Deliler Ağlamaz KİTAP OLUYOR

By ilmelistan

4.8M 511K 109K

"Soyun!" dedi ve dudaklarındaki o histerik, şeytani gülümseme yeniden kendisini gösterdi. "Bunu yapamam." de... More

❦ BİRÇOK KÖTÜ ALIŞKANLIĞIM VARDIR... /BÖLÜM ●1●
❦ KENDİMİ BİR KAFESE HAPSETTİM /BÖLÜM ●2●
❦ ŞEYTANDAN NASİBİNİ ALMAK ADINA /BÖLÜM ●3●
❦ BAŞKALARINA ODAKLANMAN GEREK /BÖLÜM ●4●
❦ BUNU SEN SEÇTİN /BÖLÜM ●5●
❦ BENİM KARIM /BÖLÜM ●6●
❦ ŞAH MAT /BÖLÜM ●7●
❦ TİŞÖRTÜNÜ ÇIKART /BÖLÜM ●8●
❦ MUTLU YILLAR /BÖLÜM ●9●
❦ MASAJ YAPMANI İSTİYORUM /BÖLÜM ●10●
❦ BORNOZ /BÖLÜM ●11●
❦ GÖKYÜZÜNÜN İLACI /BÖLÜM ●12●
❦ BENİM İZNİM OLMADAN /BÖLÜM ●13●
❦ AVLUDA BİR AĞAÇ /BÖLÜM ●14●
❦ OYUNBAZ /BÖLÜM ●15●
❦ SOĞUK DUŞ /BÖLÜM ●16●
❦ YENİ BİR DİLEK /BÖLÜM ●17●
❦ SENDE BEN /BÖLÜM ●18●
❦ KAPALI DÜNYALAR SENFONİSİ /BÖLÜM ●19●
❦ TOPRAĞA DÜŞEN İLK YAPRAK /BÖLÜM ●20●
❦ SÜKÛNETİN AMANSIZ ÇAĞRISI /BÖLÜM ●21●
❦ KIZGIN KÖMÜRLER ALTINDA /BÖLÜM ●22●
❦ SERSERİ ADAMLAR APTAL KIZLARI SEVMEZ /BÖLÜM ●23●
❦ YERE DÜŞEN AĞLAMAZ /BÖLÜM ●24●
❦ DERİMİN ALTINDAKİ KARINCALAR /BÖLÜM ●26●
❦ YATAK ODASI / BÖLÜM ●27●
❦ ŞEHVETİN SICAK KOLLARI +18 / BÖLÜM ●28●
❦ NEDENİ BİLİNMEYEN SORUNLAR / BÖLÜM ●29●
❦ SU YOLU / BÖLÜM ●30●
❦ KULÜPTEKİ STRİPTİZCİLERİM / BÖLÜM ●31●
❦ 6 MİLYON TL / BÖLÜM ●32●
❦ SOĞUK KALPLER YARALAR / BÖLÜM ●33●
❦ SENİ KİRLETEBİLİRİM / BÖLÜM ●34●
❦ PART 1 / BÖLÜM ●35●
❦ PART 2 / SARIMSAKSIZ OLSUN / BÖLÜM ●35●
❦ DİLRUBA' NIN YÜZÜĞÜ / BÖLÜM ●36●
❦ NEREDEYDİN SEN? / BÖLÜM ●37●
❦ MASA LAMBASI / BÖLÜM ●38●
❦ ONUN KIRDIĞIM KANATLARI VAR / BÖLÜM ●39●
❦ SAKLI KALAN / BÖLÜM ●40●
❦ ONUN YAZDIĞI HİKAYELER / BÖLÜM ●41●
❦ ONUN ELLERİNDEKİ GÖZYAŞLARIM / BÖLÜM ●42●
❦ BENİM KANATLARIM / BÖLÜM ●43●
❦ ZİHNİMDEKİ TANIDIK PİYES / BÖLÜM ●44●
❦ KARMA ACIMAYI SEVMEZ / BÖLÜM ●45●
❦ ÇALINAN PANDORA KUTUSU / BÖLÜM ●46●
❦ BENİ TEMİZLER MİSİN? / BÖLÜM ●47●
❦ ONUN GÖZLERİNDEKİ IŞIK / BÖLÜM ●48●
❦ GERÇEKLERİN YILDIZ TOPU / BÖLÜM ●49●
❦ ÇAMURA BATAN TOPUKLULAR / BÖLÜM ●50●
BİR ANI
❦ KÜTÜPHANE DUVARLARI ARDINDA / BÖLÜM ●51●
❦ MASANIN ALTINDAN / BÖLÜM ●52●
❦ BÖLÜM ●53●
Hellö
❦ BÖLÜM ●54●
Deliler Ağlamaz Kitap Oluyor
YAZARLARA YARDIM
İzole ve Yeni İngilizce Serüvenim
DUYURU

❦ GÖRÜNEN DAĞIN ARDINDAKİ DÜNYA /BÖLÜM ●25●

56.8K 12.6K 563
By ilmelistan

Hellö 💦

İnsanlar ruhlarını bedenlerinden çıkardığınızda öldüklerini iddia eder. Peki ya ruhunuz başka bir bedenden ruh çalarsa, o zaman ne olur?

Ev haklının, geldiğimiz anda gözlerinin parmağıma odaklanması şöyle dursun, kadınların, bu durumdan memnun olmadığı gerçeği ile karşı karşıya kalırken Yavuz'un hayal kırıklığını ve bana tükenen umuduyla baktığını görebiliyordum. Vural'ın babası ise... O, bizi gözlerimin içerisine bakarak tebrik etmişti. Görmezden gelmenin yeni bir adımı gibi. Sanki aramızdaki konuşma hiç yaşanmamış gibi. Parayla parlatılan bir eşya gibi, üzerime mücevherlerle değer katıyorlarmış gibi...

Herkese fazla anlam yüklediğimi fark ettim. Artık tükenmişliğimin bedenimde isyanıyla başa çıkamıyordum. Üzülüyordum. Bu evde, parçalara ayrılıp her defasında köşelerden eşyalarımı toparlamakla uğraşıyordum. Hayır. Ben bunu yaşamaya zorunlu kılınmamalıydım. Kılındıysam da... Buna artık bir çözüm yolu getirmem gerekiyordu ve gözlerim o an, yanımda, koltukta oturan adama kaydı.

Madem o, beni kendi isteğine göre hayatında barındırıyordu, ben de onu kendi isteklerimin gerçekleşmesi için bir aracı olarak görebilirdim.

Dönüp bana baktı. Aklımdaki düşünceler, sanki beynimi parçalamak istercesine fazlaydı ama ben, ona bir şey belli etmemek için gözlerimi ondan kaçırıp diğerlerine baktım. Müzeyyen Hanım, oturduğu yerde ellerini önünde kavuşturmuş, memnuniyetsiz bir şekilde sohbete katılmıyordu. Tuğba ise, sürekli yüzüğüme bakıp duruyordu. Sanki bu durumdan hoşlanmamış gibi... Sanki kendisinde olmayan ve bende olan iyi bir şeyi görmeye tahammülü yok gibi...

Bu ev halkı, beklediğimden daha sorunlu olsa da hepsiyle başa çıkabilirdim. Bu zamana kadar ailemsiz yaşamayı öğrenmiş küçük bir çocukken onca şeyin üstesinden gelmişken bunun mu üstesinden gelemeyecektim?

"Düğün için istediğiniz bir şey var mı?" diye soran Ercüment amca ile gözlerim bu sefer ona çevrildi. Oğlunun gözlerine bakıyordu. Hah! En azından biraz da olsa utanç duygusu barındığını görmek içimde garip bir zafer duygusunu şenlendirmişti.

"Hediyenizi annenizle birlikte düşünüyoruz ama ihtiyacınız olan bir şey olmasını istiyoruz." dediğinde düğün hediyesi olarak neyden bahsettiklerini artık tahmin dahi edemiyordum. Bu aile, düşündüğümden de zengin ve köklüydü. Muhtemelen yine uçuk kaçık bir şey olacaktı.

Vural, dönüp bana baktığında rahatsız bir şekilde yerimde kımıldanmadan edemedim. Bir şey istemiyordum elbette. Tek isteğimi dile getirdiğimde ellerinin tersiyle itilmiştim ne de olsa.

"Kafanıza göre takılın. Benim aklımda bir şey yok." diye topu bana atan vural ile derin bir nefes alıp verdim. Mütevazı bir kız rolüne bürünmek istemiyordum. Direkt istemiyorum diye onları geçiştirmek o kadar çok isterdim ki... Ama o an dudaklarımdan o sözler dökülmüştü.

"Teşekkürler. Bizim bir ihtiyacımız yok. Burada her ihtiyacımı fazlasıyla karşılıyorsunuz."

Onlara öyle bir ihtiyaç tablosu yaratacaktım ki benimle oğullarını evlendirdikleri için hayatlarının pişmanlıklarını yaşayacaklardı.

Ve o gece sona erdi. Vural, yine benimle uyumadan odasına gitmişti. Bu, garip gelse de bir yandan tuhafıma gidiyordu. Sanki, istediğini elde ettikten sonra ortalıktan kaybolan erkekler gibi geliyordu gözüme. Oysaki Vural'ın başka odada uyuması, benim için veli nimet değil miydi?

Ertesi gün, düğün işleriyle uğraşıp inadına kendi beğendiğim sade konsept üzerinde durdum. Müzeyyen Hanım, artık duruma katlanamayıp giderken Tuğba, ısrarcı bir şekilde daha farklı şeyler göstermeye yelteniyordu. Onun gerçekleri biliyor olma ihtimali ile birlikte muallak içerisinde kalmak sinirlerimi altüst etse de yine de istediğimden geri adım atmadım. Son durum olarak, Tuğba da Müzeyyen Hanım da memnuniyetsiz bir şekilde yanımdan ayrılmış ve ben nihayet yalnız başıma kalabilmiştim.

Sonunda kendimi evdeki kütüphane odasına attığımda elime aldığım klasik kitabı okumaya başladım. Okurken aklıma gelen düşünceler ve gözlerimin kelimelerin üzerinde akmasına karşın birkaç kere sayfanın aşından okumak zorunda kalsam da sonunda kendimi kitaba gömebilmiş, sonuna yaklaşırken de odaya giren vural yüzünden yarıda kesmiştim.

"Ortadan kaybolduğunda artık seni bu odada aramalarını söylemem gerek. Saatlerdir kimse seni görmemiş." diye bariz bir şekilde beni azarlarcasına konuştuğunda kapıyı kapatıp tekli koltuğa oturmuştu. Yatar pozisyonumu bozup kitabı kapattım ve orta sehpaya koydum. Deri koltuğun gıcırdayan sesi ile birlikte hareketsiz üzerinde oturduğumda Vural'a söylediklerini umursamaz bir şekilde konuştum.

" Annen ve ablan, düğün konseptimi beğenmediler."

Evet, artık konuya direkt girecektim. Karşımdaki adamın üzülmesi ya da bu duruma sinirlenecek olması umurumda değildi. Onu kıracağım diye ailesi hakkında iyi konuşan o GELİN profili hiçbir zaman olmayacaktım. Bu aileyi hiçbir zaman istememiştim. Şimdi de adet arkasında dolanamayacak kadar yaralanmışken karşısında istediklerimi dik bir şekilde söylemek istiyordum.

Garipti. Vural'a artık aramızda bir iletişim söz konusuydu.

Dudakları yavaşça yukarı kıvrıldı. Ama bu hareketi belli belirsizdi. Yine de işten bütün gün yorulduğu halde gergin yüzü bu hareketiyle daha da güzel geliyordu insanın gözüne.

Çekik gözlerini hafiften kısıp gözlerime baktığında alnına düşen birkaç tel saç tutamını istemsiz geriye iteklemek istedim ve o an bedenimde garip bir kıvılcım baş gösterdi. Ah! Kendine gel kızım.

"Onların beğendiklerini neden istemiyorsun?"

"Ailen gösterişi seviyor. Ben de senin bu gösteriş merakının nereden geldiğini düşünüyordum." dediğimde sinirlenmesini bekledim ama o aksine dudaklarındaki kıvrımı daha da genişletip bariz bir şekilde söylediklerime güldü.

"Benim olan her şeyin göze güzel gelmesini seviyorum."

"İnsanlara kanıtlamak istediğin onca şeyin olması yorucu olmalı."

"Aksine, kanıtlamakta zorlanmıyorum." Dediğinde gözleri yavaşça üzerimde dolandı ve o an, bedenimde akıl almaz bir titreşim yayıldı.

Kasıklarımdaki o baskı ile derin bir nefes alırken bedenimin bana ihanetini görmezden gelemediğimi fark ettim. Tanrım! Bu çok garip bir histi. Daha önce hissettiklerimin de ötesinde. Sanki o geceden sonra, onu belirli isteklerim doğrultusunda kullanmak için bedenimi programlamış gibi hissediyordum.

"Düğünde sadece bir konsept istiyorum. Madem hayatım boyunca bir kere evleneceğim, istediğim şekilde olsun istiyorum." dediğimde şaşırdığı havaya kalkan kaşlarından anlaşılıyordu.

"Demek düğünü ciddiye almaya başladın."

"Formaliteden de olsa dediğim gibi bir kere evleniyorum."

"Neden annemi sinirlendirmek istiyormuşsun hissine kapılıyorum?" dediğinde bir an duraksamadan edemedim. Karşımdaki bu adamın zekâsından nefret ediyordum ama hey, her duygu durumumun neden cinselliğe çağrıştırıldığı bir vücut içerisinde nefes almaya başladım ben?

"Annenden hoşlanmadığımı saklamıyorum." diyerek omuz silktiğimde sakinleşmek için gözlerimi ondan kaçırdım ve az önce okuduğum kitabın kapağındaki anlamsız resmi incelemeye başladım. O ise beni izliyordu.

Yeşil gözlerinin üzerimde olmasından hoşlanmıyordum. Beni her defasında tetiğe sokuyordu ve ah! Bu durum son zamanlarda pek de iyi hissettirmiyordu.

"Başka istediğin bir şey var mı?" dediğinde anlamaz bir şekilde yeniden ona bakmıştım.

"Ne konuda?"

"Düğün için."

"Hayır." dedim kestirip atarak.

"Balayı? Yurt dışında istediğin yerleri gezebiliriz." demesiyle gözlerim istemsiz kocaman açılmış hâlde ona bakar olmuştum.

"Seninle bir kere birlikte oldum diye bunu her gün şereflendirecek değilim Vural." diyerek onu terslememle gerginleştiğini dikleşen bedeninden anlayabiliyordum. Yine de geri adım atmamaya kararlıydım ama onun dudaklarından çıkan sözler, beni yine utandırmaya yetmişti.

"Balayınca her gün birlikte olmamız gerektiğine inanıyorsun yani?"

"Ben böyle bir şey demedim."

"Ben de demedim. Sadece taile ihtiyacın olduğunu düşünüyorum."

"Senin olmadığın bir yerde beni bırak. Ben tatilin kralını o gün yaşarım." dedikten sonra dudaklarıma yapmacık bir gülümseme yerleştirip ona baktım. Beni umursamadı. Uzandı ve sehpanın üzerindeki kitabımı alıp sayfalarını kurcalamaya başladı. Kaldığım yerdeki son sayfayı üstünkörü okuduktan sonra başını kaldırıp bana baktı.

"Her defasında aşk kitapları okuyorsun." dedi soran gözlerle bana bakarak. "Aşık olmak senin için bu kadar önemli mi?"

"Sen hayatıma girene kadar önemliydi." dedim hızlıca cevap vererek. Rahatsızlığımı anlamasından korkuyordum. Onun o yeşil gözlerinden bir şey kaçmıyordu ve ben ne kadar hızlı cevap verirsem o kadar çabuk yeni soruya geçerdi ve dikkati benim üzerimde yoğunlaşmazdı.

"Benim yaptıklarıma bu kadar dikkat etmen gözlerimi yaşarttı doğrusu."

"Dikkat etmemek elde değil. Dağ evinde de sadece aşk kitaplarını okuduğunu fark ettim." dediğinde bedenimdeki gerginlik daha da tavan seviyeye ulaştı. Bu konudan rahatsız oluyordum. Sanki üzerini ben kapatmaya çalıştıkça Vural'ın varlığı bunu engelliyordu

"Soracağım hep unutuyorum. Ailene benimle tatilde olduğunu söyledin yani burada değildin. Babanın da eli uzun. Türkiye'de bir yerde olsan muhakkak haberi olurdu. O süre zarfında neredeydin?"

Bir an duraksadı. Üzerimde olan bakışları, tenimin üzerine kalıcı yaralar bırakıyormuş gibi hissediyordum.

"Ne o, sen yokken ne yaptığımı mı merak eder oldun?" diyerek benimle dalga geçmesi üzerine yüzümü buruşturmadan edemedim.

"Seninle karı koca piyesinde bulunmayacağım Vural. Bunu yaşattıklarından sonra umman gülünç doğrusu."

"Bütün yaşadıklarından sonra benimle birlikte olacağını da düşünmüyordum Ayza."

Bedenimde, garip bir elektriklenme ile karşı karşıya kalmıştım. Onunla konuşamıyordum. Onun yanında benim sözlerim ezilip büzülüyor ve ben her defasında geri çekilmek zorunda kalan taraf oluyordum.

Utanmam gerekiyordu ama ben buna artık utanmıyordum. Sanki bunu dile getirmenin rahatlığı ile sarmalanmıştım.

"İstediğini aldıktan sonra beni bırakırsın sanmıştım." Dedim ama söylediklerimin yanlışlığını son anda fark ettim.

O da söylediklerimden hoşlanmamış gibi bir an kaşlarını çattı ardından öne doğru eğildi ve alnına diğer saç tutamları da düştü ama bunu önemsemeksizin yeşil gözlerini benim gözlerime kenetlemişti.

"İstediğini elde etmek için vücudunu bana sunduğundan mı bahsediyorsun?"

Yutkundum. Siktir! Bu sözleri duymayı hak eden taraf bu sefer bendim ve Vural kesinlikle yüzüme vurmaktan çekinmiyordu.

"O günkü istekli hâlini hatırlamasam... Bu söylediklerine kızabilirdim." dedi ve çatılmış kaşları normal hâline dönüp dudakları hafiften aralandı. Ardından diliyle içten yanağına bir baskı uyguladı ki o an bu hareketine karşılık bedenimde amansız bir gerilim yaşandı. Tanrım! Her duygu durumumun beni cinsel yönde etkilemesinden bıkmaya başlamıştım.

En azından söylediklerimin üzerinde durmamayı yeğlemişti.

Ama istekli olduğumu yüzüme vurdu. Kendisinden nefret etmediğimi dile getiriyor olmalı.

Nefret eden insanlar seks yapabilir miydi?

Şu an bedenimdeki bu hoşnutsuz sinirin bile bıraktığı etkiye bakılırsa bu muhtemeldi.

"Bunu bir daha göremeyecek olmak seni üzüyor olmalı. O günden sonra beni daha da kendine bağlamak için girdiğin bu düğün çabasına rağmen... Üzgünüm. O bir kere olur." dediğimde bu sefer yavaşça geri yaslandı ve oturduğu yerde aheste aheste yayıldı. Söylediklerimi umursamamıştı ve Tanrım, birazdan okkalı bir söz yiyeceğime adım kadar emindim.

"Seksin bir kere yapılmayacağını sana öğretmeyi nedense şu an çok istedim." dedi ve başını geri yasladığı koltukta hafif yana yatırıp yorgun bir hâlde gözlerime baktı ama gözlerindeki o kıvılcım, bedenimdeki bütün hücreleri hareketlendirmeye yetmişti. Tanrım, bir şişe içerisinde çalkalanıp karıştırılmış her şey gibi bilinçsiz hissediyordum.

Utandım. Yanaklarım yanıyor.

Kendine gel kızım!

"Bu bir daha olmayacak."

"Peki neden vücudun bana farklı dilde konuşuyor?" demesi ile birlikte bir an duruma uğradım ama bozuntuya vermedim. Onun gözleri, benim vücudum üzerinde dolanırken bedenimdeki hazımsızlığın üzerine istemsiz benim de gözlerim onun bedeni üzerinde dolandı ve bunun bir hata olduğunu çok geç bir zaman diliminde anladım.

İri bedeni, beyaz lakostunun bedenine yapışmasına neden olmuştu. O tişörtün altında ne olduğunu bilmekle birlikte gözlerim yavaşça aşağı kaydı. Kendimi durduramıyordum. Kasık bölgesinde dolanan gözlerim ise pantolonundan belli belirsiz göze ilişen o şişkinliğe karşılık kendimi nefesimi tutarken bulmuştum.

Kendine gel Ayza!

Derin bir nefes alıp gözlerimi üzerinden aldığımda gözlerimizin kesişmesi ile utanç tufanım ile karşı karşıya kalmam uzun sürmedi. Bana bu şekilde bakmaması gerekiyordu. Ona yakalanmak, utanç duygumu kenara itekleyip cesaretli yanıma ayakçı oluyordu sanki.

"Bu konudan bahsettiğimizden beri gerginsin."

"Ben seninle konuştuğum her an gergin oluyorum." diyerek boğuk bir sesle konuşmaya çalışmama karşılık beklediğimden başarılı çıkmıştım ama son sözleri, bedenimde akılalmaz bir heyecan tufanına neden olmuştu.

"Ben göğüs uçlarının belirginleşmesinden bahsediyorum. Birkaç dakikadır nedense tişörtünü zorluyor ve bunun ne kadar seksi göründüğünü bilseydin karşımda hâlâ böyle oturuyor olmazdın."

Bölüm nasıldı?

Yazar: İlayda Melis Okurgan

Youtube: Mel Okurgan
Instagram: ilmelistan
Twitter: ilmelistan

YARDIMCI HESAPLARI

Wattpad: melis_hikayeleri
Instagram: melseytanlari
Facebook: melis hikayeleri

Continue Reading

You'll Also Like

277K 14.6K 98
Şehit mi düştü asker ... !!! Yine cennet koktu her yer ... !!! Toz pembe dünyada yaşayamayanların hikay...
BEYAZ (+18) By MEL

Teen Fiction

1.9M 107K 45
Beyaza bulanmış bir kadının en çekici hâli Nefesi ateş Ruhu kor bir kül tanesi olan o adam...
5.4M 22.5K 26
Onların hikayesi, tutkudan doğan bir vahşetti. Onların hikayesi olanaksızdı. Onların hikayesi imkânsızın üzerine kurulmuş bir piyesten ibaretti. O...
49.3K 1.2K 19
Bu benim ilk kitabım umarım güzel olur ve beğenirsiniz.