Bölüm 70

412 40 8
                                    

İyi okumalar 🥰

Sığıntı; ne kadar sıradan ne kadar basit bir kelime gibi görünse de benim için artık kaldıramadığım bir yüktü.

Hayatıma giren herkesin hayatına sığmaya çalışmıştım.

Karacaların çocuğu, kardeşi olarak..

Çok kez taviz vermiştim, çok kez görmezden gelmiştim fakat ben ne kadar küçülürsem küçüleyim hayatlarına fazlalık olmuştum.

Özmen'lere de aynı şekilde.

Mert'e de.

Beni sevdiğini duymak isteyen yanıma inat öyle söylememişti ki sanki bir şeyler onu benden korumuştu.

Karan'ın ailesi ve arkadaşlarına karşı da sığıntıydım.

Başta beni sevmiş gibi davranan Kaya'nın ve Özgür'ün garip bir şekilde arkadaşım gibi hissettiğim Ozan'ın ve hatta beni hiçbir zaman sevememiş Cihan'ın bile hayatına sığıntıydım.

Beni korumak için kötü davrandığını söylese bile gerçek nedenin beni içten içe sevmemesi olduğunu anlayabiliyordum.

Ve hatta Karan'a bile sığıntıydım.

Kalbine girmeyi başarmıştım ve bu benim için büyük bir mucizeydi.

Küçük kızın duaları kabul olduğu için beni seviyordu.

Fakat bedenim ona fazla gelmişti.

Beni sevse bile bedenimi istemiyor, arzulamıyordu.

Bu düşünce her şeye rağmen sanki sağlam bir kalbim varmış da bıçak sokup çeviriyormuşcasına acıtıyordu.

Üstelik öpüşme düşüncesinin bile midesini bulandırdığı bir kız olduğum halde.

Sevdiğim adamın beni istemesini istemem suç muydu?

Peki ya onca zaman ailem kabul ettiğim insanların beni hiç kabul etmemeleri benim suçum muydu?

Ben nerede hata yapıyordum?

Neden hayatıma giren bir kişi bile beni tam olarak sevmiyordu?

Sevgi dolu olan köpeğim bile beni nasıl hemen unutuyordu?

Tüm insanları suçlayacak olsam bile bir hayvanı suçlayabilir miydim ki?

Sorun bendeydi.

Sorun olan şey her neyse bilmiyordum fakat ben hariç herkes bilip bana değiştirmem için ısrarla söylemiyorlardı.

Ben çoktan ölmüştüm fakat derinlerde bir yerde kalbim hala kanıyordu.

Büyük salonda oluşan sessizliği bozan Begüm Karaca olmuştu.

"Ne saçmalıyorsun sen?"

Ağzıma dolmuş kanı hissetmeyerek konuştum. Bu, benim için önemsiz bir şeydi.

Benim canımın kıymeti yoktu.

Doğru ya benim bir canım da yoktu.

Kimseye nazlanamadığım için mi acıya dayanaklılığım fazlaydı?

Yoksa bir ruhum olmadığı için mi?

Bir ruhum vardı. Yaraları ile birlikte Karan'a sığınmış ve son nefeslerini huzurlu geçiriyordu.

"Anlaşılmayacak bir şey yok. Ahmet beyin karısı annenizle aynı hastanede doğum yapmış. Sizin çocuk ölünce de siz üzülmeyin diye beni size atmış."

Güldüm. Ya da gülmeye çalıştım fakat bir şey duyulmamıştı.

"Bildiğin çöp atar gibi tutmuş sonra da atmış."

Bir Ege Masalı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin