Bir Ege Masalı

By marvelhu

546K 21.8K 4K

***Kitap psikoloji temalı bir kitaptır.*** Başarılı bir doktor olan kadının ünlü bir oyuncuyla yolu nasıl ke... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bir Ege Masalı
Bir Ege Masalı/2
Bir Ege Masalı/3
Bir Ege Masalı/4
Önemli
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Kıyamet Günü
ANKA
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Yaşam Savaşı
Bölüm 64
Bölüm 65
15 Mayıs Özel
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 79
Bölüm 80
Bölüm 81
Bölüm 82
Bölüm 83
Bölüm 84
Bölüm 85

Bölüm 71

418 34 10
By marvelhu

İyi okumalar ❤️

"O benim abim!"

Ağzımdan çıkanı kulağımın duymadığı saniyelerde çiçek satmak için uğraşan kadına gereksiz yere yükselmiş ve kendimi kontrol edememiştim.

Kadın söylene söylene yanımızdan gittiğinde ters bir şekilde konuştum.

"Kadın sussun diye lafın gelişi söyledim. Sakın başka şeyler arama!"

Hızlı adımlarla banktan kalkmış ve arabama doğru yürümeye başlamıştım.

Eren, yüzünde saklamaya çalıştığı gülüşle peşimden gelirken arabaya yerleşmiştik.

Gülüyor olması sinirimi bozuyordu.

"Seni Karan'a söyleyeceğim! Madem beni ciddiye almıyorsun! Ona bizi sevgili sandıklarını söyleyeceğim! Dövsün seni!"

Hırçın bit şekilde söylenip yola koyulduğumda sinirden ellerim titrerken direksiyona yapışmış ve sonraki saniyelerde Eren'in aklını almıştım.

Solladığım araçlar, arkamdan edilen küfürler ve ne kadar dikkat etsem de kırmızı da geçtiğim lambalar sonrasında şirketin otoparkına aracımı bırakmış ve önden asansörlere ilerlemiştim.

Arkamdan yetişen Eren ile asansöre bindiğimizde giriş kata çıkmış ve diğer asansörlere yönelecekken karşımıza sırtından tanıdığım Karan çıkmıştı.

Varlığını hisseden ruhum nefes alırken Eren'i durdurdum.

Yanında bir adam vardı fakat Karan onu duymuyor gibiydi.

"Beren geldi mi?"

Yanına çağırdığı güvenliğe sorduğu soruyla adamın bakışları Karan'ın arkasındaki bana kaydığında kaşlarımı kaldırarak söylememesini işaret ettim.

Hızlı adımlarla Karan'a doğru yürüyüp birkaç adım kala durdum.

Ona sarılmak isteyen yanımı bastırıp konuştum.

"Beren yok ama Güneş var. Olmaz mı?"

Hızla arkasını döndüğünde kem küm eden güvenlik de hızlı adımlarla uzaklaşmaya başlamıştı.

Gözleri gözlerime tutunduğunda aynı anda gülümsemiştik.

Onu birkaç saat önce görmüş olmama rağmen çok özlemiştim.

Aramızdaki mesafeyi kısa sürede kapatıp kollarını belime dolayarak beni kendine çektiğinde etraftaki gözleri aklımda tutmaya çalışarak kısa bir süre sarılıp geri çekildim.

Anlayamayacağım kadar kısa sürede boynuma öpücük kondurarak kokumu içine çekmiş ve çekilmişti.

Çapkın bir bakış gözlerinden geçerken kimseyi umursamıyor gibiydi.

Asansörlerin olduğu kısımdan gelen sesle gözlerim şaşkınlıkla arkama dönmüştü.

Kaya gelmişti.

"Beren!"

Beni görmesiyle dudaklarında ufak bir gülümseme oluşmuş ve hızlı adımlarla bana doğru gelip kollarının arasına almıştı.

Belki ona kızgın olmam gerekiyordu.

Birkaç saat öncesinde olsa yine ona kızgın olurdum fakat insan bir anda öyle şeyler yaşıyordu bir anda değişebiliyordu.

Kollarımı bende ona doladığımda Karan'ın bile şaşırdığını hissetmiştim.

"Özür dilerim. Söylemek istedim, özür dilerim. Mutlu olun istedim."

Kaya'nın çabuk çabuk kendini açıklamaya çalışmasıyla gülümsedim.

İçi bomboş kalmış bir insandım. Bir ölü..

Buna çok takılmadan gülüşüm kısa kesilirken konuştum.

"Sorun değil, boşver."

Meraklı bir ifadeyle Karan'a döndüğümde neyi sormak istediğimi anlamış ve beni gözleriyle onaylamıştı.

Belgeler hazırdı.

Kaya'ya tekrar döndüm.

"Şimdi işim var, bir gün özlem giderelim ama!"

O beni heyecanla onaylarken gözleri rahatladığını öne sürüyordu.

Karan'ın odasına birlikte çıktığımızda çok geçmeden masanın önünde karşılıklı oturduğumuz Eren'in önüne bir kağıt konmuştu.

"Özmen'lerin malı bir Özmen'de kalmalı."

Karan'ın itiraz istemez sesi ile gözlerim ona kayarken Eren ne olduğunu anlamak için yazıları okumuş ve gözlerini bana kaldırmıştı.

Başımla onay vererek imzalamasını istediğimi belirttiğimde kısa çaplı bir tartışma çıkmış fakat Eren kabul etmek zorunda kalmıştı.

Üzerimden biraz olsun kalkan yükle birlikte yerimden ayaklanmıştım.

"Benden bu kadar. Uykum geldi."

Karan'ın gözleri hızla bana kaydığında masanın karşısındaki ikili deri koltukta birlikte oturuyorduk.

Arkamdan belimle ve hatta saçlarımın uçlarıyla oynayan eli duraklamış ve gözleri gözlerimle buluşmuştu.

Benim sesimin üstüne binen ses Kaya'ya aitti.

"Haberinizi yapmışlar."

Dudaklarımdaki gülümsemeyi zorlukla sabit tutarken Eren'le göz göze gelmiştik.

"Evet, ben gördüm."

Normal tutmaya çalıştığım sesim biraz da olsa alay barındırırken Karan Kaya'nın elindeki telefonu istemiş ve hızla habere bakmıştı.

İlk kez gördüğü çatılan kaşlarından belli oluyordu.

"Yüzün çok net çıkmış."

Sinirle söylediği sözlerle şaşkınlıkla ona baktığımda o hala haberlere bakıyordu.

Buna neden bu kadar sinirlenmişti?

Kaşlarım çatılırken sesim alaycıydı.

"Ne o? Yüzüm gözüksün istemiyor musun?"

Ancak Karan alaycılığımı fark etmemişti. Yüzüme bile bakmıyordu!

"Tabiki istemiyorum!"

Verdiği cevapla sinirle ona baktım. Ancak o hiç oralı olmuyordu.

Neden yüzüm gözüksün istemiyordu?

Senden utanıyor olmasın!

Düşünmeden dudaklarımın arasından içimdeki sesin sözleri döküldü.

"Benden utanıyor musun?"

Buz gibi çıkan sesime şaşkınlıkla döndüğünde gözümü dahi kırpmadan ona bakıyordum.

Aramızda başlayan gerginlik öyle belirgin ve elle tutulur hale gelmişti ki Kaya Eren'e işle alakalı soracakları olduğunu söyleyip odadan çıkartmıştı.

"Ne diyorsun Beren?"

Kaşları çatık bir halde telefonu bıraktığında kaşlarımı kaldırarak konuştum.

"Gayet basit bir soru sordum. Benden utanıyor musun?"

Belki de beynim biraz olsun çalışıyor olsaydı bu sorunun ne kadar saçma olduğunu anlayabilirdim fakat her şey öyle üst üste binmişti ki algılayamaz hale gelmiştim.

Belki de Karan'ı da hayatımdan çıkartmak için sebep arar olmuştum.

"Böyle saçma bir soruyu nasıl sorarsın?"

Hızla yanımdan kalkmışken sesi bunun ne kadar saçma olduğunu destekler nitelikteydi.

"Açıkla o zaman. Neden yüzüm görünsün istemiyorsun? Sosyal medyaya fotoğraf atarken de aynısını yapmıştın! Yoksa onda da mı ilklerin korun-"

Ancak Karan daha fazla sabredememiş ve cümlemi kesmişti.

Güzel dudakları ile değil, keskin cümleleri ile.

"Yüzün gözüksün istemiyorum çünkü bana özel kal istiyorum! Biri fotoğrafını çıkartırıp odasına asarsa?! Ya telefon ekranının fotoğrafı sen olursan?! Bencilce seni sadece ben seveyim istiyorum! Öyle sevilesisin ki birinin seni görüp de sevmemesi imkansız!"

İfademin tuzla buz olduğunu düşünürken onu bu kadar çileden çıkartmış olmak tuhaf bir şekilde hoşuma gitmişti.

Karan'ın şimdiye kadar bana sinirlendiği hiçbir an olmamıştı. Yanımda bir başkasına bile sinirlendiğinde özür diliyor, bazen gözleriyle onay bekliyordu.

Ve şimdi onun direkt olarak öfkesine maruz kalmış olmak beni korkutsa da aynı zamanda heyecanlanmıştım.

Karan'ın bir başka haliyle daha tanışıyordum.

Ve itiraf etmeliydim ki bu sinirden çıldırmış haliyle çok seksiydi.

Onu daha da sinir etmek için mi ya da biraz daha konuşturmak için bim edişim saniyelerde bir kez daha konuşmuştum fakat sesim bu kez sinirden arınmış ve yumuşacık çıkmıştı.

"Neden?"

Odanın ortasındaki masaya tekme atarken küçük masa saniyeler içinde ufakça havalanmış ve az önce Kaya'nın oturduğu deri koltuğa çarpmıştı.

"Çünkü seni köpek gibi kıskanıyorum! Seni kısıtlayamam ama kimse sana bakamaz! Ne bugünkü restorandaki adam, ne hastanedeki doktor, ne o amfide seni kucaklarken bacaklarına bakan şerefsiz! Sana değen gözleri parçalamak istiyorum!"

Elleri saçlarının arasından sertçe geçerken gözleri beni görmüyor, sanki bana baktığını iddia ettiği kişiler bir bir gözünün önünden geçiyordu.

"Arayacağım şimdi! Kaldıracaklar o haberi!"

Masasının üstüne uzandığında telefonu alacağını düşünsem de sanki siniri ağır basmış gibi cam bardağa uzanmış ve saniyeler içinde oldukça uzağımda kalan arka duvara fırlatmıştı.

Kırılan bardak ya da çıkan ses bile ona olan hayran bakışlarıma engel olamazken titreyen vücuduma inat ayaklanmıştım.

Hızla bana döndüğünde gözleri bardağın vücuduma çarpıp çarpmadığını anlayabilmek için endişeyle dolaşmış ve gözlerindeki sinir kendini korurken sertçe dudaklarıma yapışmıştı.

Vücuduna çarpan bedenimi sıkıca tutarken kısa sürede ona karşılık vermeye çalışmıştım fakat öpücükleri öyle sert ve aceledeydi ki hızına yetişmeye çalışırken büyük bir arzuya kapılmıştım.

Elleri saçımdaki tokayı çekip çıkarmış ve saçlarımı dağıtırken diğer eliyle kalçamdan kavrayıp kucağına almıştı.

Beline dolanan bacaklarım ve saçlarını çekiştiren ellerime dudaklarımızdan kaçan iniltiler eşlik ediyordu.

Saçlarımdaki elini kısa süreliğine çekip masasının üstünü koluyla yere dökerek boşaltırken açtığı boşluğa kalçamı yerleştirmişti.

Beline sardığım bacağıma yerleşen eli rahat durmazken sıkıca kavramış, diğer eli giydiğim bluzun içine sızmış, tenimi yakmakla meşguldü.

Üzerindeki ceketi soyan ellerime yardım edip kısa süreliğine ellerini çektiğinde ceket yere düşmeden tekrar birleşen dudaklarımız ile cayır cayır yandığımı hissediyordum.

Tüm siniri arzuya dönüşüyor ve bedenimde karşılığını alıyordu. Benimle sakinleşmeye çalıştığını fakat daha beter hale geldiğini anlatan yüz ifadesi yine de pişman görünmüyordu.

İlk defa hissettiğim duyguların yoğunluğu bacaklarımın arasına vurduğunda Karan'ın dudakları boynumu talan ediyordu.

Boğuk sesi ile konuşmaya çabaladığında dudaklarının sık sık öpücük kondurması ve yaşadığım hislerle zorlukla anlamıştım.

"17 saat.. Dudaklarından ayrı kaldım!"

Ellerim yakasını açtığı gömleğin iki yakasını kavradığında yüzü boynumdan çıkmış ve yüzümü elleri arasına almıştı.

Ufak bir öpücüğü hırpaladığı dudaklarıma iyileştirmek ister gibi kondurduğunda çekilmesine rağmen dudaklarımız birbirinin üzerindeydi.

Zifiri karanlık olan gözleri gözlerimi kendine bağlarken gülümsedim.

Gülümsememle gözlerine güneş doğarken bir mucizeye şahit olmuş gibi bir hayranlıkla bana bakıyordu.

Dudakları, gülümsememle oluşan dudak kıvrımını öptü.

İşte o an, hayata tekrar dönmüştüm.

Dudakları dudaklarımın üzerindeyken konuşmaya başladı. Sürekli birbirine çarpan dudaklarımız, cümlesini yarıda kesme isteğimi körüklerken söylediklerine odaklanmak oldukça zor olmuştu.

"Özür dilerim, kendimi kaybettim. Ahmağın tekiyim. Bardak bir yerine gelebilirdi. İyisin değil mi güzelim? N'olur bana iyi olduğunu söyle!"

Bir fısıltıdan ibaret olan tek kelimemin ardından dudaklarımız tekrar birleşmişti.

"İyiyim."

Diğerlerinin aksine oldukça yumuşak olan öpüşmemiz incitmekten korkarcasına naifti. Dudakları dudaklarımın üzerindeyken alnını alnıma yasladı.

Nefes alışverişlerimiz gibi kalp seslerimiz de birbirine karışmışken huzurlu ve aşk dolu sessizliğe kapılmıştık.

Açılan kapıyı duymayan kulaklarımız yere düşen dosya sesini uğultu olarak algılamış ve kalp atış seslerimin izin verdiği doğrultuda bir şaşkınlık nidası duymuştu.

"Çok çok pardon! Bir şey görmedim, hemen çıkıyorum!"

Yere eğilip dağılan kağıtları toplamaya başlayan kıza kayan bakışlarımız bulunduğumuz konumu bana hatırlatırken aceleyle kalkmaya çalıştım.

Sadece çalıştım çünkü Karan elini bacağıma koyarak kalkma girişimimi geri püskürtmüş ve çatık kaşlarla kıza dönmüştü.

"Dosyaları bırak ve çık Ezgi. Bir daha da gir denmeden hiçbir odaya girme!"

Sert sesi kızı daha da korkuturken kız hızla yerden kalkmış ve ağzının içinde özür dileyerek hızla çıkmıştı.

Bana dönerken yumuşayan gözlerine kaşlarımı çatarak bakmak çok zor olsa da tavrımı korumaya çalıştım.

"Kız ne kadar utandı görmedin mi Karan? Niye üzerine gidiyorsun? Ayrıca bırak da kalkayım masadan!"

Sert ifademe bakıp telaşa kapılırken kendini açıklamaya çalışıyordu.

Hemen şimdi ağzını burnunu ısırmak isteyen yanımı nasıl bastıracaktım?!

"Ama sevgilim, tam iki dakika yalnız oluyoruz bir şekilde bozuluyor. Tahammülüm kalmadı artık!"

Sona doğru sesi hırçınlaşırken aynı şekilde devam etti.

"Seni kaçıracağım o olacak!"

O, bunu ciddi ciddi düşünürken benim derdim farklıydı.

"Kızdan özür dile Karan."

Çekilmek bir yana iyice bana sokulurken kokumu içine çekerek boynuma bir öpücük kondurmuştu.

"Kaçırsam seni.."

Dudakları çeneme çıkmış ve bir öpücük daha kondurarak devam etmişti.

"Kimsenin olmadığı bir yere.."

Odağımı kızda tutmaya çalışıyor fakat uçup giden aklım nedeniyle tek yapabildiğim ona öpücükleri için yer açmak olmuştu.

Yüzüme çıkan öpücükleri ile gözlerim kapanırken karşı koyamıyor olmak irademe büyük bir darbe olmuştu.

"Yalnızca seninle... ömür boyu...son nefesime kadar.."

Gözleri gözlerime tutunurken fısıltısı sevda ateşimizi harlamıştı.

"Yanımda olur musun?"

Heyecanla onu onaylayacakken bir eli cebine gitmiş ve devam etmişti.

"Günü gelene dek..bildiğin hiçbir evliliğe benzemeyeceğimizi kanıtlamama kadar.. "

Bir yüzük..

Avucumun içine bıraktığı ve yalnızca saliseler kadar kısa bir süre bakıp tekrar gözlerine tutunduğum bir yüzük.

"Seninle kalabilir mi?"

Kesilen nefesime eşlik eden şey çıktığından ve Karan'ın ellerine konduğuna emin olduğum kalbim olmuştu.

Artık, yaşadığım heyecan ve anlamlandıramadığım mutluluk yüzünden yaşamıyordum.

Bölüm sonuu

Diğer bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

1M 43.3K 41
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...
64.7K 3.6K 28
TAHASSÜR Cihan ve Kamerin hikayesi... Yıllar önce birbirine verilmiş sözler... Yıllarca birbiriyle kavuşmayı bekleyen iki insan. Yıllar sonra tekrard...
572K 73.9K 26
"Leyla!" Günlerin yer değiştirdiği o saatlerde, gecenin en karasında, bir ruhun kilitli kalmış sokaklarındaydık. "Burada ne arıyorsun?" Başkası içi...
5.1M 279K 29
Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar topar kaçan Kayra, birlikte old...