Bir Ege Masalı

By marvelhu

544K 21.8K 4K

***Kitap psikoloji temalı bir kitaptır.*** Başarılı bir doktor olan kadının ünlü bir oyuncuyla yolu nasıl ke... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bir Ege Masalı
Bir Ege Masalı/2
Bir Ege Masalı/3
Bir Ege Masalı/4
Önemli
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Kıyamet Günü
ANKA
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Yaşam Savaşı
Bölüm 64
Bölüm 65
15 Mayıs Özel
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 70
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 79
Bölüm 80
Bölüm 81
Bölüm 82
Bölüm 83
Bölüm 84
Bölüm 85

Bölüm 37

5.5K 264 47
By marvelhu


Herkese merhaba arkadaşlarr

umarım iyisinizdir 💙

Hepinize iyi okumalar dilerimm😌

Karşılaşmadan 6 gün önce:

"Anne ben kötü bir şey mi yapıyorum?"

İzmir'deki yazlık evimizde,odamda, Beren'in fotoğrafını izlerken annemin yanıma gelmesiyle onun dizine uzanmıştım.

Anneme sorduğum soru ise şüphesiz Cihan'ın sözlerine takılmamdan kaynaklıydı.

Beren kimseyi aksatmama neden olmuyordu. Aksine insanlara iyimser yaklaşabiliyorsam Beren'i fazladan görebildiğim içindi.

Onu izlediğimi bilse benden rahatsız olur muydu?

Onu sürekli izlemiyordum. Elimden gelse izlerdim. Fakat hem erteleyemeyeceğim işlerim çıkıyordu hem de Beren ayda birkaç gün yok oluyordu.

Dün tüm arkadaşlarım yardımcı olmaya çalışmıştı. Fakat umut yoktu. Onun kimseyi hayatına almaya niyeti yoktu.

Sertti Beren. Birilerine bağırırken görmek çok olasıydı. İşine çok önem veriyordu. Çok da başarılıydı. Fazla bir insan yoktu hayatında. Hatta neredeyse kimse yoktu. Ailesi uzaktaydı. Yakınlarındakinden ise çoğunluğundan nefret ediyordu.

Kimseyle işi olmazdı.  Ancak birilerine sürekli sinir oluyordu. Sinir olduğu halde hayatında olan insanları biliyordu sadece. Onun dışındakileri görmez, duymazdı.

Ameliyattan güzel haberle çıkınca ailenin sevinci yüzünü aydınlatıyordu. Işığı sanki daha da güçleniyordu.

Fazlasıyla zekiydi. Gözünden hiçbir detay kaçmazdı. Oyunu onun kurallarına göre oynamazsam da oyun dışı edilirdim.

"Sevdiğin birini izlemen kötü bir şey değil. Fakat değişmeye başladın oğlum. Kızın senin varlığından haberi yok fakat sen onsuz bir saniye nefes almıyorsun."

Odadaki Beren'in fotoğraflarında gezdirdi bakışlarını.  Başucumdaki Beren'in uyurken çektirdiğim fotoğrafı elleri arasına aldı.

"Kişisel alan denen bir şey bırakmamışsın kıza. Artık karşısına çıkman ve aşkını sahiplenmen gerek. Tabii bunca zaman yaşadıklarını da anlatmalısın. Güven her şeyden önce gelir."

Saçlarımı son kez okşayıp fotoğrafı yerine bırakıp ayaklandı. Kapı zilini o zaman duymuştum.

Babam gelmişti. Aramız eskisi kadar çok iyi değildi fakat yine de iyiydik.

Akşam yemeği için Dolunay ailesi bir araya gelmişti.

Aşağıdan gelen seslere bakılırsa abim Onur ve eşi Sena gelmişti.

Geçen yıl evlenmişlerdi. Sena'nın işlettiği lüks bir restoranı vardı.

Sofradaki yerime yerleştiğimde yüzümden düşen bin parça ile canım hiçbir şey istemiyordu. Fazlasıyla da belliydi.

"Toprak sen seversin benim böreğimi. Sıcakken yesene."

Hatice annenin kızı Serap'ın sözleriyle ne zaman geldiğini anlamamıştım.

"Mecnun o mecnun. Yemek düşünemez olmuş."

Onur'un sözleriyle ona bakarken anneme çevirdim bakışlarımı.

Hafifçe omuz silkti.

Anlaşılan öğrenmeyen kimse kalmamıştı.

Sen dışında güzel güneşim.

"Elimizden bir şey gelirse söylemen yeterli Toprak'cım. "

Sena'nın sözleri ile ona teşekkür ettim. Çözüm yoktu ki.

"Doktor'du değil mi? Hangi hastanede?"

Tam Sena'nın sorusunu cevaplayacakken tabağa düşen daha doğrusu çarpan çatalla derin bir soluk bıraktım.

Hâlâ aynı şeyleri savunma Serap. Bana his beslediğin falan yok.

Özür dileyerek sofradan kalkan Serap ile Sena'nın sorusunu cevapladım.

Yemek genellikle sessizlik içinde geçerken evime gitmek için annemlerle vedalaşıp arabama ilerledim.

Kapısını açtığım aracıma binecekken Sena'nın seslenmesiyle durdum.

"Dün bir kız geldi. Adını hatırlayacağım bir saniye."

Sena'nın bir anda neyden bahsettiğini anlayamasam da beklemeye devam ettim.

"Selen. Selen Özmen'di. Bir tür toplanma mı ne yapacaklarmış . Rezervasyon yaptırmak istedi. Ayarlıyorduk da. O sırada telefonu çaldı. Yaptırmadan gitti. O da Çağlayan hastanesindenmiş."

Bunun benimle ne ilgisi vardı?

Selen Beren'den nefret ederdi. Toplansalar bile Beren olmazdı ki.

Anlamlandıramadığımı anlayan Sena devam etti.

"Senin... Yani Beren'in de doktor olduğunu Onur söyleyince olabilir belki dedim. Sanırım o da gelecekti. Bilmek istersin diye düşündüm."

Ya gelirse Toprak?

"Rezervasyon yaptırmadı yani?"

"Yaptırmadı ama büyük ihtimalle yaptıracak. Cumartesiden bahsediyordu."

İçimi tuhaf bir heyecan kapladı. Oysaki Beren'in gitmeyeceğinden emindim.

"Gelecek kişilerin isim listesine ulaşabilir misin?"

🎈

Cumartesi:

Sakin ol Toprak, sakin ol...

Sakin olması gereken Toprak değildi. Karan'dı.

Sabah restoranı Sena ile birlikte açmıştık. Gece boyu uyuyamamış beş gündür plan yapmıyormuş gibi planın üzerinden geçmiştim.

Güvenlikle birlikte içtiğim sigaranın sonuna yetişen vale Ahmet ile sırtını patlatlayıp içeri geçtim.

Setten tanıdığım iki yedek oyuncu ise şimdiden yerleşmişti.

Biri biraz daha yaşlı iken Beren'lerin oturacağı masaya sırtını dönen daha genç olandı. Turgut'a ve Hüseyin amcaya  da son kez planı geçtiğimde vakit çok az kalmıştı.

Restoranın iç tarafına kameradaki görüntüyü gösteren bilgisayarın karşısına geçtim.

Beren'in geleceğini Sena öğrenememişti. Fakat hastaneden öğrenmiştim.

Dicle çok ısrar etmişti ve bugün üniversitede yaşlı bir hocasıyla görüşmesi vardı. Normalde gelmezdi fakat işi olduğunu söyleyip kaçabileceği için geleceğini umuyordum.

Masadaki herkes yerlerine yerleşmişti. Bir-iki yerin boş olmasıyla Dicle'nin oturduğu yerin yanına oturacağını düşündüğüm Beren'in bakış açısına Turgut'ların tam girmemesiyle garsonla haber gönderip yerlerini değiştirmelerini sağladım.

Gelmişti.

Kırmızı dizinin üstündeki elbisesi, açık uzun sarı saçları ile parlıyordu. Lanet olsun o kadar güzeldi ki tüm plan aklımdan uçup gitmişti.

Sena'nın beni dürtmesiyle gözlerimi Beren'den çekmeye çalıştım.

"Seninki sadece su istemiş. Fazla kalmayacak belli ki."

Turgut'a tekrar haber gönderip şimdi başlamaları gerektiğini söyledim.

Ve başladı da.

Yemin ederim bizim için sevgilim.

Bizim için sana oynuyorum.

İnsanların sevmediği yerde bulunmaları içinde huzursuzluğa yol açardı. Huzursuzdu.

Kavga eden birilerini görmek de istemsizce kavga etme isteği oluştururdu. Dicle seslenene kadar kavga eden Turgut ve Hüseyin amcayı izleyen Beren ile plan şu anlık doğru ilerliyordu.

Masadaki Selen'e, Mert'e birkaç bir şey söylemiş, biraz da Dicle ile konuşmuş ve ayaklanmıştı.

Gidecekti.

Sıra bendeydi.

Yanımda soğumuş bir şekilde duran kahve bardağını elime alıp önce tadına baktım.

Beren'i yakamazdım.

Soğuk gelen tadı ile yüzümü buruşturdum.

Soğuk kahveden nefret ederdim.

Bir miktarını da bileğime dökerek yakmayacağından emin oldum ve hızlı adımlarla çıkışa, güneşime doğru yürüdüm.

Çarpıştığımızda ya da daha doğrusu çarptığında, çünkü ben fazla zarar almasın diye durmuştum, elimdeki kahve üzerimize döküldü fakat hissetmedi, hissetmedim.

O sırada söylenmekle meşguldü.

Kokusunu bizzat kaynağından alan burnum bayram etmiş kalbim avuç içlerine düşmüştü.

"Yolun ortasına duvar mı yapılır ya! Kafam delindi."

Eli alnını ovuştururken yere düşmüş telefonunu almaya edildiğinde duvar olmadığımı anlamıştı.

Acaba kalbimin onda olduğunu anlasaydı ne söylerdi?

"Kardeşim önüne baksana! Acelem var zaten."

Sana tüm zerremle aşığım demek için yanıp tutuşan dudaklarım bambaşka bir şey için aralandı.

"Önüne bakmayan sendin! Senin yüzünden üstüm battı. Geç kaldım. Yolun ortasında telefona bakılmaz öyle!"

Evet bu ona ilk kez duyurabildiğim cümlemdi. Oysaki öncekilerde kaç ilanı aşk yatıyordu.

"Sen kendini akıllı mı sanıyorsun? madem ben önüme bakmıyordum sen ya bilerek çarptın ya da sende önüne bakmıyordun! ayrıca kahve senin üzerime döken de sensin!"

Kesinlikle dikkatliydi. Şimdi ne diyecektim ben?

Sırf aklında yer edinebilmek için kızı kendinden nefret ettirmeye çalışıyorsun. İçine nefret gelsin diye oyuncu tutman da çabası!

Çok akıllıca bir plan sayılmazdı. Fakat şu an onunla konuşuyordum. Buna değerdi.

"Akıllı bıdık seni! Sana bilerek çarpar mıyım kızım? Allah korusun."

Evet Allah korusundu. Benden çarparak olsa bile  zarar gelmesin diye.

Sen ne kadar gerizekalısın ya? Akıllı bıdık  ne Toprak? Utanıyorum senden.

Ben de bilmiyordum. Bir anda çıkıvermişti ağzımdan.

"Ben senin kızın değilim!"

Takıldığı nokta neyseki akıllı bıdık deyişim olmamıştı.

Tabiki kızım değilsin ama senden kızım olmasına ne dersin?

Böyle dersem muhtemelen onu son görüşüm olurdu.

Çalan telefonunu cevaplandırıp hızlandı.

Gidecekti.

Şimdi ne olacaktı?

Acele etmem gerekiyordu. Yanında yer edinmem için planın asıl gerisi önemliydi.

"Seninle uğraşamayacağım. Acelem var. "

"Oysaki benimle uğraş diye yalvaracaktım sana!"

Düşünmeden dudaklarımın arasından çıkan cümleyle salaklığıma yandım.

Neyseki Beren farklı anlamıştı cümlemi.

"Yanımdan ayrılamadığına göre."

Çok doğru düşünüyorsun Beren. Yanından ayrılamıyorum.

İstemeye istemeye bambaşka bir şey söyledim.

"Çıkmaya çalışıyorum sadece. "

Güvenlikten istediği taksi ile araya girdim. Vale Ahmet arabamı getirmeye gitmişti.

"Çağırmayın lütfen."

Güvenlikçi tam da konuştuğumuz gibi adımı duyurmak için benim istediğim gibi konuştu.

"Tabi Toprak Bey."

Sabah birlikte sigara içip heyecanımı birlikte üstümden atmaya çalışmamışız gibi bey demişti bir de.

Şaşırtıcı derecede sakin karşılamıştı Beren. Tekrardan taksi istediğini söylemişti fakat üstüne alınmamıştı Halil.

Onu daha da sinir etmeliydim.

"Hanımefendi gideceği yere geç kalsın da belki yürürken önüne bakmayı öğrenir. "

Evet,bu onu kesinlikle sinir edecekti. Öyle de oldu.

Tam zamanında Ahmet arabayı getirmişti ve anahtarı sallaya sallaya kapısını açık bıraktığı arabamdan inip bize doğru gelmişti.

Beren de tahmin ettiğim fakat yine de beklediğim hareketi yapıp anahtarı kaptı.

"Beyefendi gideceği yere geç kalsın da belki bir kadına nasıl davranması gerektiğini öğrenir."

Lafı büyük sokmuştu. Bunun üstüne diyebilecek bir şey bulamazdım. Konuşturmadı da.

"Çağlayan tıp fakültesinin önünden alırsın arabanı."

Seni alsam ya ben? Boşver arabayı?

Basıp giden aracın ardından dudaklarımda oluşan tebessüm işlerin umduğum gibi gitmesinden dolayıydı.

Vale Ahmet ile Güvenlikçi Halil'in kahkahaları ise çok geçmeden duyulmuştu.

"Kız fena dişli. Seni çiğ çiğ yer Toprak."

Oyunun kurallarına sadık kalırsam bir şey olmayacaktı.

Beni kendisi hayatına alacaktı.

Çünkü arka koltukta görüp görmemiş gibi yapacağı  fotoğraflar kendisinin arkadan çekilmiş fotoğraflarıydı.

Saçlarıydı.

İlk olarak bana  kendisi göstermişti saçlarını rüyamda.

Şimdi ise benim en başta yaptığım gibi umursamayacağı ancak hiç unutamayacağı o fotoğraflar beni hayatına almasını sağlayacaktı.

Bölüm sonuuu

Düşüncelerinizi şuraya alalım

Diğer bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın 💚

Continue Reading

You'll Also Like

4.9M 272K 28
Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar topar kaçan Kayra, birlikte old...
761K 45K 44
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.
860K 36.2K 38
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...
3.9M 254K 44
Aylardır izlediği yayıncıya olan hislerinin arttığını düşünen İzem, artık onun dikkatini çekmek ister. Dağhan'a ilk mesajı değildi ama bu sefer onun...