"UMUDUNU KAYBETME"

1K 119 87
                                    


KATHERİNA'DAN

Ellerimi yıkadıktan sonra derin bir nefes alarak aynada kendime baktım. Göz altlarım çökmüş, saçlarım tamamen kabarmıştı. Bakışlarım ise geceye meydan okur gibi canlıydı.

Bill'in yorgun olduğunu fark ederek onu odasına göndermiş, Nicolas'ın yanında kalmak için gönüllü olmuştum.

Başını sürekli bir belaya sokuyordu. Cesaretini sonunda ortaya çıkarmış olması iyi bir şeydi tabi. Ancak onunki abartıydı. Her şeyi öyleydi. Sevgisi, heyecanı, öfkesi ve deli cesareti...

Tuvaletten çıkarak revir koridoruna ayak bastığımda garip bir şeyler hissetmeye başlamıştım. Kalp atışlarım gereksiz derecede hızlanmıştı. Anlam veremeyerek yutkundum. Uykusuzluktan olmalıydı.

Yavaş adımlarla Nicolas'ın bulunduğu odaya yeniden geldiğimde sessizce kapıyı açarak içeri girdim. Gözlerim direkt onu bulmuştu, üzerindeki örtünün açıldığını fark ettim.

Havalandırmadan dolayı içerisi soğuktu ve üşümesini istemiyordum. Yanına giderek örtüyü tuttuğumda garip bir şeyler olduğunu hissettim. Göğsü inip kalkmıyor, herhangi bir nefes alma belirtisi göstermiyordu.

Bedenimi saran korkuyla birlikte elimi hızla bileğine götürerek nabzını yokladım. Atmadığını fark ettiğim an, beynim çalışmayı bırakmıştı. Olduğum yere sabitlenmiştim.

Gergince dudaklarımı dişlerken

"Sadece bir kabus"

diye mırıldandım. Öyle bile olsa göz yaşlarımdan birini harekete geçirmişti. Kafamı iki yana sallayarak nefes almaya çalıştım.

"Bu sadece bir kabus!" belki sesime uyanır diye bağırmıştım bu defa ancak her şey aynıydı. Bu, kabus değil gerçekti!

"Nicolas!" tüm gücümle bağırdığımda titreyen ellerim bedenine dokunmuştu.

Kafasını ellerimin arasına alıp yüzüne baktım. Benim için her şey durmuştu artık.

"Nicolas! Lütfen uyan!"

Gözyaşlarım hızla yanaklarımdan süzülürken sesim çıktığı kadar bağırmıştım. Her şeye karşı soğukkanlı olan ben öylece kalakalmış, hıçkırıklarla ağlıyordum.

"Nicolas! Yalvarırım ölme! Sadece bir kurşun! Hepsi geçecek! Aç gözlerini yalvarırım!"

Sarılmıştım ona. İlk kez bu kadar sıkı.

Odanın kapısının açıldığını hissettim. Bay Hanson endişeyle içeri girmişti. Ardından Bill'in yanıma koştuğunu gördüm.

Nicolas'ı benden almaya mı gelmişlerdi? Sonsuza dek! Ben, buna dayanamazdım ki.

"Katherina sakin ol" Bill'in elleri bizi birbirimizden ayırırken korkuyla çırpındım. Beni duvarın yanına dek çekmişti.

"Nefes almıyor"  diyebildim sadece.

Gözleri korkuyla açıldığında kafasını çevirip arkasına bakmıştı. Bay Hanson endişeyle çattığı kaşlarını Nicolas'tan çekerek bize yöneltti.

"Bill! Diğer doktorlara haber ver! Zamanımız az çabuk ol!"

Bill korkuyla titreyen ellerini benden çekerek koşmaya başladığında ne yapacağını bilemez halde yere çökerek nefes almaya çalıştım. Sırtımı duvara vermiş öylece izliyordum.

Bay Hanson hızlı hareketlerle Nicolas'ı yataktan kaldırarak yavaşca sert zemine yatırmıştı.

"4 dakika" diye mırıldandı kendi kendine. Nicolas'ın hastane gömleğinin düğmelerini hızla açtığında terlemeye başladığını gördüm. Ben de en az onun kadar gergindim.

GMBWhere stories live. Discover now