Tehlikeli Yakınlaşma [BXB]

LordOfStory द्वारा

1.9M 142K 89.7K

[Tamamlandı] Küçüklükten beri abi dediği adama aşıktı. Her şey bu kadar imkansız dururken olaylar ne ara bu h... अधिक

|1|
|2|
|3|
|4|
|5|
|6|
|7|
|8|
|9|
|10|
|11|
|12|
|13|
|14|
|15|
|16|
|17|
|18|
|19|
|20|
|21|
|22|
|23|
|24|
|25|
|26|
|27|
|28|
|29|
|30|
|31|
|32|
|33|
|34|
|35|
|36|
|37|
|38|
|39|
|40|
|41|
|42|
|43|
|44|
|46|
|47|
|48|
|49|
|50|
|51|
|52|
|53|
|54|
|55|
|56|
|57|
|58|
|59|
|60|
|61|
|62|
|63|
|64|
|65|
|66|
FİNAL

|45|

34.6K 1.9K 1.7K
LordOfStory द्वारा


4k oldu yorum isterim valla hskshsksjdkdk güzel bölüm oldu ama haaa, sıkılmasaydım daha yazacaktım ama... Neyse.

-

"Çok kötüydü abi, sinir krizi geçirdi. Zar zor yatıştırdık."

Süleyman işten daha yeni gelmiş olan adama olanları anlatırken her yeri sızım sızım sızlayan adam sıkıntıyla ellerini yüzüne getirip sıvazladı.

Saat gecenin ikisiydi şu an. Süleyman partiden hışımla ayrılan Cengiz'in arkasından koşarak zorla da olsa yanlış bir şey yapmasını engellemek için yanında durdu. Murat'ı arayıp onları almasını istediğinde ise zaten dükkanı kapatacak olacak adam hemen gelip ikisini de almıştı. Gördüğü görüntü ile olayın ciddiyetini de kavramıştı. Cengiz'in elinin üstündeki yumruk kemikleri kanlanmıştı ve ayakta zor duruyor gibiydi. Eve gitmek istemediğini söylediğinde ikisini de alıp kendi evine getirmişti Murat.

Zar zor sakinleştirdikleri çocuk misafir odasına kapanmıştı. Ne Süleyman'ı ne de Murat'ı içeri almıştı. Gelir gelmez kapıyı üstüne kapatmış ve saatlerdir oradaydı.

Bu sırada çalışan Ahmet'i birçok kez aramalarına rağmen, adam anca paydos edince görmüştü aramaları ve mesajları. Başka türlü kafasını bile kaldıramamıştı işten çünkü çift yevmiye çalışmıştı. Gece uykusu bile uyumamıştı. Resmen bir gündür uyumuyordu gece ve gündüz çalıştığı için. Bugün sadece yarım saatlik molasında uyuklamıştı o kadar.

Kabaca telefondan bir şeyler öğrendiğinde ise soluğu Murat'ın evinde almıştı. İçeriye girmeden her şeyi öğrenmek istediği için salonda Süleymandan her şeyi öğrenmişti.

Sinirliydi. Hem de çok. Cengiz'in şerefsiz babasından yediği dayağı, ona haber vermeden sanki sırtındaki yaralar yokmuşçasına yanında gülmesine bile sinir olmuştu şu an. Bununla da kalmayıp Baranla olan konuşmaları tüm okulun önünde yansıtmaları da anca bir ergenin yapacağı şeydi işte. Ne yapılırdı ki şimdi?

"Allahım ya." dedi Ahmet kan çanağı gözlerini ovuşturmadan önce. "Gidip çoluk çocuk mu pataklayayım şimdi?" diye sordu kendi kendine. Ordaki çocuklar on yedi on sekiz yaşında çocuklardı bir de. Lise öğrencisiydi hepsi yani, ne beklenirdi?

"Bence kardeşin halleder o işi. Orda da Cengiz'e sarıldı, sakinleştirmeye çalıştı." dedi Süleyman.

Hızla kafasını kaldırıp karşısındaki gence baktı Ahmet.

"Baran? Cengiz'e sarıldı falan?"

Kafasını salladı Süleyman.

"Ciğerli kardeşim benim." dedi gülümseyerek. "Kıyamaz ona biliyorum ben, düzelecek araları inşallah."

Baran merhametli ve ciğerliydi. Ahmet kardeşini bu huyundan dolayı çok taktir ederdi. Kin tutmazdı. Özellikle zamanında kardeşim dediği insana karşı, onun bir ton kötülüğünü görmesine rağmen bile sahip çıkması ne denli hakkaniyetli olduğunu gösteriyordu.

Aslında Cengiz için de öyleydi. Hiçkimseye, kendine bile belli etmezdi ama Baranla geçirdiği o zamanları çok özlerdi.

"Ben bir bakayım." deyip ayaklandı Ahmet.

"Oğlum çok yorgun gözüküyorsun."

"İyiyim ben. Bir gelsene sen." deyip kafasıyla işaret ettiğinde Murat da ayaklandı. Beraber salondan çıktıklarında koridorun köşesinde durdular.

"Kardeşim senden bir iyilik isteyeceğim ama..."

"Ayıpsın kardo söyle."

Tedirgin bir şekilde nefes verip biraz daha yaklaştı ona esmer adam. "Bana birkaç saat izin versen... bize yani." dediğinde çekingen bir şekilde konuşmuştu.

Murat kaşlarını çatarak anlamayarak baktı ilk başta. Arkadaşının kara gözlerine bakarken yavaşça anladığı ima ile "Hee, olur kardeşim tabii. Takılın siz kafanıza göre."

"Bak rahatsız olursan hiç şey yapma, onu da alır giderim ben bir yere."

"Lan yok ne rahatsız olması? Biz şey, takılırız Süleymanla ya. O da zaten babası kamyoncu ya gitmiş uzun yola, tek kalıyordu. Yanında dururum." dediğinde gülümseyerek kafasını salladı esmer adam.

"Eyvallah kardeşim benim." dedi elini uzatarak. Murat da gülümseyerek dostane bir şekilde erkeksi tokalaşmasına karşılık verdi.

Süleyman ve Murat'ı geçirdikten sonra dış kapıyı kapattı Ahmet ve Murat'ın yanına gelince kaldığı misafir odasının kapısına geldi. Kapının kulpunu tutup yavaşça indirdiğinde karanlık odaya baktı şöyle bir. Işığı açmadı.

Köşedeki yatağın üstünde, bacaklarını kendine çekmiş ve kollarını etrafında dolamış çocuk üzerindeki battaniye ile duvara yaslanmış, öylece duruyordu.

Işığı yaktı Ahmet.

Yandan bir bakışla kapıdaki kişiye baktı Cengiz ve ardından yüzünü gizledi çünkü ağladığını görsün istemedi.

Omuzlarını düşürdü Ahmet. Onun yaşlı gözlerini görmüştü. Bu yüzden kendini kötü hissetti fakat belli etmedi. İçeriye girip kapıyı kapattığında "Hanimiş benim başımın asi belası?" diye keyifli çıkarmaya çalıştığı sesiyle ona doğru ilerledi.

Tepki vermedi Cengiz. Başını eğmişti ve ellerinin tersi ile gözlerini sertçe silmişti.

Onu daha fazla düşürmemek için gülümsemeye çalışıyordu adam. Yatakta küçülmüş bedenin yanına gelip oturdu yavaşça. Bakışları kendine çektiği bacakların etrafına doladığı ellere takıldı. Beyaz teninin üzerinde kan lekeleri ve yaralar vardı.

Gülümsemesi yavaşça soldu adamın. Yatakta ona biraz daha yaklaştı ve ellerini onun ellerine uzatıp kollarını çözdü. İki elini de nazikçe tuttu ve baş parmağı ile birkaç saat önce sinir krizi geçirip masaları yumrukladığı için oluşan izlere bakarak okşadı.

Bu kadar kendini harap etmesi içini sızlatırken önce bir elini, ardından diğer elini dudaklarına götürüp yumuşak birkaç öpücük kondurdu.

Burnunu çekti Cengiz ve kaçamak bakışlar ile ellerini öpen adama baktı.

Kara gözler kendi yaşlı gözlerini bulduğunda tekrar kaçırdı bakışlarını. Ahmet onun bir elini bırakıp yanağına getirdi ve yüzünü kendine döndürmesini sağladı.

"Güzel yüzünü saklama benden, bakayım." derken yumuşak bir sesle konuşuyordu.

Yanağına baskı yaparak kendisine çevirince mecbur ona baktı Cengiz.

Ahmet onun kıpkırmızı ve ağladığı çok belli olan yaşlı, açık kahve gözlerine bakarken içinin gittiğini hissetti. Yüreği sızladı. Bu çocuğu üzgün görmek inanılmaz derecede yıktı onu.

"Utanma, yanımda ağlayabilirsin. Ağlamak küçük düşmek değildir, zayıf olmak değildir. İnsanız hepimiz. Hep güçlü olmak zorunda değilsin oğlum, yapma kendine bunu. Yıpratma kendini. Göster üzüntünü, acını. Saklama, içine gömme." derken elmacık kemiğini okşuyordu çocuğun.

Bir anda kendisine atılan beden kollarını adamın gövdesine sardığında afalladı adam ama hemen karşılık verdi. Cengiz yanağını dişleyerek aşık olduğu, tek iyi hissettiği yer olan adamın göğsüne başını yasladı.

Bir elini dalgalı saçlarına attı Ahmet ve okşayıp arasına aralıklı, küçük öpücükler bıraktı.

"Çok kötü hissediyorum." dedi ağlamaklı bir sesle. "Rezil oldum. Herkes beni küçük görecek. Nefret ederim, küçük görünmekten, zayıf olmaktan, ağlamaktan nefret ederim!" derken gözlerinden sessiz yaşlar süzülüyordu.

Göğsüne sığınan bedeni daha sıkı sararken yanağını kavrayıp yüzünü görmek için hafif geri çekildi.

"Bak birtanem," diye söze başladı esmer adam. Bir anda yüreği çiçek açmış gibi hissetti Cengiz. Adamın ona olan tek bir sevgi sözcüğü ile bu kadar güzel hissetmesi inanılmazdı. "Kendini boşuna üzüyorsun. Ha illa rezil olan birisi varsa o da senin o alçak baban. Kimse böyle bir şey için küçük görmez birini. Tamam, sen yine nefret et ama bu kadar bastırma duygularını. Ağla, benim yanımda ağla. Benim yanımda üzül, ben senin her halini kabul etmedim mi bunca zaman? Her halinle açtım kollarımı sana, kucakladım seni. O yüzden herkesten saklayabilirsin ama benden saklama. Ben senin her şeyini, iyi veya kötü, her şeyini başım gözüm üstüne kabul ederim. Bunca zaman böyle yapmadım mı?"

"Yaptın." dedi Cengiz onun gözlerine aşkla ve kırgınlıkla bakarken.

"Bırak herkesi, kim ne düşünürse düşünsün. Belki inanmayacaksın ama içim acıyor. Seni böyle görmek zoruma gidiyor. Seni üzen her şeyi yakıp yıkma isteği doğuyor içimde. Tamam, ben de seni üzdüm ama... Bak, Cengiz. Biz birbirimiz dışında bize gelecek her türlü yanlışa ve pisliğe karşı çıkalım ama birbirimize değil. Ben senden gelen, sen de benden gelen her türlü pisliği kabul ettin. Biz buyuz, anladın mı? Diğerleri ne sikim düşünürse düşünsün."

Gülümsedi Cengiz. İçi sıcacık oldu. Sanki saatlerdir göğsünü deşen ve canını yakan pençeler bir anda yok olmuştu.

Ellerini adamın yanaklarına getirip hızla dudaklarına dokundu. Onun öpüşüne karşılık veren adam, bir yandan öperken, diğer yandan da göz yaşlarını siliyordu.

Geri çekildiklerinde "Pis çocuk, sümüğün ağzıma girdi." dedi Ahmet şakayla. Onu biraz da olsa gülümsetmek istediği için dudaklarını silmişti elinin tersi ile.

"Yalan söyleme be, göz yaşımdır o." dedi Cengiz.

"Evet olabilir, tuzluydu."

Kıkırdadı Cengiz ve koluna bir tane vurdu. Ahmet de güldü onun gülümseyen yüzüne.

"Ha şöyle, gülmek çok yakışıyor sana."

Gülümsemesi büyüdü gencin.

Yaşlı gözleri güneş açmış gibi sıcacık bakarken aşık olduğu adamın elini tuttu ve kendi yanağına getirip sürtündü. Ahmet avucuna doğru kedi gibi sığınan yüzün sahibine bakarken gülümsemesi büyüdü.

İkisi de birbirine öyle iyi geliyordu ki...

Bu çocuk nasıl hem çok tatlı hem de korkutucu olabilirdi? Ya da hem yakışıklı hem güzel? Ya da hem gamsız hem de kırılgan?

Başını eğmiş ve yanağını adamın avucuna yaslarken uzun ve tane tane olan ıslak kirpiklerinin altından baktı kara gözlere.

"Çok mu yoruldun?" diye sordu Cengiz durgun bir sesle.

"Yorulmadım." dedi Ahmet.

Kemikleri ağrısa da şu an gözünün önündeki yüzü üzgün görmek daha çok canını ağrıtacaktı. Bu yüzden görmezden geliyordu. Hem alışkındı. O kendini bildi bileli hep böyle yorulurdu zaten.

Ahmet onun yüzüne bakarken içinde yükselen bir şeyler vardı. İç çekti istemsizce. Farkında olmadan gözleri parlıyordu.

Dayanamadı ve hızla öne atılıp dudaklarına asıldı Cengiz'in. Gözlerini kapatıp ona karşılık veren genç adamın elini bırakmadı. Ahmet ellerini birbirine kenetledikten sonra aşağı indirdi, bu sırada öpüşmeye devam ettiler.

Dudaklarını kendi iki dudağının arasına alıp emerken istekli ve iştahlıydı. Onun öpüşlerine çok güzel ayak uyduran ve öpüşen bedenin üzerine biraz daha abanırken öpüşü de sertleşti.

Sesiz odada ikisinin öpüşme sesleri yankılanırken içinde körüklenen ateş ile sertleşti adamın öpüşleri.

Cengiz geri çekildiğinde Ahmet kendini öyle kaptırmıştı ki, öne doğru havayı öpüyor gibi olduğunda gözlerini araladı.

Cengiz ona şaşkınlıkla bakarken yutkundu. Burun buruna birbirlerinin gözlerine bakıyorlardı.

"Sen bana aşık mı oldun?" diye sordu Cengiz afallamış fakat bir o kadar da heyecanlı bir sesle.

"Ne?" diye sordu Ahmet anlamayarak. "Neden böyle dedin?"

"Sen beni daha önce hiç böyle öpmedin." dedi Cengiz parlayan gözleriyle ve ellerini adamın sakallı yanaklarına çıkarıp gülümsedi kocaman. "Aşık olmuş gibi öpüyorsun."

Ne tepki vereceğini bilemedi Ahmet. Sadece sertçe yutkundu. Aşık gibi mi öpüyordu?

"O nasıl oluyor?" diye sordu çekingen bir şekilde.

Sırıtması genişleyen genç alt dudağını ısırdı. Utandığı için şu an yan çiziyordu, bilmezlikten geliyordu fakat Cengiz çok net bunun farkını anlamıştı. Ahmet çok farklı öpüyordu ve bakıyordu. Bu farkı anlayacak kadar ezberlemişti bu adamı. O yüzden ondan kaçmazdı.

Cengiz onun tedirgin yüzüne bakarken sırıtmaya devam etti keyifle.

"İşte şimdi sikerler. Dünya yansın amına koyayım, sikimden aşağı..."

Hışımla adamı kendine çekip dudaklarına tekrar yapıştığında kaşları çatık gözlerini kapatarak karşılık verdi Ahmet. Öpücüğü ilk andan beri kontrolü altına alan Cengiz'e ayak uydururken, onun lezzetli tadını damağına kadar çekiyordu.

Şehvetli ve tutkulu öpüşme ortamdaki erotizmi körüklerken iyiden iyiye ateşli bir seviyeye geldi.

Elini adamın ensesine atıp kendiyle birlikte yatağa doğru çekti. Başı yastığa geldiğinde üzerine eğilen adamı da kendine doğru çekmişti. Bu sırada öpüşmelerine ara dahi vermeden üst üste geldiklerinde Ahmet ellerini iki yandan altındaki gencin başının iki yanına yasladı.

Cengiz bacaklarını aralayıp üzerindeki adamın beline doladı ve kendine doğru bastırdığında heyecanla soludu ikisi de.

Kalp atışları deli gibi atan gencin yanında kendisinin de pek farkı yoktu. Heyecanlanmıştı. Onun bacakları arasındayken aklındaki edepsiz düşünceleri def edemedi.

Cengiz onun herhangi bir kaçma girişimini engellemek için bacaklarını sıkıca doladı. Ardından kollarını da sardığında burun buruna gelecek şekilde geri çekildi.

"Sevişelim." dedi üzerindeki adamın dudaklarına doğru. "İçime gir. Öyle sert gir ki, kendi acılarımı unutup sadece senin verdiğin acıya odaklanayım."

Söylediği tahrik edici sözler adamın nefeslerini hızlandırdı. Kara gözleri altındaki bedenin davetkâr gözlerine bakarken göğüs kafesi şu an onunla sevişmek için yükseldi heyecanla.

Cengiz onun ikilemde ve karmaşık yüzüne bakarken en iyi bildiği şeyi yaptı. Sinsice kanına girmek, onu etkilemek ve terbiyesizce istemek...

"Ahmet..." dedi belki de şu ana kadar kullandığı en yumuşak ve en erotik bir sesle.

Öyle bir tonlamıştı ki, bu bile adamı boşaltmaya yeterdi. İsmini böylesine istekle söylerken, dolgun dudaklarını adamın dudaklarına değdirmiş ve ince parmakları ile ensesindeki siyah saçları okşamıştı.

Ahmet ona büyülenmiş bir şekilde bakıyordu. Sadece adını böyle söylemesi bile sertleşmesine neden olmuştu.

"Çok üzdüler beni bugün. Canım yandı." dedi masumane bir sesle.

"Sikeyim herkesi. Canını yakanın canını alayım, yeter ki iste." diye büyülenmiş bir şekilde konuşurken Cengiz gülmemek için kendini zor tuttu.

Hemen de oltaya gelmişti. Ciddi ciddi aşık mı olmuştu? Yoksa bu imkansızdı, Ahmet'e yaptığı onca şeyden sonra bile taş gibi iradesi vardı. Şimdi ise duygu sömürüsü ile oltaya gelmişti.

Çok net değişen şeyler vardı.

"Sadece seviş benimle. Seni hissetmek istiyorum, iliklerime kadar." dedikten sonra yakalarını tutup hışımla kendine çekti. "Sik beni." dedi hırsla. "İçimde başkalarına ait ne varsa söküp at. Sadece kendine yer aç."

"Sikeyim Cengiz, sen... Sen gerçekten manyaksın. Böyle konuşursan, her hücreni kendime saklayacağım. Sonra bencil bir piç olduğumdan yakınma, bunu sen istiyorsun." diye fısıldadı onun dudaklarına doğru.

Dudağını yaladı genç. "Sakla, kendine sakla beni. Kimselere verme." dediğinde kendini kaldırıp sürtünmeye başladı üzerindeki bedenin kasıklarına doğru. "Sev beni ama, çok sev. Dört bir yanım senin aşkınla çevrilsin. Çünkü ben seni çok seviyorum. Seni kendime alacağım. Bana aitsin, anlıyor musun? Sadece bana."

"Seni..." dedi Ahmet ve yutkundu. "...gerçekten çok fena sikmek istiyorum." dediğinde bacak arasında olduğu bedenin kalçalarına doğru kendini sanki sikiyormuş gibi sertçe ittiğinde sol tarafına tekme yemiş gibi hissetti Cengiz. Dudakları aralandı heyecanla. Siktir, kumaş üzerinden bile fena hissetmişti.

Esmer adam dudaklarını altındaki bedenin dudaklarına bastırdığında az önceki gibi iştahla öpmeye başladı.

Onu belinden tutup kendine doğru çektiğinde doğrulmasını sağladı. Ellerini üzerindekine atıp bir çırpıda çıkardı ve yere attı. Üzeri çıplak kalan çocuğu kucağına doğru çektiğinde, Cengiz bacakları iki yandan açık şekilde kasıkların oturdu adamın.

Ahmet dudaklarını göğsüne değdirdi onun ve piercingli meme ucuna dilini dokundurdu. Elleriyle belini sarmışken diliyle ıslatıp küçük tepeciği ağzına doğru emdi.

Onun ıslak dilini göğsünde hisseden genç kafasını geriye atıp dudağını yaladı heyecanla soluyarak.

Pembe ucu dişlerinin arasına hafifçe kıstırıp iştahla emdi, dilini sürüyerek diğerine geldi ve onu da ıslatıp ağzına aldı.

Sesli bir şekilde ayrılıp kafasını kaldırdı ve kucağındaki bedenin boynunu öpmeye başladı.

Cengiz kıkırdayarak kıpırdanınca geri çekildi adam. "Ne oldu?" diye sordu gülümseyerek.

"Sakalların batıyor, gıdıklandım." dedi adamın sakallarını okşayarak. Gülümsedi sadece adam.

Tekrar boynuna yönelip öpmeye başladığında onu kucağından indirip yatağa bıraktı. Cengiz hemen onun üzerindeki ince kazağa ellerimi götürdü ve başından çıkardı. Aşırı heyecanlı hissediyordu. Biraz sonra ruhunu teslim edecekti.

Üzeri çıplak kalan adamın pantolon düğmesine yöneldi ve onu da çözüp fermuarı indirdi. Elini sokup penisini kumaş üzerinden okşadığında sırıttı.

"Sertleşmişsin." dedi yaramaz bir sesle.

"Altımda istekle sik beni dersen tabii sertleşirim." diyen adama güldü.

"Daha önce diyen olmadı sanırım." derken yokluyordu. Önceki ilişkilerinde yatakta nasıldı, nasıl bir seks geçmişi vardı onu irdelemek istedi.

"Senin gibi arsız insanların sayısı az, bana da ilk kez sen denk geldin." dedi Ahmet sırıtarak.

"Kaç kişiyle yattın?" diye sordu kendini tutamayarak. Ahmet gözlerini devirdi.

"Başlama bak sakın."

"Merak ettim ne var?"

Pufladı Ahmet. "Saymadım, bilmiyorum. Çok değil ama. Sen?" diye sordu ardından istemsizce.

"Ben de çok değil ya öyle..." dedi Cengiz.

Ahmet ona dik dik baktı. "Bak bak, sanki iyi halt yemiş gibi anlatıyor. Amına koyayım yirmi yaşındasın, kırk yıllık kazanova gibi geçmişin olamaz. Yani umarım yoktur."

"Yok zaten merak etme."

Kafasını salladı Ahmet.

Kafasını eğdi Cengiz ve elini içeri daldırıp penisini avucunun içine aldı.

"Ağzıma alayım."

"Dur ilk seni hazırlayalım." dedi Ahmet ve uzaklaştırdı onu. Penisini geri soktu içine.

Zaten sertleştiği için penisini biraz yalaması yeterli olurdu ama o zevki uzun süre tatmak istiyordu. Ağzında iyice zevke geldikten sonra direkt içine girmesi daha iyi olurdu. Bu yüzden onu genişletmek daha öncelikliydi.

Cengiz geri çekilirken istemsizce çekindi. Aşırı istekliydi tabii fakat diğer yandan bu şeyi ilk defa yaşayacağı için tedirgindi.

"Bekle." dedi Ahmet ve odadan çıktı. Cengiz onu kaşları çatık bekledi. Hızla ceketinin cebinden çıkardığı şeyleri getirdiğinde kapıyı kapattı tekrar.

Cengiz elindeki kondomlara ve küçük tüpte olan kayganlaştırıcıya bakarken gözleri büyüdü.

"Eğer bunları yanında her zaman ne olur ne olmaz diye taşıyorsan belanı sikerim. Ciddiyim. Hatta tam şu an kafayı gömerim." dedi tehtidkar bir sesle.

"Dellenme lan bir dur." dedi Ahmet. "Sapık mıyım oğlum yanımda taşıyayım? Bilerek gelmeden önce getirdim."

Çatık kaşları gevşedi Cengiz'in. "Helal lan abilerin abisi. Ulan bir de ayak yapıyorsun, sen çoktan kafaya koymuşsun zaten. Sikeyim ya keşke ben ilk adımı atmasaydım." dedi sitem edercesine.

Ahmet gelmeden önce onunla seks yapmayı planlamıştı. Olayları öğrendikten sonra geceyi onunla geçirmek istemişti. Murattan izin alması da ani gelişen bir şey değildi. Bunun için evi bırakmasını istemişti zaten.

Sırıttı Ahmet. "Bir şey olmaz, zaten sen demeseydin ben girizgah yapacaktım. Hem ne fark eder? Böyle cesaretli olmanı seviyorum."

Yatağa tekrar geldiğinde ellerini onun pantolonun iki kenarına attı. Cengiz heyecandan titreyen parmakları ile fermuarını indirdikten sonra pantolonunu iç çamaşırıyla birlikte tamamen çıkarttı. Şimdi karşısında tamamen çırılçıplaktı.

Kaçamak bakışlar ile adamın gözlerine bakarken Ahmet gayet rahat gözüküyordu.

"Uzan, arala bacaklarını."

Cengiz onun dediğine itaat ederek uzandı yatağa. Göğsü heyecanla inip kalkarken ellerini nereye koyacağını bilemedi. Göbeğinde birleştirdi.

Yatağın kenarına oturmuş adam parmaklarına kayganlaştırıcı kremi bulaştırdıktan sonra kenara attı. Uzanan gence doğru yönelince kapalı olan bacaklarını araladı yavaşça Cengiz. Kalbi deli gibi atmaya başladı. Aşırı heyecanlı hissediyordu.

Bakışlarını tavana çıkarttığında çok geçmeden girişinde parmakları ve soğuk kremi hissedince hafif irkildi. Adam yatakta uzanan bedeni süzerken deliğini kremledi ve orta parmağını yavaşça içine soktu. Yüzü hafiften ekşidi Cengiz'in ama normaldi. Nefesleri yükselmişti.

Ahmet de heyecanlıydı. İkinci parmağını soktuğunda iki parmağı ile ağır ritimde deliği parmaklamaya başladı. Dudağını ıslattı adam. Şu an parmaklarını soktuğu dar deliği penisinde hissetmek istedi.

Yeterli olduğuna kanaat getirdikten sonra geri çekilip kendi pantolonunu çıkardı. Şimdi ikisi de tamamen çıplaktı işte.

Cengiz doğruldu ve yatakta dizleri üzerine gelen adamın penisini oyalanmadan ağzına aldı. Zaten sertleşmiş olan aleti diliyle ıslatıp emerken zevkle yutkunmasını sağladı adamın.

Bir eliyle çekerken diğer taraftan alabildiği kadar ağzına alıp ağzındaki tüm ıslaklığı bahşetti. Boğazına kadar itilen penis adamın saçlarından tutup geriye çekmesiyle ağzından çıktı.

"Tamam yeter." dedi ve Cengiz'i farkında olmadan sertçe itti yatağa. Uzanan gencin bacaklarının arasına girerken prezervatif paketine uzanmıştı ki Cengiz onu durdurdu.

"Hayır." dedi adamın bileğine uzanıp tutarken. "Hissetmek istiyorum seni. İçime gelmeni istiyorum." derken adamın gözlerinin içine bakıyordu.

"Emin misin?"

Kafasını salladı Cengiz.

"İçim tamamen seninle dolsun derken her anlamdaydı, şaka yapmıyordum. Her bir hücreni hissetmek, her bir hücremi hissetmeni istiyorum."

Ahmet ona istemsizce hayranlıkla baktı. Bu çocuğun aklındaki ve dilindeki her şey nasıl da bu adam için yaratılmıştı.

"Bu terbiyesizliğine bayılıyorum. Hep böyle kal, en pis yanlarını göster bana." dedi adam ve paketi fırlatıp bacaklarının arasına yerleşti.

Güldü Cengiz sessizce.

"İçin gidiyor bana değil mi? Bitiyorsun bana?" diye sordu kendini beğenmiş bir şekilde.

"Hem de nasıl." dedi Ahmet serseri bir şekilde gülümserken.

Kocaman gülümsedi Cengiz. Dünyalar onun olmuştu sanki. O kadar uzun zaman beklemişti ki bu adamdan karşılık bulmayı. Şimdi böyle ona karşı hisleri olduğunu belli etmesi, karşılık vermesi rüya gibi geliyordu.

Birazdan tamamen birbirlerinin olacaklardı.

Altındaki çıplak bedenin üzerine eğilip ellerini iki yandan yatağa yasladığında bir elini penisini götürüp kavradı. Önündeki kalçalara yasarken ikisi de deli gibi heyecanlıydı.

Cengiz girişinde hissettiği penis ile bayılacağını düşündü. Daha şimdiden böyle hissederse nasıl hayatta kalacaktı bu gece? Dizleri bile titremeye başlamıştı heyecandan. Dile kolaydı, bu anı defalarca zihninde döndürmüştü fakat şimdi gerçek oluyordu.

Ahmet penisini onun deliğine yaslayıp bıraktı ve tekrar elini yatağa yaslayıp yavaşça içine girdi.

İçine giren penis ile gözleri büyüdü Cengiz'in. Ellerini üzerindeki adamın omuzlarına yerleştirirken ilk kez yaşadığı bu hissiyatı şaşkınlıkla tatmaya başladı.

Bu, bu çok tuhaftı. Başka bir histi.

Temkinli bir şekilde kendini ona doğru iterken ilk saniyeden beri aletini sıkıca saran duvarlar sayesinde kafasını geriye atıp yutkundu ve tamamen hepsini soktuğunda bekledi. Bu hisse alışmaları için birbirlerine fırsat verdi.

Dudağını dişledi Cengiz. İçini dolduran aletin verdiği tuhaf ve güzel hissiyat sertçe yutkunmasına neden oldu.

Ahmet kafasını eğip aşağı tarafa bakarak kendini yavaş yavaş sokup çıkarırken aşağı dökülen siyah saçları Cengiz'in saçlarına değiyordu.

Kesik nefeslerde küçük sessiz inilteler çıkarttı Cengiz.

Biraz sonra ise bu ritimden sıkıldığı için "Hızlan, sert ol." dedi.

Ahmet kafasını kaldırıp ona baktı.

"Bu ilk değil mi senin?"

"İlk."

Evet, ilk kez birinin altına yatıyordu. Genelde üstte olurdu.

"Alışmanı sağlıyorum. Canın yanmasın diye, kolay-"

"Ya sen bana baksana. Ben altına aldığın o çıt kırıldım manitalara benzemem. Belli, her siktiğinde sanki can çekişir gibi inleyen ve sürekli acıdığını dile getirenlerle birlikte olmuşsun." dediğinde Ahmet şaşkınlıkla baktı ona. "Ben kimseye benzemem, o yüzden ne diyorsam onu yap."

"Alttayken bile nasıl böyle emir verici ve baskın tavırların var?"

Sırıttı Cengiz. "Ben her türlü siken taraf olurum merak etme. Senin altına yatmam bir şeyi değiştirmez. Şu an yüz ifadeni görsen, daha ilk dakikadan zevk veriyorum sana. Kim kimi sikiyor şimdi?"

"Lan..." dedi Ahmet onun boynunu eliyle sarıp. "Bana sökmez ha."

Kıkırdadı Cengiz.

"İstersen onlar gibi inleyeyim gaza geleceksen." dedikten sonra boğazını temizledi ve oyuncu bir tavır takındı. "Ahhh, çok acıyor. Yavaş biraz lütfen." dediğinde kahkaha attı Ahmet. Kendini yavaşça hareket ettirdiğinde "Aahhhhh, Ahmet abi acıyor." dedi şakayla ve oyuncu bir şekilde dudaklarını büzerek.

"Sus tamam." dedi Ahmet onun yanağına küçük bir tokat atarak.

Güldü Cengiz.

Bunu o istemişti. Zaten kendini tutmak falan istediği yoktu. Gerçekten de çok sertliğe dayanan kadınlar azdı. Canları yandığı için kendini dizginlemek zorunda kalırdı fakat şu an öyle bir nimet gelmişti ki önüne... Bunun tadını sonuna kadar çıkaracaktı.

Kendini geri çekip bir anda öyle sert girdi ki bunu beklemdiği için afallayarak inledi Cengiz. Ahmet dişlerini sıktı, pekala bu yaptığı aşırı zevke getirdi kendisini.

Bir kez daha çekip bir kere daha sertçe ittiğinde ritimli hale getirdi ve üzerine eğilip dudaklarına yapıştı. Öpüşmeye başlarlarken kendini hızlı ve sert bir şekilde içine sokmaya devam etti.

Cengiz bir yandan öpüşürken diğer yandan adamın ağzına doğru inliyordu zevkle. İşte şimdi iyi hissetmeye başlamıştı.

Ateşli bir şekilde öpüşürlerken kendini acımadan altındaki bedene itiyor, prostatını penisiyle dövüyordu. İkisi için de farklı bir duyguydu. Vajina hissiyatıyla aynı değildi. Fakat güzeldi, çok güzeldi.

Her içine girdiğinde kasıkları çıplak dolgun kalçalara çarptığı için tenin tene çarpma sesi odada yankılanıyordu. Aynı zamanda üzerinde oldukları yatağın yaylarının sesi öpüşme seslerine eşlik ederken derince inleyerek kafasını geriye yatırdı Cengiz.

Ahmet onun kafasını geriye atıp boynunu gün yüzüne sermesiyle dudaklarını boynuna bastırıp gözlerini kısarak zevkle becermeye devam etti.

Dişlerinin arasından bir küfür mırıldandı, bu çok güzeldi.

Yetmiyordu ama.

Hızla doğrulup içinden çıktığında belinden tuttuğu gibi ters çevirdi onu. Cengiz bir anda neye uğradığını şaşırdığında güçlü kolların kendisini tek hamlede yüz üstü yatırmasına afalladı.

"Bakalım ne kadar esneksin." dedi Ahmet keyifle ve kalçasına bir şaplak atıp belini kaldırmaya çalıştı. "Belini bük."

Dediğini yapıp önünde domaldığında belini bükebildiği kadar büktü Cengiz. Esmer adam dudağını ısırıp bu lezzetli görüntünün tadını çıkardı.

Penisini tekrar önünde domalmış bedenin kalça arasına hizaladı ve soktu. İşte şimdi daha iyiydi. Anında penisini saran duvarlar zevkle inlemesine neden oldu.

Cengiz kafasını yatağa gömüp içine giren aleti hissediyordu. Ağzı aralık bir şekilde inlerken elini kendi penisine attı ve okşamaya başladı.

Belini iki yanından kavradığı bedenin içine dişlerini sıkarak girerken öyle hızlı ve sertti ki vücudu bu his ile hafiften terlemeye başlamıştı.

Cengiz prostatına vuran penisin verdiği hissiyatı iliklerine kadar hissediyordu. Penisi çoktan sızdırmaya başlamıştı bile.

"En iyisi bu mu?" diye sordu yaramaz bir şekilde sırıtırken, kesikli inlemeleri arasında.

Ahmet elini uzatıp onun saçını arkadan kavradı ve kafasını geriye yatırıp diğer eliyle boynu sıktığında dudaklarını birbirine yaklaştırdı.

Hem beli hem de boynu yay gibi arkaya doğru bükülmüşken bu pozisyon Cengiz için can yakıcıydı.

"Kışkırtma beni, leşin çıkar." dedi Ahmet onun dudaklarına doğru haşin bir sesle ve öptü sertçe.

Bir yandan onu sikmeye devam ediyordu. Bir an bile ara vermedi hızına. Cengiz gözlerini zar zor açık tutmaya çalışırken pozisyonunun zor olmasından kaynaklı ona tutunmaya çalıştı.

"Ahhh," Derince yüksek sesle inledi. Ahmet onu sertçe öne doğru ittiğinde yatağa doğru yüzükoyun düştü. Yüzü yatakla buluşurken kalçalarını tutup hoyratça kendine çeken ve boğukça inleyerek içine giren adama daha fazla dayanamayıp boşaldı.

Elini erkekliğine götürüp kendini çekerken bir yandan boşalması, diğer yandan hala tatlı noktasını döven penis gözlerinin kararmasına neden oldu.

Ahmet inlemeleri yükselen bedenle daha fazla şevke gelirken zirveye tırmandığını hissetti. Dişlerini sıkarak mümkünmüş gibi daha fazla hızlandığında yüksek bir inleme bıraktı kalın sesiyle ve içine patladı.

Yüzü yan bir şekilde yatağa yaslı olan Cengiz, gözleri yarı açık şekilde onu yatakta öne doğru iterek acımadan siken bedenin menilerini içinde hissettiğinde yüreği hopladı.

Boğazından gelen hırıltılı inlemeler ile boşalarırken içine girip çıkmaya devam etti adam. Beyaz sıvılar becerdiği deliğin içinden her girip çıktığında kendiyle birlikte dışarıya çıkıp aşağı doğru akarken ıslak bir ses çıkarıyordu.

Vücudunu titretecek kadar dört bir yanını sarmış zevk ile rahatlayana kadar içine girdi. Büyük nefesler verdiğinde yaşadığı orgazmın o çarpıcı etkisiyle içinden çıkmadan üzerine doğru uzandı altındaki bedenin.

Sırtında belirgin olan silik darbe izlerine bakıp kaşlarını çattı Ahmet ve eğilip üzerlerini öptü nazikçe. Ardından onun ensesini öpüp üzerine uzandığında nefes nefese sessizce kendilerine bu anın etkisini atlatmak için zaman tanıdılar.

Devam edecek...







पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

KAVGALIM 2 Khalesi द्वारा

सामान्य साहित्य

642K 35.6K 14
KAVGALIM kitabının özel bölümler için olan kitabıdır..
JOKER |BXB kanashi द्वारा

किशोर उपन्यास

747K 69.1K 44
|Tamamlandı.| Birbiriyle anlaşamayan iki ajanın hikayesi. Eşcinsel bir kurgudur.
SAVAŞMA SEVİŞ Khalesi द्वारा

किशोर उपन्यास

2.5M 120K 40
[TAMAMLANDI] Ali, benim sevgili katilim. '+18'dir, olumsuz hareketler fazladır.'
173K 11.8K 51
Uyku tutmayan bir gece bilinmeyen numaradan gelen mesajlar ile başladı her şey...