İKİ YARALI |Tamamlandı|

By bayanclara

8.3M 96.3K 19.3K

Yaralar vardır; Hiç kapanmayacakmış gibi hissettiren. Yaralar vardır; Kapanmış olsa... More

Giriş / Açıklama
BÖLÜM / 1
BÖLÜM / 2
BÖLÜM / 3
BÖLÜM / 4
BÖLÜM / 5
BÖLÜM / 6
BÖLÜM / 7
BÖLÜM / 8
BÖLÜM / 9
BÖLÜM / 10
BÖLÜM / 11
BÖLÜM / 12
BÖLÜM / 13
BÖLÜM / 14
BÖLÜM / 15
BÖLÜM / 16
BÖLÜM / 17
BÖLÜM / 18
BÖLÜM / 19
BÖLÜM / 20
BÖLÜM / 21
BÖLÜM / 22
BÖLÜM / 23
BÖLÜM / 24
BÖLÜM / 25
BÖLÜM / 26
BÖLÜM / 27
BÖLÜM / 28
BÖLÜM / 29
BÖLÜM / 31
BÖLÜM / 32
BÖLÜM / 33
BÖLÜM / 34
BÖLÜM / 35
BÖLÜM / 36
BÖLÜM / 37
BÖLÜM / 38
BÖLÜM / 39
BÖLÜM / 40
BÖLÜM / 41
BÖLÜM / 42
BÖLÜM / 43
BÖLÜM / 44
BÖLÜM / 45
BÖLÜM / 46
BÖLÜM / 47
BÖLÜM / 48
BÖLÜM / 49 - F i n a l
Özel Bölüm ~ 1
Özel Bölüm ~ 2
Özel Bölüm ~ 3
Özel Bölüm ~ 4
Özel Bölüm ~ Son
*İKİ YARALI ÖZEL*
*1* ~ Kalbin Diğer Yarısı
*2* ~ Geçmeyen Acılar
*3* ~ Beklenmeyen Misafir
*4* ~ Ben Daha Çok
*5* ~ Sır

BÖLÜM / 30

3.6K 230 18
By bayanclara

{-Bahar'dan-}

"Teyze ben çıkıyorum. Bir şey istiyor musun?"

"Yok kuzum. Geç kalma tamam mı?"

"Kalmam," diyerek teyzemi öptüm ve evden çıktım.

İki gün sonra okullar açılıyordu ve ben buraya geleli daha birkaç gün olmasına rağmen sıkılmıştım. Bu yüzden bugün kahvaltıdan sonra kendimi dışarı atmıştım. Tek başımaydım ama en azından gezip alışveriş yaparak kendimi eğlendirebilirdim.

Çarşıya doğru ilerlerken aklım her yalnız kaldığımda olduğu gibi tekrar Barış'a gitti. Evet, ilk başlarda ondan pek hoşlanmamış, aksine nefret bile etmiştim ama sonradan ona alışmaya başlamıştım. Sonuçta Buğra'yla ne zaman vakit geçirmek istesek o da peşimize takılıyordu.

Ben öyle aşktan meşkten anlayan biri değildim. Bu yaşıma kadar da bu işlerle pek uğraşmamıştım. Sadece birkaç sevgilim olmuştu ama en fazla bir hafta sonra ayrılmıştım onlardan. Sonra da bir daha bu işlere elimi sürmemiştim.

Barış'a tam manasıyla ne hissettiğimi de bilmiyordum aslında. Yakışıklı çocuktu, deliydi, yerinde duramayan tiplerdendi. Aslında böyle kişilerle arkadaş bile olmazdım ama Barış'la Buğra yüzünden sürekli görüşmek zorunda kalmıştım. Sonradan ona alıştığımı fark etmiştim. Bir zaman sonra gülüşlerine takılmaya başlamıştım mesela. Enerjisi, salak hareketleri hoşuma gitmeye başlamıştı.

Buğra'dan bu zamana kadar çok sevgilisi olduğunu öğrenmiştim. Tabii bu ondan biraz soğumama neden olmuştu. Bana göre Barış güvenilmeyecek biriydi ama yine de bazen bizden olur mu diye düşünmeye başlamıştım ta ki üniversiteyi kazanana kadar. O zaman ayrılacağımızı hatırlamış ve bu düşünceyi kafamdan atmaya çalışmıştım. Ben Barış'a yakından bile güvenemezken aradaki bu kadar mesafeyle hayatta başa çıkamazdım.

Kafamı sallayarak düşüncelerimden sıyrılmaya çalıştım. Hala neden bunları düşündüğümü anlayamıyordum. Ben Ankara'ya gelmiştim, o ise İzmir'de kalmıştı. Bitmişti, bu kadardı.

Kafamı kaldırıp yürümeye devam ettiğimde köşe başından gelen kişiye takıldı gözlerim. Kendi kendime "Çocuğu ne kadar düşündüysem halüsinasyon görüyorum sanırım," diye mırıldandım ve gözlerimi yumup geri açtım ama bir faydası olmadı. Gelen kişi bana doğru yaklaşırken bir yandan da gülümsüyordu. İşte o an emin oldum. Bana doğru gelen kişi gerçekten Barış'tı.

"Senin burada ne işin var?" diye sordum şaşkınlıkla.

"Bende seni çok özledim Bahar," deyip güldü. Kaşlarım çatılmıştı ama hala şaşkındım.

"Ya dalga geçmesene! Burada ne arıyorsun?"

"Evime gidiyordum," deyip gülümsedi.

"Of, dalga geçme. Doğru dürüst cevap vereceksen ver," dedim sonunda sinirlenerek.

"İyi de doğru söylüyorum. Cidden evime gidiyorum," dedi gülmeye devam ederek. Gülüyordu ama kendinden emin bir şekilde konuşuyordu.

"Sizin burada da mı eviniz var?" diye sordum bu sefer.

"Bizim değil benim. Geçen hafta taşındım."

"Barış, ne diyorsun Allah aşkına? Hiçbir şey anlamıyorum."

"Üniversite okumak için buraya taşındım Bahar. Evim de iki sokak ötede," dedi ciddi bir şekilde.

"Sen ciddisin?" dedim sorarcasına. Usulca kafasını salladı.

"İyi ama nasıl olur? Neden buraya geldin? Ayrıca evin nasıl iki sokak ötede?"

Peş peşe sorular sorarken fark ettiğim şeyle daha da şaşırdım.

"Sen... Yoksa... Benim için mi buraya geldin?"

"Şükür! Saksın çalışmaya başladı," deyip güldü. Ben hala şaşkınca ona bakarken omzuna vurdum.

"Dalga geçme be! Hem neden geldin ki? Niye böyle bir şey yaptın?"

"Seni bırakmayacağımı söylemiştim," dedi gözlerimin içine bakarak. Birkaç hafta önce çıkma teklifi ettiği günü kastediyordu. Teklifini kabul etmediğimde beni bırakmayacağını söylemişti ama pek inanmamıştım doğrusu.

"Barış," deyip sustum ne diyeceğimi bilemeyerek. Ne söyleyebilirdim ki zaten?

"Şu arka sokakta bir park var. Oraya gidelim mi? Konuşalım biraz," dedi.

"Tamam," dedim. "Gidelim."

Barış'la parka doğru ilerlerken şaşkınlıkla ona bakmaya devam ediyordum. Böyle bir şey yapabileceği aklımın ucundan geçmemişti. Bu yaptığı jest öyle basit bir şey asla değildi.

Beraber parka girdiğimizde en sessiz yerine gidip banklara oturduk. Daha saat erken olduğu için park boş sayılırdı.

İkimizde sessizce oturuyor ve karşıdaki kaydıraktan kayan küçük erkek çocuğunu izliyorduk.

"Beni gördüğünde bu kadar şaşıracağını düşünmemiştim."

Barış'a döndüğümde hala çocuğu izlediğini gördüm.

"Şaşırdım tabii. Barış bu öyle hafife alınacak bir şey değil. Sırf benim için her şeyini bırakıp buraya geldin. Bunu nasıl normal karşılayabilirim?"

Bana dönüp yüzümü inceledi bir süre.

"İzmir'de Buğra'dan başka bana ait olan bir şey yok Bahar," dedi ciddi bir şekilde. Sonra derin bir nefes aldı. Nefes alışından belliydi iyi şeyler söylemeyeceği.

"Annemler üç sene önce boşandılar," dedi gözlerimin içine bakarak. "Şaşırmadığına göre Buğra benden önce söylemiş olmalı."

Kafamı salladım yavaşça.

"Üzgünüm."

"Ben değilim," diyerek tekrar önüne döndü. "Annemle babam ben kendimi bildim bileli hiç iyi anlaşamazlar. Onların kavgalarını izleyerek büyüdüm ben. Zaten aşk evliliği yapmamışlar. Annem de babam da zengin ailelerden geliyorlar. Aileleri evlenmelerini söyleyince karşı koyamamışlar. Evlenmelerinin üzerinden bir ay geçince hamile kalmış annem. Bir çocuğun onları bağlayabileceğini düşünmüşler ama işe yaramamış tabii. Olan bana oldu anlayacağın," diyerek güldü. Bu gülüş birçok şey barındırıyordu aslında. Acı, hüzün, pişmanlık...

"İlk zamanlar onları her kavga ederken gördüğümde korkudan ağlıyordum. Buğra bahsetmiştir sana Melek anneden. Bakıcımız. Annemden daha çok annelik yaptı bize. O zamanlarda da hep o destek olurdu bana. Ağladığım zamanlar o sarılır ve her şeyin geçeceğini söylerdi. Ama geçmedi. Kavgaları her geçen gün daha da büyüdü. Sadece kavgaları değildi büyüyen. Aynı zamanda ben de büyüyordum. Büyüdükçe de alıştım kavgalarına. Korkmamaya, ağlamamaya başladım.

O zamanlar anlamıyordum tabii ama babamın hayatında başka bir kadın varmış. Annem bunu öğrenince daha da büyüdü kavgaları. Annem boşanacağını ve babamı herkese rezil edeceğini söylüyordu sürekli. Tabii babam korktu. Sonuçta koskoca şirket sahibiydi ve köklü bir aileden geliyordu. Rezilliğini kimsenin öğrenmesini istemedi. Sonra ayrıldı kadından. Annemle iyi anlaşmaya çalıştı.

Kavgaları her geçen gün azalmaya başlamıştı. Buna hem çok şaşırıyor hem de seviniyordum. Ne olursa olsun annemle babamdı sonuçta onlar. Sonra bir gün annemin hamile olduğunu öğrendim. Sanırım buna bir tek ben sevinmiştim. Babam anneme bebeği istemediğini ve aldırmasını söylemişti. Sonradan öğrendik ki bunun nedeni babamın hayatında olan diğer kadınmış. Yalan söylemiş anneme, ayrılmamış. Annem daha da sinirlendi bunu öğrenince. İnat etti, doğuracağını söyledi. Bu sefer ben istememeye başlamıştım bebeği. Böyle bir ailede doğacaksa hiç doğmaması onun için daha iyiydi."

Barış anlatırken hem şaşkın hem de üzgün bir şekilde onu dinliyordum. İlk defa birine içini döktüğü belliydi. Bana bakmıyor, yüzünü boş kaydıraktan ayırmıyordu. Elini yumruk yaptığını görünce uzanıp elini tuttum sıkıca. İşte o an bana döndü. Yüzüme baktı uzunca. Gözleri kızarmıştı.

"Evdeki bu durum beni de etkilemişti," diyerek devam etti yüzüme bakarak. Yumruk yaptığı elini açtı ve parmaklarımızı kenetledi.

"Zengindik. Bahçeli bir evimiz vardı. Şoförümüz, hizmetçilerimiz, bakıcımız ve daha neler neler. Buna rağmen hiç mutlu değildim. Annemle babamın durumu psikolojimi bozmuştu. Bende kendimi eğlenceye verdim. Babamın tek yaptığı şey vardı, o da para vermek. Benimle hiç ilgilenmiyordu ama parayı da kısıtlamıyordu. Okulu dersleri falan boş verdim. Sırf babamın parasıyla geçiyordum derslerden. Kendim gibi birkaç kişi daha buldum ve sürekli onlarla takılmaya başladım. Sabah okula gidiyor ama çoğu zaman derse girmiyordum. Okuldan sonra da bizimkilerle geziyor, dolaşıyor ve yiyip içiyorduk. Bir zaman sonra kendime sevgili de yapmaya başlamıştım. Zengin ve en önemlisi zengin olduğum için her istediğim kızla çıkabiliyordum.

Annem zaten kendi derdine düşmüştü. Babam o kadınla görüşmeye devam ediyordu. Beni takan kimse yoktu anlayacağın. Onlar böyle oldukça ben daha da hırçınlaşıyor ve daha çok başına buyruk davranıyordum. Ölsem haberleri bilme olmazdı belki de.

Aslında annemin de bebeği istemediğini anlıyordum ama sırf babamın inadına doğurmuştu çocuğu. Çocukla doğru düzgün ilgilenmedi bile. Sütanne tuttu biliyor musun? Buğra'nın ismini bile ben koydum.Onunla da aynı benim gibi Melek anne ilgilendi hep.

Buğra doğunca biraz olsun sevinmiştim. En azından sevebileceğim ve beni sevecek bir kardeşim vardı. Büyüdükçe daha deli dolu biri oldum. Kalbimdeki geceyi kimseye göstermeyip herkese güneş açtım. Kimse fark etmedi. Zaten arkadaşlarımın çoğu paramın peşindeydi.

Buğra doğduktan sonra daha da arttı kavgaları. Bense Buğra'yı sürekli onlardan uzak tutuyordum. Bebek de olsa kavga ettiklerini görünce ağlıyordu.

İşte böyle Buğra üç yaşına gelene kadar kavga gürültü devam etti. En sonunda da boşandılar.

Buğra büyüyünce ona annemlerin çok tartıştıklarını ve bu yüzden ayrıldıklarını söyledim. Annemi de babamı da çok seviyor. Onları kötüleyip hayallerini yıkmak istemedim.

Lisede koleje gidiyordum. Yine hiç ders çalıştığımı hatırlamıyorum. Babam sayesinde hiç sınıfta kalmadan bitirdim okulu. Aslında ders çalışmamamın başka bir nedeni daha vardı. Ben ne olmak istersem isteyeyim babam beni şirketin başına geçirecekti. Başka bir meslek yapmama asla izin vermezdi. Tıp da okusam hukuk da okusam şirket başına geçecektim zaten. Bundan dolayı üniversite bile okumak istemedim. Zaten okusam yine babamın sayesinde bitirecektim. Ne gerek vardı ki? Boş yere üniversiteye gidecektim sadece. Ama babam izin vermedi. Diplomam olmazsa beni şirketin başına geçiremezmiş. Zaten geçmek isteyen kimdi ki?"

Barış boştaki elini yanağıma koydu. Eli buz gibiydi. Bende elimi elinin üzerine yerleştirdim. Barış yanağımdaki yaşları silerken devam etti konuşmaya.

"Buğra'yı eve getirdiğin gün sende bir şeyler olduğunu sezmiştim. İtiraf etmem gerekirse ilk dikkatimi çeken şey de saçlarındı. Hatta bir süre yüzüne bakıp saçlarının doğal olup olmadığını anlamaya çalışmıştım," dedi gülerek. Bende gülümsedim.

"Yüzde yüz doğal kızılım ben."

"Biliyorum," dedi kafasını sallayarak. "O gün anlamıştım. Güzel kızdın. Aslında çevremde güzel kız görmeye alışıktım ama senin gibisini görmemiştim. Çok rahattı tavırların. Hatta beni terslemiştin. Buğra'yı bırakıp gittiğinde bir süre daha seni düşünmüştüm. Açıkçası senden etkilenmiştim ve seninle yakınlaşmak için planlar kurmaya başlamıştım. Neyse ki beni yormadın ve kendin geldin. Her Buğra'yla buluştuğunda sana güvenmediğim için değil seninle vakit geçirmek istediğim için takılıyordum peşinize. Hatta bir zaman sonra Buğra'ya olan bu yakınlığını kıskanmaya bile başlamıştım. Ben Buğra'nın öz abisiydim ama senin kadar ilgilenmiyordum onunla. Sonra bir gün Buğra'dan kardeşinin hikâyesini dinledim ve o zaman anladım Buğra'ya bağlılığının nedenini.

Benim olmanı istedim sonra. Bunun için uğraştım ama sen bana hiç yüz vermedin. İlk başlarda inada bindirmiştim ama sonradan vazgeçmeye karar verdim. Niye bir kızın peşinden bu kadar koşacağım ki dedim kendi kendime ama bir türlü vazgeçemedim senden. İşte o zaman sana bir şeyler hissettiğimi fark ettim. Daha önce hiçbir kıza hissetmediğim duygular besliyordum sana. Bundan emindim.

En sonunda bir gün dayanamayıp öptüm seni. O gün için tekrar özür dilerim senden. Gerçekten ilk olacağını bilsem asla öyle bir şey yapmazdım. Neyse, yalvar yakar affettirdim sana kendimi ama bu sefer uzaklaştın benden. Biliyor musun seninle tekrar eskisi gibi olabilmek için Melis'le bile konuştum. Üniversiteyi burada okuyacağını öğrendikten sonra seni gitmeden benim yapabilmek için uğraşmaya başladım. Çıkma teklifi ettim ama kabul etmedin. Bunun üzerine bende bir karar verdim. Seni seviyordum ve seni asla bırakmak istemiyordum. Eğer seni bırakırsam başka birilerini sevebilirdin ve ben buna izin veremezdim.

Babama üniversiteyi Ankara'da okumak istediğimi söyledim. Seve seve olmasa da kabul etti. Çünkü o da biliyordu. Ya üniversite okumayacaktım ya da Ankara'da okuyacaktım. Babamı halledince Melis'ten nerde kalacağını öğrendim ve teyzenlere en yakın evi kendime tuttum. Buradan bir üniversiteye kayıt yaptırdım. Aslında Buğra'yı da getirmek istedim ama Melek anne engel oldu. Onun daha çok küçük olduğunu ve düzenini bozmamam gerektiğini söyledi. Zaten dediğim gibi benim aksime annemle babamı seviyor. Onlardan ayrılamazdı. Senden ayrılacağı için çok üzgündü biliyorsun. Bende gideceğimi söyleyince küstü. Ama ona senin yanına geleceğimi ve seni başkalarına kaptırmamak için bunu yapmak zorunda olduğumu söyleyince zor da olsa ikna oldu. Hatta seni almadan asla geri dönmememi söyledi bana. Anlayacağın abi-kardeş hastayız sana," deyip güldü. Daha sonra yanağımdaki elini de tuttuğu elimin üzerine koydu.

"Biliyorum," dedi ciddileşerek. "Bu zamana kadar sende benim gibi kimseyi sevmedin. Gönül işlerinden uzak durarak kendini korudun ama biraz olsun benden hoşlandığını biliyorum. Lütfen bunu inkâr etme. Tamam, belki sevmiyorsun veya âşık değilsin ama ben ilk defa birine karşı böyle şeyler hissediyorum. Senin için buralara kadar geldim. Amacım kesinlikle seninle zaman öldürmek değil. Daha öncede dediğim gibi ben şu koca dünyada bir tek Buğra'ya sahibim. Ondan başka hiçbir şeyim yok. Bu zamana kadar başka bir şeye de ihtiyaç duymadım ama son zamanlarda kalbim ilk kez bir şey istedi.Kalbim seni istiyor Bahar," dedi fısıldayarak. "İstediğim zaman saçlarını okşamak, sebepsiz yere uzun uzun gülüşünü izlemek, benim olduğunu bilmek istiyor. Lütfen hemen hayır deme olur mu? Biraz düşün... Ben senin için yapabileceğim en büyük şeyi yaptım. Daha fazlası elimden gelmez."

Gözyaşlarım hiç durmadan akarken ellerimi uzattım ve yüzünü avuçlarımın içine aldım.

"Ben sana nasıl hayır diyebilirim ki?" diye sordum titreyen sesimle. "Daha önce kimse benim için bu kadar büyük bir şey yapmamıştı. Şimdi nasıl olur da kalbinin isteğini yerine getirmem?"

"Şimdi... Teklifimi kabul mü ettin yani?" diye sordu heyecanla.

Kafamı salladım gülümseyerek. "İstediğin zaman saçlarımı okşayabilir, gülüşümü izleyebilir ve hatta beni öpebilirsin."

Barış sadece iki saniye gözlerimin içine gülümseyerek baktı ve daha sonra dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Beni kısa bir süre öptükten sonra geri çekilip alnını alnıma yasladı.

"Sana yemin ederim kimseyi sevmediğim kadar seveceğim seni. Asla pişman etmeyeceğim. Buğra'dan başka kimsenin olmadığı kalbime bir tek seni koyacağım ve senden başka kimseyi almayacağım içine. Bundan sonra sadece Buğra ve senin için yaşayacağım. Her şeyi sizin için yapacağım. Söz veriyorum. Seni asla bırakmayacağım."

Elimi yanağına koyup okşadım.

"Sevgini karşılıksız bırakmayacağım. Annen, baban, arkadaşın, kardeşin, sevgilin, dostun... Aklına her ne gelirse senin için hepsi olacağım. Söz veriyorum Barış. Seni asla bırakmayacağım."

Oy ve yorumları unutmayalım lütfen, yeni bölümde görüşmek üzere! ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

2.1M 128K 60
pabucumun bayboyu Ayşen: Ama senin gibi tiplerden hoşlanmam. Ayşen: Senin gibi tipler dediğim. Ayşen: Kötü çocuk gibi takılan. Ayşen: Zeki ve çalışk...
2.1M 68.5K 55
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...
1.3M 22.9K 32
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
1M 36.7K 46
Bardağı geri tezgaha koyduğum esnada ensemde hissettiğim nefes ile çığlık atmak için ağzımı açtım. Ne yapacağımı önceden biliyor gibi eliyle ağzımı k...