şekilde yerinden kalktı ve bana doğru 3 büyük adım attı. Uzun bacaklarıyla anında yatağın yanına gelirken elindeki sigarayı işaret ve orta parmağının arasına sıkıştırmışken bana doğru salladı.

"Peki şuna ne dersin? Benden çocuğun doğacakken eski nişanlım tarafından aldatıldığın haberleri insanlar tarafından seni nasıl bir duruma düşürür? Zira bugün Nilay, seninle evli olduğum haberini aldıktan sonra gitmeyi tercih etmek yerine hâlâ onu sevdiğime inanarak benimle ilişkisini yürütmeye devam etmeyi kabul etti."

Derin bir nefes alıp bıraktım. Karnıma yumruk yemiş gibi hissederken Vural'ın gözlerindeki öfkenin sebebini görebiliyordum. Bunu daha öncesinde planlamıştı. Beni rezil etmek ve bezdirmek için Nilay'ı başından beri yanında tutmayı amaçlıyordu.

"Boşarım seni. Bu sefer bir sözleşme imzalamadım. Bütün mal varlığını beni karnımda çocuk varken aldattığın için donuna kadar alırım." dediğimde sinirden burun deliklerinin genişlediğini görmemle zaferle gülümsedim.

"Her şeyi düşündüm Vural. Senden korkuyor olsaydım dediğim gibi kaçardım ama o devir bitti artık. Sen benim hayatımı mahvettin. Ben de senin hayatını mahvedeceğim." dediğimde doğruldu ve gerilmiş çenesine bakılırsa bana bir tane yumruk atmamak için kendisini zor tutuyordu. Onun yerine sigarasından bir nefes daha çekti ve dumanı, dudaklarının arasından usulca yol aldı.

"Ne yapacaksın? Beni sinirlendirdiğinde başına gelenleri unuttun herhalde?"

Bu sefer güldüm. Söyledikleri o kadar komiğime gitmişti ki kahkaham bütün odada nâm salmış ve bundan hiç hoşlanmamış gibi gözlerimin içerisine bakmıştı.

"İlk önce senin gibi başlayacağım."

Kaşları çatıldı. Merakla gözlerimin içerisine bakarken sinirle dudaklarımı yaladım ve tırnaklarımı yorgana geçirirken yavaşça konuştum.

"Hayatına dahil olabilmem için nasıl Yavuz'u ablanla evlendirdiysen..." dediğimde kaşları daha da çatıldı. Belirginleşen yüz hatları duyduklarından hoşlanmadığını bariz belli edercesine gerilmişti.

"İlk önce ablanın yuvasını bozacağım. Belki o zaman senin yolunu bulurum."


Bölüm nasıldı?

Bölüm ile ilgili düşüncelerinizi Twitter'da #DelilerAğlamaz ve #ilmelistan hashtagleriyle tweetleyebilirsiniz orada da sohbet etmiş oluruz hem. Heyecanla tweetlerinizi bekliyorum aşklarım. Öpüldünüz 💋

Yazar: İlayda Melis Okurgan

Youtube: Mel Okurgan
Instagram: ilmelistan
Twitter: ilmelistan

YARDIMCI HESAPLARI

Wattpad: melis_hikayeleri
Instagram: melseytanlari

Continue Reading

You'll Also Like

283K 18.3K 102
(Wattpadde Bir deli Kumsal adlı ilk kitaptır.) (Düzenleniyor...) Üç abiyle yaşıyorsanız, bela mıknatısıysanız ve fazla güzelseniz hayat sizin için ço...
216K 14.2K 55
17 yıl önce New York'ta ki Kurtadamlar ve vampirlerin savaşında kurtadamlar kazanır. Varlığı bilinmeyen bir küçük kız. 17 yıl sonra vampire dönüşür...
68.7K 8.7K 33
Krallığından kaçak yaşayan bir büyücü, çocukluğundan beri sığındığı, iksir tüccarı diye bilinen bir adam, herşey böyle başlamıştı işte. Savaştan yen...
ELVİN By Sedef

Teen Fiction

41.2K 15.7K 43
"Wattys 2022 Yarı Final Kazananı" "Wattys 2021 Yarı Final Kazananı" Herkes adımı yansıttığımı söyler. Cennet çiçeği. Çocukken adım gibi bir yerde y...