GMB

By bayanholmes1

77K 7.1K 15.1K

11.02.18 aksiyon içerisinde #34 10.05.18 supernatural içerisinde #6 28.10.18 supernatural içerisinde #... More

01
03
04
05
06
07
08
09
10
11
ANLAŞMA
TEHLİKE
İNTİKAM
HATA
STEVEN
"Sakın ona dokunma"
BİLL!!
İNTİKAM YEMİNİ!
S3 ve " BÜYÜK SAVAŞ "
"SENİ SEVİYORUM"
BAŞINIZ SAĞOLSUN ^_^
! ÖFKE DOLU !
HAİN!
KÖTÜ MÜDÜR
KURŞUN
"UMUDUNU KAYBETME"
MUTLULUK
İYİKİ VARSIN
ÖLÜMLER
SORUŞTURMA
KATİL
DAİSY
EKİP ÇALIŞMASI
GALİBA BAŞARDIK
KONTROL TESTİ
FİNAL.
İKİNCİ KİTAP DUYURUSU

02

6.9K 404 2.3K
By bayanholmes1

MEDYA: KATHERİNA

Yatakhanedeki yatağıma güneşin vurması ile kalktım. Güneş ışınları gözlerime doğru keskin atışlar yapıyor ve inatla beni uyandırmaya çalışıyorlardı. Elimle engelleyemeyeceğimi fark edince doğruldum. Kafamı sarkıtarak ranzanın alt katında yatan Bill'e baktığımda uyuyordu. Hah! Geçen gün beni ranzadan aşağıya çekip düşürerek uyandırmıştı. Gün intikam günüydü!

Pis pis sırıtarak ve sessizce aşağıya indim. Aklımdan bin bir türlü plan geçiyordu ancak ben suyun kaldırma kuvvetini kullanacaktım.

Pencere kenarındaki masaya doğru yönelerek sürahiyi kaptığım gibi kafasından aşağıya döktüm. Acımak mı? Öyle bir kelime var mıydı ya? Olayın verdiği şokla bir anda doğrularak yataktan düştü. Garip hareketlerinin yanı sıra yarı uykulu sesiyle gevelediği sövgü sözcükleri zevkle sırıtmama neden olmuştu.

"Nic, sen! Hay! Sürahi!"

Bu gürültüyle diğerleri de uyanmış bize bakıyordu ama bu boş bakışlardan fark ettiğim kadarıyla kimse olayı anlamamıştı. Gerçi alışmış da olabilirlerdi, sonuçta bu manzaralar yabancı değildi. Her zamanki bizdik işte. Kedi köpek gibi birbirimize girip saniyeler içinde hiçbir şey olmamış gibi davranan iki boş insan. Halimden memnun bakışlarla Bill'e döndüm.

"Ne kadar güzel bir sabah değil mi?"

dedim nazik bir şekilde gülerek. Ben ranzadan düştüğümde o da aynı şeyi söylemişti. Bunu neden yaptığımı anlayınca bıkkınlıkla nefesini üfledi. Bunu hak etmişti sonuçta. Belini tutarak sakince gülümsediğinde yutkundum. Bu sinsi gülüş hiç de hayra alamet değildi. Kaçmalı mıydım?

"Tamam 1-1 olduk." dedi sinsi bakışlarını sürdürerek. İçimden lütfen sakin kalmasın diye sayıklamaya başlamıştım bile. Onu sakin görmek hakkımda planları olduğunun bir kanıtı gibiydi.

Her an üstüme atlayabileceğini düşündüğümden çekingen biçimde elimi uzatarak yerden kalkmasına yardım ettim ve birkaç adım geri gittim. İnanması zor olsa da Bill sakin kalarak hiçbir şey yapmamışım gibi davranmaya  devam ediyordu. Yetimhanenin bitişiğindeki  okulumuza gitmek için hazırlanmaya başladık. İkimiz de kendimi bildim bileli aynı sınıftaydık. Aynı sokakta doğmuş,  aynı yetimhanede büyümüş, birlikte birçok zorluğa göğüs germiştik. 

Gömleğimin düğmelerini ilikleyerek odadaki saate çevirdim bakışlarımı. Sıkı bir yönetime sahip yurdumuz on dakika sonra yemekhanede olmamızı gerektiriyordu. Çantalarımızı ayarladıktan ve yeşil renginden nefret ettiğimiz okul formalarımızı giydikten sonra yatakhaneden dışarıya çıktık. Yeşil forma mı olurdu ki? Çürümüş gibi. Bill'in bakışlarını üzerimde hissettiğimde kafamı ona çevirdim.

"İlk ders ne?" dedi her sabah olduğu gibi. Bu gerçek bir sorudan çok ritüele dönüşmüştü artık.

"Matematik olması lazım"

Sıkıntıyla iç çekmişti. Gözlerimi onunkilere odaklamaya çalıştım. Düşüncelerini duymam, bu sabah neden bu kadar sakin olduğunu anlamamı sağlayabilirdi. Kafasından aşağıya bir sürahi su döktüğüm halde üzerime atlayıp beni öldürmeye çalışmaması kesinlikle normal gelmiyordu. Aklını okuyacağımı anladığından gülerek bakışlarını benden çekti.

"Rahat dur."

En baştan beri bu özelliğimi bilmesine rağmen hiç garipsememişti. Asıl garip olan buydu sanırım. Ya da onun için de normal geliyordu artık. Yetimhanenin uzun koridorları boyunca yürüdük. Çıkış kapısından bir önceki kapıya, yemekhaneye girdik. Çocukların konuşma sesleri, yemek kokuları ve mutfağın burada olmasından kaynaklanan sıcak, nemli hava beni çok daraltıyordu. Üstelik çok da kalabalıktı!

Geniş bir salonu andıran, beyaz üzerine kırmızı desenlerle döşenmiş bir alandı yemekhane. Dört kişilik kare masalar ardı sıra dizilmiş, odanın çevresini kaplıyorlardı. Ferah ve genişti ancak kalabalıktı işte. 

-Gitmek istemiyorum-

-yine mi salata-

-kırmızı olanı almalıydım-

Sesler. Şikayet eden sesler, mutlu olanlar, heyecanlı ses tonları, korkuyla çıkanlar... Kaşlarımı çatarak bakışlarımı yere indirdim. Kalabalık yerlerden nefret etmemin bir sebebi de gözlerine baktığım herkesin düşündüklerinin zihnimde yankılanmasıydı. En başlarda ne kadar eğlenceli gelse de şu an bundan kurtulmak için her şeyi yapardım. Bill bunun çok avantajlı bir şey olduğunu söyleyip duruyordu. Hayır! bazen insanların söylediklerini değil de düşündüklerini duymak gerçekten çok iğrenç bir şeydi. Hele ki birbirini tutmuyorsa!

Tabi güzel yönleri de yok değildi. Sınavlarda soruyu öğretmene soruyor, sözlü olarak söylemese de cevabı mutlaka aklından alıyordum. Okul başarımı kesinlikle buna borçluydum. Yemeğimizi iştahla bitirdikten sonra Bill ile birlikte binadan çıktık. Kol saatime bakarak nefesimi tuttum. Birazdan buradan geçecek yurt binasının bitişiğindeki pastaneye uğrayacaktı ve okula gidecekti.

Katherina, işte!

Her sabah aynı saatte buradan geçiyordu. Düz ve uzun koyu kızıl saçları, kimsede olamayacak kadar parlak yeşil gözleri vardı. Hayallerimi süsleyen kızdı o. Bir ailem olmadığından bütün sevgimi ona ayırmıştım. Ona her bakışımda bedenim koşup yanına gitmek, sarılıp bir daha hiç bırakmamak için yanıp tutuşuyordu. Gülümserken onu hayal ettiğimde kalbimin yerinden çıkacakmış gibi hızlı attığını hissediyordum. 

Yeşil gözleri bir defa mutlulukla parlasa, güneş bile yanında sönük kalacak, yıldızlar parlamayı bırakacaklardı. Hak veriyordum onlara. Her zaman ki gibi ona dalıp gitmişken Bill'in koluma yumruğu geçirdiğini hissettim.

"Şşt! Aşık! Yürüyecek misin?"

"Hı? Ne?"

Gülümsememe engel olamıyordum. Katherina çok güzel yürüyordu.

"Ooo kafa gitmiş resmen. Hem bu sırıtma da neyin nesi böyle"

"Katherina bu sabah da çok güzel "

Ani bir hamle ile Bill kolumdan çekerek önümden hızla geçen şoförün katil olmasını engellemişti.

"Biraz daha yolun ortasında bekleyip etrafını izlersen çok güzel bir beyaz ışık göreceksin. Ayaklarını yerden keseceğine eminim "

"Hep hevesimi kursağımda bırak zaten" diyerek kaldırıma yaklaştım.

Az kalmıştı. Bir iki yıl kadar sonra Katherina ile evlenecektim. Sonra ona benzeyen kızlarımız olacaktı. Güne onlarla başlayıp yine onlarla bitirecektim günümü. Kızımızın adını bile düşünmüştüm. 'Felicia' Fransızca'da büyük mutluluk anlamına geliyordu. Kızımız bizim en büyük mutluluğumuz olacaktı. 

Düşüncelerim yine haddini aştığında duraksadım. Daha ona yirmi metreden fazla yaklaşabilmişliğim yoktu ki. Tam bir ümitsiz vakaydım. Gözlerine bakmaktan çekiniyordum. En çok da benim hakkındaki düşüncelerini okumaktan. Gerçeklerle yüzleşmek beni en çok korkutan şeylerden biriydi. Okul kapısına vardığımızda her zamanki kalabalık vardı. İlk dersin matematik olmasından da kaynaklanan can sıkıntım gittikçe artıyordu.

Sınıfa girdiğimde üçüncü sıra pencere kenarına geçtim. Bill de yanıma oturdu. Öğretmenler zilinin çalmasıyla derin bir iç çektim. Öğretmenin otur komutuyla bir grup asker misali aynı anda hareket ederek oturduk. Gelir gelmez derse başlayan hocalardan nefret ettiğimi daha önce söylemiş miydim? Hani son sınıftık zaten ne gerek vardı bu kadar sıkmaya? Bir de sonrası vardı, son sınıftık ama ileride ne yapmak istediğime daha arar verememiş tembelin tekiydim.

Dersi dinlemek istemiyordum. Güneş parlayarak sınıfı aydınlatıyor ve beni ısıtarak uyuşturuyordu sanki. Bill tamamen derse odaklanmış, arada defterine birkaç not karalıyordu. Her zaman başarılı bir öğrenci olmuştu zaten. Benim aksime öğretmenlerin gözünde geleceği parlak öğrenci olarak çoktan yer edinmişti.

Ne yapsam diye düşünürken ellerimi koyu kumral saçlarımın içinde dolaştırdım. Öğretmenimizin sesi yabancı bir dilde anlatılan hikaye misali kulaklarımı doldurduğunda yeniden iç çekmiştim. Baygın gözlerim 'uyu artık' diye beni zorluyordu. Haklılardı tabi. Dün gece çok geç yatmıştım. Kafamı sıraya koyup gözlerimi kapattım. En mantıklı karar uyumaktı. Ders dinlemek için saat çok erkendi zaten.

...

Bill'in beni dürtmesi ile ani bir şekilde  sıradan kafamı kaldırdım.

"Ne? Ne oldu!" dedim uyku ile uyanıklık arasında gidip gelirken.

"Zil çaldı"

zaman sadece uyuduğum zaman bu kadar çabuk geçiyordu. Bir de Katherina'yı izlediğim zamanlarda... Rahatsız olmuş biçimde kaşlarımı çatmış gördüğüm harika rüyayı tekmelediği için gözlerimi Bill'e dikmiştim.

"Dersler çok kısa!"

Defterlerini çantasına atarak konuştu.

"Evet uyumak için çok kısa"

ardından bana bakarak gülümsedi. "Bu arada grup ödevi verildi. Listedeki herkes 5'li gruplara ayrıldı. "

"Çok heyecanlı" dedim yapmacık bir şekilde kaşlarımı havaya kaldırıp ellerimi çırparak. Yaptığıma karşılık yüzünde hakiki bir sırıtma belirmişti.

"Katherina ile aynı gruptasın."

Şok olmuş biçimde ona bakarken bütün hücrelerim heyecanla tango yapmaya başlamıştı bile. Kendimi tutamayıp bağırdım.

"Oley be!"

Verdiğim aşırı tepki sonucu sınıftaki bazı yüzler bana dönmüştü. Ayağa fırladığımı da o anda fark etmiştim. Dudaklarımı birbirine bastırarak yeniden sırama oturduğumda Bill hunharca gülüyordu. Haklıydı. Bu kadar basit bir şey bile beni fazlasıyla heyecanlandırıyordu. Ne yapıp etmeli, onunla konuşmalıydım. Bir konuşsam kesin gerisi gelirdi herhalde. Yoksa... Gelmez miydi?

"Ne düşünüyorsun yine" dedi Bill, suratındaki bıkkınlıkla.

"Hiiiç" dedim.

"Ruh başı boş kalınca türlü hayaller kuruyor* sadece"

(yıldızlı cümle montaıgne denemelerinden alıntıdır)

Continue Reading

You'll Also Like

78K 8.9K 23
BBYA: Hayatıma nasıl girdiğini bilmiyorum ama, iyi ki girmişsin, karşılıksız olsa da...Seni seviyorum.
631K 53.7K 42
abilerim kurgusu, erkek versiyon. Bu kurgu reenkarnasyon içerir! Yᴇɴɪᴅᴇɴ ᴅᴏɢ̆ᴅᴜᴍ ʟᴀɴ! Tᴜ̈ɴᴇʟɪɴ ᴜᴄᴜ ʙᴏᴍʙᴏᴋ ʙɪʀ ʏᴇʀᴇ ᴄ̧ıᴋᴛı! 🛸Küfür ve argo içerir.🚀 ...
12.4M 666K 197
Tüm üzüntülerinizi, nefretlerinizi, acılarınızı unutun, mutlu olmanız için yazdığım bu satırları okuyun, bu kitap sizi eğlendirmek için yazılmıştır...
11.9K 1K 32
ALFA - OMEGA HİKAYESİ. Yılardır ruh eşimi bekliyordum . Köpekler gibi tasma takmak zorunda kalıyordum çünkü hala ruh eşimi bulamadım. Ama bir gün oku...