İKİ YARALI |Tamamlandı|

By bayanclara

8.3M 96.3K 19.3K

Yaralar vardır; Hiç kapanmayacakmış gibi hissettiren. Yaralar vardır; Kapanmış olsa... More

Giriş / Açıklama
BÖLÜM / 1
BÖLÜM / 2
BÖLÜM / 3
BÖLÜM / 4
BÖLÜM / 5
BÖLÜM / 6
BÖLÜM / 7
BÖLÜM / 8
BÖLÜM / 9
BÖLÜM / 10
BÖLÜM / 11
BÖLÜM / 12
BÖLÜM / 13
BÖLÜM / 14
BÖLÜM / 15
BÖLÜM / 16
BÖLÜM / 17
BÖLÜM / 18
BÖLÜM / 19
BÖLÜM / 20
BÖLÜM / 21
BÖLÜM / 22
BÖLÜM / 23
BÖLÜM / 24
BÖLÜM / 25
BÖLÜM / 26
BÖLÜM / 27
BÖLÜM / 29
BÖLÜM / 30
BÖLÜM / 31
BÖLÜM / 32
BÖLÜM / 33
BÖLÜM / 34
BÖLÜM / 35
BÖLÜM / 36
BÖLÜM / 37
BÖLÜM / 38
BÖLÜM / 39
BÖLÜM / 40
BÖLÜM / 41
BÖLÜM / 42
BÖLÜM / 43
BÖLÜM / 44
BÖLÜM / 45
BÖLÜM / 46
BÖLÜM / 47
BÖLÜM / 48
BÖLÜM / 49 - F i n a l
Özel Bölüm ~ 1
Özel Bölüm ~ 2
Özel Bölüm ~ 3
Özel Bölüm ~ 4
Özel Bölüm ~ Son
*İKİ YARALI ÖZEL*
*1* ~ Kalbin Diğer Yarısı
*2* ~ Geçmeyen Acılar
*3* ~ Beklenmeyen Misafir
*4* ~ Ben Daha Çok
*5* ~ Sır

BÖLÜM / 28

3.1K 206 26
By bayanclara

Oy ve yorum sayılarını biraz arttırırsak çok sevinirim. ❤️

Akşama bir bölüm daha gelecek. 🌺

✨✨✨

"Ya abi ben gidiyorum! Hem sıkıldım hem acıktım, yeter ya!"

Egemen arkasını dönüp mağazanın çıkışına doğru ilerlerken gözlerimi devirdim.

"Halbuki mağazaya gireli sadece 3 saniye olmuştu," diye söylendi Bahar, Egemen'in arkasından.

"Kızlar ben de gideyim mi ya?"

Mert yavru köpek bakışları atarken "Defol git Mert," dedim sinirle. Hem son günümüzü beraber geçirmek istiyorlardı, hem de kaçıp gidiyorlardı.

Mert yanağımı sıkarak "Biz yemek bölümündeyiz. İşiniz bitince gelirsiniz, tamam?" deyip Egemen'in peşinden gitti. Bahar onları takmadan kıyafet bakmaya devam ederken yanına gittim. Okulların açılmasına neredeyse bir hafta kalmıştı ve biz yarından itibaren dağılmaya başlayacaktık. Mert üniversite için Samsun'a gidecekti. Bahar Ankara'ya, bense İstanbul'a. Egemen İzmir'de kalacaktı ama sonuçta bizden ayrılacaktı. Bundan dolayı beraber son günlerimizi dolu dolu geçirmeye karar vermiş ve üç-dört gündür neredeyse bütün İzmir'i gezmiştik.

"Kızıl'ım, iyi misin sen?" diye sordum sabahtan beri tuhaf davranan Bahar'ın yanına gittiğimde.

"İyiyim," dedi ama bu öylesine söylenmiş bir kelimeydi.

"Sabahtan beri garipsin Bahar. Hadi ne olduğunu söyle," diyerek elindeki tişörtü yerine koydum. Oflayarak bana döndü.

"Dün gece Barış'la konuştuk."

"Ve?" dedim sorarcasına.

"Benden hoşlandığını söyledi," dedi gözlerini kaçırarak.

"Ciddi misin?" dedim heyecanla. "E, bu harika!"

"Dalga mı geçiyorsun Melis?" diye sordu Bahar sitemle.

"Hayır. Sen bana bu çocuktan etkilendiğini söylememiş miydin? Al işte çocuk senden hoşlandığını söylemiş, daha ne istiyorsun?"

"O gün sana üniversiteye giderken ayrılmak zorunda kalacağımızı da söylemiştim değil mi? Barış'a zaten güvenmiyorum Melis. Bir de uzak mesafeli bir ilişkimiz olursa iyice çıkmaza gireriz."

"Hım," dedim kaşlarımı çatarak. "Yani tek sorun başka şehirlerde olacak olmanız?"

"Yani, tek bu değil elbette. Ama en büyük sorunumuz bu."

"Peki, aynı şehirde olsanız ona bir şans verir miydin?"

"Bilmiyorum ama denerdim sanırım. Hem sen neden böyle şeyler soruyorsun? Yarın Ankara'ya gideceğimi biliyorsun. Barış ise burada kalacak. Bu iş hiçbir türlü olmaz Melis. Uzatmanın âlemi yok."

"Barış'a ne dedin peki?" diye sordum.

"Olmaz dedim, ne diyeceğim? Baya bozuldu. Sesi falan gitti konuşurken. Çok ısrar etti ama kabul edemeyeceğimi söyleyip kapattım telefonu. Ona ümit veremezdim."

"Sende baya üzgünsün," dedim gözlerinin içine bakarak.

"Evet," dedi omuzlarını düşürerek. "Âşık değilim belki ama değer veriyorum. Ne bileyim? Denemek isterdim işte."

Bahar'ı kendime çekip sarıldım.

"Üzülme. Olacağı varsa olur zaten. Akışına bırakmalısın."

"Haklısın sanırım," dedi geri çekilerek. "Neyse, tamam neşeleniyorum ve gidip şu şortu deniyorum," diyerek elindeki mavi şortu salladı ve kabinlere doğru ilerledi. Arkasından bakarken sırıttım. Kızıl'ımı büyük bir sürpriz bekliyordu.

Dedemlerden geldiğimiz günden bir sonraki gün Barış aramıştı. Bahar'ın Ankara'ya gideceğini bildiğini söylemişti. Hatta Hacettepe Tıp'ı kazandığını öğrenince çok şaşırdığını söyleyip gülmüştü. Tabi ki beni aramasının sebebi Bahar'ı çekiştirmek değildi. Bahar'ın Ankara'da nerede kalacağını sormuştu. Ne yapacağını anlamasam da teyzesinde kalacağını söylemiştim. Bunun üzerine teyzesinin adresini istemişti. Bahar'ın teyzesinin adresini ben nerden bilebilirdim ki? Ona bilmediğimi söyledikten sonra adresi ne yapacağını sormuştum ve dilimin tutulmasına sebep olan o cevabı almıştım.

"O civarda ev bakacağım."

Tam olarak bunu söylemişti. Bunu duyunca çok şaşırmıştım. Hele ki üniversiteyi Ankara'da okuyacağını söyleyince ne diyeceğimi bilememiştim. Bunu neden yaptığını sorunca Bahar'dan ayrılmak istemediğini söylemişti.

Barış için Bahar'ın teyzesinin adresini almıştım. Barış hem oradaki özel üniversitelerden birine kaydolmuş hem de Bahar'ın teyzesinin evinin yakınlarında ev tutmuştu. Asıl önemli olan ise Bahar'ın bunların hiçbirinden haberi olmamasıydı. Ankara'ya gittiğinde, Barış'ı karşısında görünce ne yapacağını deli gibi merak ediyordum.

Düşüncelerimden sıyrıldığımda Bahar'ın etrafta olmadığını gördüm ve koşarak kabinlerin olduğu tarafa yöneldim. Gittiğimde Bahar'ın aynadan kendisine baktığını gördüm.

"Nasıl olmuş?"

"Baya güzel," dedim şortu inceleyerek. "Rengine bayıldım."

"İyi öyleyse. Bunu alalım da bizim delilerin yanına gidelim. Şimdi bizi beklemeden yemek yerler falan," deyip kabine geri girdi.

Bahar şortu aldıktan sonra mağazadan çıkıp yemek bölümüne gittik. Mert'i arayıp nerde olduklarını öğrendikten sonra söyledikleri yere gittik ve onları afiyetle yemek yerken bulduk.

Bahar gözlerini devirip Mert'in yanına otururken "Ben sana demiştim ama değil mi?" diye sordu. Çantamı Egemen'in yanına bırakıp "Neden bizi beklemediniz?" diye sordum sinirle.

"Çok acıktığımı söylemiştim," dedi Egemen hiç istifini bozmadan. Sinirle oflayıp Mert'e döndüğümde "Beni bilirsin, yemek deyince akan sular durur," dedi şirince sırıtarak.

"Allah sizi bildiği gibi yapsın inşallah," diyerek Bahar'a kalkmasını işaret ettim. "Bunlardan hayır geleceği yok. Kalk gidip kendimize bir şeyler alalım."

Bahar'la kendimize yemek aldıktan sonra gelip iki delinin yanlarına oturduk ve yemek yemeye başladık. Mert'le Egemen bizden çok önce bitirdikleri için bizimkilere dadanmışlardı. Bu duruma alışık olduğumuz için garipsememiş ve oradan buradan konuşarak sohbet etmiştik.

Yemeklerimiz bittikten sonra akşama kadar alışveriş merkezinde oyalandık. Hava kararınca alışveriş merkezinden çıktık ve hep beraber sahile gittik. Kayalıkların üzerine oturduktan sonra denizi izlemeye başladık.

"İlk defa ayrılacağız lan," dedi Egemen üzgünce. "Şimdiye kadar pek şey yapmamıştım ama şuan kalbime Mert kadar büyük bir öküz oturdu."

Mert çatık kaşlarıyla Egemen'e bakarken, gülümseyerek sarıldım ona.

"Ben alışık olmama rağmen daha çok üzülüyorum be," dedim burnumu çekerek. Ağlayasım gelmişti.

"Tamam, ulan zırlamayın," dedi Mert sert çıkan sesiyle. "Görende sonsuza kadar ayrılıyoruz sanır. Altı üstü üniversite okuyup geri geleceğiz."

"Marketten süt almaya gitmiyoruz Mert," dedi Bahar kızgınca. "Uzun bir süre ayrı kalacağız."

"Tamam," dedim yerimde dikleşerek. "Keyfimizi kaçırmayalım. Hadi şarkı söyleyelim!"

"Şimdi mi?" diye sordu Egemen kaşlarını kaldırarak.

"Sanki daha önce yapmadığımız bir şey," dedim gülerek. "Hadi bakın başlıyorum."

Hepsi yerlerinde dikleşirken gülümsedim. Bu bizim çocukluktan kalma bir alışkanlığımızdı. Ortaokuldayken bir gün hep beraber okuldan kaçmış ve sahile gelmiştik. Mert sınavın birinde kopya çekerken yakalanmış ve hoca kâğıdını almıştı. Üstelik velisini de arayacağını söyleyince Mert'in iyice morali bozulmuştu. Zaten bizde onun için okuldan kaçmıştık.

O zaman da yine böyle sahile gelmiş ve kayalıklara oturmuştuk. Mert'in yüzü hala asık olduğu için bizimkilerle düşünmüş taşınmış ve şarkı söylemeye karar vermiştik. Bahar, ben ve Egemen şarkı söylemeye başlayınca Mert şaşkınca bize bakmış ve sonradan o da bize eşlik etmişti. Bu sayede keyfi az da olsa yerine gelmişti. Biz de o günden sonra ne zaman kafamız atsa sahile gelip şarkı söylerdik.

"Hadi başla," dedi Bahar gülerek. Gülümsedim ve aklıma gelen ilk şarkıyı yani, Adamların Koca Yaşlı Şişko Dünya adlı şarkısını söylemeye başladım.

Yükünü bırak yamacıma çömel

Üstün başın yara bere gülüşün özel

Elimle Mert'i işaret ettiğimde devam etti şarkıya.

Biz bizi iyi biliriz aynı yolda eskimişiz suretimiz benzer

Mert Bahar'a dönerek göz kırptı ve Bahar devam etti.

Kiminin babası padişah sorunu çözer

Kiminin babası fotoğraftan gülümser

Kimi gider uzaya öbürü bir odada müebbet komada

Bahar kollarını açarak Egemen'i gösterdiğinde Egemen sırıtarak devam etti.

Her sabah yeni bir filme başladım

Farklı sonlar istesem de hep aynı finalle bitti

Sonra birden dank etti dünyayı anladım

Aldım onu karşıma anlatmaya başladım

Sonra hep beraber söylemeye başladık.

Koca yaşlı dünya

Ben dağıttım evini sen erittin beynimi

Koca yaşlı şişko dünya

Gel anlaşalım senle ver gözümün ferini geri

Şarkıyı bitirdiğimizde gülerek birbirimize baktık.

"Sesimiz büyüdükçe güzelleşiyor," dedi Egemen sırıtarak. "Bence grup kurmalıyız."

"Yok, abicim," dedi Mert gülerek. "Bizden bir halt olmaz. Boş hayallerle kendini avutma."

"Niye öyle diyorsun Mert?" diye sordu Bahar. "Bence gayet de güzel söyledik."

"Söylerken eğleniyoruz ya ondan güzel geliyor. Hem tıp okumayacak mısın kızım sen, şarkıcı olup ne yapacaksın?"

Bahar gözlerini devirip "Belki ikisini birde götüreceğim, nerden biliyorsun?" diye sordu. Mert ona alayla bakınca kızıl saçlarını savurarak "Hıh," dedi. Egemen'le ben ikisine bakıp gülerken, Mert Bahar'ı "Tamam kız küsme," diyerek kendine çekti ve sarıldı.

Öyle atışarak ve gülüşerek birkaç saat daha durduk sahilde. Sonra geç olduğunu fark edince eve döndük. Yarın Bahar'ı yolcu edecektik. Ondan sonraki gün de Batu'yla biz gidecektik. Mert de bizden iki gün sonra gidecekti.

Eve girdiğimde duş alıp yattım. Sabahtan beri gezmediğimiz yer kalmadığından oldukça yorulmuştum. Bu sayede yattıktan kısa bir süre sonra uykuya daldım.

Continue Reading

You'll Also Like

1.7M 154K 78
Gök Dalaman. Yüksek anksiyete ve epilepsinin mahvettiği hayatında, yeni umutlar ve yeni deneyimlerle hiç tatmadığı bir şefkati tadacaktı. Baba şefka...
494K 31.8K 27
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
990K 57.7K 39
Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim o...
578K 37.1K 65
"Ondan şikayetçiyim memur bey! Bu kız insanları dolandırıyor!" Şu an nerede miydim? Saat gece on bir suları, mekan polis merkezi. Yanımda tanımadığım...