İKİ YARALI |Tamamlandı|

By bayanclara

8.3M 96.3K 19.3K

Yaralar vardır; Hiç kapanmayacakmış gibi hissettiren. Yaralar vardır; Kapanmış olsa... More

Giriş / Açıklama
BÖLÜM / 1
BÖLÜM / 2
BÖLÜM / 3
BÖLÜM / 4
BÖLÜM / 5
BÖLÜM / 6
BÖLÜM / 7
BÖLÜM / 8
BÖLÜM / 9
BÖLÜM / 10
BÖLÜM / 11
BÖLÜM / 12
BÖLÜM / 13
BÖLÜM / 14
BÖLÜM / 15
BÖLÜM / 16
BÖLÜM / 17
BÖLÜM / 18
BÖLÜM / 19
BÖLÜM / 20
BÖLÜM / 21
BÖLÜM / 22
BÖLÜM / 23
BÖLÜM / 24
BÖLÜM / 25
BÖLÜM / 26
BÖLÜM / 27
BÖLÜM / 28
BÖLÜM / 29
BÖLÜM / 30
BÖLÜM / 31
BÖLÜM / 32
BÖLÜM / 33
BÖLÜM / 34
BÖLÜM / 36
BÖLÜM / 37
BÖLÜM / 38
BÖLÜM / 39
BÖLÜM / 40
BÖLÜM / 41
BÖLÜM / 42
BÖLÜM / 43
BÖLÜM / 44
BÖLÜM / 45
BÖLÜM / 46
BÖLÜM / 47
BÖLÜM / 48
BÖLÜM / 49 - F i n a l
Özel Bölüm ~ 1
Özel Bölüm ~ 2
Özel Bölüm ~ 3
Özel Bölüm ~ 4
Özel Bölüm ~ Son
*İKİ YARALI ÖZEL*
*1* ~ Kalbin Diğer Yarısı
*2* ~ Geçmeyen Acılar
*3* ~ Beklenmeyen Misafir
*4* ~ Ben Daha Çok
*5* ~ Sır

BÖLÜM / 35

4.3K 254 69
By bayanclara

İşte o bölüm geldii!⚡

Bol oy ve yorum gelmezse küserim ona göre 🙃

Bana Batu ve Melis'i hatırlattığı için galerimde sakladığım bir gifle keyifli okumalar dilerim efeniim ❤️


Batu iyi geceler dileyip telefonu kapatınca bir süre boş boş telefona baktım. Bunu neden yapmıştı şimdi? Zaten karışık olan kafamı neden daha kötü bir hale getirmişti? Seçtiği şarkıyla bir şey mi demek istiyordu? Şarkıyı ilk defa duyuyordum ama daha ilk dinlemeden sözleri beni kalbimden vurmaya yetmişti. Bu bir mesaj mıydı? Benden hoşlandığını ama asla benimle olamayacağını mı söylüyordu tekrar? Yoksa ondan uzaklaşmamı istediği için pişman olduğunu mu?

"Melis?"

Selin'in sesini duyunca hızla yüzümdeki yaşları sildim.

"İyi misin?" diye sordu çatık kaşlarıyla bana bakarak. "Ağladın mı sen?"

"Şey, evet. Annemle konuştum da sinirlerim bozuldu biraz."

"Hım," dedi söylediklerime inanmadığını belli edercesine bakarken. "Pekâlâ. Hadi içeri gidelim de keyfin yerine gelsin," diyerek kolumu tuttu.

Selin'le beraber içeri geçtiğimizde eski halime dönmeye çalıştım. Kızlara bir şey belli etmek istemiyordum. Yine de bunu ne kadar başarabilmiştim, bilmiyordum.

O gece aklım sadece Batu'yla doluydu. Kızlar halimi fark etseler de bir şey sormadılar. Aksine neşelendirmek için epey uğraştılar. Onlar için zorla gülsem de Batu'yu düşünmekten vazgeçememiştim. İçimden sadece ona sıkıca sarılmak geçiyordu ama bunu yapamazdım. Batu bana gelmeden ben ona gidemezdim.

ღღღ

Ertesi gün eve gittiğimde Batu evde değildi. Dedem gezmek için dışarı çıktığını söylemişti. Muhtemelen benden kaçmak istemişti. Aramızdaki ilişki daha ne kadar böyle giderdi bilmiyordum. Belki de en başında istediği gibi ev bulur ve taşınırdı.

Bu düşünce kalbimi acıttı. Onunla aynı evde yaşamaya alışmıştım. Bu geçen kısa zaman zarfında her gün aynı masada yemek yemeye, her sabah o uykulu suratını görmeye, dedemle oynadığı tavla oyununda yenilince sinirlenişe, anneanneme gösterdiği sıcaklığa, terasta beraber gökyüzünü izlemeye ve bunun gibi birçok şeye fazlasıyla alışmıştım. Onun eksikliğini hissedeceğime emindim ve bu yüzden buradan gitmemesi için dua ediyordum.

Dedemlerin yanından ayrılıp odama çıktım. Daha sonra yapacak bir şey bulamayıp film izlemeye karar verdim. Bu yüzden odamdan çıkıp mutfağa indim ve kendime mısır patlattım. Mısır tabağını aldıktan sonra tekrar odama geçip yatağıma kuruldum. Laptopumu bacaklarımın üzerine koyup bir film açtım ve seyretmeye başladım.

Film başlayalı on dakika olmuştu ki kapım çalındı ve içeri Batu girdi. Ona şaşkınca bakarken "Selam," dedi gülümseyerek. Şaşkınlığım daha da artarken "Selam," dedim. Kapıyı kapatıp yanıma geldi ve yatağın diğer ucuna oturup bilgisayarın ekranına baktı.

"Ne izliyorsun?"

Yine hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Bozmadım.

"Romantik film. Sen sevmezsin."

"Nedenmiş?" diye sordu bacaklarını uzatıp iyice yayılırken. "Erkekler romantik film sevmez diye bir kural mı var?"

"Hayır ama sen sevmezsin diye düşünmüştüm," dedim dürüstçe.

"Her neyse. Bende seninle izleyebilirim değil mi?" diye sorunca "Tabii," dedim. "Zaten az önce başlamıştım. Başa alabilirim istiyorsan?"

Batu "Fark etmez," dedikten sonra bana doğru yaklaştı. Mısırı ikimizin ortasına koyarak filmi başa sardım.

Filmin sonuna kadar hiç konuşmamıştık ta ki başkarakterlerden biri ölene kadar. İster istemez duygulanmış ve gözümden akan yaşlara engel olamamıştım.

Film bitince önüme uzana mendille duraksadım ve teşekkür ederek aldım.

"Melis bu film gerçek değil, biliyorsun değil mi? O adam ölmedi ve sapasağlam."

Gözlerimi devirerek "Al işte," dedim. "Tam sana göre bir düşünce!"

"Bana göre olanın ne olduğunu sorabilir miyim?"

Ona dönerek "Senin gibi hödüklerin edebileceği bir laf. Gerçek veya değil, izlerken ağlamam filmi hissettiğimi gösterir ama sen anlamazsın," dedim.

"Filmi hissetmediğimi nerden biliyorsun? İlla ağlamam mı gerekiyor?"

"Of, Batu. Nasıl istiyorsan öyle düşün."

Bilgisayarı kapattıktan sonra mısır tabağını alarak ayağa kalktım. "Ben aşağı iniyorum," dedikten sonra odanın çıkışına doğru ilerledim. Tam kapıyı açacağım an Batu "Melis," deyince ona döndüm.

"Efendim?"

Batu uzun sayılabilecek bir süre yüzüme baktıktan sonra "Yok bir şey," dedi. Kaşlarım çatılsa da bir şey demedim ve odadan çıkıp aşağı indim. Mısır tabağını mutfağa bıraktıktan sonra içeri geçtim. Dedemlerle konuşurken Batu da içeri girdi. Gözlerim elindeki telefonuma kayınca yanıma gelerek telefonu bana uzattı.

"Selin aradı."

Teşekkür ederek telefonu elime aldım ve ekrandaki cevapsız aramayı gördüm. Dedemlere dönerek "Ben bir Selin'i arayayım," dedim ve odadan çıkıp mutfağa geçtim. Selin'i aradıktan sonra telefonu kulağıma götürdüm. Selin telefonu açar açmaz "Melis!" diye bağırdı.

"Ne oldu?" diye sordum merakla.

"Bizim fakülte birinci sınıflar için parti düzenliyormuş. Yeni geldiğimiz için merhaba partisi gibi bir şey. Salı günü olacakmış," dedi heyecanla.

"Bende bir şey oldu sandım," dedim derin bir nefes vererek. Selin böyle parti olaylarına bayılırdı.

"Kızım salı günü parti var diyorum ve bizim elbisemiz yok. Acilen alışverişe çıkmalıyız!"

"Dolabındaki onca şey ne Selin?" dedim gözlerimi devirerek.

"Onları daha önce giydim. Başka bir şey almalıyız."

"Tamam, tamam. Yarın okul çıkışı alışverişe çıkarız, oldu mu?"

"Çok güzel oldu! Ay, şimdiden heyecanlandım."

Selin'in saçma heyecanına gülerek "Tamam o zaman kapatıyorum. Yarın görüşürüz," dedim

"Görüşürüz tatlım," diyerek kapattı telefonu.

Arkamı döndüğümde kapının kenarına yaslanarak beni izleyen Batu'yla karşılaştım. Göz göze gelince Batu hızla yaslandığı yerden ayrılarak masanın yanına gitti ve kendine su doldurdu.

"Şey parti falan deyince merak ettim," diye mırıldanarak bardağı kafasına dikti.

"Evet," dedim onu yakalamanın verdiği keyifle. "Fakülte birinci sınıflara parti veriyormuş."

"Ne zaman?" diye sordu bardağı masaya koyarken.

"Bu salı."

"Gidecek misin?"

"Elbette. Neden gitmeyeyim ki?"

"Bilmem," diyerek omuz silkti.

"Sen gitmeyecek misin?" diye sordum.

"Giderim herhalde."

"Peki," diyerek yanından geçtim ve mutfaktan çıktım.

ღღღ

"Ay Melis!" dedi Ayşe abla hayranlıkla beni izlerken. "Çok güzel oldun."

"Senin sayende Ayşe ablam," diyerek yanağından öptüm.

Bugün parti günüydü. Dün okul çıkışı Selin'le birlikte İstanbul'u altına üstüne getirmiş ve harika elbiseler almıştık. Benimki kırmızı ve uzun bir gece elbisesiydi. Elbisenin tek detayı sırtının boydan boya açık olmasıydı. Boyundan bağlamalıydı. Sırt dekoltesini kapatmak istemediğimden Ayşe ablaya saçımı güzel bir topuz yaptırmış, yüzümün iki yanından da küçük birer bukle bıraktırmıştım. Makyajı pek sevmediğim için de hafif bir şeyler sürmüştüm.

"Batu'yla gideceksin değil mi?" diye sordu sırıtarak.

"Yani evet. Partiye beraber gideceğiz."

"Seni görünce bayılacak," dedi heyecanla. Ben de en az onun kadar heyecanlı olsam da belli etmemeye çalışarak "Niye bayılsın ki canım?" dedim.

"Hadi, hadi," dedi 'benden kaçar mı' bakışları atarak. "Çocuğa dikkat et de senin yüzünden kavga etmesin. Bugün birçok çocuk peşinde pervane olacaktır eminim."

"Ay Ayşe abla!" dedim inanamıyormuş gibi. " Abartma. Hem benden kat kat güzeller olacaktır. Kimse bana bakmaya gerek bile duymaz."

Ayşe abla cevap vermek için ağzını açtığı sırada kapı çalınca "Gelebilirsin," dedim. Batu içeri girdi ve "Melis geç ka-" derken beni görünce sustu. Beni baştan aşağı süzüp yutkunduktan sonra "Kalıyoruz," diyerek tamamladı cümlesini. Onun bu hali Ayşe ablanın çok hoşuna gitmiş olacak ki eliyle ağzını kapatıp kıkırdadı. Aslında ne yalan söyleyeyim beni görünce sersemlemesi acayip mutlu olmama neden olmuştu.

"Hazırım ben gidebiliriz," diyerek masanın üzerindeki çantamı aldım ve yanına ilerledim. Batu çatık kaşlarıyla bana bakarken "Sırtına bir şey almayacak mısın?" diye sordu. Muhtemelen sırt dekoltemi gördüğü için böyle demişti.

"Hayır," dedim gülümseyerek. "Gerek yok."

"Bence var," dedi ciddi bir şekilde.

"Ne?"

"Sonbahar ayındayız Melis. Burası İzmir'e benzemez. Donarsın."

Gittikçe sinirlendiğini anladığımda daha fazla kızmasını istemeyerek "Tamam," dedim ve dolabıma ilerleyip siyah bir şal aldım. Onu sırtıma örttükten sonra "Oldu mu?" diye sordum. Kafasını sallayarak odadan çıktığında Ayşe ablaya kısa bir bakış attım. Sırıtıp kaşlarını oynatarak dışarı çıkan Batu'yu işaret etti. Gülüp odadan çıktım. Merdivenlerden inerken Batu'nun aşağıda dedemle konuştuğunu gördüm. Dedem yine arabasının anahtarını veriyor olmalıydı.

Yanlarına gittiğimde ikisi de bana döndü.

"Geç kalmayın, oldu mu yavrum?"

"Tamam dede kalmayız," dedim kafamı sallayarak.

Dedemle anneanneme veda ettikten sonra evden çıkıp arabaya bindik. Batu arabayı çalıştırıp gaza basarken çaktırmadan onu inceledim. Tam anlamıyla siyahların adamıydı. Siyah düz bir tişört, siyah kot pantolon ve siyah ceket. Ayakkabıları bile siyahtı. Yine de buğday ten rengiyle gerçekten harika görünüyordu. Saçlarını eliyle dağıttığı belli oluyordu.

"Biliyorum çok yakışıklıyım ama biraz daha bakarsan yanlış anlayacağım."

Batu'nun sesiyle hızla önüme döndüğümde gülmeye başladı.

"Utanman için söylemedim," dedi.

"Sana bakmıyorum ki," dedim homurdanarak.

"Hımhım," dediği inanamadığını belli ederek. Cevap vermedim çünkü üste çıkamayacağımı biliyordum.

Parti okulun yanındaki büyük bir kafede veriliyordu. Oraya geldiğimizde Batu uygun bir yer bularak arabayı park etti. Arabadan indikten sonra Batu'nun yanıma gelmesini bekledim. Daha sonra da beraber kafeye girdik.

İçeri geçtiğimizde Batu'nun elini belimde hissettim. Şaşkınca gözlerimi ona çevirdiğimde etrafa baktığını gördüm. Bir şey demeyerek bende etrafta şöyle bir göz gezdirdim ve Selinlerin olduğu masayı Batu'ya gösterdim. Batu belimdeki elini çekmeyerek masaya yönlendirdi beni. Masaya vardığımızda beni Selin'in yanına oturtturup kendisi de yanıma oturdu.

Selin direk kulağıma eğilip "Batu'nun eli senin belinde miydi, yoksa benim şaşı gözlerim yanlış mı gördü?" diye sordu gülerek. Dirseğimle koluna vurdum.

"Gözlerin pek de şaşıya benzemiyor. Doğru görmüşsün," dedim gülümseyerek.

"Ve bu senin hoşuna gitmiş," deyip daha çok sırıttı Selin. Onu umursamayarak önüme döndüm ve sırtımdaki şalı çıkarmaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü şalı omzumdan sıyırırken Batu şalı hızla omuzlarıma geri örtmüştü.

"Ne yapıyorsun?" diye sordum şaşkınca.

"Asıl sen neden şalı çıkarıyorsun?" diye sordu kaşlarını çatarak.

"İçerisi sıcak, korkma üşümem," diyerek çıkardım şalı. Batu hoşnut olmadığını belli ederek huysuzca homurdandı. Batu'nun bu hali keyiften dört köşe olmamı sağlıyordu. Çünkü şalı sırtımı örtsün diye taktırdığını biliyordum.

İlerleyen dakikalarda diğer kızların da gelmesiyle masamız dolmuştu. Kızlarla sohbet ederken Batu da Sezen'in bizim okuldan olmayan sevgilisiyle sohbet ediyordu. Ara sıra ona dönerek sıkılıp sıkılmadığını anlamaya çalışıyordum ama pek de sıkılmışa benzemiyordu. Hatta yanımda otururken öylesine rahattı ki sağ kolunu benim oturduğum yerin sırt tarafına yaslamıştı. Kızlar bana imalı bakışlar atarken rahat durmalarını işaret ediyordum.

Partide okul grubundan birileri şarkı çalıp söylüyorlardı. Bu sayede de çoğu kişi kafenin ortasında dans ediyordu. Sezen'in sevgilisi Sezen'i dansa kaldırınca Batu'ya dönerek "Sıkılıyor musun?" diye sordum.

"Yo, gayet iyiyim," dedi.

"Bak şu karşıda senin bölümünden birkaç kişi oturuyor. İstersen yanlarına gidebilirsin."

"Beni kovmaya mı çalıyorsun?" diye sordu kaşlarını çatarak.

"Hayır, tabi ki! Sadece ben kızlarla konuşurken canın sıkılmasın diye söylüyorum."

"Seni beni dert etme prenses. Benim keyfim gayet yerinde," dedi sertçe. Oflayarak önüme döndüm. Ben onun iyiliği için diyordum, o ise beni yanlış anlıyordu.

Tekrar kızlara döndüğüm sıra Gökçe gözleriyle ileriyi işaret etti.

"Saat on yönünde bir yunan tanrısı bize doğru geliyor."

Anlamayarak yüzüne baktığımızda "Tam karşıdan yakışıklı bir çocuk geliyor," diye açıklama yaptı. Hepimiz kafamızı kaldırıp Gökçe'nin dediği yere bakınca esmer bir çocuğun bize doğru geldiğini gördük. Çocuk ona baktığımızda gülümsedi ve yanımızda durarak "Selam," dedi. Kızlar gülümserken Selin "Selam," diye cevap verdi. Çocuk bana dönerek elini uzattı ve "Şey, belki dans etmek istersin diye düşünmüştüm," dedi. Ben şaşkınlıkla bir çocuğa bir de eline bakarken Selin'le Gökçe sırıtarak bana bakmaya başladılar. Gözlerim bir an Batu'ya kaydığında çatık kaşlarıyla çocuğa baktığını gördüm. Onu sinir etmenin verdiği keyifle gülümseyerek "Tabii," dedim ve elimi uzattım. Yalnız ben elimi çocuğun avucuna koyamadan Batu hızla elimi kavrayarak sıktı. Sonra çocuğa dönüp "Kusura bakma kardeşim. Benimle dans edecek," diyerek yüzüne yapay bir gülümseme yerleştirdi ve ayağa kalkarak beni de kaldırdı. Bunu fırsat bilen Selin, elini çocuğun hala açık olan eline koydu ve "Ben seninle dans ederim merak etme," diyerek güldü. Çocuk bozulsa da Selin'e bakıp gülümsedi ve Selin'i ayağa kaldırdı. Batu da beni peşinde sürükleyerek dans edenlerin yanına götürdü.

Beni hızla kendine çekip kızgın gözleriyle bana baktı. Ellerini elbisemden dolayı çıplak belime yerleştirdiğinde kaşları daha da çatıldı. Kollarımı rahat bir tavırla boynuna dolayarak "Niye sinirlendin şimdi?" diye sordum anlamamış gibi.

"Sence?" diye sordu sertçe.

"Bilseydim sormazdım Batu."

"Bilmem farkında mısın ama sırtın tamamen açık ve eğer o çocukla dans etseydin, şuan benim ellerimin olduğu yerde onun elleri olacaktı."

"Yani?" diye sordum ellerinin tenime yaydığı sıcaklığı umursamamaya çalışarak.

Kızgınca "Yani mi?" diye sorup beni iyice kendine yasladı. Elinin tekini belimden hafifçe yukarı çıkarırken "Şuan benim elimin yerine onun elleri olacaktı diyorum. Sırtında o çocuğun elleri gezinecekti," dedi elaları ateş saçarken.

"Yani?" diye sordum ikinci kez. "Ha sen, ha o çocuk, ne fark ediyor ki?"

"Ne mi fark ediyor? Melis beni delirtme," dedi sinirlenerek. Sanırım susmam gerekiyordu ama ne yazık ki susmak hiç içimden gelmiyordu.

"Delirecek ne var Batu?" dedim üzerine giderek. "Sen arkadaşım değil misin? O çocukla tanışmıyorduk ama bu vesileyle arkadaş olabilirdik."

"Sadece arkadaş olmadığımızı ikimizde biliyoruz."

"Hayır. Ben bilmiyorum. Normal iki arkadaşız sadece," dedim bastırarak.

"Normaliz, öyle mi? Normal iki arkadaş?"

"Evet."

"Peki," dedi dans etmeyi bırakarak. "Şimdi sadece arkadaş olup olmadığımızı görürsün," diyerek hızla elimi kavradı ve kafenin çıkışına doğru ilerledi. Beni de arkasından sürüklerken diğerlerinin dikkatini çekmiştik.

"Ne yapıyorsun?" diye sordum sinirle. "Herkes bize bakıyor."

"Çokta umurumdaydı!"

Batu'nun hızlı adımlarına ayak uydurmak için eteğimin ucundan tutmam gerekmişti. Beraber dışarı çıktığımızda Batu hızla etrafına bakındı ve kafenin arkasına doğru ilerlemeye başladı.

"Nereye gidiyoruz?"

Batu cevap vermeyip beni sürükleme devam etti. Kafenin arkasına geldiğimizde beni sertçe duvara yasladı. Çıplak tenim soğuk duvara değince ürperdim.

"Delirdin mi?" diye sordum sinirle ama o benden daha sinirliydi.

"Delirdim," diye bağırdı elini saçlarına atarak. "Sen delirttin beni!"

"Ben ne yaptım be?" dedim çirkefleşerek.

"Hala ne yaptım diye soruyor," dedi inanamıyormuş gibi. "O çocuğun sana dokunmasına izin verecektin Melis! Hala ne yaptığını soruyorsun!"

"Ne var bunda? Ha, ne var? Sen değil miydin önüme bakmamı söyleyen? Sen değil miydin istediğin kişiyi bul diyen? Anlattıklarının hepsini unutmamı sen söylemedin mi? Unuttum bende işte. Dediğini yaptım!"

"Ben mi dedim?"

"Hah," dedim alayla. "Yok, ben dedim!"

"Tamam," dedi kabullenerek. "Söyledim ama neden söyledim? Bunu hiç düşündün mü?"

"Neden olacak?" diye sordum alayla. "Takıntılarından kurtulamadığın için! Cesaretin olmadığı için! Korkağın teki olduğun-"

Sustum. Daha doğrusu susturuldum. Batu ellerini kafamın iki yanına koyup beni öpmeye başladığında ne yapacağımı şaşırmış, öylece kalakalmıştım.

En sonunda biraz olsun kendime gelebildiğimde iki yanımda asılı duran kollarımı kaldırarak boynuna doladım ve ona karşılık vermeye başladım. Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi atıyor, nefesim yetmiyordu. Batu sonunda kendini geri çekildiğinde ikimizde derin nefesler almaya başladık.

"Şimdi tekrar söyle!" dedi emredermiş gibi. "Kimmiş korkak?"

Gözlerimi gözlerine dikerek "Aptal," dedim. "Koca kafalı aptalın tekisin!"

Batu bir adım gerileyerek kaşlarını çattı.

"Şimdi de aptal oldum, öyle mi?"

"Öyle."

"Neden peki?"

"Bu zamana kadar beklediğin için. Beni deli gibi kıskanmana rağmen korkup kaçtığın için."

"Melis," dedi bastırarak.

"Ne var?"

Dik başlılığımdan olsa gerek güldü. Gözlerini yüzümde gezdirerek "Çok güzelsin," diye fısıldadı.

"Sonunda fark edebildiğine sevindim."

"Hah," dedi gülerek. "Bana kendimi beğenmiş olduğumu söyleyen hanımefendiye bakın hele."

Cevap vermeyerek ona dik dik baktım. Sağ elini uzatarak önümde bıraktığım saçımı aldı ve kulağımın arkasına sıkıştırdı.

"Özür dilerim."

"Ne için?"

"Duygularımdan kaçtığım ve seni beklettiğim için."

"Başka?"

"Sana söylediklerimi unutmanı söyleyerek bencillik ettiğim için. Hiçbir şey olmamış gibi davranarak kalbini kırdığım için. Her şeyi unutmanı söyledikten sonra arayıp şarkı söyleyerek kafanı karıştırdığım için. Her gözlerine baktığımda çok güzel olduğunu söylemediğim için. Yüzündeki o bayıldığım çukurları öpemediğim için. Kalbindeki yaraları sarmaya geç kaldığım için."

Gözlerim dolarken elimi yanağına koyup "Batu," diye fısıldadım. Kafasını çevirerek avuç içime beni baştan ayağa titretecek bir öpücük kondurdu.

"Sana âşık olup olmadığımdan emin değilim. Şayet değilsem bile hislerime bakılırsa olmam çok yakın."

Bir kez daha öptü avcumun içini.

"Bu saatten sonra seni bırakmak istemiyorum Melis. Yaralarını sarmak istiyorum. Yaralarımı sarmanı istiyorum. Yüzündeki çukurların çıkmasına neden olmak istiyorum. Mavilerin bana aşkla baksın istiyorum. Kokun burnumdan eksik olmasın istiyorum. Benden başka kimseyle dans etme istiyorum. Hatta sana dans teklifinde bulunmaya dahi cesaret edememelerini istiyorum. İsminin anıldığı yerde benim de adım geçsin istiyorum. Dertlerini benden başka kimseyle paylaşma istiyorum. Her gece dedenlerin terasında beraber gökyüzünü izleyelim istiyorum. Ömrümüz boyunca hep beraber şarkı söyleyelim istiyorum. Senin sesin ben olayım istiyorum. Şarkılarımı hep senin için söylemek istiyorum. Her sinemaya gidişimizde başım omzuna konsun istiyorum. Ben seninle olan didişmelerimiz hiç bitmesin istiyorum. Her gün seninle atışalım, sonra da öpüşerek barışalım istiyorum. Beyaz tenine benden başkası dokunmasın istiyorum," deyip derin bir nefes verdi. Sonra gülüp "Çok şey istiyorum değil mi?" diye sordu. Gözümden bir damla yaş akarken kafamı iki yana salladım usulca.

"Sen sadece beni istiyorsun ve ben kendimi sana seve seve verebilirim."

Ellerini yanaklarıma koyarak başparmağıyla yanağımı sildi. Daha sonra uzanıp dudaklarını alnıma bastırdı.

"Seni seviyorum," dedi gülümseyerek yüzüme bakarken. "Yani galiba."

Güldüm.

"Bende seni seviyorum. Yani galiba."

Batu beni kendine çekerek sıkıca sarıldı. Kafasını boynuma gömerek kokumu içine çekti. Elleri sırtımda dolanırken "Üşümüşsün," diye mırıldandı. Benden uzaklaşarak "Hadi içeri girelim," dedi. Kafamı salladım.

Batu'yla beraber içeri girerken kendimi bulutların üzerinde yürüyormuş gibi hissediyordum. İçim kıpır kıpırdı. Kalbim hala sakinleşememiş, aynı hızla atmaya devam ediyordu. Batu'dan hoşlandığımı biliyordum ama aramızdaki ilişkiyi kabul ettiğimizde bu kadar mutlu olabileceğimi hiç düşünmemiştim. Aslında bu hissettiklerim Batu'ya olan duygularımın bir hoşlantı kadar basit olmadığını kanıtlıyordu. Sanırım Batu'yu gerçekten seviyordum.

Tıpkı çıkarken ki gibi el ele içeri girdiğimizde ben kızların yanına doğru ilerlerken Batu elimi çekerek beni durdurdu. Ona sorarcasına baktığımda "Dansımız yarım kaldı prenses," dedi gülümseyerek. Bende gülümsedim ve Batu'yla beraber tekrar dans edenlerin yanına geçtik.

Batu beni kendine çekip ellerini belime yerleştirdiğinde kollarımı boynuna doladım. Ayağımda topuklu ayakkabılar olduğu için alnım gözlerinin hizasındaydı. Dans ederken Batu alnımı öptü ve burnunu saçlarıma yasladı. Bu sırada grubun çaldığı şarkı bitmiş ve yeni şarkıya geçmişlerdi. Batu şarkıyı duyunca burnunu saçlarımdan çekti ve dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. Daha sonra ise Yalın'ın Sesinde Aşk Var adlı şarkısının sözlerini kulağıma fısıldamaya başladı.

Aldım başıma belayı

İlk günden belli biraz delisin

Biraz kendine has biraz maceracı

Aldım başıma belayı

Yüzün ellerin can yakıyor gamzelerin

Dert oluyor gidişin

Dert oluyor hemen dönmeyişin

Batu'nun yumuşak ses tonu tüylerimi diken diken ederken, şarkının sözlerine odaklanmaya çalıştım.

Sesinde aşk var bir ben duyuyorum

Kalbimde taşla yapamam biliyorum

Sabah olunca çık gel bekliyorum

Yüzümde küçük bir tebessüm oluşurken boynundaki kollarımı sıkılaştırdım. Bu zamana kadar söylediği bütün şarkılar belli bir anlam barındırıyordu. Nasıl yapıyordu bilmiyordum ama bir şekilde beni etkilemeyi başarıyordu.

Şarkı bitene kadar sadece bana özel bir konser verdi. Hem de dans ederek. Şarkının sonunda dans etmeyi bırakıp yerimize geçtik. Yerimize oturur oturmaz, Selin kolumdan çekerek beni kendine yapıştırdı.

"Biraz önce Batu seni alnından mı öptü, yoksa ben yine yanlış mı gördüm?" diye sordu şaşkınlıkla. Diğer kızlarda merakla bizi dinlerken dönüp Batu'ya baktım. Sezen'in sevgilisiyle konuşuyordu. Tekrar kızlara dönüp kafamı salladım.

Gökçe şaşkınlıkla "Yani siz şimdi şey mi oldunuz?" diye sordu. Dudaklarımda tatlı bir gülümseme peyda olurken "Galiba," diye mırıldandım. Selin heyecanla kolumu cimcikleyip "Galibası mı var?" diye sordu gülerek. Sonra birden yerinde dikleşti ve "Batu seni sürükleyerek dışarı çıkardı. Neden oldu o?" diye sordu merakla. "Yoksa ondan sonra mı başladı her şey?"

Kafamı sallayarak "Evet," dedim ve olanları üstü kapalı bir şekilde anlattım. Kızlar bir yandan gülüp bir yandan çapkın bakışlar atarak beni utandırırken, Batu bana doğru eğilip "Gidelim mi artık?" diye sordu. Saate baktığımda on bire geldiğini gördüm.

"Tamam," dedim kafamı sallayarak. "Gidelim. Dedemler merak etmesin."

Kızlara veda ettikten ve imalı bakışlarına maruz kaldıktan sonra Batu'yla birlikte kafeden çıktık. Tabii çıkmadan önce siyah şalı tekrar omuzlarıma örttürmüştü.

Arabaya bindiğimizde içimdeki o büyük mutlulukla iyice yerime yayıldım. Sanki önceden kalbimde yüz kiloluk bir ağırlık vardı ve Batu bu gece o ağırlığı çekip almıştı.

"Bakıyorum da çok mutlusun."

"Olmamam için bir sebep bulamıyorum," dedim ona dönerek. Bakışları kısa bir an beni buldu ve gözleri gamzelerime takıldı. Önüne döndükten sonra derin bir iç çekti.

"Batu," dedim aklıma gelen şeyle yerimde dikleşerek.

"Hım?"

"Geçen gün yani Selinlere gittiğim gün aradın ya beni," deyip susarak tepki vermesini istedim.

"Evet," dedi bana bakmadan.

"Neden aradın? Yani bana bütün söylediklerini unutmamı söylemiştin ama o gece açtığın şarkı," deyip sustum. Cümlemi nasıl tamamlayacağımı bilememiştim.

"Sadece duygularımı şarkı yoluyla anlattım," dedi.

"Yani bilerek seçmiştin şarkıyı?" diye sorduktan sonra "Her zamanki gibi," diye devam ettim.

"Evet, bilerek seçmiştim."

"O gece şarkının sözlerini düşündüm. Doğrusunu söylemem gerekirse senin tamamen pes ettiğini sanmıştım. Vazgeçtiğini..."

"Doğru düşünmüşsün," dedikten sonra derin bir nefes aldı. "Vazgeçmiştim."

"Ama bu gece?" dedim sorarcasına. Kafamı çevirdiğimde dedemlerin bahçesine girdiğimizi fark ettim ve şaşkınlıkla etrafa baktım. Ne ara gelmiştik?

Batu arabayı dedemlerin garajına sokana kadar konuşmadı. Arabayı durdurduğunda yavaşça bana döndü ve uzanıp elini yanağıma yerleştirdi.

"Bu gece seni sandığımdan da fazla benimsediğimi fark ettim. Senin o çocukla dans etmen düşüncesi bile kavga çıkarmam için yeterli bir sebepti ve bu seni deli gibi kıskandığımın en büyük kanıtıydı. Senden kaçamayacağımı anladım. Senden vazgeçemeyeceğimi anladım. Sana olan hislerim korkumun önüne geçti ve senin her zaman dediğin gibi kendime ikinci bir şans tanımak istedim. Sonumuzun ne olacağını bilmiyorum ama bir araya gelmemizi isteyen bir şeyin olduğundan eminim artık. Seninle tanışmamızın basit bir tesadüf olmadığından eminim. Sadece... Tek dileğim ileride pişman olmamak."

Kafamı hızla iki yana salladım.

"Pişman olmayacağız. Ben inanıyorum," dedikten sonra hafifçe gülümsedim. "Gerçekten."

Batu başparmağını yanağımdaki gamzenin üzerine koyup hafifçe okşadı.

"Gülüşün prenses," deyip bana yaklaşarak parmağının olduğu yere küçük bir öpücük kondurdu. "Gülüşün her yerde aynı şiire çıkıyor, hep o muazzam hisleri uyandırıyor. Kalbim o iki çukuru gördükçe mutlu oluyor."

Gülümsemem daha da büyürken gözlerim doldu. Verebilecek bir cevabım yoktu. Edeceğim teşekkür bile küfür gibi geliyordu. Bu yüzden sadece gamzemin üzerindeki parmağını öpmekle yetindim.

"Hadi içeri gidelim," dedi yavaşça geri çekilerek. "Yoksa seni bırakamayacağım."

Gülerek kafamı salladım ve arabadan indim. Beraber eve girdiğimizde dedemlerin hala yatmadığını gördüm. Oturmuş televizyon izliyorlardı. Bizi beklediklerine adım kadar emindim. Yaşlı oldukları için normalde geç saate kadar oturamıyor ve erkenden uyuyorlardı.

Anneannem gülümseyerek "Hoş geldiniz çocuklar," deyince, yanına giderek ona sıkıca sarıldım.

"Hoş bulduk da siz niye yatmadınız bu saate kadar? Beklemenize gerek yoktu," dedim üzgünce.

"Uyku tutmadı ki yavrum. Siz dışarıda olunca içimiz rahat etmiyor bizim."

Suçluluk duygusu bedenimi esir alırken uzanıp anneannemi öptüm.

"Hadi hemen yatıyorsunuz," diyerek dedeme baktım. Uykusu olduğu her halinden belliydi. Ayağa kalkıp elimle kalkmalarını işaret ettim.

Dedem gülerek ayağa kalkarken anneanneme döndü.

"Şuna bak, büyümüşte bize annelik yapıyor."

Anneannemde gülerek ayağa kalktı ve kafasını salladı. Onlara çatık kaşlarımla bakmaya devam ettiğimde "Tamam, gidiyoruz," diyerek odanın çıkışına ilerlediler. "İyi geceler. Sizde yatın geç olmadan," dedi dedem. Onu kafamı sallayarak onayladıktan sonra Batu'ya döndüm. Tuhaf bir gülümsemeyle bana bakıyordu.

"Ne oldu?" diye sordum şaşkınca.

"Hiç," dedi gülerek. "Sadece bir an nasıl bir anne olduğunu düşündüm de,düşüncesi bile hoşuma gitti."

Utanarak gözlerimi kaçırdım.

"Senin de uykun gelmiş sanırım. Garip garip konuşuyorsun," diyerek odadan çıktım. Yine de arkamdan güldüğünü duyabiliyordum. Üst kata çıkıp odama girdiğimde Batu da peşimden geldi. Ona sorarcasına baktığımda yanıma kadar gelip tam önümde durdu.

"O Yiğit denen herifle konuştuğunu görmeyeceğim, ona göre."

"Ne?" dedim şaşkınlıkla. Sonrada gülmeye başladım.

"Niye gülüyorsun?" diye sordu kaşlarını çatarak.

"Yiğit'in sevgilisi var Batu. Yani bana o gözle bakmıyor."

"Sevgilisi mi var?" diye sordu şaşkınca. "Niye daha önce söylemedin?"

"Gerek duymadım," diyerek omuz silktim. Gözlerini kısarak "Beni kıskandırmak için söylemedin değil mi?" diye sordu.

"Bilmem, belki," deyip güldüm.

Batu bana 'sen de az değilsin' bakışları atarak "Her ne olursa olsun o çocukla yakın olmanı istemiyorum. Sevgilisi olsa bile dibinden ayrılmıyor. Bu daha kötü," dedi.

"Batu sadece sabahları okula giderken beraber yürüyoruz ki yanımızda sen de oluyorsun."

"Beni ilgilendirmiyor. Onu senin yanında görürsem olacaklardan sorumlu değilim."

"Yiğit'le olan arkadaşlığımı bitirmeyeceğim Batu ama tamam, yakın da olmayacağım."

"Melis," dedi kızgınca.

Uzanıp dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum ve arkasını çevirip onu kapıya kadar ittirdim. İçeri girerken kapıyı örtmediği için rahatlıkla koridora kadar götürdüm. Onu öpmeme şaşırmış olsa gerek herhangi bir ters tepki verememişti.

Odanın dışına çıktığımızda onu tekrar kendime döndürüp "İyi geceler," dedim ve odaya girip kapıyı kapattım. Kapının ardındaki söylenmelerini duyunca kafamı iki yana sallayarak güldüm. Daha sonra üzerimi değiştirip kendimi yatağıma attım ve son günlerin aksine huzurlu bir şekilde uykuya daldım.

⚡⚡⚡

Sanki ilk defa yayımlamışım gibi bir heyecan ve mutluluk var içimde. İlk göz ağrısı gerçekten çok farklı oluyormuş. 🥺🥰

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi duymak isterim 🤭

Yeni bölümde görüşmek üzere! ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

1M 61.8K 42
Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim o...
1.7M 90.4K 48
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...
1.4M 52.6K 54
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
Eftalya By esmaa

Teen Fiction

436K 21.6K 24
Eftal: Hamileyim Dora. Eftal: Cidden hamileyim.