Bir Ege Masalı

By marvelhu

546K 21.8K 4K

***Kitap psikoloji temalı bir kitaptır.*** Başarılı bir doktor olan kadının ünlü bir oyuncuyla yolu nasıl ke... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bir Ege Masalı
Bir Ege Masalı/2
Bir Ege Masalı/3
Bir Ege Masalı/4
Önemli
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Kıyamet Günü
ANKA
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Yaşam Savaşı
Bölüm 64
Bölüm 65
15 Mayıs Özel
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 79
Bölüm 80
Bölüm 81
Bölüm 82
Bölüm 83
Bölüm 84
Bölüm 85

Bölüm 74

365 26 2
By marvelhu

Multimedia: Güneş Beren

Gülüşü güzel kızım
~Karan Dolunay~

Herkese merhabaa

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir!

Sizi burada tutmayacağım bölüm sonu görüşürüz 👋🏻

İyi okumalar 🥰❤️

İnsanların hayatlarında birçok dönüm noktası olurdu. Bazen farkında olmazdık bazense o dönüm noktalarını kendimiz yaratırdık.

Sonucun iyi veya kötü olacağını net bir şekilde bilemeyerek.

Hayat bilinmezliklerle doluydu. Birkaç ay öncesine kadar birine deli divane aşık olacağımı ve ailem bildiğim insanlardan vazgeçeceğimi söyleseler gülüp geçmezdim.

Söyleyen kişinin psikolojik tedavisiyle bizzat ilgilenirdim çünkü olağanüstü hayallerdi.

Fakat gerçekleşmişti.

Boynumda benimle evlenmek istediği için verdiği hala bakmadığım yüzüğü ile sevdiğim bir adam vardı.

Tüm dikkati yolda olacak şekilde araba kullanıyordu. Yan koltukta oturmuş dışarıyı seyrederken uykumun kaçtığını hissetmiştim.

Vedalar her zaman kötüydü.

Biraz sonrasında arabanın içine yayılan müzik benim eserimdi.

"Araba yarışını hatırlıyor musun?"

Karan'a sorduğum soru aramızdaki sessizliği bozarken gözleri yoldayken gülümseyerek cevapladı beni.

"Seni ilk öptüğüm günü unutmam mümkün değil."

Ufak, sıcak bir gülümseme dudaklarıma kısa süreliğine ev sahipliği yaparak kayboldu.

Onu benim öptüğümü bu kez görmezden geldim ve sessizliğimi korudum.

Neden o günü sorduğumu sormamıştı ben de sessiz kalmayı tercih etmiştim.

Karan'ların İstanbul'daki aile evlerine geldiğimizde Kaya'nın uyumuş olma ihtimali güçlenmişti çünkü ev çok sessizdi.

Yeni aldığım ve eve bırakmanın nasip olmadığı geceliğimi almak istesem de Karan karşı çıkmıştı ve şu an da üzerimde ona ait bir tişört ve çok bol için iplerini sıkı sıkı bağladığım şortu vardı.

Odasını ya da odasındaki fotoğraflarımı inceleme gereği duymadan yatağa girdiğimizde aklım geçmişteydi.

Acaba Ahu ile bu yatakta yatmış mıydı?

Onu da bana yaptığı gibi öpücüklerle uyandırmış mıydı?

Aynı sevgi sözcüklerini mi kullanıyordu?

Beni ısrarla reddederken bu odada Ahu'ya kaç kez onu istediğini söylemişti?

Ben neden ağlamak istiyordum?

Gözlerim kapalı uykuya dalmak ister gibi bir görüntü sunarken sırtım Karan'a dönüktü.

Bir eli beni kendine çekmişken diğer kolunu başıma yastık yapmıştı. Saçlarımın arasındaki başı aşırı yorgun olmasına rağmen uyuklarken saçlarıma öpücük kondururken bugünü düşündüm.

Yine onun yatağındaydım.

Acaba Serkan Karaca bu anı görse ne düşünürdü?

Kalbime ince bir bıçak saplanmış, nefesimi kesmişti.

İyi değildim.

Aklıma Eren gelirken onun benim hakkımda ne düşündüğünü merak etmiştim.

Düşüncelerim içimdeki kötü seslerle birleşmiş ve koca bir canavar olarak karşıma geçmişti.

Ve o canavar hayatımdaki tek iyi şeyi, Karan'ı almaya yemin etmişti.

Aklıma bu kez de Ahu ile olan tartışmam düşmüştü. Acaba Toprak'a gülümserken, sevgisini belli ederken ses tonu nasıldı?

Bu yatakta sesleri yükselip duvarlarına sinmiş miydi?

Belki öpücük sesleri belki tutku dolu sesler belki kahkahalar..

Duvarların bir dilinin olmasını ve bana anlatmasını isteyen yanıma inat diğer yanım bu düşüncelerden nefret ederek can veriyordu.

Kendi hayatımı düşündüm. Karan'dan öncesini.

Hayır, bu kez Karaca ailesini değil arkadaşlarımı düşünmüştüm.

Ege'nin ardından birini öyle sevmemiştim. Ancak hayatımdan birkaç kişi geçmişti.

Fakat hiçbiri uzun süreli değildi.

Arkadaş ilişkimiz sevgililiğe dönmemişti. Bir yemekle her şey başlayıp bitmişti.

En uzun süren ilişkim Edwin'le olmuştu ki onunla sevgiliden ziyade bir oyunun içerisindeydim.

O Beren'i tanımıyordu bile!

Karan günün birinde benim için değmeyeceğini düşünürse ne yapardım?

Bu sorunun bende cevabı yoktu.

İçimi öyle bir sıkıntı ve mutsuzluk basmıştı ki varlığını unuttuğum Karan'ın saçları yüzüme sürtündüğünde irkilmiştim.

Ona doğru dönüp başını göğsüme çekerken ellerim saçlarının arasına karışmış ve saçlarının arasına  öpücük kondurmuştum.

Uykuya dalmıştı. Çünkü yorgundu.

Şirket bu aralar zor bir dönemden geçiyordu ve üzerinde çalıştığı büyük bir projesi vardı.

Yetmiyormuş gibi bir de benimle uğraşıyordu.

Sevdiğine dair çıkan mırıltıları ile dudaklarımda küçük bir gülümseme oluşurken gözlerimden gelen iki damla yaş yanağımdan kayarak yastığa kavuşmuştu.

Ve ben sabaha kadar Karan'ı sevmiştim.

🎈

Sabahın erken saatlerinde, henüz Karan uyuyorken, onu öpmüş ve yola çıkmıştım.

Ve nihayet gelmiştim.

İzmir..

Benim değişik hayatımda rol alan diğer şehirlerden biri.

Fakat diğerlerinden daha özel geliyordu bana..

Eve geçmeden önce alışveriş yapmış, ardından oğluma kavuşmuştum.

Bu sırada beni arayan Karan'ın bir şekilde gönlünü almıştım.

Ve böylelikle özlem dolu günlerimiz başlamıştı.

Patron'u özlediği evimizin zeminine bıraktığımda ruhum kaybolmuş ve bu dünyadan göçmüş Beren Karaca'nın yasını tutmaya başlamıştım.

Ev, temizlik şirketi tarafından sürekli temizlenmiyormuş gibi önce market alışverişimi yerleştirmiş ardından da ev temizliğine başlamıştım.

Yanıma ara sıra uğrayan Patron yüzümü yalıyor ve adeta onunla oynamam için kıvranıyordu fakat artık hiçbir duygu kırıntısı kalmadığı için boş bir çuval gibi umursayamıyordum.

Mutfak zeminini elimdeki küçük bezle silerken gücüm tükenmiş ve yere uzanmıştım.

Soğuk zeminden karnıma ve tüm vücuduma işlerken yerde oluşumu umursamadan bacaklarımı karnıma çekmiş ve iki büklüm olmuştum.

"Hayır, hayır! Buzdolabını oraya koymayalım. Annem pencerenin önünü kapatmayı sevmez."

Az ilerimde yeni tuttuğu eve eşyalarını yerleştiren Beren Karaca vardı.

Evi küçüktü, henüz şehre yeni gelmişti fakat annesi buraya gelebilirdi.

Uçak fobisi yüzünden İtalya'ya hiç gelememişti ama İzmir'e arabayla gelebilirdi.

Kızının evinde kendi evi gibi rahat etmeliydi.

"Televizyonun karşısına büyük koltuğu alalım. Babam haber izlemeyi sever."

Televizyon izlemediği halde taktırmış Beren Karaca vardı.

Duygusuz Beren Karaca.

Yerden kalktım ve hırsla zemini silmeye devam ettim. Gözümün önüne gelen anılar beni rahatsız ediyordu.

...

Saat 04:21

Mutfak zemini gibi oturma odasının temizliği de dip bucak bitmişti.

Yemek yememiştim. Durmamıştım. Her yeri en ufak ayrıntısına kadar deterjanlı sularla temizlerken deterjan kokusu bir yerden sonra rahatsız etmeye başlamıştı ama umursamamıştım.

Temizliğe başlayalı on saati geçmişti fakat küçük evinin temizliği hala bitmemişti.

Karan aradığında müthiş bir rol yeteneğine kapılıyor fakat telefon kapanınca kaldığım yerden devam ediyordum.

"Mert hikaye atmış Beren! Koş bak sana bu gönderme!"

İzmir'deki tek arkadaşı Dicle kanepede oturuyordu. Elindeki telefona heyecanla bakarken kapının hemen yanında ona göz deviren Beren Karaca vardı.

Ellerim duymak istemez gibi kulaklarımı kapattığında her zaman beterin beteri olduğunu anlamıştım.

Hırsla temizliğe devam ederken bulanan midem yüzünden aceleyle lavaboya koşmuş ve boş midem nedeniyle kusamamıştım.

Gözümden akan yaşlara terli saçlarım eşlik ederken sessiz çığlıklarım lavabonun duvarlarına kazınıyordu.

Bu duvarların dili olmasını istemezdim.

Yaşadığım çaresizliklerin bitmesini ister gibi kalkıp ılık bir duş almak iyi gelmişti.

Patron'un banyo kapısının önünde beklediğini görmem yeni biten yaşları arttırmak isterken kucağıma almıştım.

Üzerime çöken yorgunlukla zorlukla giydiğim pijamalarımın ardından Patton'a sarılıp uykuya dalarken son kez fısıldamıştım.

"Teşekkür ederim."

...

Uyandığımda vakit öğleye geliyordu. Beni uyandıran şey Karan'dan gelen çağrılar olmuştu.

Onu iyi olduğuma zorlukla ikna ettiğimde çalan zil fazlasıyla korktuğunu anlatıyordu.

Çünkü gelen Ozan'dı.

Kendisi İzmir'e yetişene kadar bana bakması için arkadaşını kapıma dikmişti.

Onu İstanbul'da kalmaya zorlukla ikna ederken Ozan'ı içeri almıştım.

"Rahatsız etmek istemezdim ama Toprak ulaşamayınca endişelenmiş."

Gülümsedim. Sevgilim fazla tedbirli davranıyordu.

"Kahvaltı yaptın mı?"

Salonda diken üstünde oturuyor gibi olmasına rağmen sorduğum soru ile gülümsemişti.

Vereceğim tepkiden korkuyor olmalıydı fakat korkması gereken şey artık tepki veremiyor olmamdı

Kafasını iki yana sallayarak beni reddederken güldüm.

"Ben de yapmadım. O zaman bana kahvaltıda eşlik edersin."

Çalan telefonu ile bir şey diyemezken bıkkın bir nefes bırakıp telefonu bana uzattı.

Karan arıyordu.

"Sevgilim, az önce kapattık sanıyordum?"

Telefonda sesimi duymasıyla muhtemel edeceği küfürleri yutarken arkadan gelen sesler şirkette olduğunu gösteriyordu.

"Ne yapıyorsunuz?"

Benim iğnelememi boşverip meraklı bir halde sorduğu soru ile kıkırdadım.

"Kahvaltı yapacağız. Sen de gelsene."

Tamamen şaka amaçlı kurduğum cümlemi ciddiye alırken cevabı gecikmedi.

"Sen başla sevgilim yavaştan, ben yetişeceğim."

Gözlerim şokla açılırken panikle konuştum.

"Şaka yaptım Karan. İşlerin var."

İsyan eden ses tonunun üzerine başka bir kadının sesi bindi.

"Seni özledim!"

"Toprak bey artık başlayabilir miyiz?"

Fazla zamanımızın olmadığını anlayarak konuştum.

"Az kaldı sevgilim. Bitecek yakında.Seni seviyorum."

Mecburen beni onaylamış ve telefonu kapatmıştık.

Ozan'ın telefonunu verdikten sonra mutfağa geçmiş ve çay için su koymuştum.

Peşimden gelen Ozan konuşmuştu.

"Seni çok seviyor."

Dudaklarımda geniş bir gülümseme oluşurken kahvaltılıkları buzdolabından çıkarıp Ozan'a uzatıyordum.

"Ben de onu seviyorum."

"Mutluluğu hak ediyorsunuz."

Buzdolabının kapısını kapatırken Ozan'a döndüm.

"Sen de hak ediyorsun.. Sinem'le nasıl gidiyor?"

Kendisine bu kadar samimi davranmam onu bir kez daha şaşırtırken meraklı oluşuma da şaşırdığı ortadaydı.

"Merak etmiyorsun sanıyordum."

Bunu alenen söylediğinde gülerek omuz silktim.

"Arkadaşım değil misin? Tabiki ilişkini merak ediyorum!"

Ayaklarımın yanında dolanan Patron'a kayan bakışları ile dudaklarındaki gülümseme yok olmuştu.

"Biz sizin gibi olamayacağız. Sinem işimi kabullenemiyor. Sürekli tartışıyoruz."

Merakla ona bakarken devam etti açıklamak istercesine.

"Gece kulübüne gelen kadınlar.. İşim gereği çok kadın görüyorum. Bundan hoşlanmıyor."

Ve böylelikle Ozan'la sohbetimiz başlamıştı.

Biten kahvaltının ardından karşılıklı kahve içerken bana Toprak'ı anlatıyordu.

Lisede Sinem'den hoşlanan çocuğu sıkıştırdığını, Toprak'ın 'yapma' demelerine rağmen kavgaya karıştığını ve çocuğun kavgaya kalabalık gelmesiyle Toprak ve Cihan'ın da kavgadan hoşlanmadıkları halde kavgaya karışmasını, birlikte dayak yiyerek kavgadan çıktıklarını anlatmıştı.

Toprak'ın basketbol maçlarını, liseyi İstanbul'da okuduklarını ve birçok şeyi..

Ahu'dan ve Cihan'dan dinlediğim gibi Ozan'da aynı şeyi belirtiyordu.

Toprak'la Karan bambaşka kişilerdi.

Ahu'dan hoşlanan bir çocuğa saygı duyduğunu söylemiş ve hatta aynı basket takımında Ankara'ya final maçına geldiklerini söylemişti.

Ankara demesinin üzerine çocuğun adını da uzun düşünceler sonrası hatırlayıp Ege olduğunu söylediğine zihnim kendi geçmişime gitmişti.

Liseyi Ankara'da okumuştum ve Ege gelir diye izlediğim bir basket maçı vardı.

Ege'yi bulamayıp hiç tanımadığım birine rezil oluşum aklıma gelirken Ozan'ı dinlemeye devam etmiştim.

Üniversite zamanlarını anlatırken vakit ilerlemiş, Karan bir kez daha aramıştı.

Ozan'ın hala yanımda olduğunu duymak onu tatlı bir kıskançlığa sokarken Ozan'ın şaşkın bakışları hoparlörden sesi gelen Karan'daydı.

Telefonu kapattığımızda benim net olarak gördüğüm ve hatta onların da net olarak bildiği gerçeği bir kez daha dile dökmüştü.

"Toprak ve Karan.. Gerçekten çok farklı. "

Söylemek istediği bir şeyler varken onu bir şeyler durdurmuştu.

"Söyle lütfen."

Kararlarım sonucu ondan bir kez daha duymuştum.

"Kardeşiz biz. Ahu'yla kendisi olmadan tatillere gitmişliğimiz var. Bir kez olsun böyle davranmamıştı."

Bu durum beni endişelendiriyordu.

Ya onu kötü yönden etkiliyorsam?

En yakın arkadaşları ve hatta kardeşi olarak gördüğü insanlardan soğutuyor muydum?

Hızlıca düşüncelerden çıkmaya çalışırken Ozan da konuyu değiştirmişti.

Boynuma kayan gözleri bakmaktan kaçındığım kolye ve yüzüğü esir almıştı.

"Sonunda sahibine kavuşmuş."

Anlamayarak Ozan'a baktığımda güldü.

"Taşları bulma konusunda yardım istemişti. Çok zor bulduk."

İçten içe merakım artarken yine de bakmamakta kararlıydım.

Karan'ın benim için ne seçtiğini hem deli gibi merak ediyor hem de bakmak istemiyordum. Çünkü bakarsam her ne olursa olsun beğenecektim ve aramızda bir bağ kurulacaktı.

Belki de parmağıma takmak isteyecektim.

"Ne zaman oldu bu?"

Yeni aldığını düşünmüş olan yanımı şaşırtan Ozan düşünürcesine bekledi.

"Seninle ilk göz göze  geldiği gün tasarımına başlamış. Kendisi tasarlamış, ancak taşlar senin göz renginde olsun diye çok uğraştı. Hem kolye hem de yüzükte gözlerin gibiymiş."

İlk göz göze geldiğimiz gün bana bankta sahte sevgililik teklifi yapmıştı. Onu sinirlendirmiştim, başımda volta atıyorken bana bağırmak için tepemde durmuş ve biz göz göze gelmiştik. Yok olan siniri şaşırmamı sağlamıştı.

Gülümsedim bilinçsizce.

O günden sonra yüzüğü kendisi tasarlamıştı.

Daha o gün, benimle evlenmeyi istiyordu.

Benimle evlenmeyi istiyordu.

Ben düşüncelere dalarken Ozan'ın işinin çıkması ile gitmiş, yalnız kalmıştım.

Karan'ın tanıştığımız gün evimde oturduğu koltuğun karşısındaki koltuğa uzandığımda gözlerim o günkü halini görür gibiydi.

Merakla etrafı incelemesi, gözlerinin üzerime sık sık uğramasını fark etmeyişim...

Yerimden kalkarken üzerime düzgün bir şeyler giymiş ve arabamın anahtarını da alarak evden çıkmıştım.

Karan'a olan aşkımı içimde tutmak istemeyen yanım benden bağımsız olarak harekete geçmiş ve geldiğim sahildeki bir kadının kolundan tutup durdurmuştu.

Acılarımı Karan dışında kimseyle paylaşamazken şimdiye kadar başıma gelmemiş bir şey olmuş ve ben mutluluğumu, şükür sebebimi paylaşacak birini arar olmuştum.

"Biliyor musun, ben Karan'a çok aşığım!"

Kadın kolunu elimden kurtarmış ve bana ters bakışları ile yanımdan geçip gitmişti.

Aldırış etmeden bir adamı durdurmak istediğimde ise acelesi olduğunu bağırarak kolunu kurtarmış ve hızlı adımlarla uzaklaşmıştı.

Büyüklerin kalbi taşlamış olabilirdi fakat az ilerimde parkta oynayan çocuklar beni anlayabilirdi.

Parka hızlı adımlarla girip bir oğlan çocuğu ile karşılaştığımda yanına gitmiştim.

"Merhaba"

Heyecanlı sesim ona bir şeyler anlatmak isterken küçük çocuk da benim gibi karşılık vermiş ve ben konuşmaya başlamıştım.

"Küçük bir çocukken istedim ben onu. O da beni istiyor şimdi. Ben onun güneşiyim."

Salıncakta sallanan çocuklara kısaca bakmış ve gülümseyerek kumda oynayan çocuğa dönmüştüm.

"Bir gün beni salıncakta da sallayacak.Çünkü beni sevi-"

Yanımıza gelen kadının çocuğunun elinden tutup aceleyle götürürken beni tersliyor oluşuna çocuğu çekelemesi eklenmişti.

"Yavaş olun hanımefendi, canını acıtacaksınız!"

Aceleyle kumdan kalkıp kadının yanına vardığımda çocuğunu benden uzaklaştırarak konuştu.

"Deli misin nesin?! Oğlumu mu kaçıracaktın!"

Deli.

Dudaklarımdaki gülümseme kaybolurken kendimi açıklamaya çalıştım.

"Hayır, hayır! Ben sadece bir şey anlatıyor-"

Ancak kadın cümlemi tamamlamamı beklememiş, bağırmıştı.

"Uzak dur bizden!"

Sözlerinin ardından çocuğunu kucaklayarak koşar adımlarla uzaklaşan kadınla etrafta gezdi gözlerim.

Çocuklarını oynatan aileler bana kötü gözlerle bakarken gözlerimi kaçırıp hızlı adımlarla parktan çıktım.

Yüzümü yerden kaldıramadan arabama bindiğimde bir süre öylece oturdum.

Parkta olanları unutmaya çabalarken telefonumun rehberini açarak birilerine haber vermek istedim.

Birileriyle bir şeyler paylaşmak istedim.

Alessia'yı aradım.

İtalyada'ki tek arkadaşımı..

Haluk Karaca'nın ameliyat parasını veren kadını..

Telefon açıldığında hal hatır soramadan konuya girdim.

"Ben aşık oldum."

Belki yeni bir haber değildi belki şu an çok meşguldü ve konuşamayacağını söylemek için açmıştı bilmiyordum ve umrumda da değildi.

İtalyancada 'sevda' anlamında bir kelime yoktu. Varsa da ben bilmiyordum.

Yine de doğru bir cümleydi. Ben Karan'a çok aşıktım.

"Ünlü oyuncuya mı? Haberinizi gördüm bebeğim!"

Neşeli gelen sesi ile beni de güldürürken konuşmaya hızla devam etmişti.

"Bir gün çok aşık olacağını hissediyordum! Biliyorsun bana sözün var.."

Neşeli sesi heyecanlı gelirken verdiğim sözü hatırladım.

Bir gün birlikte bir şeyler içmiş ve çakırkeyif olmuşken konu benim aşk hayatıma gelmişti.

Ona asla birine aşık olmayacağımı ve evlenmeyeceğimi söylediğimde eğer olur da bir evlenme kararı alırsam gelinliğimi kendisinin tasarlayacağına dair söz vermiştim.

O an öyle bir şey olmayacağına o kadar emindim ki sonrasında verdiğim söze kahkahalarla gülmüştüm.

İçindeki acı kırıklarına aldırmadan..

Derin bir nefes alıp geçmişten sıyrıldım.

"Sözüm söz.. Gelinliğim sana ait.."

Neşeli çığlığı kulağıma dolarken bir kez daha güldüm.

"Yoksa evlenme teklifi mi etti? Yakında düğün mü var?!"

Dudaklarımdaki ufak tebessümle sorusunu cevapladım.

"Kim bilir, belki de..."

Bölüm sonuu 

Düşünceleriniz?

Uzun zaman oldu görüşmeyeli başımdan neler geçti neler!

Bu bölümü yazmak o kadar çok zamanımı aldı ve bölüm o kadar güzel olmadı ki🥲

İlhamımı kaybetmiş gibiyim bu da beni sürekli olarak itti, Beren'le hatta Karan'la bağlarım değişti.

Ve finale az kaldı!

Benim için oldukça zorlayıcı bir karar oldu. Asla bitirmek istemedim ki uzatmak istesem daha bir sürü olay çıkabilecek bir hayatları var! Ama kurtulsunlar istiyorum! Özel bölümler yazmak istiyorum!

Siz ne düşünüyorsunuz?

Neyse efenim çenem düştü benim. O yüzden ufaktan kaçayım!

Diğer bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın hoşçakalın ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

133K 4K 21
Ağzımı kapatmış güçlü eller baskısını biraz daha arttırırken Peyami bedenini benim ki ile bir bütün yapmak ister gibi sokuldu Göğüsüm hızla yükselip...
52K 714 5
İnanamaz bir şekilde karşımdaki adamı süzdüm. Canlı, sapasağlam bir şekilde karşımda dikiliyordu. "Sen..." Aldığım nefes bana diken gibi batarken şok...
103K 6.7K 19
Ömer abi: Melis nerde? BxB kurgusudur
10.5M 291K 22
BÖLÜMLER GERİ YÜKLENİYOR Şakadan zerre anlamayan birine okkalı bir şaka yaparsanız elde edeceğiniz şey yüklü bir para ve birkaç bin fazla tıklanma o...