MUTLULUK

959 120 87
                                    


KATHERİNA

Saat epeyce geç olmuştu. Karnımın gurultusuyla yoğun bakımın önünden ayrıldım. Açlıktan ölmeden önce bir şeyler yesem iyi olacaktı. Arkamı dönüp sandalyede uyuya kalmış Bill'e baktım. Yüzündeki üzüntüyü uyurken saklayamıyordu işte. Yanına yaklaşıp uyandırdım. Gözlerini hafifçe açmak yerine bir anda ayağa fırlamıştı.

"Ne! Noldu!"

"Yok bir şey sakin."

Eliyle yüzünü ovuşturduktan sonra sesli bir nefes aldı.

"Gelişme var mı"

"Hayır hep aynı" dedim iç çekerek.
"Yiyecek bir şeyler alacağım sen de ister misin?"

"Sen dur ben giderim. Zaten üs'te bir sorun var mı diye kontrol etmeliyim."

Başımla onayladığımda uzaklaştı. Ben ise yeniden cama doğru yaklaşarak Nicolas'a baktım. Yüzündeki durgunluk hafif bir tebessümle birleşmişti. Bir de gözlerini açsa dünyalar benim olacaktı sanki.

Bay Hanson dışarı çıktığında rahatlamış ifadesine küçük bir tebessüm eklemişti.

"Tedavi işe yarıyor. Bir terslik olmazsa birkaç güne uyanır. Kimyasal maddeye karşı ilaç üretimi için çalışmalara da başladık."

Saatler sonra gelen bu haber heyecanla gülmeme neden olmuştu.

O yaşayacaktı. Açacaktı gözlerini ve aklımı okuyup sinir edecekti beni. Ama bu sefer ona bağırmak yerine sımsıkı sarılacaktım.

Bana doğru yaklaşan Bill'e baktım. Yanıma gelerek elinde tuttuğu tostu bana uzattı. Ben ise hiç oralı olmadan heyecanla bağırdım.

"Nicolas, birkaç güne uyanacakmış!"

Bir anda gülümsemişti.

"Sana söylemiştim. Yine ölmeyi unuttu!" Sesinin ortaya çıkardığı mutluluk, gözlerinin parlamasına neden oluyordu.

"Haklıymışsın"dedim ve güldüm.

"Sen git uyu istersen ben gece burdayım. Sabah gelirsin. Hem iyi haberi de aldık"

Reddedip burada kalacaktım ancak bunun Nicolas'a hiçbir yararı dokunmazdı. Hem o uyanacaktı zaten.

"Sabah erkenden geri geleceğim."

Arkamı dönüp koridorda yürümeye başladım. Odama girdiğimde kendimi çok tuhaf hissediyordum. Uzun zamandır hissetmediğim bir şeydi bu. Neyin tuhaf geldiğini, yatağıma uzanınca anladım. Sessizlik. O kadar çok ağlamıştım ki başım ağrımaya başlamıştı. Oysa burada sessizlik vardı.

Hemen sabah olmasını istediğim için alarmımı 6'ya kurar kurmaz gözlerimi kapattım.

...

Sabah uyanıp hızla saate baktığımda 10'u geçiyordu!

"Nasıl olur! Alarm kurduğuma eminim!"

Bir hışımla yatağımdan kalktım ve koridora çıkıp revire ilerledim. Nicolas'ın odasının önünde her zamanki gibi Bill karşıladı beni. Bana o kadar tuhaf bakıyordu ki nedenini merak etmeye başlamıştım.

"Ne bakıyorsun ya! Gelişme var mı?" dedim kaşlarımı çatarak. Sesim bile mutluluğumu gizleyemiyordu.

"Normale dönmüşsün... Durumu iyiye gidiyor. "

" Çok şükür" aldığım derin nefes ile birlikte Bill'in bakışları hâla üzerimdeydi.

"Saçların bağımsızlığını ilan etmiş."

GMBWhere stories live. Discover now