"Sakın ona dokunma"

1.7K 166 364
                                    

Saçma bir şekilde sinirlerime dokunan bir insanla aynı ekipte olmak mı? Bunu kesinlikle istemiyordum.

Ayağa kalktığımda Steven bana baktı ve güldü. Beni artık gıcık etmeye başlayan dişlerini bir bir dökmek istiyordum.

"Nereye gidiyorsun bende geleyim mi"

"Tuvalete gidiyorum Steven!"

Sırıtması aniden ciddi bir bakış aldığında gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Tuvalete falan gittiğim yoktu. Sadece üzerimdeki gömlekten kurtulmak için odama gidiyordum.

Üst kata çıkıp odama girdim. Hızlıca duş aldıktan ve yaramı tekrardan bandajladıktan sonra üzerime lacivert tişörtümü geçirdim. Rahat bir nefes almıştım.

Yeniden yukarıya çıktığımda kafeteryada kimse yoktu. 2 dakikada nereye gittiler ki acaba diye düşünmeye başladığımda iç sesim bana karşı gelmişti.

'iki dakika olduğuna emin misin? '
İç sesim bile benimle dalga geçiyordu.

Umursamazca Bill'in odasına doğru yürümeye başladım. Koridorlarda eskisi kadar gürültü yoktu. Aksine insanı ürpertecek kadar büyük bir sessizlik hakimdi.

Bill'in söylediklerini şimdi anlıyordum. Büyük kayıplar verdik derken bunu kast etmişti. Ben uyurken onlar savaşmıştı. Bunun için kendimi kötü hissediyordum.

Odasının önüne geldiğimde kapıyı çaldım ve içeri girdim. Steven ile birlikte oturuyorlardı. Yanlarına yaklaşıp bir sandalye çektim. Steven klasik sırıtışı ile bana baktı.

"Yarın sabah normallerin üssüne bilgi toplamaya gideceğiz"

"Kafayı mı yediniz siz?"

Başımıza bu kadar olay gelmişken nasıl böyle bir şey düşünebiliyorlardı!? Katherina yaralı iken, S1 sürekli saldırıya uğrarken oraya gidip bilgi mi toplayacaktık!

"Sahte kimlik çıkartıp yeni çalışanlarmışcasına içeri gireceğiz. Yani bir tehlikesi yok" diye devam etti Steven.

"Ama benim yaydığım enerji hepimizi yakalatır!"

Bu sözüm üzerine sesli bir kahkaha atmıştı.

"Ne gülüyorsun! Ciddi bir mesele bu!" diye çıkıştım.

"İşte benim özelliğim de bu enerjileri ve güçlerinizi engelleyebilmek. Sakin olduğun sürece hiçbir sorun çıkmayacağına eminim"

şaşkınlıkla ona bakıyordum.

"Demek bu yüzden bizim ekibe verildin"

Kapının açılma sesi ile kafamı o yöne çevirdim. Katherina içeri girmişti.

Gözlerimi elinde tuttuğu zarfa diktim.

"O nedir?"

Soğukkanlılık ve ciddiyetle bana baktı.

"Sahte kimliklerimiz"

zarfı alan Bill, hızla açıp kimliklerimizi dağıttı. Kendi kimliğimi alıp incelemeye başladım. Tamamen siyah bir kredi kartına benziyordu. Üzerinde vesikalık fotoğrafım ve ismim vardı. Tek fark adımın 'joe' olmasıydı. Buna katlanabilirdim.

"Hadi hepimiz dinlenelim. Yarın uzun bir gün olacak." dedi Steven ayağa kalkarak.

Buna katılıyordum. Normallerin üssüne girmek benim için tam bir psikolojik işkenceydi. Bunu ne kadar yapmak istemesem de onları yalnız göndermek kendimi gereksiz hissetmeme neden olacaktı, biliyordum.

Odadan çıktık. Herkes farklı bir yöne dağıldı. Steven hariç. Ona dönüp kaşlarımı çattım.

"Yapacak işin yok mu senin!"

GMBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin