Bir Ege Masalı

By marvelhu

546K 21.8K 4K

***Kitap psikoloji temalı bir kitaptır.*** Başarılı bir doktor olan kadının ünlü bir oyuncuyla yolu nasıl ke... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bir Ege Masalı
Bir Ege Masalı/2
Bir Ege Masalı/3
Bir Ege Masalı/4
Önemli
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Kıyamet Günü
ANKA
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Yaşam Savaşı
Bölüm 64
Bölüm 65
15 Mayıs Özel
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 79
Bölüm 80
Bölüm 81
Bölüm 82
Bölüm 83
Bölüm 84
Bölüm 85

Bölüm 68

434 32 5
By marvelhu


İyi okumalar

Sevda, öyle bir şeydi ki hastalıklarımdan, berbat hayatımdan ve kırgınlıklarımdan kolayca arınmamı sağlıyordu.

Karan'a kırgındım. O, muhtemelen bunun farkında bile değildi ve farkında bile olmadığı kırgınlığımı yine farkında olmadan yok etmişti.

Neden Toprak Dolunay Karan olmuştu bilmiyordum fakat Karan, tamamen bendi.

Sevda öyle bir şeydi ki sanki aynaya bakıyordum ve karşımda gördüğüm kişi benim erkek versiyonumdu.

Ruh eşin olduğunu kabul edeli çok olmuştu fakat hayatlarımız, geçmişimiz bu kadar farklıyken ben olmasını anlayamıyordum.

Aşk, herkesin başına gelebilecek bir tutkuydu. Birime aşık olurdunuz, belki güvenmediğiniz birine..

Duyularınız o kadar yoğun olur ki güvenip güvenmemek umurunuzda olmaz ve o tutkuya kapılıp gittiğinizde de kaçınılmaz bir son olur.

Kalbiniz kırılır.

Kalbiniz kırıldığı için o çok yoğun duygular beslediğiniz, aşık olduğunuz kişiden kaçarsınız. Kalbinizdeki kesik çok derindir fakat bir başkasına aşık olduğunuzda o kesik yok olmuşcasına yeni maceraya atılırsınız.

Sevgi, aşktan daha derin fakat çok daha az tutkuya sahip daha çok güven barındıran masum bir his. Bir evlilikte olmazsa olmazlardan en önemlisi.

Aşık olduğunuz kişiyle evlenmeyebilirsiniz fakat sevdiğiniz kişi size evlenmek için en doğru kişi olarak gelir.

Öyledir de.

Sevdiğiniz biri tarafından kırıldığınızda uzaklaşmanız zor olur. Kalpte derin bir kesik oluşmuştur, aşık olduğunuz kişideki kalp kırıklığı kadar derindir acısı. Fakat aşktan farklı olan yanı o yaranın hiçbir zaman iyileşmemesidir.

Çünkü bu kez güveniniz de kırılmıştır.

Bir başkasını sevebilene kadar çok daha fazla zaman geçer. Başkasını sevseniz dahi, eski kırgınlığınız tamamen geçmez.

Aşk, herkesin başına gelirken sevgi herkese uğramaz.

Ve Sevda.

Sevda, hem aşk kadar yoğun bir tutku hem de sevgi kadar uzun solukludur.

Hatta sevgiden çok daha uzun, bir ömür boyu sürer.

Bu imkansız olay o kadar az insanın başından geçer ki hem hissettirdikleri hem de nadir olması ile bir mucizedir.

İşte Karan, benim için hem aşk, hem sevgi fakat çokça sevdaydı.

Belki güvenim yoktu fakat ona öyle bir inanıyordum ki bir gün birine güvenebilecek olsam bu kişi şüpheye yer bırakmadan Karan olurdu.

Ben artık ona güvenmek istiyordum.

Düşüncesinin bile beni aptal hissettirmesi gerekirken dudaklarımda geniş bir gülümseme ve kalbimde bir ferahlama ile odasına girmiştim.

Gözleri beni bulduğunda elindeki kalemi masaya fırlatmış ve oturduğu koltuktan kalkarak yanıma gelmişti.

Dudakları boynuma gömüldüğünde derin derin kokusunu soluyarak içimde amansızca onu özleyen ve bu hissin hiç kaybolmadığı yanımı tatmin etmeye çalışmıştım.

Ona ne kadar yakın olursam olayım yetmiyordu.

"Hoşgeldin güneşim."

Boynumdaki başı ufak bir öpücük bırakırken ellerim omuzlarına tutunmuştu.

Öyle bir hoşgeldin demişti ki gerçekten hoş gelmiştim.

Ve ikimizde birbirimize öyle kapılmıştık ki kapının hemen yanında olduğumuzu bilmiyorduk.

"Çok hoş buldum."

Sözlerimin ardından gülüşü duyulurken geri çekildim.

Dudaklarıma yöneldiğini fark etmiş olsam ve bunu istiyor olsam da geri çekilerek konuştum.

"Ben çok acıktım. Gidelim mi?"

Bir süre yüzüme bakmış ve dediklerime gülümseyerek kafasını sallamıştı.

Elimi sıkıca kavrayan eli ile odayı inceleme fırsatım olmadan çıkmıştık şirketten. Arabama ilerlerken Karan kendi kendine yine mırıldanmaya başlamıştı.

Farkında değilmişim gibi ona döndüm.

"Şarkı mı söylüyorsun sen?"

Gözleri gözlerime tutunduğunda aramızda yine bir şeyler geçmişti.

Başını sallayarak beni onayladı.

"Öğlenden beri ağzıma takıldı. Uzun zamandır dinlemediğim bir şarkı halbuki."

Arabaya yerleştiğimizde kemerimi takıp ona döndüm ve omuz silktim.

"Şirkette biri açmıştır belki."

Tesadüf olmasını bekliyordum. Bu kadar ben olması aklımın alabileceği türden bir şey değildi.

Benim normal olmayan aklımın dahi alamadığı bir sevdaydı.

"Sıkı yönetim ve sürekli toplantılar yapılırken biri müzik açacak cesareti gösteremez."

Ardından direksiyondaki ellerime kayan gözleri gözlerimi bulmuş ve üzerime doğru eğilmişti ve şarkının bir kısmını gözlerime bakarak mırıldanmıştı.

"Biter mi bu yük kadınım, alışamam yokluğuna."

Kalbim daha fazla kaldıramayacaktı.

Dudaklarıma bir kez daha uzanmaya çalışmış fakat hızlıca önüme dönüp derin derin nefes almıştım.

Arabayı çalıştırıp otoparktan çıkarken Karan'ın kaşlarının ufaktan çatıldığını görmüş fakat görmemiş gibi yapmıştım.

"Ne yiyelim?"

Ana yola çıktığımda sorduğum soru aramızda başlattığımız gergin sessizliğin sonu olurken Karan düşük bir tonda mırıldanmıştı.

Gözleri üzerimdeydi.

Üzerimdeki gözleri oturduğum koltukta beni gererken İstanbul trafiğine odaklanamayan zihnimle yakında gördüğüm restoranı işaret etmiştim.

"Şurada yiyelim mi?"

Onaylayıcı birkaç sözcüğünün ardından restoranın önündeki park yerlerinden çıkan aracı gördüğüm gibi boşalttığı yere girdiğimde elim kemerime gitmiş, arabadan inmeye hazırlanıyordum.

Fakat Karan hareket etmiyordu.

"Bir şey mi oldu?"

Gözlerim onu bulduğunda üzerime çevirdiği gözleri ile kaşları çatık konuştu.

"Çillerini kapatmışsın."

'Ciddi misin?' Dercesine ona baktığımda oralı olmamıştı.

"Sevdiğimi söylediğim halde neden kapatıyorsun ki?!"

Hırçın çıkan sesi ile ellerim iki yanağına kapanıp elime ufak ufak batan sakallarını hissettiğimde dudaklarımdaki gülümsemeyi saklayamadım.

"Sabah yüzümü sevmedim. Seninle alakası yok ki!"

Bir çocuğu ikna etmeye çalışır gibi söylediğim sözler kısmen doğruydu.

Fakat eksikti.

Kırmızı rujumu umursadan yanağına bir öpücük kondurduğumda kıkırdadım.

Yanağında dudaklarımın izi kaldığını düşünse de kalıcı ruj beni şaşırtmamış ve bulaşmamıştı.

Dudaklarıma kayan gözleri büyük bir hayranlıkla gülüşümü izlemişti.

Ve ikna etmeyi başarabilmiştim.

Arabadan inip restorana girdiğimizde aramızda huzurlu bir sessizlik başlamıştı.

Yemek seçimini Karan'a bırakmış ve yemek gelene kadar hemen yanımda oturan bedeni ile bana dönmüş ve normal bir sohbete başlamıştık.

İzlediğimiz filmlerden başlayan sohbet yemek sırasında Karan benim yemeğimi ellerimin acımadığını söylememe rağmen bana yedirmesi ve arada aynı çatalla kendisinin de yemek yemesi ile filmlerdeki bazı ipuçlarını bana anlatması sonucu bitmişti.

Öyle sıradan, öyle doğal bir yemek yemiştik ki üzerimde müthiş bir ferahlıkla önüme gelen sufleyi kaşıklarken devam etmişti.

Karan kahvesini yudumlarken bana bakmayı kesmiyor ve tam akşam olmadığı için kısmen boş sayılan restoranda kendimi oldukça iyi hissediyordum.

Sufleden dudaklarına uzattığımda başta mızıkçılık yapsa da bana fazla direnememişti.

Kendimi o ana öyle kaptırmıştım ki hissettiğim ferahlık ve özgürlüğün getirdiği mutluluğun bedelini de ödeyeceğimi unutmuştum.

Gelen hesapla birlikte Karan hesabı öderken kendimi sıkarken aslında bunda tahmin ettiğim kadar kötü olmadığımı fark etmiştim.

Bir sonraki yemeğimizi ben ödeyecektim ve Karan'la bir daha yemek yeme düşüncesi hesabı hiç ödemeyecek olsam bile iyi hissettirebilirdi.

Onunla her şey tamamlanıyor, mükemmel oluyordu.

Yemekten kalktığımızda hiç istemesem de zorlukla ondan ayrılmış ve şirkete bırakmıştım.

Kararan hava ile birlikte akşam vakti çoktan gelmiş çatmış ve ben o sırada araba kiralamak için geldiğim yerde araba bakıyordum.

Ta ki telefonum çalana dek..

Arayanın abim olduğunu gördüğümde zihnim sabah olanları çoktan unutmuş bir vaziyette çarparken beni arıyor olmasının heyecanıyla birlikte kötü bir şey olmuş olması düşüncesi kalbimi çarpıtıyordu.

Yoksa babama bir şey mi olmuştu?

Çok bekletmeden telefonu yanıtladığımda konuşmama izin vermeden konuşmuştu.

"Neredesin sen?"

Kaşlarım üslubu karşısında çatılırken sinirine şaşırmamam gerektiğini bildiğim halde yine de şaşırmıştım.

Beni merak etmiş aramış olma ihtimali o kadar düşüktü ki ne olduğunu çözemiyordum.

"İşlerim var abi. Bir şey mi oldu?"

Benim son derece normal çıkan sesime karşı onun sesi ısrarla sinirini ortaya koyuyordu.

Bu kez bağırmamıştı fakat sesi normal düzeyde çıksa da siniri çok net okunuyordu.

"Bırak her şeyi çabuk eve gel."

Soru sormama engel olarak yüzüme kapattığı telefonla sinirli bir soluk bırakmış ve arabama binmiştim.

Eve giderken bunun da her zamanki kavgalardan biri olduğunu düşünen yanım çok büyük yanılıyordu.

Her şeyden habersiz yanıma inat Serkan Karaca'nın neden çağırdığı belliydi.

Henüz bilmesem de basına çarşaf çarşaf dökülen Karan'la görüntülerimiz hayatımda sağlam bir değişikliğe sebep olacaktı.

Arabamın içinde Karan'ı öperken, şirkette birbirimize sarılırken, restoranda birbirimize yemek yedirirken...

Tüm dünyaya hızlı bir şekilde yayılıp gündeme yayılan fotoğraflar birçok insan tarafından 'ne güzel aşıklar' diye dilden dile dolaşacak olsa ve hatta yerimde olmak isteyen birçok insan olacak olsa da gerçeği bilseler arkalarına bakmadan kaçacaklarını henüz bilmiyordum.

Çünkü o kız bu kez gerçekten yapayalnız kalacaktı.

Beren Karaca, ölümüne gidiyordu.

Bölüm sonuu

Biraz geçiş bölümü oldu o yüzden kısa

Bakalım diğer bölümde ne olacak, o zamana kadar kendinize iyi bakın görüşmek üzere 🥰

Continue Reading

You'll Also Like

1.4M 43.1K 38
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...
1.3M 60.2K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
305K 17K 59
Hadi ama nerden bilebilirdim ki okulun ilk gününden müdürün oğluna tekme atıcağımı!
Haz By 🍀

Romance

175K 2K 16
"Siktir, kırmızı senin rengin." Sütyenimin açıkta bıraktığı göğüslerimi öpmeye başladı. Bir eliyle kalçalarımı sıkıyor diğeriyle de kasıklarımı okşuy...