08

2.2K 265 615
                                    

"Katherina!"

Bağırmamla herkesin bize bakması bir olmuştu. Endişeliydim.Çok geçmeden öğretmen olduğunu düşündüğüm bir adam yanımıza geldi. Onu kucakladı ve hızla götürdü. Neler olduğunu anlamasam da onların peşinden gidiyordum. Güvenli odaları geçerek camla kaplı bir alana girmişlerdi. O tarafa adım atacağım anda Bill beni kolumdan tutarak durdurdu.

"Sakin ol. Bay Hanson onunla ilgilenecektir."

"Nasıl sakin olayım Katherina'ya ne olduğunu bile bilmiyorum. Hem o adam kim!"

"Doktor, muhtemelen astım krizi. Yine ilaçlarını almayı unutmuş olmalı."

Yine mi? Bill ne zamandan beri onu tanıyordu? Sormak istesem bunun sırası değildi. Kesinlikle değildi!

"Ona bakmaya gideceğim" diyerek bir adım öne atıldığımda yine engellenmiştim. Bunu neden yapıyordu!

"Hayır burada kalmalısın"

ses tonundaki sakinlik beni öylesine sinir ediyordu ki kafa atmaya hazırdım. 

"Ne demek şimdi bu!" dedim endişeyle. 

"Bu alana sadece görevliler girebilir. Gel biraz uzaklaşalım."

"Sadece baksam olmaz mı?" ses tonum çaresiz çıkmıştı.

"Biz GMB'lerin tedavisi, diğer GMB'leri etkiliyor. Bu tehlikeli."

Sevdiğim kız nefessiz kalırken burada durup öylece bekleyemezdim ki. İyi olduğunu görmek istiyordum. 

"Bak yapabilecek bir şey yok, üstelik bu daha önce de oldu Bay Hanson ne yapacağını bilir abartmasan sen de."

Bakışlarımı yerden çekerek Bill'e yönlendirdiğimde derin bir nefes aldım. Her türlü duyguyu manyak biçimde abartılı yaşayan bir insandım. Bu benim seçimim değildi. Ve şu an tek yapmak istediğim Katherina'yı görmek olsa da bunu yapamıyordum. Sakince beni oradan uzaklaştırırken duyduğum çığlık sesi aniden arkamı dönmeme neden olmuştu. 

"Katherina!" Koşarak camdan yapılma odaya daldığımda Bill'in arkamdan 'Aptal' diye bağırdığını hissettim. İçeriye bu ani girişimle çalışanlar ve diğer herkes bana dönmüşlerdi. Çığlığın Katherina'ya ait olmadığını fark ettiğimde rahatlayarak derin bir nefes almıştım. Sıralı sedyeler ve aralarındaki perdelere bakılırsa burası Üs'sün reviriydi. Birkaç saniye öyleye durarak Katherinayı görmeye çalştım.

"Hey sen!" dedi hasta bakıcı adamlardan biri bana doğru hızlı adımlar atarak. "Çabuk dışarı çık" Başımı aşağı yukarı sallayarak "Özür dilerim" dedim ve dışarıya çıktım. Koyulaşan gözleriyle bana bakan Bill hiç de sakin görünmüyordu. 

"Bir yerinde dursan ölür müsün sen be!"

Cevap vereceğim anda yutkunmuştum. Bütün vücuduma yayılmaya başlayan bir sızı ile bacaklarımın titrediğini hissettim. Ellerim soğuk zemine değdiği anda yarı kapalı bilincimle etrafımı görmeye çalıştım. Bayılmamıştım ama titriyordum. Kalbim göğüs kafesimden çıkmak istiyorcasına atıyordu. Bill'in bana doğru eğildiğini gördüm. Yüzünü bile seçmek zorken görüşümün iyice karardığını fark etmiştim. Tepki vermek istiyordum ama olmuyordu. Bedenim beni dinlemiyordu, sesler bile boğuk boğuk geliyordu kulaklarıma. Birdenbire bu yaşadığım da neydi!

Titremem durduğunda kendimi serbest bırakmış, bilincimin kapanmasına izin vermiştim.

...

Gözlerim açılarak ışık ile buluştuğunda uyuşuk hareketlerle kolumu parlaklığa siper ettim. Neler olmuştu en son? Kafamı çevirerek etrafıma baktığımda hemen baş ucumdaki Bay Lucas'ı fark ettim. Onun burada ne işi vardı? Yüzündeki ciddi ifadeyi bozmadan oda kapısından dışarı çıktı. Az önceki revirde olmadığımı fark ettim, yalnızdım. Kapının yeniden açıldığını fark ettiğimde başımı zorlayarak yan çevirdim. İçeri giren doktor, Katherina'yı götürenle aynıydı.

"Kendini nasıl hissediyorsun?" dedi bana yaklaşıp bileğimdeki serumu çıkartarak.

"Biraz tuhaf, neler oluyor?"

"Sen çok farklı bir çocuksun Nicolas"

Kesin kötü bir şey olmuştu! Bu tür bir cümle boş yere kurulmazdı değil mi. Ardından neler gelecek merak etmeye başlamıştım.

"Ne demek istediniz" dedim yorgun çıkan sesimle.

"İkinci özelliğin ortaya çıktı."

"Nasıl! bu, imkansız! hem de neden şimdi! bunca zaman çıkmadı da şimdi ne değişti!" Şaşkınlık biraz da endişe ile karışarak bedenimi sarmıştı. Haklı bir duyguydu bu.

"Vücut kendisini hazır hissettiğinde, genlerinde bulunan bir özelliğin çıkmasına izin verir. Tabi normallerin sana verdiği serum da bu süreci hızlandırmış olabilir. "

Doktorun bilimsel açıklamasına göz devirerek iç çektim. İkinci özellik. Biri ile başa çıkamıyorken ikinci özellikle mi uğraşacaktım şimdi. Doktora baktım.

"Ne özelliği bu?"

"Güvenli odaların yakınında olmasaydın bilinçsiz bir halde büyük bir yangın çıkartmış olacaktın"

Şaşkınlıkla gözlerim açılırken sevinsem mi üzülsem mi bilememiştim. Üstesinden gelemeyeceğim bir özelikti bu ancak kullanmayı öğrendiğim takdirde çok havalı olacaktı. Ne hissedeceğimi şaşırmış biçimde doğrulduğumda Bay Lucas'ı kapıda gördüm. Doktoru bir el hareketi ile çağırarak bana baktı.

"1 saat sonra ofisime gel Nicolas"

Sandalyenin üzerinde duran mavi gömleğimi üzerime geçirerek yüzümü ovuşturdum. Hayatım kanalizyon olmuştu daha garip ne olabilirdi ki? Peki şimdi ne olacaktı? Mutant bir ederha ateşler salarak içeriye girebilir, Katherina ben ejderhaya dönüşebiliyorum diyerek gülebilirdi. Cidden bir rüyanın içinde sıkışmış gibi hissediyordum. Her an her şeyin olabileceği bir rüya.

Doğru! Katherina'yı tamamen unutmuştum ben! Aceleyle odamın kapısını açıp dışarı çıktım. Kapının açılmasıyla bir adım gerileyen Bill şaşkınca bana bakmıştı.

"Yavaş! İyi misin?"

"Katherina iyi mi?" Rahat bir nefes alıp güldüğünde ona anlam veremeyen bir ifade ile baktım.

"Dediğim gibi astım krizi geçirmiş. Şu an odasında ve uyuyor" dedi hala gülümserken.

"Şükürler olsun!"

"Sen iyi misin? Çok endişelendim!"

"Sayılır."

"Yaktın geçtin ortalığı! Çok kıskandım!"

"Çok komik" dedim gülmüş gibi yaparak. İçimden biraz sevinsem de yeni güçler yeni  sorumluluklar demek oluyordu. Sorumluluk kelimesinin yanından bile geçemeyecek olan ben, bununla nasıl çıkacaktım merak konusuydu.

"Bir şey soracağım, Bay Lucas beni neden yanına çağırdı haberin var mı?" sorum üzerine ciddileşen yüzü beni biraz endişelendirmişti.

"Şey aslında " dedi gözlerini benden kaçırarak.

"Ne geveliyorsun? konuşsana, bir şey mi oldu!"

"Zamanı gelince öğreneceksin. Şimdi boşver gel bir şeyler ye "

Bıkkınlıkla nefesimi üfledim. Hâla bilmem gereken şeyler vardı ve benden gizliyorlar hissine kapılmıştım. İsteksiz de olsam yürümeye başladık. Birlikte kafeteryaya giderek bir şeyler atıştırdıktan sonra Bay Lucas'ın odasına girdik.

Bill tam çıkacaktı ki Bay Lucas konuştu.

"Kalabilirsin Bill. Sonuçta her şeyi biliyorsun"

Ben daha da şaşırmıştım. Ne oluyordu. Bill ne biliyordu? Bay Lucas aslında kimdi?

GMBWhere stories live. Discover now